Türk Mutfak Kültürünü Geliştirmeyi Özendirmeliyiz....
Şef İsmail Karataş
Türkiye’nin gerçek anlamda gastronomi konularıyla ilgilenmesi yeni bir olgu.
Bu da son derece normal; zira toplumda gelir düzeyinin artması ölçüsünde insanlar “temel” ihtiyaçlarını tamamlayıp, daha çok “deneyimsel” ihtiyaçların tatmini arayışına yönelirler.
Ülkemizde
mutfak sanatları ve
gastronomiye artan ilgi, toplumun yükselen refahı nedeniyle oluşan yeni “deneyimsel” ihtiyaçların sonucunda ortaya çıkmıştır.
Türk mutfağı, temelinde gelişmeye çok müsait bir mutfaktır. İhtiyaçlar farklılaştıkça sunumlar da farklılaşmak zorundadır.
Dünyada yemek zevkleri giderek farklı bir hal alıyor, teknikler son derece gelişiyor, malzeme kullanımında ve yemek hazırlamada şaşırtıcı devrimler yaşanıyorken siz oturup “
Türk mutfağı dünyanın en iyi mutfağıdır” gibisinden bir söz edemezsiniz.
Ederseniz gülünç olur. Böyle bir laf etmek için önce dünyayı tanımanız gerekir ki eğer tanırsanız bu sözün gerçek olmadığını anında kavrarsınız.
Türk mutfağı ham, kaba, ama işlenmeye müsait bir mutfaktır. O nedenle de toplum olarak mutfağımızın yeni zamanlara adapte olmasını sağlamak temel hedefimiz olmalıdır.
Aksi halde, çocuklarımız da dahil, ileride bu mutfağı beğenecek pek fazla insan kalmayacaktır.
Yemek yazarları, düşüncelerini ve kalemlerini bu çerçevede çalıştırıp topluma önderlik etmelidir.
Eğer toplumda mutfağımızın yenilenip gelişmesi bu şekilde ön plana çıkarılırsa, toplumun geri kalanı da hızla bu yolda gelişmeye çalışacaktır.
Bu, elbette yabancı mutfakların dışlanmasına davetkâr bir kelam olarak algılanmamalıdır.
Tüm dünya mutfaklarının tadı çıkarılmalıdır ama asıl hedef, dünyada hiçbir yerde bulunmayan yaratıcı bir Türk mutfağını geliştirmek olmalıdır.