Kurutulmuş Patlıcan Yemeği Tarifi
Kullanılacak Malzemeler
* 500 Gr Kurutulmuş Patlıcan
* 1 Adet Kuru Soğan
* 2 Adet Kurutulmuş Kırmızı Çarliston Biber
* 2 Yemek Kaşığı Domates Salçası
* 4 Diş Sarımsak
* Yarım Çay Bardağı Zeytinyağı
* 2 Su Bardağı Sıcak Su
* 1 Tatlı Kaşığı Kırmızı Toz Biber
* 1 Çay Kaşığı Tuz
Kuru patlıcanlar ve biberler yıkanır.
Tencereye su konulur, su kaynayınca yıkanmış patlıcan ve biberler yumuşayıncaya
kadar 5 dakika haşlanır.
Soğanları yemeklik doğranır. Tencereye yağ konur, yemeklik doğranmış soğanlar kavrulur.
Salça ilave edilip kavrulmaya devam edilir.
Haşlanmış patlıcanlar, biberleri ve kırmızı toz biberi ilave edilip karıştırılır.
Tüm malzemeler birlikte 10-15 dakika daha kavurulur.
Kavurma işlemi tamamlandıktan sonra sıcak su ilave edilir.
Sarımsaklar soyulup tuzla ezilip yemeğe ilave edilir.
Patlıcanlar 30 dakika kadar pişirildikten sonra pişirme işlemi tamamlanır.
Pişmişlik kontrolünü yapılarak tuz eklenip karıştırılır.
Yemek 15 dakika kadar dinlendirilir.
Servis tabağına alınıp servis yapılır.
Türk Aşçı Haberlerinden İlgili Tarif İçin Alternatif Tavsiye;
Sizler yapmış olduğumuz bir araştırmada nefis yemek tarifini ve uygulamasını uygun bulduğumuz “Kurutulmuş Patlıcan Yemeği Tarifi” ile ilgili alternatif bir videonun sunumundan da faydalanabilirsiniz.
Türk Aşçı Haberleri Olarak;
Türk aşçı haberleri olarak sizler için hazırlamış olduğumuz bu nefis ve lezzetli yemek tarifini denediğinizde sayfanın en altında bulunan yorumlar düşüncelerinizi yazarak bizimle paylaşırsanız seviniriz.
Evliya Çelebinin Ve Yabancı Seyyahların Kayıtlarında Osmanlıda Saray Mutfağında Patlıcan Hakkında Bazı Dipnotlar;
Hiç değişmeyen başlangıç çeşitlerinin yanı sıra, şekerle yapılan dane-i kırma ve şurba-ı makiyan vardı; ayrıca buğday- lı aş (şurba-ı bürrî), keklik, buğday bulamacı (ta’am-ı bürrî) ve yoğurt çorbası (şurba-ı mastabe) görüyoruz. Sözün kısası, sunulan çeşitler divan kâtiplerinin ve içoğlaıılarının (gılman-ı enderun) sıradan günlerde yediklerinin aynısıydı; sadece keklik gibi bir lüks, yemeğin asıl rütbesine işaret etmekteydi. Bundan sonra gelen yemek, burani-i isfanac, peşinden muhtelif sebze ve meyveleri siirüklüyordu, örneğin sebze olarak kabak, patlıcan (ba- dmcan) ve taze lahanayı (kelem-i taze). Dolmaların tercih edildiği açıktı. Dolma sadece saydığımız sebzelerden yapılmakla kalmıyor, pek çok kılığa bürünebiliyordu. Kâtipler dolma-ı elma, dolma-ı karpuz ve dolma-ı ayvayı da kayda geçirmişlerdi. Ayva dolması halen Anadolu’nun bazı yörelerinde çok itibar görür.Bütün bu yemekler, belki de ziyafetin çoğu kez olduğu gibi et ve tatlı çeşitlerinden oluşan ana bölümüne geçişi hazırlayan bir başlangıç olarak kabul edilmelidir. “Geleneksel Türk Mutfağı, Yöresel Yemekler, Yöresel Mutfaklar, Osmanlı Saray Mutfağı, Osmanlı Yemek Kültürü, İştah Açıcılar, Tencere Yemekleri, Sebze Yemekleri, Zeytinyağlı Tarifleri, Patlıcan Yemekleri”
Anadolu’da yetiştirilen sebzeler arasında patlıcan, lahana, bezelye, fasulye, hıyar, havuç, maydanoz, kırmızı pancar pirinç, nohut, barbunya, bakla, soğan, turp bulunmakta. Dernschwam’ın verdiği bilgilere göre İznik’te hıyar ve kabak üretilmektedir. Mercimek Türklerin en sevdiği yiyecekler arasındadır. Lahana bol miktarda üretilmektedir. İstanbul’un ihtiyacı olan turp Edirne’den getirilmektedir. Olivier’e göre Mudanya ve çevresinde patlıcan yetiştirilmektedir. İstanbul’da çeşitli yerlerde bakla, marul, hindibâ, patlıcan, biber ve kabak yetiştirilmektedir. Lubenau, Gelibolu’da yetiştirilen hıyar, turp, soğan ve kabağın İstanbul’a gönderildiğini yazar. İki Fransız gezgin Çanakkale’de lahana, soğan ve marul yetiştirildiğini belirtir.
1800’lü yılların sonlarına doğru Murat Efendi yukarıda sözünü ettiğimiz davette yedikleri aslında zengin bir Türk’ün sofrasında nelerin bulunduğunun özeti gibidir:
“Türk sofralarında yemekler basit olmaktan çok sayısızdır. Çeşitli şekillerde hazırlanmış koyun eti, lezzetli sebzeler (enginar ve patlıcan zeytinyağıyla hazırlanır ve soğuk olarak sunulur) ceviz ve biberden yapılmış bir sosla çerkez tavuğu denilen yemek, ünlü börek, bal ve manda sütünün başrolleri paylaştığı çok baharatlı tatlılar, komposto ve son olarak asla vazgeçilemeyen pilav.
Söz gelimi, Tavernier, Urfa’da “Türkiye’nin başka hiçbir yerinde yiyemeyeceğiniz kadar güzel yemekler yiyebilirsiniz” der ve ekler “Diyarbakır’da çok güzel ekmek, başka yerlerde yiyemeyeceğiniz kadar lezzetli etler de vardır”.
Bu güzel yemeklerin yanında sofrada bulunan bir diğer yiyecek de turşudur. Seyyahların anlatımına göre Türkler, sonbaharda üzümlerden turşu kurup kış için saklarlar. Üzüm taneleri turşu olarak kurulunca uzun süre taze kalmaktadır. Üzümden yapılan iyi sirke şaraptan da ucuz olup her yerde bulunmaktadır. Sirke ile yapılan patlıcan, hıyar, lahana ve pancar turşusu Osmanlı sofralarının sevilen yiyecekleri arasındadır.
Patlıcan ne zaman geldi?
Patlıcan, bilimsel adıyla Solanum melongena, Solanaceae familyasına ait olup, ılık iklimlerde tek yıllık, tropik iklimlerde ise küçük bir ağaç şeklinde büyüyen bir kültür bitkisidir. Patlıcanın ilk yetiştiriciliği M.Ö 5.yy'da Hindistan'da gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Afrika'ya sonra Doğu Akdeniz'e ve Avrupa'ya getirilmiştir. Avrupa'ya getirilmesi 16. yy'da İspanyollar tarafından gerçekleştirilmiştir.