Karya Tarhanası Masalı

 Güncel Mutfak Haberleri
Yazar: Güncel Mutfak Haberleri
Bu yazı

Karya Tarhanası Masalı
 
Bir varmış, bir yokmuş.
Hem varmış, hiç yokmuş.
Evvel zaman içinde, sen kal bu an içinde.
Cinler cirit oynarken eski hanlar içinde.
 
Bir ok düştü buraya, sakladım koydum oraya.
Orada duran ok; başladı oynamaya...
"Sen" dedim "Ne oynarsın? Kurt olmuşsun kaynarsın".
Üstüne örttüm çul. Çul oldu balığa pul.
 
Şaşmaya kalamadan, gökyüzünde uçtu kul.
Kaptı götürdü balığı, yere bıraktı kavuğu.
Aldım kavuğu elime, dokundum kavuğun tüyüne.
Tüy çağırdı kartalı, kartal kırdı kanadını.
 
Eğilip duruverdi, kanadını seriverdi.
Üstüne biniverdim, kaptırıp gidiverdim.
Bir dolaştık, pir dolaştık. Karia Ülkesine ulaştık.
Dikilmedik ağacın, orda yedim narını.
 
Karya Tarhanası Masalı
 
Koruğu sıkıp hemen kendim yaptım balımı.
Eğrilmedik iplikle dokudum ben halımı.
Sağdığım süt; oldu mu sana yoğurt çalımı.
Sevgi ektim tarlaya, vardım buğday almaya.
 
Buğday tarlada yoktu, yel esintisi pek çoktu.
Düştüm buğday peşine, buğday gitmiş eşine.
Eşini arar iken kaza gelmiş başına,
Kafasını uzatmış, bakmış değirmen taşına,
 
Su akmış döndürmüş, buğday tanesi bölünmüş.
Bir iken bin olmuş, çuvallara yarma olmuş.
"Gel" dedim toparlandı, dağılanlar toplandı.
Düştük yola yaya, dağlar heykelden kaya
 
Hayran olup bakarken çörtük girdi araya.
Orak biçti, çörtük coştu, kokusu latif, hoştu.
Su doldurdum kazana, başladı kaynamaya.
Koklar iken otumu düştü kaynar kazana.
 
Karya Tarhanası Masalı
 
Aldım kazandan çörtüğü, buğday dedi "bu ne koku"
Kokuya tutundu buğday, attı kendini kazana.
Kazandan çıkan aş, oldu yoğurda yoldaş.
Karıldı, ufalandı yaprak üstüne yuvalandı.
 
Güneş uzattı altından eli, ay uzattı gümüş teli.
Nemliydi kurulandı, tahta üstüne sıralandı.
Diktim bir temiz kese, sundum kışın herkese.
Herkes dedi "güzel de, börülcesi nerede?"
 
Börülceyi ararken, biber çıktı ortaya.
Toparladım hepsini sarımsak düştü yola.
Kavurma geldi aşa, tereyağı parıldaşa
Aşım yoktu akşama, kondu ziyafet başa.
 
Anam gökten seslendi, darhanemiz beslendi.
Buna derler tarhana, Karia usulü Ey ana!
Soğan başı kırıldı. Bu lezzete sarındı.
Darlık değil bahane, tarhanamız şahane!
Yalan değil, gerçektir! Hayatın özü lezzettir!
 
Tarhananın hikayesi...
Hikâye bu ya; soğuk ve karlı bir kış günüdür. Padişah ve veziri kimseye haber vermeden ava çıkmışlardır. Gezmişler, dolaşmışlar, avlanmışlar akşamı etmişlerdir. Geri döneceklerdir de bir türlü ormandan çıkamamışlardır. Artık karanlık çökmek üzere ve umutların tükendiği bir zamandır ki; bir kulübecik görürler. Kapıyı çalıp misafir olmak istediklerini söylerler kulübe sakinlerine. Kabul görürler, misafir olurlar haneye.
 
Ev sahibi erkek, misafirlerinin için için üşüdüklerini hissettiği an:
 
-Hanım, baksana nasıl da üşümüşler, çorba kaynatır mısın misafirlerimize?.. der.
 
Ev sahibesi hanımefendi hemen kalkar ve toprak bir güvecin içinde çorba hazırlar.
 
Çorbalar içilince, içi ısınır misafirlerin, rahatlarlar; üstlerindeki abaları postları çıkarınca göz alıcı giysiler çıkar meydana. Az, biraz genç olanı:
 
-Ben, padişahım… der.
 
Hane halkı şaşırır, demek ki padişah fakirhanenin konuğudur.
 
Padişah devamla:
 
-Benim sarayımda da her gün kazanlar kaynar ama hiç böyle lezzetli çorba içmedim bugüne kadar, nedir bunun adı?.. der.
 
Ev sahibesi hanım şaşırır; “Çorbanın da adı mı olurmuş, adı üstünde, çorba işte…” diye geçirir aklından. Ancak padişah soran gözlerini kadının gözlerine dikmiş, gelecek cevabı beklemektedir. Ne desin kadın?.. “Fakir Ev” anlamına gelen:
 
-Darhane Çorbası, hünkârım… deyiverir.
 
Geceyi o “Dar hane” de geçiren padişah ertesi gün ne yapmıştır bilinmez ama söyleyiş özellikleri nedeniyle günümüze “Tarhana” olarak taşınmıştır bu çorbanın adı.
 
Tarhana Çorbası, soğuk kış aylarının vazgeçilmezidir memleketimizin. Buram buram kokusu gelen; börülceli, acı kırmızıbiberli o tarhanadır. Yaz aylarından çıkmadan, kınalı ellerle hazırlanır da toprak boduçlara, kurutulmuş su kabaklarına doldurulup saklanırdı eskiden; ya da bembeyaz divitin keselere doldurulup asılırdı tavan çengellerine.
 
Selam olsun memleketimin tarhanasını yapan gelinine, kızına; selam olsun elleri nasırlı analara, bacılara; selam olsun apak saçlı ebelere, ninelere. Selam olsun tarhanayı soframıza getiren öpülesi ellerin sahiplerine....






Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.