Şef Nurullah Çiftçi; Babam, Ben ve Mutfak...
Daha iyi bir aşçı olabilmek için bu mesleğe çekirdekten başlamak lazım. Yani çıraklıktan başlamalı. Daha sonra kalfalık sürecinden geçmeli insan. Son durak ise ustalık. En önemlisi de mutfağa emek vereceksin. Usta-çırak ilişkisi deriz bu duruma. Her mesleğin muhakkak ki bir çıraklık evresi vardır. Çıraklığı olmayan ustanın geleceği de yeteneği de pek olmaz.
Çocuktum...
Babam Osmanlı ve Türk Mutfağı ve Geleneksel Türk Mutfağı uzerine aşçıydı. Kendimi bildim bileli de öyle. Yaz oldu muydu hep uzaklara, otellere giderdi çalışmak için. Bazen aylarca dönmezdi. Evimizde en çok yeme içme işlerinden konuşulurdu. Peki neydi bu yeme içme işleri.
Geleceğimizde, örfümüzde, adetimizde hatta her şeyimizde vardı bu yeme içme kültürü. Yöresel Mutfaklar, Yöresel Yemekler ve meslek aşkı küçük yaşlardan itibaren başladı benim için. Eskiden beri yüz yıllardır ardımızdan gelen bu güzel kültür; eğlencelerde, düğünlerde, cenazelerde hatta aklımıza gelemeyecek çoğu yerde...
Türk Mutfağı Tarihi ve Aşçılık Eğitiminde Gastronomi hayat boyu hiç eskimeyecek bir dal. İnsanların her zaman toplu olarak bir arada olduğu her yerde adından muhakkak söz ettiren bir şeydir.
Her bir bölgede ayrı ayrı lezzetlerin, o yerlere kattığı özgün yemekler... Mutfakta araç ve gereçler aynı olsa da lezzetleri farklı olan o güzelim tatlar elbette farklılık gösterecektir.
Tabiki usta alınteri ve çalıştığı ekibin iş disiplinini de küçümsememek gerek. Ortaya çıkan lezzette bu saydığım bütün bu unsurlar bir yemeğin olmazsa olmazlarıdır.
Her bir yörenin ayrı damak tatlarına hitap edişi Osmanlı Saray Mutfağı, Türk mutfağı ve Osmanlı Yemek Kültürünün ne derece zengin olduklarını kanıtlar niteliktedir. Özellikle son yıllarda turizm endüstrisinin hızla gelişmesi ülkeler arasında lezzet rekabetlerinin oluşmasın da zemin hazırladı. Bu rekabetin artışı mutfağa olan işi de iyice arttırdı.
Mutfağın ülke tanımında önemli bir role sahip olduğunu düşünüyorum. Çocukken ben çocukken babamla çalışmaya gittiğimde otellere, restoranlara ve lokantalara hep bunu gördüm. Bütün çalışanları dikkatle izler sonra onların çıkardıları o güzel yemeklere hayretle bakardım.
İşin içinde büyüyen biri olarak disiplinli olmayı kendime ilke edindim. Bu çıraklık durumu elimin, gözümün, bedenimin şekillenmesinde epey besleyici oldu. Babamla birlikte çalışırken, baba-oğul ilişkisinden ziyade usta-çırak ilişkisinden geldiğimi de inkar edecek değilim.
Babam yani ustam bir sanat dalının zamanınıdan geçirdi beni. Şimdi ise ondan öğrendiklerimi kullanma zamanı. Nesilden nesile dedikleri bu oysa gerek. Her yeni gün ayrı bir lezzete doğuyor benim için. Yanan ocaklarımız hiç sönmesin. Baba, oğul ve mutfak gibi...
Türk Aşçı Haberleri Ayın Şeflerinden
Şef Nurullah Çiftçi