Geleneksel Türk Mutfağı, Osmanlı Saray Mutfağında Ballı Gemici Böreği özel sofralar için hazırlanırdı. Özel ziyafet sofralarının baştacı “Ballı Gemici Böreği” her zaman talep edilen bir hamur işi tariflerinden lezzet idi.
Ramazan aylarında, iftar sofralarında ve konakların ramazan yemek menüsünün zenginliğini ifade ederdi. İftar sofralarının vazgeçilmez çeşidi “Ballı Gemici Böreği” yapılması zanaatkârlık istediği için aranan bir börek çeşidi idi.
Ballı Gemici Böreği Tarifi
Ballı Gemici Böreği kullanılan Malzemeler
* 2 adet yufka
* 4 yemek kaşığı beyaz peynir
* 4 yemek kaşığı tulum peyniri
* 4 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
* 1 çay bardağı haşlanmış bezelye
* Karabiber
* Kızartmak için Zeytinyağı
* Bal
Ballı Gemici Böreği Hazırlanış tarifi
Beyaz peyniri ve tulum peynirini ufalayalım.
Tulum, beyaz peynir ve rendelenmiş kaşar peynirini bir kaba alalım.
Peynirlere haşlanmış bezelye ve karabiber ekleyip karıştıralım.
Yufkaları tezgaha serelim ve ortadan ikiye keselim.
Dört adet yarım yufka elde ettikten sonra yufkalardan birini tezgaha serelim ve üzerine hazırladığımız peynirli harçtan koyalım.
Yufkanın ucuna bir kasede çırptığımız yumurtadan sürelim ve diğer yarım yufkayı üzerine kapatalım.
Yine harç koyup diğer yufkayı üzerine kapatalım. Yufkaların ucuna çırpılmış yumurta sürmeyi unutmayalım.
Tüm yufkalar bitinceye kadar aynı işlemi yapalım. Son olarak hazırladığımız dört kat yufkayı rulo şeklinde saralım.
Rulodan 2 cm kalınlığında parçalar keselim. Hazırladığımız börekleri kızgın yağda kızartalım.
Bu şekilde çıtır çıtır olacaktır. Eğer daha yumuşak olmasını istiyorsak böreklerimizi az yağda teflon tavada kızartalım.
Kızarttığımız börekleri servis tabağına alalım ve böreklerin üzerine sıcakken bal dökelim.
Afiyet olsun.
Not;
Türk Aşçı Haberleri Olarak İnternet üzerinde yapmış olduğumuz bir araştırmada sizlere layık bulduğumuz “Ballı Gemici Böreği Tarifi” ile ilgili alternatif bir videonun sunumundan da faydalanabilirsiniz.
Osmanlı Döneminde Sofralar
Osmanlı ziyafet sofralarını detaylı biçimde anlatanlardan biri de 1856 yılında Fransız Büyükelçisi onuruna Topkapı Sarayı’nda verilen bir ziyafete katılan Baron Durand de Fontmagne’dır. Dönemin resmî ziyafetlerinden farklı olarak tamamen Türk yemek düzeniyle kurulan ve Türk yemeklerinden oluşan sofra muhtemelen yabancı konukların hakiki bir Osmanlı yemeği konusundaki meraklarını gidermek üzere hazırlanmıştı:
Halının üzerine iki tane küçücük tek ayaklı masa yerleştirdiler ve bunun üstünde, merkezi hafifçe kabartmalı olan geniş bir tepsi vardı. Yemekler servis edilmek üzere yükseltilmiş kısma konmuşlardı. Başta sadece birkaç çeşit ordövr ve meyve vardı. Ortalıkta tabak, kâse, bardak ya da sürahi yoktu. Sadece çorba için büyük süngerler vardı. Hepimiz Türk usulü yumuşak minderlere oturduk.
Önce bize bir karış eninde, sağ omzu örten altın işlemeli peçeteler dağıttılar. Sonra yemekler gelmeye başladı. Yemekler çok çeşitli, ancak miktarları azdı. Getirildikleri kadar hızlı biçimde geri götürülüyorlardı. Kaşıklarımızı batıracak kadar bile vaktimiz olmuyordu. Baş ve işaret parmaklarımız arasında bir parça ekmek tutarken, yaprak sarmalarını kaşıklarımıza alıyorduk.”
Bu tip büyük sofralarda 50 kadar yemek birer birer servis edilir, her üç-dört iştah açıcı yemeğin arasında baklava gibi tatlılar ikram edilirdi. Barones Fontmagne’ın aktardığı gibi konuklar her yemekten iki-üç lokma alır ve aralarda yemek boyunca sofrada bulundurulan salata, turşu ve diğer mezelerden yerlerdi.
Konuklar genelde bakır, varlıklı evlerde ise gümüş büyük yemek tepsilerinin etrafına otururlardı. Bunlar fildişi ve sedef işlemeli, alçak katlanır ayaklar üzerine konurdu. Yere, hasır ve halıları dökülen yemeklerden korumak üzere deri servisler yerleştirilirdi. Her bir konuğa işlemeli sofra peçeteleri ve sadece çorba, pilav ve meyve kompostosunda kullanılmak üzere kaşık verilirdi.
Osmanlı Döneminde Özel Yemekler
Aile, arkadaş ve komşu toplantıları sosyal yaşantının büyük bir kısmını oluştururdu. Bir Osmanlı beyefendisi ve sufi olan Seyyid Hasan Efendi, 1660’larda tuttuğu bir günlüğe arkadaşlarıyla yediği yemeklerde sunulanları kaydetmişti. “Sıra gecesi” adı verilen akşam toplantıları, tüm Osmanlı şehir ve kasabalarında, özellikle kışın popülerdi.
Bu, Türklerin anavatanı Orta Asya’ya dayanan bir gelenekti. Sohbet etmenin yanı sıra konuklar şiir okur, bilmeceler sorar, kelime oyunları oynar ve ev sahibinin hazırladığı ikramları tadarlardı. Bu ikramların değişmezlerinden biri de taze hazırlanmış helvaydı ve bu toplantılara helva sohbeti de denmesinin sebebi budur. Bir sonraki ev sahibi olarak seçilen konuğun önüne arkadaşları tarafından bir top helva bırakılırdı.
Türk Aşçı Haberleri Olarak İnternet üzerinde yapmış olduğumuz bir araştırmada sizlere layık bulduğumuz “Ballı Gemici Böreği Tarifi-2” ile ilgili alternatif bir videonun sunumundan da faydalanabilirsiniz.
Not;
Türk Aşçı Haberleri Olarak Sizler için hazırlamış olduğumuz bu tarifi denediğinizde yorumlar bölümünde düşüncelerinizi bizimle paylaşırsanız çok seviniriz.