Tarihin Sıfır Noktası, Damak Tadının Merkezi’
Şanlıurfa’da son bir yıldır hummalı bir çalışma sürüyor. Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin finanse ettiği “Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor” adlı proje kapsamında şehirde pek çok etkinlik düzenleniyor. Bu etkinliklerden biri de geçtiğimiz haftalarda düzenlenen “Gelenek ve Gelecek - Şanlıurfa Uluslararası Mutfak Atölyesi”ydi
Göbeklitepe’den başlayan 12 bin yıllık mutfak zenginliğiyle dünyanın sayılı gastronomi merkezlerinden biri olmaya aday Şanlıurfa, valilik ve büyükşehir belediyesinin işbirliğiyle birçok etkinliğe ev sahipliği yaptı. Le Cordon Bleu ve Özyeğin Üniversitesi eğitmen şeflerinden ünlü Fransız şef Arnaud DeClercq yereldeki şeflerle mutfağa girip yemek yaptı.
Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen projenin Şanlıurfa’da turizmin canlandırılmasına katkı sunacağına inandığını belirten Ajans’ın Genel Sekreteri Dr. Hasan Maral, proje kapsamında gerçekleştirilen mutfak atölyelerinin Şanlıurfa’yı gastronomi turizmi destinasyonlarından biri olma hedefine bir adım daha yaklaştırdığını söylüyor. HT Cumartesi'den Nur Toprakoğlu'nun haberi...
Dünyanın en eski tapınağına ev sahipliği yapan kent, tarihi olduğu kadar mutfağıyla da Güneydoğu’nun en önemli merkezlerinden biri. Gastronomisiyle UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na kabul edilen Gaziantep’in baklavasında kullanılan fıstık, Şanlıurfa’da yetişiyor mesela.
Sadece fıstık değil, biber familyasının en kendine has lezzete sahip türlerinden isot, yemek ve salatalarda ekşisi kullanılan nar, Birecik patlıcanı da bu toprakların medarı iftiharlarından.
Şaka değil, buğdayın ilk filizlendiği topraklardan söz ediyoruz. Kebabı ve çiğköftesiyle tanınan Şanlıurfa mutfağı daha birçok gizli hazine barındırıyor. Şanlıurfa mutfağında belki de pek çok kişiyi şaşırtacak meyvelerle yapılan yemekler mevcut. Maral da geçtiğimiz günlerde Halfeti Meyve Yemekleri Festivali düzenlediklerini söylüyor
Göbeklitepe’de yapılan kazılarda da bölge mutfağına ışık tutacak pek çok şeye rastlanmış. “Göbeklitepe kazılarında ceylan, tilki, domuz ve boğa kemikleri bulundu. Bunlar arasında en çok buluntu ise ceylan kemikleriydi. Bu da o dönemde ceylan etinin çok tüketildiğinin bir kanıtı olarak gösteriliyor.
Yine o dönemde insanların tahılı taşlar arasında kırıp ufaladığı, sonrasında su katıp elde ettiği hamuru yassı bir kaya üzerinde ateşte pişirdiği tahmin ediliyor. Bunların yanı sıra Göbeklitepe’nin hinterlandında bulunan Karacadağ Bölgesi de yine buğdayın, nohudun, üzümün ve koyunun ilk evcilleştirildiği bölge olarak kabul ediliyor” diye anlatıyor Maral.
Sözün özü, gastronomi turizminin her geçen gün biraz daha önem kazandığı şu günlerde Şanlıurfa mutfağı, geçmişi 12 bin yıl öncesine dayanan ama yeterince tanınmayan mutfağıyla adeta bir hazine gibi keşfedilmeyi bekliyor.