Türk Mutfağı Hakkında Şaşırtıcı Uydurmasyon Bilgi ve Yaftalama Çabaları...
29 Aralık 2020 tarihinde “Osmanlı zamanında yemeklerde bulaşık deterjanı kullanılıyordu”- “Türk Mutfağı Dünya’da Saygı Gören Bir Mutfak Değil, Dünya’da İlk 10’a dahi giremez. Türk kültürü yazılı kültür değil, konuşma üzerine dayalı bir kültür. Fransızların ilk yemek kaynağı 1500’lere gidiyor. Bizim öyle bir uydurmasyon vardır ya ‘Osmanlı kaynaklarından aldık’ yok öyle bir kaynak !” diyerek alaycı tavırlarıyla kültürümüz ve tarihimiz üzerinden Türk mutfağına ve Osmanlı mutfağına saldırarak bir takım hakaretlerde bulunan Somer Sivrioğlu’nun bütün asılsız yalan iddiaları 141 sayfalık tarihi ve bilimsel kaynaklara dayanan çalışmamız ile çürütülmüştür.
Söz konusu tarihi çalışma Türk mutfağı diriliş hareketi ve Dünya
Türk mutfağı akademisi tarafından ortak düzenlenen çalıştay ile oluşturulmuştur. Bu çalışma içerisinde Somer Sivrioğlu’na destek vermiş olan Mehmet Yalçınkaya ve Vedat Milor’de yer almıştır. Yine bu çalışma içerisinde Somer Sivrioğlu tarafından övülen Musa Dağdeviren ve kendisinin Edirne’den Hakkâri’ye kadar ayranımız, dönerimiz dâhil çoğu yöresel yemek reçetelerimizde “Yunan yoğurdu” ifadesini kullandığı kitap çalışması The Turkish Cookbook’da yer almıştır.
Söz konusu akademik çalışmamızda yer alan Kaynak: Divan-ı Lügat-i Türk, Kaşgarlı Mahmut – Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib
Türk Mutfağı İle İlgili Tez ve Raporların Yazarı: Tolgahan Gülyiyen
Tez ve Raporların Resmî Sahibi: Dünya Türk mutfağı Akademisi – WTCA
Çalışmanın Konusu: 1072-1074 Divan-ı Lügat-i Türk’te Adı Geçen Yiyecek ve İçecekler
Ek Kaynak: 2012-Hatay 11.Gıda Kongresi
Kongrede Oluşturulan İçerik Sayfa Sayısı: 101
Ek Kaynak Özeti Hazırlayanlar: Prof. Dr. Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU & Prof. Dr. Ayşe Özfer ÖZÇELİK
Çalışma İçerisinde Adı Geçenler: Somer Sivrioğlu - Mehmet Yalçınkaya - Vedat Milor - Musa Dağdeviren - The Turkish Cookbook
Çalışmayı Oluşturan Sorumlu Koordinatör: Tolgahan Gülyiyen
Çalışmanın Resmî Sahipleri: Türk Mutfağı Diriliş Hareketi ve Dünya Türk Mutfağı Akademisi
Çalışmanın Yayınlanma Tarihi: 29 Ocak 2021
Ders Konusu: Türk Mutfağı Tarihi – Meslek Ahlakı – Usta-Çırak İlişkisinin Mesleğimizdeki Yeri & Önemi
Oluşturulan 141 sayfalık çalışma ile mesleğimizin ahlakı ve usta-çırak ilişkisinin önemi tüm çevrelere ders olacak nitelikte anlatılmıştır. Bu anlamda söz konusu çalışma bütünüyle Türk mutfağı açısından eğitici bir ders niteliğindedir. Bu nedenden dolayı Dünya Türk Mutfağı Akademimiz eğitim müfredatını güncelleyerek 141 sayfa olan 0013 numaralı dosyayı mevcut olan “Türk mutfağı tarihi dersi” konusuna 29 Ocak 2020 tarihi ile resmen dâhil etmiştir.
Detaylı Açıklama
“Osmanlı Zamanında Yemeklerde Bulaşık Deterjanı Kullanılıyordu”
“Türk Mutfağı Dünya’da Saygı Gören Bir Mutfak Değil…”
“Türk Mutfağı Dünya’da İlk 10’Da Dahi Sayılmaz. (Giremez.)”
“Fransızların İlk Yemek Kaynağı 1500’Lere Gidiyor.”
