Yöresel Mutfak

Yöresel Mutfaklar hangileridir? Türkiye’de hangi Yöresel Yemekler vardır? Yöresel Mutfak kavramının anlamı nedir? Yöresel Mutfaklarda pişen yemekleri biliyor musunuz? Yöresel Mutfaklarımızın özellikleri nelerdir?  Evinizde Yöresel Mutfaklarımızdan hangi yemekleri yediniz? Yöresel Mutfaklarımızın önemi nedir? İste tüm bu soruların cevabini bu yemek kategorimizde bulabilirsiniz…


Akıtmalı Ufak Köfte Tarifi

Akıtmalı Ufak Köfte Tarifi

Yöresel yemekleri hazırlamak ve eşsiz lezzetlere dönüştürmek her zaman kolay değil. Bazıları büyük maharet ister, tarifler bu yemekler için anlamsız...

İç Katması Tarifi

İç Katması Tarifi

İç Katması Osmanlı ve Türk mutfağı ve geleneksel Türk mutfağında da ve yöresel mutfaklardan Gaziantep mutfağında....

Kuru Sebze Dolması Tarifi

Kuru Sebze Dolması Tarifi

Genel olarak içi oyulup ya da temiz lenip harçla doldurulanlara dolma, yaprak gibi malzemelere harç konulup sarılarak yapılanlara...

Havuç Dolması Tarifleri

Havuç Dolması Tarifleri

Siirtliler, büyük kırmızı havuçların dan birini Hasankeyf in şalgamında delik açıp içine sokup geri yollamışlar. Bu hakaret üzerine Hasankeyfliler Siirt'e saldırmışlar. Bu hikaye Evliya Çelebi'nin hoşuna...

Mart Ve Nisan Aylarının Vazgeçilmezi Keme Kebabı

Mart Ve Nisan Aylarının Vazgeçilmezi Keme Kebabı

Yer altında yetişen ve görüntüsü patatese benzeyen keme, dağlık bölgelerde yağışlara bağlı olarak ortaya çıkıyor. Köylüler tarafından toplanan mantarı, kebap ustaları etle karıştırıp...

Dıvıl Tarifi

Dıvıl Tarifi

Dıvıl geleneksel Türk mutfağında ve yöresel mutfaklarımızda patates ve bulgur...

Şıhıl Mahşi Tarifi

Şıhıl Mahşi Tarifi

Şıhıl Mahşi Yöresel Mutfaklarımızda Antakya mutfağında yapılan özel bir tencere yemeğidir...

Kayısılı Kuzu “Çirli Et”

Kayısılı Kuzu “Çirli Et”

Kayısılı Kuzu “Çirli Et” Osmanlı saray mutfağında padişah sofralarında ve sarayın önde gelen...

Kuzu Etli Rezene Tarifi

Kuzu Etli Rezene Tarifi

Yöresel Mutfaklarımızdan Ve Bozcaada'nın Geleneksel Tatlarından “Kuzu Etli Rezene Tarifi” ve Rezenenin Faydaları Rezene, mutfaklarda kullanıldığı kadar tıp alanında da kullanılan...

Nohutlu Yahni Tarifi

Nohutlu Yahni Tarifi

Nohutun Faydaları Nelerdir? Nohut, tarihi çok eski zamanlara dayanan ve yüksek besin değerlerine sahip olan bir kaynaktır. Yapılan araştırmalar sonucunda yaklaşık olarak...

Tandırda Kaz Çekmesi Tarifi

Tandırda Kaz Çekmesi Tarifi

Tandır içinde pişirilen kaz yemeği, Kars Bölgesi’nde yüzlerce yıldan beri geleneksel olarak yapılmaktadır. Tandır içinde yakılan ateş kor haline getirildikten sonra, bunun üzerine...

Lahm-ı Kiraz Tarifi

Lahm-ı Kiraz Tarifi

Evliya Çelebinin Ve Yabancı Seyyahların Kayıtlarında Osmanlıda Saray Mutfağında “Kiraz” Hakkında Dipnotlar. Cem şah üzümü, çelebi cüce şeftalisi, beylerce üzümü, hisar kirazı, gülabı armut..

