Gastronomi Haritası

Türkiye, coğrafik olarak farklı bir topoğrafik yapıya sahiptir. Kısa mesafelerde bile rakım değişmekte, toprağın yapısı jeolojik yapıya bağlı olarak farklı yörelerde yapıları farklı olabilmektedir. Kısa mesafelerde topoğrafik yapının değişmesi nedeniyle farklı iklimler meydana gelebilmektedir. Bunların sonucu...


Muhacir Mutfak Kültürü Ve Muhacir Yemekleri Nelerdir?

Muhacir Mutfak Kültürü Ve Muhacir Yemekleri Nelerdir?

Başlıca Muhacir Yemekleri Nelerdir? Muhacir mutfağı - Macır mutfağında Trakya’ya göç eden ve 93 Macırları olarak da bilinen Pomakların...

Tarladan Sofraya Projesi İçin Güzergahlar Oluşturuldu

Tarladan Sofraya Projesi İçin Güzergahlar Oluşturuldu

Sürdürülebilir tarıma devam edildiğini belirten Başkan Oran, “Yeryüzündeki cennet Çeşmemizin toprağından bereket fışkırıyor! Çeşme...

Gastronomi Ne Demektir?

Gastronomi Ne Demektir?

Gastronomi Tarihi nedir? Bu terimin ilk kullanıcısı olduğu düşünülen Antik Yunan döneminde yaşayan Sicilyalı Yunan Archehestratus’tur. Bu terimi, M.Ö. dördüncü yüzyılda yazdığı Akdeniz Bölge...

Giresun Simidi Nedir ? Giresun Simidi TarifI

Giresun Simidi Nedir ? Giresun Simidi TarifI

Giresun'un haşlama, pekmeze batırma, kurutma gibi kendine özgü tekniklerle üretilen ve susamsız olmasıyla dikkati çeken simidi, kentin vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alıyor...

Şehrin Yemek Kültürü Yeni Nesillere Aktarılacak

Şehrin Yemek Kültürü Yeni Nesillere Aktarılacak

Mutfak kültürünün de gelecek nesillere en doğru ve verimli bir şekilde aktarıldığını ifade etti. Başkan Okay, programda yaptığı konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Göreve geldiğimiz...

Hatay Lezzetleri Misafirlerini Bekliyor

Hatay Lezzetleri Misafirlerini Bekliyor

Hatay’ımıza gelen misafirler burada zengin yemek kültürümüzü tanıyabilecek. Sabah kahvaltısı öğle yemeği ve akşam yemeği olarak hizmet verecek Gastronomi Evi’nde herkes misafirini...

Gelişen Türk Mutfağı Mı, Değişen Türk Mutfağı Mı?

Gelişen Türk Mutfağı Mı, Değişen Türk Mutfağı Mı?

Türk mutfağı için yüz karası olsa da, bugün neredeyse bütün televizyon kanalları adına adına yemek programı dedikleri ucubeler dolu ve korkarım bunları izleyen bir zavallı kesim de...

Yemeğin Milliyeti Değil, Coğrafyası Vardır

Yemeğin Milliyeti Değil, Coğrafyası Vardır

“Güzel bir yemek yemeden iyi düşünebilen, sevebilen ya da iyi bir uyku çekebilen kimseyi tanımadım” der. Yemek hem hayati önem taşıyor, hem bir lüks, hem bir keyif, hem de politik bir unsur…

Rize Yöresel Lezzetlerinin Değerlendirilmesi Bölüm -02-

Rize Yöresel Lezzetlerinin Değerlendirilmesi Bölüm -02-

Rize Mutfağında Sebze yemekleri arasında, karalahana sarması, karalahana haş...

Rize Yöresel Lezzetlerinin Değerlendirilmesi Bölüm -01-

Rize Yöresel Lezzetlerinin Değerlendirilmesi Bölüm -01-

Rize’ye ait yöresel lezzetlerin kayıt altına alınması, gastronomi turizmi kapsamında değerlendirilmesi ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda Rize ili ve ilçelerinde...

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -06-

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -06-

Yöresel Mutfaklarımızdan Malatya Mutfağı Hakkında Bilinen Ve Bilinmeyenler Bu...

