Geleneksel Türk Mutfağında Pirinçli Semizotu Tarifi
Kullanılacak Malzemeler (4 Kişilik)
* 1 Demet Semizotu
* 1 Fincan Pirinç
* 1 Orta Boy Soğan
* 1 Kahve Fincan Zeytinyağı
* 1 Bardak Su
* 2 Çay Kaşığı Tuz
Pirinçli Semizotunun Yapılış Aşamaları
Soğanlar ince ince doğranır.
Pirinçler önceden 20- 30 dakika ıslatılır.
Semizotu yıkanır ve elle bölünür.
Zeytinyağı tencereye konulur, üzerine soğanlar ilave edilir.
Soğanların üzerine semizotu eklenir.
Islatılmış, suyu süzülmüş pirinçler, semizotuna ilave edilir.
Bu karışıma 1 su bardağı sıcak su eklenir ve hafif ateşte yaklaşık 10-15 dakika pişirilir.
Soğuk olarak servis edilir.
Semizotu Nedir? Semizotunun Faydaları Nelerdir?
Semizotunun Diğer İsimleri :
Semizebe, Portulacca oleraceae, Purslane, Pourpier
Semizotu hakkında Botanik Bilgi :
Semizotugiller familyasından; 30 cm. kadar boylanabilen, bir yıllık otsu bir bitkidir. Gövdesi toprak üzerine yatık, yaprakları sapsız ve etlidir. Yenilen kısmı, küçük, yuvarlak yeşil yaprakları ve körpe saplarıdır. Bitkinin küçük çiçekleri genellikle sarı, bazen eflatun, pembe ya da kırmızı renkli olur. Meyvelerinin içinde çok sayıda siyah renkli minik tohum bulunur. Tadı biraz mayhoştur.
Semizotunun Yetiştirildiği Yerler :
Anayurdu Hindistan olan semizotu, tüm dünya ile ülkemizde yaygın olarak yetişmekte ve yetiştirilmektedir.
Semizotunun Bilinen Bileşimi :
C vitamini ve Demir bakımından zengindir. Terkibinde Kuzukulağı asidi bulunur.
Semizotunun Kullanıldığı Yerler :
Çiğ olarak salatalara ve yoğurdun içine katılabilir.
Semizotunun Faydaları :
Semizotunun içerdiği omega 3 doymamış yağlar, balıklarınkiyle kıyaslanabilecek düzeydedir: Hem kalbi koruyor, hem kansere karşı koruyor. Öyle ki, balık yemeyenler ya da balık yağı tüketemeyenler, her gün semizotu yiyerek bu eksikliği kapatabilirler. Geleneksel olarak gut hastalığına, baş ağrısı ve bedendeki diğer ağrılara iyi geldiğine inanılmaktadır. Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar, semizotunun sağlığa yararlı bu etkisinin varlığını doğrulamaktadır.
Semizotu, içerdiği yüksek oranlı lifiyle peklik (kabızlık) çekenlere fayda sağlar.
Yaşlı, hasta ve diyet yapan kişiler için çok uygun bir sebzedir.
Lapası, yanık ve absede rahatlık verir.
Türk mutfak kültürünün gelişiminden bir kaç not;
Füzyon mutfağı, değişik bölgelerin ve yörelerin yemek pişirme ve tekniklerinin bilinçli olarak aynı tabakta sunulması, birleşmesi kuralına dayanan, özgün, yaratıcı ve yenilikçi bir teknik olarak tanımlanabilir (Sandıkçı ve Çelik, s. 2007). 1980’li yıllarda popüler olmaya başlamış olan bu akım globalleşmenin etkisi, seyahatlerin artması, turizm olgusu ile birlikte daha güncel bir hal almıştır. Füzyon sözcüğü; birleşme, erime, bir araya gelme, birleştirme anlamına gelmektedir (tdk.gov.tr)..
Füzyon mutfak adı altında ortaya çıkan bu yeni akım mutfak şeflerini ikiye bölmüştür. Gelenekselci ve yaratıcı (yenilikçi) olarak nitelendirilebilecek bu aşçılar kendi aralarında kıyasıya bir rekabete girmiş durumdadırlar. Bulgur pilavının içine karides koyan yaratıcı şefler bunun adına “karidesli bulgur pilavı” adını vererek Türk mutfak kültürüne yenilik kattıklarını düşünmektedirler. Geleneksel şefler ise “Bulgur pilavı, bulgur pilavıdır yeniliğe ihtiyacı yok” diyerek bu oluşuma karşı çıkmaktadırlar. Tarhanayla kaplanmış kalkan balığı, kırmızıbiber tatlısı, baklava hamurunda levrek filetosu gibi örnekler yaratıcı şeflerin mutfağımıza kattığı örnekler arasında sayılabilir (Hatipoğlu, 2008).
Türk mutfak kültürünün daha iyi tanıtılmasında bir takım yeniliklerin yapılması gerektiği ortadadır. Bu yenilikler, yaratıcılığı ortaya çıkarmak, değişik pişirme yöntemlerini denemek, süslemeye önem vermek olarak sayılabilirken, gelenekselci şefler kültürümüzü korumak adına bu tür değişikliklerin gereksiz olduğunu savunmaktadırlar.
Türk mutfak kültürü aslında füzyon mutfak olarak nitelendirilebilir. Türk mutfağı, farklı kültürlerin etkisinin görüldüğü bir mutfak kültürüne sahiptir. Osmanlı mutfağı buna en güzel örnektir. Osmanlı topraklarında yaşamış farklı kültürlerin (Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Yahudi gibi) etkisi Türk mutfağında hissedilmektedir. Dolayısıyla farklı arayışlar içine girmenin doğruluğu halen tartışılmaktadır. Ancak globalleşme, farklı kültürlere yaklaşma, kaynaşmanın bir sonucu olarak bu gelişmeleri görmek ve Türk mutfak kültürünün özünü bozmadan korumaya çalışmak, yenilikleri de görmezden gelmemek gerekmektedir.