Çene Suyu’nun Tarihi “İhsan Seddar Kaynar”
Çene Suyu, Kocaeli yarımadasının en meşhur içme suyudur. Kaynağı, Kocaeli’nin Derince ilçesindeki en yüksek yerlerden biri olan Çene Dağı’ndadır. İçinde kireç bulunmaması ve kendine has tadıyla Çene Suyu hem Kocaeli için hem de İstanbul için çok önemli bir kaynak suyudur. İçindeki Alüminyum oranının yüksek olması ve iletkenliğinin düşük olması nedeniyle tatlı bir su olarak bilinmektedir. Çene Suyu 19.yy’da lezzetiyle öne çıkmış, ondan bahsedilmiş, ünü Osmanlı Saray Mutfağına kadar gitmiş ve suyun kaynağı üç padişah (padişahın yanında bulunan iki oğlu da daha sonra sırayla tahta geçmiştir) tarafından ziyaret edilmiştir. İstanbul’da bilinen ve aranan bir su olmuştur. İzmit’ten İstanbul’a gelenlerin hediye niyetine getirmesi tavsiye edilmiştir. Çene Suyu’nun ünü, seyyahlar vasıtasıyla dilden dile aktarılmış ve pek çok seyahatnamede ondan bahsedilmiştir.
Çene Suyu, 20.yy’da önce demir borularla şehre getirilmiş ve ardından şişelenerek ticari bir ürün halini almıştır. Bugün, Derince Belediyesi’nin modern tesislerinde tam otomatik makinelerde hijyenik şartlarda el değmeden üretilerek insanlarımızın hizmetine sunulmuştur. Bu çalışmada; iktisat tarihi disiplininin olanakları ile Çene Dağı’ndan çıkan Çene Suyu’nun 19.yy boyunca, tarihi kayıtlarda ve metinlerde görünürlüğü takip edilecektir. Çalışmanın hazırlanmasında yararlanılan pek çok metin arasında arşiv belgeleri ve seyahatnameler önemli bir yer tutmaktadır. Böylece 19.yy boyunca Çene Suyu’nun başkent İstanbul ve yakın şehir Kocaeli için iktisadi bir işletme olmamasına rağmen, sosyal tarih açısından önemi tartışılacaktır.
İzmit’in batısında ve Derince’nin kuzeyinde bulunan 645 metre rakımlı Çene Dağı, Kocaeli yarımadasının en yüksek noktalarından biridir. Çene Suyu’nun kaynağının da bulunduğu bu vadiden doğan Çene Deresi, 8 km. sonra denize dökülmektedir. Çene Suyu’nun yakınında Kilisecik denen mevkide de bir su kaynağı daha bulunmaktadır. Burada bulunan tarihi kalıntılar, Çene Dağı’ndaki insan etkinliklerinin Bizans’a hatta Roma İmparatorluğuna kadar götürülebileceğine işaret etmektedir.1 Çene Suyu’nun mülkiyetinin varlığına işaret eden bir “mülk hücceti” yoktur. Vakıf suyu olabileceğine dair vakıf mütevellisi de yoktur.2 Mülkiyetine dair ilk tartışma/anlaşmazlık 1911 yılındadır. Çalışmamız, metnin en sonunda bu anlaşmazlığı anlatarak sona ermektedir.
İzmit körfezi çevresindeki İstanbul’a giden tarihi yollar (20.yy’ın modern karayolları gibi) deniz kenarından değil, daha içeriden geçmektedir. Çene Suyu’nun şöhretinin nedenlerinden biri de bu yolların, bu su kaynaklarına uğramasıdır. Yakın çevredeki tarihi kalıntıların varlığı ile Çene Suyu’nun kaynağı; hem İzmit-İstanbul, hem de Körfez-Ağva istikametine doğru çeşitli güzergahların geçiş noktası olarak görülmektedir. Bu nedenle, Çene Dağı üzerindeki su kaynakları isimleri verilmeden pek çok tarihi metinde yer bulmaktadır.
İzmit’in Roma, Bizans ve Osmanlı idaresinde faal bir merkez olmasıyla benzer olarak, şehrin su ihtiyacının karşılanmasında da aynı süreklilik görülmektedir. Kocaeli üzerine yapılan çalışmalarda bölgenin en meşhur suları olarak başlıca iki su kaynağından bahsedilmektedir: Paşa Suyu ve Çene Suyu. Paşa Suyu, bütün tarihi dönemler boyunca şehir merkezinin su ihtiyacının karşılanmasında en önemlisidir. Camilere, mahalle çeşmelerine, değirmenlere verilen su budur.3 Paşa Suyu’nun mülkiyeti kişilerde ya da vakıflarda değil, doğrudan devlete aittir; yani miri bir sudur.4 Suyun kaynağı olan yerde, aynı adla anılan Paşa Deresi de bulunmaktadır.5
19. Yüzyıl Öncesi
Evliya Çelebi (1611-1684) seyahatlerinde İzmit’e birkaç defa uğramıştır. İzmit’i çok sevmiş ve övmüştür. İzmit’in suyunun, havasının ve hamamının çok güzel olduğunu anlatır. Ancak şehir merkezinde çeşmelerden içtiği suların Paşasuyu olması muhtemeldir. Yaygın olarak tersi bilinmesine rağmen; Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Çene Suyu’ndan bahsetmez.