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -05-

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -05-

Geleneksel mutfaklarımızdan olan Malatya Mutfak kültürü zengin yemek çeşitleri ile..

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -04-

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -04-

Geleneksel mutfaklarımızdan olan Malatya Mutfak kültürü zengin yemek çeşitleri ile de...

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -03-

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -03-

Osmanlı ve Türk mutfağının gelişmesinde Malatya mutfak kültürünün rolü büyüktür...

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -02-

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -02-

Keçiden kurban olmaz, o şeytan gibidir” derler. Yardımlaşarak kesilen kurbanlık koçların kellesi...

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -01-

Malatya Mutfağı Hakkında Bölüm -01-

Yöresel Mutfaklarımızdan Malatya Mutfağı Hakkında Bilinen Ve Bilinmeyenler Bu Yazı Dizimizde Türk...

Yöresel Mutfağın Rolünde Nevşehir İli Örneği -02-

Yöresel Mutfağın Rolünde Nevşehir İli Örneği -02-

Nevşehir’de tandır kültürü çok önemli bir yere sahip olmasına karşın, günümüz evlerinde tandır kültürünü yaşatmak imkânsızdır. Avanos bölgesinde yapılan toprak kaplar artık evlerde...

Yöresel Mutfağın Rolünde Nevşehir İli Örneği -01-

Yöresel Mutfağın Rolünde Nevşehir İli Örneği -01-

İç Anadolu kültürünün zenginliğini yansıtan yönü ile Nevşehir mutfağının turizm hareketinde bir çekicilik unsuru olarak kullanılıp kullanılmadığının saptaması ve ilin yöresel yemek kültürünün...

Gastronomi Turizminde Kilis İli Örneği

Gastronomi Turizminde Kilis İli Örneği

Kilis mutfağının destinasyon çekicilik unsuru olarak gastronomi turizminin bir çok.

Gastronomi Turizminde Kilis İli Örneği

Gastronomi Turizminde Kilis İli Örneği

Kilis ili doğal, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle birlikte yemek kültürünü de ön plana...

Tokat Mutfağı Bölüm -03-

Tokat Mutfağı Bölüm -03-

Anadolu‟nun pek çok yerinde bu uygulama hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir. Kazak, Kırgız, Tuva ve Sagay çok yaygın bir gelenektir. Bugün, Anadolu‟nun pek çok yerinde bu uygulama...

Tokat Mutfağı Bölüm -02-

Tokat Mutfağı Bölüm -02-

Bu çalışmada odaklanılan Tokat mutfağı da benzer şekilde farklı ayrıntılarıyla dikkat çekmektedir. Tokat tarihsel geçmişiyle birlikte oldukça zengin bir mutfak ve beslenme kültürüne sahiptir...

Tokat Mutfağı Bölüm -01-

Tokat Mutfağı Bölüm -01-

Tokat mutfak kültürü ve bu kültürün betimlenmesidir. Çalışma ulaştığı sonuçlar bakımından, hem yemek kültürünün toplumsal kökenlerini incelemiş hem de bu bağlamdan...

Azerbaycan ve Türkiye Mutfak Kültürü

Azerbaycan ve Türkiye Mutfak Kültürü

insanoğlu avcılık, toplayıcılık döneminde hayvanları avlayarak, bitkileri toplayarak beslenme ihtiyaçlarını...





Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü’nün Zenginliğinin Nedenleri
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü yüzlerce hatta binlerce yıllık çabaların sonucu ortaya çıkmıştır. Bu da başlangıçtan itibaren farklı dönemlerde ve zamanlarda gelen birçok topluluğun payı yadsınamaz niteliktedir. Çünkü farklı yerlerden ve farklı zamanlardan gelen toplulukların her birinin mutfak kültürü, Anadolu Mutfak Kültürünün gelişimini etkilemiş ve çeşitlenmesinde önemli rol oynamıştır.
 
