"Pastart İzmir" İçerik Bakımından Bugüne Kadar Yaptığımız Tüm Etkinliklerden Farklı
Gökhan Tufan; Pastart İzmir'in birincisini başarıyla gerçekleştirirsek 2., 3. ve 4.'sünü yapmak daha kolay. Temel hedeflerimizden biri 'Pastart'ı marka yapmak.
Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu, Türkiye Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu ve İzmir Tatlıcılar ve Pastacılar Odası'nın işbirliği ile düzenlenecek olan Pastart İzmir - Uluslararası Pastacılık, Tatlıcılık, Şekercilik ve Unlu Mamuller Festivali dünyanın her yerinden pasta, tatlı ve unlu mamül ustalarını İzmir'de buluşturmaya hazırlanıyor.
20 ülkeden 500 firma, 1000’i aşkın pasta şefi ile birlikte düzenlenecek etkinlik, Kültürpark’ta gerçekleştirilecek. Tadımlar, tanıtımlar, söyleşiler ve atölyeler ile renklenecek etkinlikte, Dünya Pastacılık Kupası başta olmak üzere pastacılık yarışmalarının yanısıra 3 km uzunluğunda bir pasta yapılarak dünya rekoru kırılması hedefleniyor. Kültürpark geneline kurulacak özel bir stantta yapılacak Festival Pastası için 1000 pasta şefi birlikte çalışacak.
Festivalin tanıtım toplantısı için İzmir'e gelen Türkiye Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu (TAŞPAKON) Başkanı Gökhan Tufan ile Pastart İzmir'i, TAŞPAKON'un çalışmalarını, reyting rekorları kıran yemek yarışmalarını konuştuk.
Gökan Bey öncelikle bize TAŞPAKON hakkında bilgi verir misiniz? Neler yapıyorsunuz?
TAŞPAKON Türkiye’de aşçılık ve pastacılık sanatının, aşçısının ve pastacısının, gelişmesine katkı sağlamak, ülke mutfağımıza ve yöresel mutfaklarımıza ait değerleri günümüz yaşam standartlarına uygun bir hale getirip koruma altına almak, bu konuda farkındalık oluşturup tüketiminin artmasına katkı sağlamak, ülkemizdeki aşçılar ve pastacılar arasında mesleki ve sosyal dayanışmayı artırmak, hizmet konuları doğrultusunda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlarla işbiriliği yapmak ve destek olmak amacı kurulmuş bünyesinde 7 bölgesel federasyon, 63 ilden 63 dernek bulunan bir konfederasyondur. Alanımızda Türkiye'de faaliyet gösteren en büyük kuruluşuz. Aynı zamanda dünyada da en büyük kuruluşuz.
Pastart İzmir'deki rolünüz nedir?
TAŞPAKON'un Pastart İzmir'deki ana görevi festival kapsamında düzenlenecek olan ulusal ve uluslararası yarışmaları organize etmek. Bu yarışmalar için gerekli alt yapının hazırlanması, başvuruların alınması, jüri oluşturmak festivaldeki ana sorumluluğumuz. Bunun dışında festivalin hazırlanma sürecinde, festival zamanı ve sonrasında üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz. Gerek konfederasyon olarak gerekse illerdeki derneklerimiz yıl boyunca bu tür etkinlikler yapıyor.
Ama Pastart İzmir içerik bakımından bugüne kadar yaptığımız tüm etkinliklerden farklı.
TAŞPAKON olarak birçok aşçılık festivali düzenliyoruz ama pastacılık, unlu mamuller, şekerleme ve hamur işleri odaklı ilk festival olacak. İzmir Tatlıcılar ve Pastacılar Odası üyeleri ve festival katılımcılarının birlikte hazırlayacağı ve tam 3 km uzunluğunda olması planlanan Festival Pastası ile dünya rekoru kırılması amaçlanıyor. Kültürpark geneline kurulacak özel bir stantta yapılacak Festival Pastası için 1000 pasta şefi birlikte çalışacak. Ve bu pastayı 30 dakika içinde bitirerek aynı zamanda hız rekoru da kırmayı hedefliyoruz.
Festivale uluslararası katılım için ne gibi çalışmalar yapacaksınız?
TAŞPAKON olarak hedeflerimizden biri de Pastart İzmir'i uluslararası boyuta taşımak. 2017 yılıda kurulan ve bünyesinde 22 ülke bulunan Dünya İslam Ülkeleri Aşçı Dernekleri Platformu'nun (WICS) dönem başkanlığını Türkiye yürütüyor. WICS'in 15 Temmuz'da Bakü'de genel kurulu yapılacak. Orada Pastart İzmir'i tanıtarak İslam ülkelerinden katılımı artırmayı hedefliyoruz. Öte yandan konfederasyonumuzun girişimleri ve İçişleri Bakanlığı'nın onayıyla Türkiye'de Avrupa Aşçılar Birliği'nin (Euro Toques-ETI) şubesini açtık. Avrupa Aşçılar Birliği'nde 18 Avrupa ülkesi bulunuyor. Bu ülkelerdeki meslek birlikleriyle görüşerek festivale katılımlarını sağlamak istiyoruz. Hedefimiz en az 10 Avrupa ülkesinden katılım olması.
Festivalde düzenlenecek olan yarışmaları da siz organize ediyorsunuz. Yapacağınız yarışmalarla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Yarışmalar iki ayrı kategoride gerçekleştirilecek. Birincisi canlı kategori. Yani festival alanına kurulacak olan mutfaklarda, herkesin gözü önünde imalat gerçekleştirilecek. Sıcak ve soğuk tatlılar, kaplama pastalar, boyoz ve gevrek canlı canlı yapılacak. İkinci kategorimiz ise teşhir olacak. Önceden yapılmş, dekoratif, teşhir amaçlı sanatsal çalışmalar bu kategoride değerlendirilecek.
