Patlıcan Nerden Geldi? Patlıcan Nedir? Patlıcanin Tarihi Nedir?
Patlıcan, bilimsel adıyla Solanum melongena, Solanaceae familyasına ait olup, ılık iklimlerde tek yıllık, tropik iklimlerde ise küçük bir ağaç şeklinde büyüyen bir kültür bitkisidir. Patlıcanın ilk yetiştiriciliği M.Ö 5.yy'da Hindistan'da gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Afrika'ya sonra Doğu Akdeniz'e ve Avrupa'ya getirilmiştir. Avrupa'ya getirilmesi 16. yy'da İspanyollar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Patlıcanlı Sigara Böreği Tarifi
Patlıcanlı Sigara Böreği Kullanılan Malzemeler
* 1 Hazır Yufka,
* 1 Orta Boy Patlıcan,
* 1 Yemek Kaşığı Rendelenmiş Beyaz Peynir,
* 1 Yumurta,
* Tuz,
* Karabiber,
* Kızartma İçin Sıvı Yağ.
Patlıcanlı Sigara Böreği Yapılış Tarifi
Yuvarlak yufkayı ortasından ikiye kesin, iki yarım yufkayı üst üste koyup tekrar ikiye bölün.
Yufkayı toplam sekiz parçaya bölün bu şekilde yaparak.
Patlıcanların üzerine gelen yeşil sap yapraklarını kesin, yıkayın, kurulayın, ince uçlu bir bıçağı saplayarak üzerinde üç dört yarık açın.
Ocak üstünde çevirerek közleyin.
Pişen
patlıcanın kömürleşmiş kabuklarını akan musluk altında soyun.
Sapını kesin, doğrayın ve çatalla ezin.
Beyaz peyniri rendeleyin. Patlıcana katın.
Patlıcan ve beyaz peynir karışımına yumurtayı kırın.
Yufka ve peynirin tuzunu hesaba katarak az tuz ile karabiberi ekleyin.
iyice karıştırın. Herbir parça yufkanın geniş tarafına iki tarafından 1 santim boşluk bırakarak patlıcan karışımından koyun.
Kenarlarda bırakmış olduğunuz boş yufka kısımlarını karışımın üstüne katlayın.
Yufkayı sigara şeklinde sarın, sonuna geldiğinizde ortada kalan ince ucu bir küçük kaseye koyacağınız suya batırarak sarmış olduğunuz kısımın üzerine yapıştırın.
Yağda kızartarak önce bir kağıt mutfak havlusunda fazla yağını süzün. Sıcak olarak sofraya getirin.
Evliya Çelebinin Ve Yabancı Seyyahların Kayıtlarında Osmanlı Saray Mutfağında “patlıcan” Hakkında Bazı Dipnotlar;
Anadolu’da yetiştirilen sebzeler arasında patlıcan, lahana, bezelye, fasulye, hıyar, havuç, maydanoz, kırmızı pancar pirinç, nohut, barbunya, bakla, soğan, turp bulunmakta.
Olivier’e göre Mudanya ve çevresinde patlıcan yetiştirilmektedir.
İstanbul’da çeşitli yerlerde bakla, marul, hindibâ, patlıcan, biber ve kabak yetiştirilmektedir. Lubenau, Gelibolu’da yetiştirilen hıyar, turp, soğan ve kabağın İstanbul’a gönderildiğini yazar. İki Fransız gezgin Çanakkale’de lahana, soğan ve marul yetiştirildiğini belirtir.
Söz gelimi dolma çeşitlerini şöyle anlatır:
“Taze kabakların, patlıcanların içi oyulur ve ince kıyılmış koyun eti ile doldurulur. Sarımsak, baharat ve tuz ilave edilir, sade suda pişirilir. Bu tür yemeklerin üzerine yoğurt dökerler.
“Türk sofralarında yemekler basit olmaktan çok sayısızdır.
Çeşitli şekillerde hazırlanmış koyun eti, lezzetli sebzeler (enginar ve patlıcan zeytinyağıyla hazırlanır ve soğuk olarak sunulur) ceviz ve biberden yapılmış bir sosla çerkez tavuğu denilen yemek, ünlü börek, bal ve manda sütünün başrolleri paylaştığı çok baharatlı tatlılar, komposto ve son olarak asla vazgeçilemeyen pilav.
Cem şah üzümü, çelebi cüce şeftalisi, beylerce üzümü, hisar kirazı, gülabı armut, patlıcan inciri, miskli lop inciri, beyaz kumru kayısı, tekkeşın ayvası gibi yüzlerce meyve çeşidini kaydetmiştir.
sadece keklik gibi bir lüks, yemeğin asıl rütbesine işaret etmekteydi. Bundan sonra gelen yemek, burani-i isfanac, peşinden muhtelif sebze ve meyveleri siirüklüyordu, örneğin sebze olarak kabak, patlıcan (ba- dmcan) ve taze lahanayı (kelem-i taze). Dolmaların tercih edildiği açıktı. Dolma sadece saydığımız sebzelerden yapılmakla kalmıyor, pek çok kılığa bürünebiliyordu. Kâtipler dolma-ı elma, dolma-ı karpuz ve dolma-ı ayvayı da kayda geçirmişlerdi.