Türkiye, coğrafik olarak farklı bir topoğrafik yapıya sahiptir. Kısa mesafelerde bile rakım değişmekte, toprağın yapısı jeolojik yapıya bağlı olarak farklı yörelerde yapıları farklı olabilmektedir. Kısa mesafelerde topoğrafik yapının değişmesi nedeniyle farklı iklimler meydana gelebilmektedir. Bunların sonucu olarak topoğrafik yapısı, rakımı ve iklimi farklı olan her yerde çok farklı bitki ve hayvanlar yetişebilmektedir. Bu durum Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün özgünlüğü ve zenginliğinin nedenini açıklar niteliktedir. Anadolu’da mevcut 12 bin çiçekli bitki türünden 3 bin kadarının endemik (Anadolu’ya özgü) olması bunun en çarpıcı kanıtıdır (Baysal, 2002; Akın, 2010).
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü’nün Beslenme Açısından Önemi
Geleneksel Mutfak Kültürü’nün yaygın olduğu eski dönemlerde ekilen ya da yetiştirilen bitkiler o yörede yüzlerce hatta binlerce yıldan beri üretildiği için o yöreye adapte olmuş, doğal bitkilerdi. Eti, sütü, yumurtası, derisi için beslenen hayvanlar da yöreye adapte olmuş doğal bitkileri yediklerinden ve temiz kırlarda dolaştıklarından etleri, sütleri ve yumurtaları sağlıklı, doğal ve besleyici oluyordu. Elde edilen besinlerin toplanması, depolanması için yapılan işlemler elde  ve doğal işlemlerden geçirilip, küplerde, tahta ambarlarda ve besin saklama kuyularında muhafaza edilip depolandıklarından görünüm, yapı ve içeriklerini koruyorlardı.
 
Yemeklerin kilden, porselenden, kalın, kalaylanmış bakırdan yapılmış kaplarda odun veya odun kömüründe yavaş yavaş pişirilmesi hem besinlerin doğal yapısı korunduğu için yemeklerin görünümü, lezzeti ve kokusu hoş ve güzel oluyordu. Yemeklere konan, soğan, sarımsak, limon, domates, biber, yağ, tuz, nane, maydanoz, kekik, yaprak ve kırmızı biber gibi tatlandırıcı ve aromatik bitkiler de o yörede doğal ortamlarda yetiştirildiğinden hijyenik ve taze idiler. Gübre olarak da doğal gübre olarak bilinen evcil hayvanların bekletilmiş gübreleri kullanılıyordu. Yetiştiricilerin, bitki ve hayvanları yetiştirildiği ortamın toprağı, havası, suyunun da temiz olması, besinlerin, hoş görünümlü, kokulu ve tatlı olmasında temel rol oynuyordu (Özer ve ark., 2010; Akın, 2011).
 
Günümüzde ise bitki ve hayvanların yetiştirildiği ortamdaki toprağın, suyun, havanın istenilen şekilde temiz olmaması besinlerin başlangıçta sağlıklı ve lezzetli, hoş kokulu olmasını önlüyor. Beslenmek için yetiştirdiğimiz bitki ve hayvanların yetiştirildiği ortam kirli olduğu için ortamda bulunan kirli hava, su ve topraktaki zararlı  ve toksin maddeleri, bitki ve hayvanların zaman içerisinde vücutlarında biriktirdiğinden, bunları besin olarak kullandığımızda, bu kirli ve zararlı maddeleri vücudumuza alıyoruz. Zamanla da biriken bu zararlı ve toksik maddelerden dolayı yarar yerine zarar görüyoruz (Çepel, 2008; Akın, 2009).
 
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra fazla kullanmaya başladığımız suni gübreler, bitki ve hayvan yetiştiriciliğinde parazitlere karşı kullanılan zirai mücadele ilaçlarının yaygınlaşması bunlardan elde edilen besinlerin besin kalitesini düşürdü. Daha sonraları daha fazla miktarda besin elde etmek uğruna, büyüme hormonları ve antibiyotiklerin, gıda katkı maddelerinin kullanılması, besinlerin kalitesi, lezzeti ve kokusuna daha fazla olumsuz etki yaptı. 1996 yılından itibaren giderek artan miktarlarda besin olarak kullanılmaya başlanan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) sağlıklı ve lezzetli besin bulmayı güçleştirdi. 
 