1 Çene Dağı’nda 3. derece arkeolojik sit alanı bulunmaktadır. Çenedere Örenyeri ise 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanıdır. Detaylı bilgi için: Kocaeli İl Çevre Durum Raporu, Kocaeli Valiliği, 2010. Bölgedeki suyun kaynağı ile ilgili jeolojik inceleme 1960larda yapılan bilgilerle sınırlıdır. Çene suyu, kuarsitten çıkan bir kaynaktır, detaylar için: İ. Enver Altınlı, “İzmit-Hereke-Kurucadağ alanının jeoloji incelemesi”, Maden Tetkik Arama Dergisi, 71(1968), s.19.
2 Su hukuku alanında yazılmış en önemli eserde, bu konuyla ilgili kavramların hem açıklaması yapılmakta hem de arşiv vesikaları ile açıklamalar yapılmaktadır. Ancak, konunun İstanbul üzerinden anlatıldığına dikkat edilmelidir. İstanbul Su Külliyatı 14, Vakıf Su Tahlilleri 2, Su Hukuku ve Teşkilatı, Gülfettin Çelik, İstanbul Araştırmaları Merkezi Yayınları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2000.
3 Paşa Suyu üzerine yazılmış müstakil eserler mevcuttur. Özellikle: Müzeyyen Ünal, İzmit Antik Su Sistemleri ve Paşasuyu, Kocaeli, 2001.
4 Ahmed Nezih Galitekin, Kocaeli Su Medeniyeti Tarihinden Birkaç Damla, Kocaeli, 2006, s.69. 5 İzmit’e 20 km mesafedeki tescilli doğal sit alanı olan bu kaynak ve çevresinde 21 tane su kemeri bulunmaktadır.

Seyyah Guillume Grelot, 1680 yılında yayınlanan seyahatnamesinde İzmit’ten Kadıköy’e olan seyahatini yazmaktadır.6 Yavuz Ulugün hazırladığı derlemede orijinal metinde olmamasına rağmen, “Çene Suyu” ara başlığını eklemiştir.7 Seyyah, bazı kolaylaştırıcı nitelemeler yapmasa bile, suyun adını vermemektedir. Seyyahın tarif ettiği su kaynağı; İzmit’in batısında ve körfezin sonunda yer almaktadır ve bu suyun biraz batısında Dil İskelesi vardır. Anılan suyun alüminyumlu olduğu, Rumlar ve Türkler tarafından mucizevi olarak anlatıldığı, iyileştiremediği hastalığın olmadığı ve küçük bir dağa bağlı bir kayanın dibinde doğduğundan bahsedilmektedir. Seyahatnamesi 1714’de yayınlanan Corneille Le Brun de, adını anmamasına rağmen, Dil Burnu’na çok yakın olan bu sudan bahseder.8 Yavuz Ulugün, bu seyyah için de ara başlık koyarak “Çene Suyu & Dil Burnu” imasını yapar.9 Seyyah10, Türklerin ve Rumların hastalıkların tedavisi için akın akın gittikleri maden suyu akan bir çeşmeden bahseder. İki seyyah da benzer yollardan geçerken benzer hikayeler anlatırlar. Ancak iki seyyahın da bahsettiği yer, coğrafi konumu itibarıyla Çene Suyu olamaz.
Richard Pococke, 1745’de basılan seyahatnamesinde, İzmit’ten İstanbul’a doğru giderken İzmit’e çok yakın bir mevkide gördüğü şap içeren bir su kaynağından bahseder.11 Bu seyyah gördüğü suyun adını da verir: “Chaiefu”. Suyun bulunduğu yeri tarif ederken12, yöresinde Meryem Ana Kilisesinin temellerinin olduğunu ve Hristiyanlarca belirli aralıklarla ziyaret edildiğini yazar. Seyyahın not ettiği su, şap içerdiği için büyük miktarlarda İstanbul’a gönderilmektedir ve difteri gibi bazı hastalıklara iyi gelmektedir. Tarif edilen bu yerin Çene Dağı olma ihtimali çok yüksektir. Çene Dağı’nda Çene Suyu’na yakın bir mevkide Kilisecik Suyu da bulunmaktadır. Kilisecik Suyu civarındaki tarihi kalıntılar, seyyahın aktardıklarını anımsatmaktadır. Seyyahın orijinal metinde yer verdiği “Chaiefu” adı, fonetik olarak “çene” adını andırsa da, iki isim birbirine çok da benzememektedir.