“Gizli Özne ‘Türk’ Kültürü Yazılı Kültür Değil, Konuşma Üzerine Dayalı Bir Kültür.” (İfade Eden Kişi Tarafından ‘Türk’ Kelimesi Burada Gizli Özne Olarak Kullanılmıştır.)
“Uydurmasyon Vardır Ya ‘Osmanlı Kaynaklarından Aldık’ Yok Öyle Bir Kaynak !”
“Türk Mutfağı Dünya’da Saygı Gören Bir Mutfak Değil, Dünya’da İlk 10’a dahi giremez. Türk kültürü yazılı kültür değil, konuşma üzerine dayalı bir kültür. Fransızların ilk yemek kaynağı 1500’lere gidiyor. Bizim öyle bir uydurmasyon vardır ya ‘Osmanlı kaynaklarından aldık’ yok öyle bir kaynak !” İfadeleri Somer Sivrioğlu’na aittir.
Bu ifadelere, açıklamalara ve Somer Sivrioğlu’nu savunarak kendisine doğrudan açık olarak destek verenlerin başında gelen isimler: Mehmet Yalçınkaya-Vedat Milor olarak arşiv kayıtlarımızda yer almıştır.
7-15 Ocak Türk mutfağının efsane ve duayen
Türk mutfağı şeflerini anma haftası dolayısı ile gündemimize almadığımız ve konuyla ilgili olarak tüm çevrelerin vereceği tepkileri ya da destekleri çok daha iyi analiz edebilmek adına geciktirdiğimiz konuyu bu gün itibariyle gündemimize taşıyoruz. Türk mutfağına ilgili konularda saldıranların bu ifadeleri kullandığı tarih 29 Aralık 2020 tarihi idi. Bu olayın ay dönümü olan 29 Ocak 2021 tarihinde ilgili konularda söz konusu tüm çevrelere gerekli cevabı bu çalışma ile veriyoruz.
Somer Sivrioğlu’na destek verenlerden ve geçmişte de aynı konuda benzer ifadeleri olan Mehmet Yalçınkaya, Vedat Milor gibi isimlerin de bu konuda nasıl tavır sergilediklerini bu kapsamlı çalışmamızın içeriğinde tüm ayrıntıları ile bulacaksınız.
Özellikle bu konuda tekrar açıklama yapma gereği duyan Somer Sivrioğlu ve ona destek verenlerin iddialarından biri olan “belirli bir cümlem alınarak değerlendirme” yapılıyor gibi iddiaların da gerek hazırladığımız video ile gerekse kapsamlı çalışmamız ile eriyip, çürüdüğüne şahit olacaksınız.
Değerli Liderimiz Sayın Şef Tolgahan Gülyiyen ilgili tüm konuları arşiv kayıtlarımızla beraber ele almıştır. Kendisi söz konusu hakaretler ile ilgili bütün görsel kayıtları da en ince ayrıntısına kadar genel olarak bizzat izlemiş, notlar almış ve bütünüyle konuyu analiz etmiştir. Tüm bunların ve tarihi kaynakların ışığında ilgili çalışmanın oluşturulmasına bizzat kendisi öncülük etmiştir.
Bu manada yaptığımız çalışmalar ve çok yönlü analizler ile Türk ve Osmanlı mutfağına (
osmanlı saray mutfağı). karşı olarak kasıtlı tutumlarla beraber kesin bir art niyet olduğu belirlenmiştir. Bunların yanı sıra yazılı ve görsel medyada kısıtlı bilgiler ile ön yargılı, tutarsız, çelişkili fikirlerin beyan edildiği saptanmıştır. Bazılarının gafletle tarihi bilgilerden uzak olarak Türk mutfağına ve Osmanlı mutfağına karşı içinde bulundukları önyargılı tutumlarına rağmen aynı kişilerin medya tarafından “Türk mutfağı ona emanet” gibi başlıklar ile dahi insanların önüne sunuldukları tarafımızdan bir kez daha teyit edilmiştir. Bu tarz başlıklar atan medya ve bazı çevrelerin deyim yerindeyse kediye ciğer teslim ettikleri bu çalışma ile ortaya çıkartılmıştır.
Bu fikirleri medya desteği ile beyan eden kişilerin ortak özelliklerinden bazılarının şunlar olduğu belirlenmiştir:
1-Asla bilgi sahibi olmadıkları konularda sanki ehil ve yetkililermiş gibi hiçbir tarihi bilgiye dayanmadan sadece varsayımlar ile yanıltıcı yalan ifadeler kullanmak.
