Yazar:
Tolgahan Gülyiyen
Makale tatında bir yazı, fotoğraflar Çok eskilerden... tabi daha jose andres’i tanımıyorum. Duymamışım elini sıkmamışım. Mantalitesini hiç bilmediğim zamanlar...ve hiç kimseyi aracı koyup referans göstermeden bu adamların, en yoğun restoranlarına ya da lokomotiflerine girip ben buyum ve ben geldim diyip...
onlara yaptığım şeylerden bahsedip bir kısmınıda gösterip, işte bunlarda yaptıklarım dediğim yıllardan biraz öncesi. Tezgaha geç dedikleri ve anında geçtiğim zamanlar o zamanlardı...
Tabi bunun ertesi gününde hemen işe çağırdıkları yıllar...ve o yıllarda çok insan tanıdım hatta yetenekleri olmadan, abartısız yumurta omleti bile düzgün olarak pişirmekte zorlanan ama yinede belli yerlerde referans ya da tanıdıklarıyla başlamış kişilerdi. Çoğu ülkede ya da işletmelerde olduğu gibi...
Ama Amerika’nın farkı neydi...şuydu yetenekli insanların kendilerini belli etmesi durumunda önünü kesmemeleri idi. Aksine önünü açmalarıydı. Evet çoğu da gelip benden fikir ve tiyo almanın peşindeydiler...
Ve ben zaten kendimi biliyordum...pozisyon konuşup bir şey istemedim aksine gelip onca insanın arasından yine onlar bana teklif ettiler. Bu gün mü hala aynı kafadayım. Çünkü aslında pozisyon falan değilde aslında ne yaparsan yap ortaya ne koyduğunla ve ne yaptığın ile alakalı kim olduğun ve pozisyonun. Ve bunlardan insanlar ne derecede memnunlar...
yani böyle elde makina, şekil şeylere meraklı olduğum yıllardı diyebilirim ama bu adamlarla çalışmadan ve bazı şefleri tanımadan önceydi. O zamanlar da tweezers yani şu meşhur çoğunun elindeki cımbız tarzı maşalar yok mu çok modaydı. Hala öyle sayılır. Tabi Bende de vardı, hala duruyorlar ama durmaları daha hoşuma gidiyor ve çok lazım olmadıkça ortaya çıkartmıyorum bile...
çünkü öyle alıştım, çünkü öyle şefler tanıdım ki ve öyleleri var ki adamlar cımbızlı çalışanları kapıdan sokmuyorlar...hatta tabağa nokta koyup elde cımbızla dolaşanlara değer bile vermiyorlar desem yeridir...bırakın içerde fotoğraf çektirmeyi. Örnek mi sonra ki gönderide yazıcam.
Evet Michellin yıldızıda var ve hiç umrunda bile değil adamın en azından elini sıkıp konuştuğumda ve hakkında okuduğumda benim anladığım buydu yıllar önce. Ve (https://www.washingtonian.com) dediğine ünlü olmaktanda kaçınan bir şef kendisi.
Kim bu dimi ? Neler var neler... işte o lafı yine hatırlatıyor bana “denize bak ibret al, çer çöp üstedir inci dipte”