Ezme Salata Tarifi
Ezme Salata Kullanılan Malzemeler
* 3 Domates,
* 2 Sivri Biber,
* 1 Orta Boy Soğan,
* 2 Diş Sarımsak, Yarım Demet Maydanoz,
* 2 Yemek Kaşığı Zeytinyağı,
* 1 Kaşık Limon Suyu,
* 1 Kaşık Nar Ekşisi,
* 2 Çay Kaşığı Sumak,
* 1 Çay Kaşığı Pul Biber,
* Tuz.
Ezme Salata Yapılış Tarifi
Domateslerin kabuklarını soyun, minik parçalar halinde doğrayın. Sivri biberlerin sap ve tohumlarını çıkartın, ince halkalar şeklinde kesin. Soğanlan ince ince çentin. Sarımsakları çok küçük parçalar halinde kıyın. Maydanozu yıkayın, yapraklarını doğrayın.
Domates, biber, soğan, Sarımsak ve maydanozu bir salata kabına koyun, üzerlerine zeytinyağı, limon suyu, nar ekşisi, sumak, pul biber ve tuz koyarak iyice karıştırın, salatayı servis tabağına alın. Nar ekşisi yerine koruk suyu koyabilirsiniz.
Sivri biberler acı çıktığı takdirde pul biber koymak gerekmeyebilir. Bu durumda malzemeleri pul bibersiz karıştırmak, tadına baktıktan sonra pul biber miktarını ayarlamak yararlı olur. Salatarın üzerine kıyılmış ceviz koymak farklı bir lezzet verebilir. "Geleneksel Türk Mutfağı, Yöresel Yemekler, Yöresel Mutfaklar, Osmanlı Saray Mutfağı, Osmanlı Yemek Kültürü, Ciğer Yemekleri, İştah Açıcılar"
Türk Aşçı Haberleri İlgili Tarif İçin Alternatif Tavsiye;
Sizler için İnternet üzerinde yapmış olduğumuz bir araştırmada takipçilerimize layık bulduğumuz “Ezme Salata Tarifi” ile ilgili alternatif bir videonun sunumundan da faydalanabilirsiniz.
Türk Aşçı Haberleri Olarak;
Türk aşçı haberleri olarak sizler için hazırlamış olduğumuz bu nefis ve lezzetli yemek tariflerini denediğinizde sayfanın en altında bulunan yorumlar düşüncelerinizi yazarak bizimle paylaşırsanız seviniriz.
Acı yemenin faydaları nelerdir?
“Acılara göğüs germe” ihtiyacımız, binlerce yıl içinde “acı”yı zevke dönüştürdü. En son Antalya’da düzenlenen bir acı biber yeme yarışmasında 3 dakikada 314 gram biber yiyen ‘acı sever’ bu zevki yaşadı. Peki nasıl oldu da yeryüzünde acı yiyen ve bundan zevk alan tek canlı olduk?
Acı yerken vücutta neler oluyor?
Acı tutkumuzun ardındaki sebeplere geçmeden, acıyı ağzımıza attığımız andan itibaren bünyemizde neler olduğuna bakalım... Tatlı ve tuzluların tadını dilimizin uç kısmı hemen algılayabiliyorken, acıyı algılayan dil reseptörleri gırtlağa yakın bir bölgede. Bu nedenle yediğimizin ne kadar acı olduğunu biraz geç fark ediyoruz, bazen iş işten geçmiş oluyor. Uzmanlar, acı biber yediğimizde bünyemizdeki reaksiyonların gerçek bir yanmayla benzer olduğunu söylüyor. Yani yanmanın kaynağı ister ısıya, ister kimyasala, isterse bir bibere bağlı olsun, metabolizmanın tek bir hedefi var: Yanmayı durdurmak.
Yakıcı kimyasal maddeler yutarken devreye giren vücut reaksiyonları, biberdeki kapsaisin moleküllerine karşı da gösteriliyor. Ağzınızda başlayan yanma hissini algılayan nöronlar alarma geçiyor, acıya sebep olan şeyin ayrımını yapmadan aynı reaksiyonu veriyor. Önce ter atarak vücut kendini serinletmeye çalışılıyor. Acıyı algılayan sinir hücrelerimizin salgıladığı maddeler damarlarımızı genişletiyor ve sorunlu yerin onarılması için daha fazla kan akışı sağlıyor. Biber midede krampları da tetikliyor. Siz de bu evreye geldiyseniz işin uzmanlarından bir tüyo: Soğuk süt acıyı kısa sürede maskeliyor.