2-Kesin, net ve doğru bilgiye sahiplermiş gibi davranmak suretiyle kamuoyu nezdinde kendilerini otorite kabul eder gibi konuşmak.
3-Bu şekilde davranarak Türk mutfağı ve Osmanlı Mutfağı ile ilgili olarak dünya kamuoyunu ve özellikle gelecek nesillerimizi yanlış yönlendirmeye çalışmak, çabalamak.
4-Tüm bunları yaparken yabancı mutfakları övmek suretiyle Türk mutfağını ve Osmanlı mutfağını doğru ve tarihi bilgilere sahip olmadan saygısız ifadelerle kıyaslamaya çalışmak.
Doğru Tarihi Veriler Işığında Güçlü Argümanlar ile Anlatmanın Gereği Hâsıl Olmuştur
Bu anlamda özellikle gelecek nesillerimiz açısından Türk ve Osmanlı mutfağı için olumsuz örnek olan bu medyatik kişilerin yanlış, kısıtlı ve kıt bilgilerinden ziyade konuyu gençlerimize doğru tarihi veriler ışığında güçlü argümanlar ile tamamen gerçekler üzerinden anlatmanın gerekliliği hâsıl olmuştur.
Kurulduğumuz ilk günden beri misyonumuzun bir gereği olarak ilgili konularda asla otorite olmayanların Türk mutfağına verdikleri zararları gözler önüne sermekteyiz. Medya ve belirli bir kesim tarafından da desteklenerek Türk mutfağı ile ilgili olarak topluma sanki gerçek otoritelermiş gibi sunulan söz konusu bu kişilerin tamamen varsayımlar üzerine olan bilgilerini kamuoyuna anlatırken kesin ve net sonuçlara varmışçasına ifadeler kullanmaları karşısında Türk mutfağı olarak asla sessiz kalmamız beklenemez.
Somer Sivrioğlu, Fransızları överek onların yemekle ilgili ilk yazılı kaynaklarının 1500’lere dayandığını ancak buna karşılık Türk kültürünün ise yazılı bir kaynağının bulunmadığını, Türklerin tamamen konuşma üzerine dayalı bir kültürü olduğunu belirtmiştir. Bunlar ile ilgili olarak hiçbir araştırması ve tarihi hiçbir bilgisi bulunmadan bu konularda medya desteği ile kamuoyu nezdinde kendisini bilirkişi gibi lanse ederek asılsız iddialarda bulunmuştur.
Yine aynı programda Somer Sivrioğlu, Osmanlı kaynaklarına karşı ifadeler kullanarak bunlar için uydurmasyon yaftalamasında bulunma çabası içerisine girmiştir. Osmanlı kaynakları derken, bu yönde Osmanlı arşiv kaynaklarına karşı olumsuz algı oluşturma çabasında olduğu da tarafımızdan gözlemlenmiştir.
Değerli liderimiz Sayın Şef Tolgahan Gülyiyen ise tarihi bilgilerle, tarihi kaynaklarla, 1072-1074 yılında yazılan Divan-ı Lügati Türk ile Somer Sivrioğlu’na ve onun söz konusu açıklamalarını savunanlara kapsamlı güçlü tezleriyle oldukça tarihi bir cevap vermiştir.
Ayrıca değerli liderimiz Sayın Tolgahan Gülyiyen, 2012 yılında Hatay’da gerçekleştirilmiş olan 11. Gıda Kongresinin çalışması arasında bulunan “Divan-ı Lügat-i Türk’te Adı Geçen Yiyecek ve İçecekler” konulu 101 sayfalık kaynak ile tarihi bilgilere dayanmakta olan güçlü tezlerini bir kez daha desteklemiştir.
Bu anlamda değerli liderimiz Sayın şef Tolgahan Gülyiyen ilgili konularda tarihi hiçbir bilgisi bulunmadan Türk mutfağının aleyhine varsayımlar ile önyargılı olarak konuşanların söz konusu tüm asılsız düşünce ve yalan iddialarını tam manasıyla çürütmüştür.
Tarihi kaynaklar, kurumsal açıklamamız ve liderimiz Sayın Şef Tolgahan Gülyiyen’in ilgili konuları bizzat kaleme aldığı ders niteliğindeki yazısı ile beraber toplam 141 sayfalık bir çalışma oluşturulmuştur. Türk mutfağını ve Osmanlı mutfağını yok saymak isteyen söz konusu ilgili şahıslara tarafımızdan bilimsel tarihi kaynaklara dayalı bir cevap verilmiştir. Bu cevap ile ilgili şahısların yok saymak istediği koca çınar ve koca dağ olan Türk-Osmanlı mutfak kültürünün ezelden ebede kadar olacak olan kadim varlığı okuyacak ve araştıracak olan herkes tarafından rahatlıkla görülebilmektedir.