Yarışma olmadan heyecan olmuyor. Bu tür etkinliklerde mutlaka yarışma olması gerekiyor. Görsel şov olmalı.
Pastart İzmir'e katılacak ülkelerden gelecek olan pasta ustalarıyla uluslararası pastacılık kupası adıyla bir yarışma düzenlemeyi de planlıyoruz. Bunun dışında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı aşçılık okullarında ve üniversitelerin ilgili bölümlerinde okuyan öğrencilerin katılımıyla ulusal bir yarışma daha düzenleyeceğiz. Aynı zamanda İzmir'e özgü lezzetler olan boyoz ve gevrek de yarışma kategorilerimizden biri olacak. Boyoz ve gevrek ustaları maarifetlerini Pastart İzmir'de gösterecek.
Pastart İzmir'in devamı gelecek mi?
Ben 4 yıldır bu konfederasyonun başkanlığını yapıyorum. O günden bugüne çok farklı etkinlikler yaptık. Aynı zamanda bakanlıklar nezdinde çok ciddi projelerimiz devam ediyor. Bu tecrübelerimizden yola çıkarak şunu söyleyebilirim; biz Pastart İzmir'in birincisini başarıyla gerçekleştirsek 2.,3.,4.'sünü yapmak daha kolay. Temel hedeflerimizden biri 'Pastart'ı marka yapmak. Çok güçlü paydaşlarla yola çıktık. İzmir'de başarı sağlarsak ileride Pastart İstanbul, Pastart Ankara, Pastart Trabzon gibi festivaller düzenleyebiliriz. Nereye kadar gidebileceğimizi göreceğiz.
Yerel lezzetlerimizin komşularımız tarafından sahiplenilmesine ne diyorsunuz?
Onun demesiyle onun mu oluyor. Bu emek hırsızlığıdır. Baklavanın kültürü belli. Biz de konfederasyon olarak çıkıp Chateaubriand (Şatobiryan) bize aittir diyelim. Bu olacak iş mi? Bu hayal satmaktır. Biz geçen yıl Ankara'da bir gastronomi zirvesi yaptık. Orada 517 kg baklava yaptık. Ve bunu tepsiye döşeyerek. Ciddi bir işti ve Guinness rekorlar kitabına girdi.
Bu baklavının yapım aşamasını gösteren video Reuters Haber Ajansı'nın 2018 yılında en çok izlenen videosu oldu. The Washington Post'un birinci sayfasında yer aldık. Biz bunu yaparken kimse çıkıp da baklava bizim demesin. Baklava her yerde yapılabilir. Ama buradaki gibi olur mu hiç? Bizde Fransız tatlılarını yapıyoruz, suşi yapıyoruz. Ne kadar orjinali gibi yapabiliyoruz. Bir Japon'dan Adana kepapçısı olur mu? Olsa da ne kadar olur.
Bütün ömrü, nesiller boyu baklava yapmakla geçmiş bir adamla, tarifle baklava yapanın lezzeti aynı olur mu? Biz kimseye ulusal değerlerimizi yedirmeyiz. Bu gelişmelerde bizlerin de hatası var. Kendi kültürümüze sahip çıkamıyoruz. Mesela boyoz dünya markası olabilecek bir ürün. Kuruvasan nedir? Adam almış bunu dünya markası yapmış, bütün dünyaya kuruvasan satıyor. Boyoz kuruvasana 10 basar.
Hem yapılış hem lezzet hem de muhteviyat olarak. İşte bunları pazarlamak önemli. İstediğin kadar kendi içinde yarışmalar yap, bunu uluslararası boyutta duyuramazsan sonuç alamazsın. Bizim sıkıntımız PR and Marketing dediğimiz şey. Bize ait değerleri tanıtmayı ve pazarlamayı bilmeliyiz. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Strateji Geliştirme Başkanlığı var. Bu söylediğim konularla ilgili bir çalışma yaptıklarını biliyorum.
Son olarak, televizyonlarda reyting rekorları kıran yemek yarışmaları hakkındaki görüşünüzü öğrenebilir miyiz? Bu programları onaylıyor musunuz?
O programlar tamamen şov. Tamamen ticari mantıkla yürütülen, birilerine para kazandıran programlar. Hiçbir şekilde ülkeye, kültürel anlamda bir şey katmıyorlar. Hatta mesleğimizi dejenere ediyorlar. Bununla ilgili, isim vermeyeceğim, bir programa yazı da yazdık, uyardık. Bu tür programlar bizim kurum kültürümüze uymaz. Bizim tüzük, amaç ve hedeflerimize aykırı. Bu tarz programların içinde olmayız.
Fırınlar kabuk değiştiriyor
Şuanda pastane ve unlu mamül sektörü inanılmaz bir yere gidiyor. Açık ve net söyleyeyim, bugün İstanbul'da istediğiniz bir mahalleye gidin, her caddesinde birden fazla fırın görmeniz mümkün. Bu işletmelerin adı fırın, içinde ne ararsanız var, tatlı, pasta, unlu mamüller. Ve önlerinde de mutlaka bir cafesi bulunuyor. Geceleri bile o kafeler dolu. Butik pastacılığın da bunda etkisi var. Ama mevcutta kendini fırıncı olarak tanıtanlar da buralardan feyz alarak bu konsepte yöneldi. Artık fırınlar ekmek satan yerler olmaktan çıktı.