Ben Çocuğuma Aşçı Oldu Dedirtmem
Berfin RUŞEN
Senin kariyer hikayen birkaç onur kırıcı soruyla başlayacak. "Demek yemek yapmayı çok seviyorsun. O zaman okula para vermeye gerek yok. Mutfakta annene yardım etmeye ne dersin?" Ya da "Ben çocuğuma aşçı oldu dedirtmem. İnsanların yüzüne nasıl bakarım?” Bunlar sana tanıdık geldi mi?
Senin eğitim hayatın, birkaç özel okul hariç, eksik ekipmanla başlayacak. Hayallerinde daha değişik şeyler yapmak varken, lazım olan o aletleri bulamayacaksın. Gastronomi bilimi adı altında açılan bölümlerde, bütçe sıkıntısının en büyük kurbanı olacaksın.
Senin ilk iş deneyimin, devreciliğe denk gelecek. Okullu olmayan alaylı aşçılar, sırf kendilerine zamanında gereksiz davranışlarda bulunuldu diye, aynısını sana yapmaya kalkacak.
Okulunu önemsemeyecekler. Beş para etmez egolarını senin iyi niyetin üstünden tatmin edecekler. Senin profesyonel hayatın, özel hayatını çok etkileyecek. Sevgililer gününde sevgilinle değil, tencerenle olacaksın.
Eşine yıldönümü sürprizi yapmayı umarken, çok önemli bir misafir restoranınıza gelecek.
Patron sana kalmanı söyleyecek. Yine aynı patron pahalı diye bazı malzemelerini değiştirmeni isteyecek. Vicdanın ve iş kaybetme korkun arasında Çetin savaşlar vereceksin. Ahh! En önemlisini unutuyordum. Son yumruğumu sert vuracağım. Gardını alma çünkü bunu engelleyemez.
Uğruna tüm bu sıkıntıları çektiğin, Yemek sunmayı hayal ettiğin o halk var ya, sanat eseri tabaklarına "kuş kadar" diyip yüz çevirecek!
Şanslı olup da restoranını turistler doldurmazsa, 3 aya batmayı öğreneceksin!
Malzeme, tarz, teknik... "İyi eşittir ucuz" mantalitesine yenik düşecek. Inan bana! Aileni, arkadaşlarını, eşini, akrabalarını karşına aldığın bu iş, göründüğü gibi prestijli değildir.
Eğer tüm bunları göğüsleyecek kadar deliysen, İşte seninle o zaman iyi anlaşacağız demektir!