Türk mutfağı diriliş hareketi olarak: Dünya Türk mutfağı akademisi konseyi ile de yaptığımız geniş değerlendirmeler ve çok yönlü analizler çerçevesinde Türk mutfağı ve Osmanlı mutfağı üzerinden kazanç sağlayanların ihanetlerine delil olarak değerlendirdiğimiz yukarıdaki ilgili ifadelerin sahibi olan Somer Sivrioğlu’nu en sert şekilde kınıyoruz. Yine aynı şekilde Somer Sivrioğlu’nun Türk mutfağına karşı yaptığı çirkin açıklamalara destek vermiş olanlardan Mehmet Yalçınkaya ve Vedat Milor’ü de en sert şekilde kınadığımızı kamuoyu nezdinde ayrıca belirtmek istiyoruz.
Musa Dağdeviren ve The Turkish Cookbook adlı çalışmasının bu metine dâhil edilerek tekrar gündemimizde yer almasının temel nedeni: Çok daha önceden belirttiğimiz gerekçelerden ötürü kınamış olduğumuz The Turkish Cookbook ve yazarının, Somer Sivrioğlu tarafından ilgili konuda adı geçmiştir.
Somer Sivrioğlu tarafından bu çalışma Türk mutfağı için sözde örnek olarak gösterilmiştir. Konunun geçmişini bilmeyenler ancak öğrenmek isteyecek olanların okuyup anlayabilmesi adına konuyu birleştirerek tekrar gündeme getirme gereği hissetmiş bulunmaktayız. Bu konunun tekrar gündeme getirilebileceği çok daha önceden ilgili konuda yaptığımız yazılı açıklama içinde de belirtilmişti. Ayrıca konu hakkındaki bütün çalışmalarımız tarafımızdan kitabın yazarına sosyal medya vasıtası ile iletilmişti.
Somer Sivrioğlu yoğurdun Türk olarak kabul gördüğünü 29 Aralık 2020 tarihinde katıldığı aynı programda belirtmiştir. Ancak yine aynı programda tüm Dünya’ya yoğurdumuzu yöresel yemek reçetelerimizde ‘Yunan Yoğurdu’ ibaresiyle bazı algılar oluşturarak tanıtan bir çalışmayı övmesinden ve Türk mutfağı için bu çalışmayı sözde olumlu bir örnekmiş gibi göstermesinden ötürü Musa Dağdeviren ile beraber The Turkish Cookbook bu metne tekrar bilhassa dâhil edilmiştir.
Türk mutfağı ile ilgili olarak sadece Türkiye kamuoyunu değil, Dünya kamuoyunu da Türk mutfağı ile ilgili yanlış yönlendiren çalışmaların sahiplerinden olan Musa Dağdeviren’in The Turkish Cookbook adlı çalışması Türk mutfağına doğrudan ve dolaylı olarak zararlar vermektedir. Değerli liderimiz Sayın Şef Tolgahan Gülyiyen’in bu konuda yazdığı makale ve sonrasındaki bazı açıklamalarımıza göz atılması konunun öncesini bilmeyen tüm çevreler için her anlamda oldukça aydınlatıcı olacaktır kanaatindeyiz.
The Turkish Cookbook içerisinde ayranımız ve dönerimiz dâhil olmak üzere, Edirne’den Hakkâri’ye kadar yöresel birçok yemeğimizin reçetelerinde “Greek Yoğurt” yani “Yunan yoğurdu” ibaresi kullanılmıştı. Ayrıca etimolojisi tamamen Türkçe olan “Yoğurt” üzerinden ilgili kitabın farklı bir algı oluşturduğu ve bu şekilde Dünya’ya pazarlandığı tarafımızdan saptanmıştı. Kitabın bu haliyle bazı asılsız Yunan tezlerini ya da iddialarını desteklemek amacında olduğu tarafımızca belirlenmiş ve anlaşılmıştı.
Musa Dağdeviren’in The Turkish Cookbook adlı çalışması Dünya Türk mutfağı akademisi tarafından çok daha önceden değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme ve analizler sonucunda oluşturulan raporlarda belirtilen ilgili nedenlerden ötürü Türk mutfağı açısından söz konusu çalışma zararlı görülmüştür.