Yoğurtlu Taze Fasulye Tarifi

Yoğurtlu Taze Fasulye Tarifi

Fasulyenin besleyici özelliğinin yanında güçlü antioksidanlar arasında olduğu için bağışıklık sistemini...

Kaldirek (Hodan) Tarifi

Kaldirek (Hodan) Tarifi

Hodan, Sağırdili, Ispıt Otu faydaları nelerdir? Sağlık sorunları için: İçeriği tuzlu olduğundan...

Etli Enginar Dolması Tarifi

Etli Enginar Dolması Tarifi

Evliya Çelebinin Kayıtlarında Osmanlıda Saray Mutfağında Enginar Hakkında Bazı Dipnotlar; Mart ayında badem, Nisan ayında bakla ve enginar yemek mümkündür. Mayıs’ta taze...

Çürütme Tarifi

Çürütme Tarifi

Çürütme Yapılış Tarifi, Çorba tenceresine sıvı yağ ve salçalar konularak biraz kavrulur...

Ekşili Patlıcan Tarifi

Ekşili Patlıcan Tarifi

Evliya Çelebinin Ve Yabancı Seyyahların Kayıtlarında Osmanlıda Saray Mutfağında Ekşili Patlıcan Tarifi,Olivier’e göre Mudanya ve çevresinde patlıcan yetiştirilmektedir...

Otlu Enginar Dolması Tarifi

Otlu Enginar Dolması Tarifi

Geleneksel Türk Mutfağındaki Yöresel Mutfaklarda Yöresel Yemeklerimizden Otlu Enginar Dolması Tarifi;Enginar Nereden Geldi? Enginar Nerede Yetişir? Ana Vatanı Habeşistan olduğu...

Bakla Ezmesi Tarifi

Bakla Ezmesi Tarifi

Geleneksel Türk Mutfağında Yöresel Mutfaklardan Bakla Ezmesi Tarifi. Kuru baklanın pişmesi oldukça zor olduğundan bu iş için özel yaptırılmış bakırdan, kalaylı testi (bakır cara) şeklindeki...

Biberli ve Cevizli Ispanak

Biberli ve Cevizli Ispanak

Biberli ve Cevizli Ispanak Tarifi, Kavurup Buzlukta Saklamaktan Vazgeçin Sebzeyi 'önce kavurup..

Ramazan Kebabı Tarifi

Ramazan Kebabı Tarifi

Bölgesel Mutfaklar ve Yöresel Mutfaklarımızdan Afyonkarahisar Mutfağı Nedir? Afyon Mutfağının Özellikleri Nelerdir? Yöresel Mutfaklar, Geleneksel Türk Mutfağı, Osmanlı Saray Mutfağı..

Abdigör KöfteTarifi

Abdigör KöfteTarifi

Osmanlı ve Türk Mutfağı, Geleneksel Türk Mutfağında Yöresel Mutfaklarımızdan olan Ağrı Mutfağından Abdigör KöfteTarifi, Osmanlı Saray Mutfağı, Geleneksel Türk Mutfağı, Etli Yemekler...

Ciğer Sarma Tarifi

Ciğer Sarma Tarifi

Ciğer Sarma Tarifi Osmanlı saray mutfağında ki ziyafetlerde, ziyafetlerde bunların yanı sıra işkembe veya böbrek gibi başka Ciğer Sarma gibi sakatat Yemekleri...

Taze Soğanlı Kapama Tarifi

Taze Soğanlı Kapama Tarifi

Taze Soğanlı Kapama Tarifi, Osmanlı saray mutfağında ve geleneksel Türk mutfağında etli yemekler fırın yemekleri, kıymalı yemekler, tencere yemekleri sofraların vazgeçilmez çeşit..





Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü’nün Zenginliğinin Nedenleri
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü yüzlerce hatta binlerce yıllık çabaların sonucu ortaya çıkmıştır. Bu da başlangıçtan itibaren farklı dönemlerde ve zamanlarda gelen birçok topluluğun payı yadsınamaz niteliktedir. Çünkü farklı yerlerden ve farklı zamanlardan gelen toplulukların her birinin mutfak kültürü, Anadolu Mutfak Kültürünün gelişimini etkilemiş ve çeşitlenmesinde önemli rol oynamıştır.
 
