Anadolu’da atlar bir evin ayrılmaz parçalarıdır.
Onlar her türlü zorluğa katlanarak tarlada sabanda cifte koşularak çalışırlar yıllarca kullanılan bu atlar artık yaşlanıcı evin sahibi tarafından bakılmak.
İstemediği için doğada kışın tek başına yaşasın diye dağlara bırakılır. Eğer ölmezde yaşarsa tekrar bir sonraki seneye tekrar çalıştırılır.
Bizim
turizm emekçileri de YILKI ATLARI gibi oldu. Her sezon başı çalıştırılıp sezon sonu geldi mi ASKI.
Sistemi ile kölelik anlaşması ile bir imza attırılıp bir sezon sonra kadar serbest bırakıyorlardı. Ancak bu sezon bir şeyler değişti bu atlar (turizm emekçileri) tamamen yalnızlığa umutsuzluğa terk edildi. Ne devlet tarafından doğru.
Dürüst bir yardım alabildiler nede işverenler tarafından onlar adeta ölüme terk edildiler. İçlerinden intihar edenler oldu. Çaresizlikten ne yapacaklarını hangi kapıyı çalacaklarını bilemez oldular.
Yeni bir
gastronomi turizm sezonu başlarken dünyada ve ülkemizde var olan pandemi en çok bu sektörü etkiledi. Tıpkı yılki atları gibi onlarda çaresiz ac ve açıkta bırakıldılar.
Ülkemizdeki pandemi tam kapanma olmasına rağmen düşmemekte hatta artmaktadır. Şimdi bunu tartışmak istemiyorum ama bu şekilde olursa turizm sezonu başlamayacak ve turizm isçileri daha da perişan olacaklar. Yani bu YILKI atları ölüme terk ediliyorlar.
Gerek hükumet yetkililerimizden gerekse özel sektörümüzden bu YILKI atlarını (
turizm emekçilerini) açlığa çaresizliğe ölüme terk etmeyelim bir an evvel pandemi ‘den kurtulup onları çalışabileceği iş istihdamları açmak gerekir.
Aksi takdirde ülkemizde sefalet ve fakirlik had safhada olacak ve terazinin dengesi bozulacaktır.