“Türk yemek kitabı” adı altında tüm dünyada farklı birçok dile çevrilerek Türk mutfağını temsil ettiği algısı ile yurt içinde ön plana çıkartılan ilgili çalışma, içerdiği tarihi doğruluktan çok uzak ifadelerden ve bu ifadelerin asılsız bazı Yunan iddialarına, tezlerine kaynak gösterilebilecek olduğundan ötürü Türk mutfağı için zararlıdır.
Hazırlanmış olan detaylı raporlar neticesinde ilgili çalışmanın asla Türk mutfağını temsil etmediği ve edemeyeceği kararı yine Dünya Türk mutfağı akademimiz tarafından vermişti. Bu çerçevede zararlı bulunan ilgili çalışma Türk yemekleri ve ürünleriyle ilgili tarihi gerçeklikten uzak, asılsız ifade ve ibareler içerdiğinden ötürü Türk mutfağı tarafından kesinlikle onaylanmamıştır.
Tüm bunlara rağmen ilgili çalışmada yer alan bütün Türk yemekleri Dünya Türk mutfağı akademimiz tarafından da koruma altına alınmıştır. Bu anlamda Dünya Türk mutfağı akademimiz ilgili çalışma ile Türk yemeklerinin ortaya çıkartılarak, korunması adına gösterilmiş olan hizmeti, gayret ve çalışmaları da asla görmezden gelmemektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Dünya Türk mutfağı akademimiz, Türk mutfağı için kayda değer bir emek harcandığının hakkını hak sahiplerine kesinlikle teslim etmektedir.
Ancak kitapta yer alan asılsız ve tarihi dayanaktan çok uzak olan ifadelerin Türk mutfağına tüm Dünya nezdinde büyük zarar verdiği ve asılsız Yunan tezlerini destekleyici bir algı oluşturduğu düşünüldüğünde ise söz konusu zararın faydasından çok daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır.
Söz konusu kitap bu şekliyle Türk mutfağını asla temsil etmemekte olup, istikbalde muhtemel oluşturulabilecek bazı tezlere tutarlı gerçek bir tarihi kaynak olarak asla gösterilemez. Bu anlamda ilgili çalışma tutarlı, gerçek tarihi bilgilere dayanan bir kaynak olma özelliğini bünyesinde kesinlikle barındırmamaktadır.
Türk mutfağında neredeyse her yemekte kullanılmakta olan ve yerli-yabancı birçok kaynakta etimolojisinin kesin olarak Türk olduğu bilimsel verilerle de kanıtlanan yoğurt ile ilgili olarak: Musa Dağdeviren tarafından yazılmış olan The Turkish Cookbook kitabı asla doğru bilgiler içeren kaynak bir kitap değildir.
Bu anlamda gelecekte söz konusu bu kitap kaynak gösterilerek yoğurt ile ilgili doğrudan oluşturulabilecek veya yoğurt üzerinden dolaylı olarak Türk mutfağı aleyhine oluşturulabilecek tüm yerli veya yabancı muhtemel tezler, raporlar ya da birtakım iddialar asla doğru tarihi bilgiler esas alınarak elde edilmiş olmayacaktır.
Burada yer alan tüm bu konularla ilgili verdiğimiz bütün bilgiler Dünya Türk mutfağı akademimiz nezdinde uzun zaman önce alınmış olan bazı kararları ve bunlarla ilgili olarak oluşturulmuş olan raporları temsil eden bir özeti ifade etmektedir.
Türk mutfağı diriliş hareketi olarak: İlgili konularda Türk mutfağına-Osmanlı mutfağına karşı kamuoyu önünde asılsız iddialarla ve çirkin ifadelerle birtakım hakaretlerde bulunan kişilere destek veren veya vermekte olan ancak burada belirtmediğimiz tüm çevreleri de ayrıca kınadığımızı belirtiriz.
Yine bu kişileri tarihi hiçbir dayanağı bulunmayan ve kulaktan dolma varsayımlar üzerine ifade edilen bilgiler ile kamuoyu önüne çıkartan medya kuruluşlarını, program sahiplerini de Türk mutfağına ve Osmanlı mutfağına asılsız iddialar ile hakaretlerde bulunmalarına fırsat verdikleri için en sert şekilde kınamaktayız.