Türkiye, coğrafik olarak farklı bir topoğrafik yapıya sahiptir. Kısa mesafelerde bile rakım değişmekte, toprağın yapısı jeolojik yapıya bağlı olarak farklı yörelerde yapıları farklı olabilmektedir. Kısa mesafelerde topoğrafik yapının değişmesi nedeniyle farklı iklimler meydana gelebilmektedir. Bunların sonucu olarak topoğrafik yapısı, rakımı ve iklimi farklı olan her yerde çok farklı bitki ve hayvanlar yetişebilmektedir. Bu durum Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün özgünlüğü ve zenginliğinin nedenini açıklar niteliktedir. Anadolu’da mevcut 12 bin çiçekli bitki türünden 3 bin kadarının endemik (Anadolu’ya özgü) olması bunun en çarpıcı kanıtıdır (Baysal, 2002; Akın, 2010).
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü’nün Beslenme Açısından Önemi
Geleneksel Mutfak Kültürü’nün yaygın olduğu eski dönemlerde ekilen ya da yetiştirilen bitkiler o yörede yüzlerce hatta binlerce yıldan beri üretildiği için o yöreye adapte olmuş, doğal bitkilerdi. Eti, sütü, yumurtası, derisi için beslenen hayvanlar da yöreye adapte olmuş doğal bitkileri yediklerinden ve temiz kırlarda dolaştıklarından etleri, sütleri ve yumurtaları sağlıklı, doğal ve besleyici oluyordu. Elde edilen besinlerin toplanması, depolanması için yapılan işlemler elde  ve doğal işlemlerden geçirilip, küplerde, tahta ambarlarda ve besin saklama kuyularında muhafaza edilip depolandıklarından görünüm, yapı ve içeriklerini koruyorlardı.
 
Yemeklerin kilden, porselenden, kalın, kalaylanmış bakırdan yapılmış kaplarda odun veya odun kömüründe yavaş yavaş pişirilmesi hem besinlerin doğal yapısı korunduğu için yemeklerin görünümü, lezzeti ve kokusu hoş ve güzel oluyordu. Yemeklere konan, soğan, sarımsak, limon, domates, biber, yağ, tuz, nane, maydanoz, kekik, yaprak ve kırmızı biber gibi tatlandırıcı ve aromatik bitkiler de o yörede doğal ortamlarda yetiştirildiğinden hijyenik ve taze idiler. Gübre olarak da doğal gübre olarak bilinen evcil hayvanların bekletilmiş gübreleri kullanılıyordu. Yetiştiricilerin, bitki ve hayvanları yetiştirildiği ortamın toprağı, havası, suyunun da temiz olması, besinlerin, hoş görünümlü, kokulu ve tatlı olmasında temel rol oynuyordu (Özer ve ark., 2010; Akın, 2011).
 
Günümüzde ise bitki ve hayvanların yetiştirildiği ortamdaki toprağın, suyun, havanın istenilen şekilde temiz olmaması besinlerin başlangıçta sağlıklı ve lezzetli, hoş kokulu olmasını önlüyor. Beslenmek için yetiştirdiğimiz bitki ve hayvanların yetiştirildiği ortam kirli olduğu için ortamda bulunan kirli hava, su ve topraktaki zararlı  ve toksin maddeleri, bitki ve hayvanların zaman içerisinde vücutlarında biriktirdiğinden, bunları besin olarak kullandığımızda, bu kirli ve zararlı maddeleri vücudumuza alıyoruz. Zamanla da biriken bu zararlı ve toksik maddelerden dolayı yarar yerine zarar görüyoruz (Çepel, 2008; Akın, 2009).
 
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra fazla kullanmaya başladığımız suni gübreler, bitki ve hayvan yetiştiriciliğinde parazitlere karşı kullanılan zirai mücadele ilaçlarının yaygınlaşması bunlardan elde edilen besinlerin besin kalitesini düşürdü. Daha sonraları daha fazla miktarda besin elde etmek uğruna, büyüme hormonları ve antibiyotiklerin, gıda katkı maddelerinin kullanılması, besinlerin kalitesi, lezzeti ve kokusuna daha fazla olumsuz etki yaptı. 1996 yılından itibaren giderek artan miktarlarda besin olarak kullanılmaya başlanan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) sağlıklı ve lezzetli besin bulmayı güçleştirdi. 
 