Peki acıdan neden zevk alıyoruz?
Yüzyıllarca hastalıklara şifa olacağı umuduyla tedavi amaçlı kullanılan biber için New Mexico Üniversitesi’nden Paul Bosland şöyle diyor: “İnsanoğlu dünyanın batısına 20 bin yıl önce yerleştiğinden beri kendisine acı veren bu bitkiyle haşır neşir oldu.”
* Acı ve zevk
Acı biberin insanlar tarafından neden sevildiğini 45 yıl araştıran ABD’li psikolog Profesör Paul Rozin, bunu acı ve zevk eşiğinin beyinde algılanmasına bağlıyor. Prof. Rozin, önce hayvanlar üzerinde başladığı deneyde hayvanların acı sevmediğini ancak yiyebildiklerini ortaya koydu. İnsanların acı yemesini paraşütle atlamaya, korku filmi izlemeye benzeten profesör, acı ile zevk arasındaki bağlantının insan biyolojisinin kökeninde yer alan, bir nevi mazoşizm olduğunu, insanların risk almaksızın acı çekmeyi sevdiğini söylüyor. “Bu, lunaparktaki korkuya benzer. Ürkeriz ama aslında büyük bir tehlikede olmadığımızı biliriz” diyor. Yani zararın geçici olduğunu bilirsek, zorlukları tecrübe etmeyi istiyoruz. Bu bir tür tatbikat, “Öldürmeyen şey güçlendirir” durumu yani.
* Saadet getiriyor
Acı biberin beynimize sinyal göndermesini sağlayan kapsaisin maddesi, beynimizdeki acı reseptörlerinin uyarılmasına ve beynimizin ısınmasına yol açıyor. Bu etki sonrası reseptörler zamanla cevap vermeyi bırakarak, yerini endorfin hormonu salgılamaya bırakıyor. Bu da mutluluk ve zindelik hissi verip zamanla acıyı bloke ediyor, başımız beladan kurtuluyor. Dahası, acıya karşı salgılanan adrenalin de kişinin nabzını hızlandırarak olaya heyecan ve dinamizm katıyor.
* Statü sembolü
Acı yiyerek karizmaya sahip olunabileceğini düşünenler de var. Öyle ki Pennsylvania Üniversitesi’nden Doç. Dr. John Hayes, acı yiyebilmenin bir sosyal statü sembolü olduğuna inanıyor. Ancak bu statü erkekler için geçerli. Çok acı biber yiyebilen bir erkekseniz, yiyemeyen rakiplerinize göre kadınlara karşı bile avantajlıymışsınız. Yok artık!
* Ömrü uzatıyor
Oxford Üniversitesi, Harvard Üniversitesi ve Çin Tıp Bilimleri Akademisi’nin (Daha ne olsun!) ortak araştırmasına göre, düzenli acı yiyenlerde kanser, kalp ve solunum rahatsızlıkları ve ölüm riskleri azalabiliyor.
* Kanserle savaşıyor
Nottingham Üniversitesi araştırması, acı biberdeki kapsaisin maddesinin hücrelerde ısı üretme görevini üstlenen mitokondriye etki ederek kanser hücrelerinin ölümünü tetiklediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre kapsaisin içindeki moleküller, kanser hücrelerinde bulunan proteinlerin gelişimine engel oluyor. Vaniloid molekülleri bu işlem sırasında etrafta bulunan sağlıklı hücrelere de zarar vermiyor.
* Afrodizyak
Acı, afrodizyak etkiye de sahip. Acı yemek kan dolaşımı ve kalp atışını hızlandırdığından bunun cinsel performansı artırdığı ve cinsel dürtüyü artırmak için sinir uçlarını uyardığı düşünülüyor.
* Zayıflatıyor
Uzmanlar, acının metabolizmayı hızlandırması sayesinde kilo vermeye de yardımcı olduğunu söylüyor.
* Herkesin acısı kendine
Yale Üniversitesi’nden Profesör Linda Bartoshuk, insanları tat algılayıcılarına göre 3’e ayırıyor: Aşırı, orta ve az algılayabilenler. Siz siz olun, “Hafif acı” diyerek sizi yüreklendirenlere aldanmayın. Çünkü tat algılayıcı sayınıza, genetik faktörlere göre acıyı algılamanız değişiyor. Karşınızdakine acı gelmiyorken siz alev alabilirsiniz!