En önemlisi; Türk mutfağına ve Osmanlı mutfağına bu denli çirkin ifadeler ile saldırılarda bulunanlara karşı birlik olamayan, gerekli tepkiyi vermeyen, veremeyen veya konuyu ele alırken yumuşatma gayreti gösteren tüm gerçek kişileri, tüzel kişileri veya kuruluşları da kınamakta olduğumuzu Türk mutfağı adına önemle belirtiriz.
Somer Sivrioğlu asılsız ifadeler kullanarak tamamen yanlış, dayanaksız varsayımlar üzerine yalan konuşarak kamuoyunu yanılttığı için aşağıdaki konularda düzeltmeler yaparak Türk milletinden ve Türk mutfağından özür dilemelidir.
“Neden Özür Dilemelidir” Konusundaki 3 Tarihi Sebep Aşağıda Belirtilmiştir
Bu Çalışmamız ile Kanıtlanan Tarihi Gerçekler Şunlardır;
1- “Türk kültürü yazılı kültür değil, konuşma üzerine dayalı bir kültür. Fransızların ilk yemek kaynağı 1500’lere gidiyor. Bizim öyle bir uydurmasyon vardır ya ‘Osmanlı kaynaklarından aldık’ yok öyle bir kaynak!” ifadelerinin tamamen asılsız yalanlardan ibaret olduğu ve Somer Sivrioğlu’nun insanları bu ifadeler ile yalan-yanlış yönlendirdiği kanıtlanmıştır. (Bakınız Kaynak: Divan-ı Lügat-i Türk, Kaşgarlı Mahmut – Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib 1072-1074)
2- “Türk kültürü yazılı kültür değil, konuşma üzerine dayalı bir kültür. Fransızların ilk yemek kaynağı 1500’lere gidiyor.” diyerek Fransızlar ile kıyaslama yaptığı Türk mutfağının ve onun kültürünün yemekle ilgili yazılı kaynaklarının Fransızların kaynaklarından çok daha öncelere yani 1072’lere kadar gittiği bu çalışma ile kesin olarak ispatlanmıştır. (Bakınız Kaynak: 2012-Hatay 11.Gıda Kongresi -1072-1074 Divan-ı Lügat-i Türk’te Adı Geçen Yiyecek ve İçecekler)
3- Yine bu çalışma ile Türk kültürünün Somer Sivrioğlu’nun yalan iddiasında olduğu gibi konuşma üzerine dayalı bir kültür asla olmadığı bilimsel ve tarihi verilerle kanıtlanmıştır. Bu anlamda Türklerin yazı yazmak için kâğıttın henüz icat edilmediği dönemlerde dahi tarihini, kültürünü dikili taşlar üzerine yazmış olduğu bilimsel tarihi veriler ile kanıtlanmaktadır. (Bakınız Kaynak: Orhun Yazıtları M.S. 8.yy.)
Tüm bu nedenler ile bizler Somer Sivrioğlu’nun asılsız ve yalan iddialarından ötürü başta Türk milletinden özür dileyerek tarihi gerçeklere dayalı bir şekilde ilgili konularda düzeltme yapması gerektiği düşüncesini kuvvetli olarak savunmaktayız.
Bu anlamda da söz konusu kişi yalan ve asılsız ifadelerinden ötürü böyle bir özür ile düzeltme yapmayacak olsa bile kendisinin tüm ifadeleri söz konusu çalışmamız ile zaten çürütülmüştür.
Kadim tarihimiz bu konularda Türk mutfağına, Osmanlı mutfağına ve Türk kültürüne saldıranların içine düştüğü vahim durumu bilimsel verilere dayalı olarak herkese göstermektedir. Bu anlamda bizler tarihi misyonumuzun bir gereği olarak Türk mutfak sanatları alanında üzerimize düşen tüm sorumluluklarımızı kurucu liderimiz öncülüğünde yerine getirerek tüm dünya insanlığına en doğru bilgileri aktarma gayreti ile çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz.
Saygılarımızla
Türk Mutfağı Diriliş Hareketi
Türk Mutfağı Diriliş Hareketi tarafından hazırlanan Tezin tamamını okumak için
tıklayınız.
Türk aşçı haberleri not:
Makalede ismi geçen kişiler yada kurumların cevap hakları saklıdır. Bu konuda ilgililer iddialara cevap vermek istediği takdirde dijital imzalı @-mail hesaplarından "[email protected]" adresine çalışmalarını gönderdiği takdirde 24 saat içerisinde yayınlanacaktır.