Öte yandan giderek artan hava, su, toprak kirlenmesi, sağlıksız pişirme kaplarının kullanılması ve yemeklerin pişirildiği tüpgaz, doğalgazın devreye girmesi, sağlıklı besin yetiştirmeyi, sağlıklı yemek yapmayı, doğal beslenmeyi neredeyse imkânsız hale getirdi. Sağlıklı beslenemediğimizin gözle görünür en büyük kanıtı, tüm toplumlarda giderek yaygınlaşan ve tedirgin edici boyutlara ulaşan kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser, alhzeimer gibi hastalıkların akut ve kronik etkilerini gösterebiliriz. Hastanelerin sayılarının her geçen gün nüfus artışından daha fazla yenilerinin açılmasına rağmen, tüm hastanelerin daima dolu olduğunu hepimiz gözlemleyebiliriz.
 
Sonuç
İnsanın yeryüzünde görülmesinden, günümüze gelinceye kadar geçen yaklaşık 2.5 milyon yıllık süreçte doğada gösterdiği yaşam mücadelesi, her türlü takdirin üzerindedir. Özellikle başlangıçtan,
 
yerleşik düzene geçtiği Neolitik Dönem’in (M.Ö. 9-8 bin yıl önce) başlangıcına kadar tamamen doğa koşullarında avcı-toplayıcı olarak yaşamını sürdürmüştür. Yerleşik düzene geçmesinden itibaren yaşam koşullarında meydana gelen iyileşmelerin ve teknolojik düzeyin gelişmişliğine bağlı olarak da yaşam kalitesinde giderek artan bir şekilde düzelme ve gelişmeler meydana gelmiştir.
 
Yaşam kalitesini belirleyen ve yaşamın devamını sağlayan temel öğelerden en önemlisi beslenmedir. Başarılı bir beslenme yapamayan canlı yaşamını devam ettiremez. İnsanlık tarihinde beslenme de toplumların bilgi, teknolojik düzeyine ve yaşanılan yerin koşullarına bağlı olarak farklı evrelere ayrılarak değerlendirilebilir.
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü başlangıçtan günümüze gelinceye kadar 5 ana evreye ayrılarak incelenebilir. Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün de Anadolu’da yaşayan toplumların gelişmişlik düzeylerine ve çevresel koşullara bağlı olarak, her dönemin kendine has özelliklerinin şekillendiği görülmüştür. İlk dönem olan avcılık- toplayıcılık dönemi, hemen hemen tüm dünyada benzerdir. Sonraki dönemler toplumların yaşadığı çevresel koşullara ve ulaşılan bilgi ve teknolojik düzeye bağlı değişme ve gelişme göstermiştir. 
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü, bu koşullara göre gelişmiş ve şekillenmiştir. Bu dönemlerde en çarpıcı özellik, saray ve konaklarda yaşayan yüksek gelir düzeyine sahip olanların daha kaliteli ve besin değeri yüksek besinlerle beslendiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Halkın büyük çoğunluğu çevrede bulabildikleri besinlerle, beslenmiş ve besin diyetlerinin önemli bir kısmına un ve unlu mamuller oluşturmuştur. Aşağı yukarı her dönem de halkın çoğunluğunun düzenli ve yeterli beslenememiş olduklarını görüyoruz (Sürücüoğlu, 1999; Yılmaz, 2004).
 
İletişimin ve teknolojinin gelişmesiyle, ülkemizde ve tüm dünyada aşırı nüfus artışı, plansız sanayileşme, fazla suni gübre ve zirai mücadele ilaçlarının kullanılması, global düzeyde çevre kirlenmesini gündeme getirmiştir. Son yıllarda artan nüfusu beslemek için fazla ürün elde etme amaçlandığından bitki ve hayvanlara  büyüme hormonu ve antibiyotiklerin verilmesi, gıdalara gıda katkı maddelerinin konulması, sağlıklı beslenmeyi güçleştirmiştir. Son 18 yıldan beri Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ın (GDO) kullanılmasının giderek artması, sağlıklı ve kaliteli beslenmeyi imkânsız hale getirmiştir. Bunun en belirgin kanıtı, toplumda herhangi bir sağlık problemi olmayan yetişkin bir bireye neredeyse rastlanmamasıdır.