Öte yandan giderek artan hava, su, toprak kirlenmesi, sağlıksız pişirme kaplarının kullanılması ve yemeklerin pişirildiği tüpgaz, doğalgazın devreye girmesi, sağlıklı besin yetiştirmeyi, sağlıklı yemek yapmayı, doğal beslenmeyi neredeyse imkânsız hale getirdi. Sağlıklı beslenemediğimizin gözle görünür en büyük kanıtı, tüm toplumlarda giderek yaygınlaşan ve tedirgin edici boyutlara ulaşan kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser, alhzeimer gibi hastalıkların akut ve kronik etkilerini gösterebiliriz. Hastanelerin sayılarının her geçen gün nüfus artışından daha fazla yenilerinin açılmasına rağmen, tüm hastanelerin daima dolu olduğunu hepimiz gözlemleyebiliriz.
 
Sonuç
İnsanın yeryüzünde görülmesinden, günümüze gelinceye kadar geçen yaklaşık 2.5 milyon yıllık süreçte doğada gösterdiği yaşam mücadelesi, her türlü takdirin üzerindedir. Özellikle başlangıçtan,
 
yerleşik düzene geçtiği Neolitik Dönem’in (M.Ö. 9-8 bin yıl önce) başlangıcına kadar tamamen doğa koşullarında avcı-toplayıcı olarak yaşamını sürdürmüştür. Yerleşik düzene geçmesinden itibaren yaşam koşullarında meydana gelen iyileşmelerin ve teknolojik düzeyin gelişmişliğine bağlı olarak da yaşam kalitesinde giderek artan bir şekilde düzelme ve gelişmeler meydana gelmiştir.
 
Yaşam kalitesini belirleyen ve yaşamın devamını sağlayan temel öğelerden en önemlisi beslenmedir. Başarılı bir beslenme yapamayan canlı yaşamını devam ettiremez. İnsanlık tarihinde beslenme de toplumların bilgi, teknolojik düzeyine ve yaşanılan yerin koşullarına bağlı olarak farklı evrelere ayrılarak değerlendirilebilir.
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü başlangıçtan günümüze gelinceye kadar 5 ana evreye ayrılarak incelenebilir. Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün de Anadolu’da yaşayan toplumların gelişmişlik düzeylerine ve çevresel koşullara bağlı olarak, her dönemin kendine has özelliklerinin şekillendiği görülmüştür. İlk dönem olan avcılık- toplayıcılık dönemi, hemen hemen tüm dünyada benzerdir. Sonraki dönemler toplumların yaşadığı çevresel koşullara ve ulaşılan bilgi ve teknolojik düzeye bağlı değişme ve gelişme göstermiştir. 
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü, bu koşullara göre gelişmiş ve şekillenmiştir. Bu dönemlerde en çarpıcı özellik, saray ve konaklarda yaşayan yüksek gelir düzeyine sahip olanların daha kaliteli ve besin değeri yüksek besinlerle beslendiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Halkın büyük çoğunluğu çevrede bulabildikleri besinlerle, beslenmiş ve besin diyetlerinin önemli bir kısmına un ve unlu mamuller oluşturmuştur. Aşağı yukarı her dönem de halkın çoğunluğunun düzenli ve yeterli beslenememiş olduklarını görüyoruz (Sürücüoğlu, 1999; Yılmaz, 2004).
 
İletişimin ve teknolojinin gelişmesiyle, ülkemizde ve tüm dünyada aşırı nüfus artışı, plansız sanayileşme, fazla suni gübre ve zirai mücadele ilaçlarının kullanılması, global düzeyde çevre kirlenmesini gündeme getirmiştir. Son yıllarda artan nüfusu beslemek için fazla ürün elde etme amaçlandığından bitki ve hayvanlara  büyüme hormonu ve antibiyotiklerin verilmesi, gıdalara gıda katkı maddelerinin konulması, sağlıklı beslenmeyi güçleştirmiştir. Son 18 yıldan beri Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ın (GDO) kullanılmasının giderek artması, sağlıklı ve kaliteli beslenmeyi imkânsız hale getirmiştir. Bunun en belirgin kanıtı, toplumda herhangi bir sağlık problemi olmayan yetişkin bir bireye neredeyse rastlanmamasıdır.