19. Yüzyıl
Prof. Dr. Atilla Çetin, Çene Dağı’na yaptığı bir ziyaretten hareketle kaleme aldığı gezi yazısını 218 Numaralı Mühimme Defteri’nde sayfa 106, hüküm 343’te olan bir olayı anlatarak bitirmektedir.13 Bu defterde, 1803 yılında yaşanmış bir hırsızlık ve darp olayından
6 Guillume Grelot, Relation nouvelle d'un voyage de Constantinople, Paris, 1680, s. 43. 7 F. Yavuz Ulugün, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, İzmir, 2008, s.49. 8 Corneille Le Brun, Voyage au Levant, Paris, 1714, s.61. Ayrıca yazıldıkları tarih itibarıyla artık telif sorunu olmayan seyyahların seyahatnamelerine books.google.com.tr ve archive.org sitelerinden ulaşmak mümkündür. 9 Ulugün, s.51. Ulugün’ün, bu seyyahtan yaptığı çeviri, özetleme de denebilecek bir kıvamdadır ve yöreye ait bazı çok önemli ayrıntıları içermez. 10 Brun, s.61. Eserdeki orijinal metin: À l'occident Nicomedie, à la droite du golfe on trouve une fontaine d'eau Minerale, dont les Turcs & les Grecs difent des mertevilles pour la guerifon de toutes fortes de maladies, ce qui fait aufli qu'ils y accourent en foule. 11 Richard Pococke, A Description of the East, and Some Other Countries, Vol.2 Part.2. Londra, 1745, s.97 12 Pococke, s.97. Yazıldığı dönemdeki İngilizcesi ile eserdeki orijinal metin: We left Ifmit on the eleventh, and went out of the road three miles to the north to an allum water, which is called Chaiefu; on the hill over it the foundations of a church dedicated to the Virgin Mary, to which the Chriftians refort at a certain feafon of the year: This water has no particular tafte, but has allum in it, and is fent in great quantities to Conftantinople; it has been thought to be good for the ftone; and, they fay, that it is an approved remedy for a dyfentery. 13 Atilla Çetin, Kocaeli-Sakarya Tarihinden, Kocaeli, 2004, s.74.

bahsedilmektedir. Olay, Çene Suyu yakınındaki derbende14 yarım saat mesafede gerçekleşmiş ve Bereketli Madeninden Tatar Osman ile İstanbul’a gönderilen otuz altı buçuk okka gümüşe eşkıya tarafından el konulmuştur. Tatar Osman, kaçarak canını kurtarmıştır, ancak gümüşlere eşkıya el koymuştur.
Çene Dağı’nda bir derbent olduğunun habercisi olan bu Mühimme Defteri kaydını, İzmit Kadı Sicillerindeki salyane15 defteri kayıtları da desteklemektedir. Meral Akşener’in doktora tezi olarak hazırladığı 1805-1814 yıllarını kapsayan hükümleri içeren İzmit Şeriye Sicil Defterinde 76 hüküm bulunmaktadır.16 Belirli bir tarih aralığı için hazırlanan (genellikle 1 yıllık) Salyane defterlerinde yapılan ilk ödeme kalemleri içinde Çene Dağı ya da Çene Deresi sekbanları17 görülmektedir. Bu kadı sicilinde her yıl için ayrı bir salyane defteri bulunup, her birinde İzmit için ödeme18 yapılan üç ayrı derbent görülmektedir: Çene Deresi sekbanları (Çene deresi derbendi), Sapanca Yolu Sekbanları ve Karanlık mühlike derbendi. Çene Deresi sekbanlarının kulübelerinin tamiri için yapılan ödemeyi19 yine salyane defterinde görmek mümkündür.
Çene Suyu’nu İstanbul’un meşhur suları sınıfına yükselten ve ona bu değeri layık görerek Osmanlı’nın meşhur suları arasına yerleştiren Muhammed Hafid Efendi’dir.20 İstanbul Araştırmaları Merkezi’nin hazırladığı “İstanbul Su Külliyatı” serisinin 13. kitabı olan “19 ve 20. yüzyılda İstanbul Suları”21; İstanbul çevresinde önemli olduğu düşünülen sular üzerine yazılmış metinleri derleyerek bir araya toplamıştır. Muhammed Hafid Efendi’nin İstanbul’un meşhur sularının listesini yaparken Çene Suyu’ndan da bahsettiği “Mehahü’l Miyah” eseri; diğer metinler arasından sıyrılarak 19.yy’ın başları açısından çok önemli değerlendirmeler sunmaktadır. Yazar, iyi bir suda olması gereken özellikleri nitelikleriyle belirtir ve kendine has bazı ölçütler geliştirir. Metinden, yazarın bu metni babası öldükten sonra yazdığı anlaşıldığından, eser tahminen 1804 ile 1811 yılları arasına tarihlenebilir.
14 Osmanlı Devleti'nde yolların ve seyahat emniyetinin sağlanması için küçük bir kale şeklinde kurulmuş karakollara verilen ad. Ayrıntılar için: Yusuf Halaçoğlu, “Derbend”, TDV İslâm Ansiklopedisi cilt: 9, s.162- 164. 15 Osmanlı maliyesinde ve taşra teşkilatında yıllık maaş ödemelerini, vergileri toplu bir rakam üzerinden tesbit edilen ve buna göre toplanan eyaletleri ifade eder. Ayrıntılar için: İdris Bostan, ”Salyane”, TDV İslâm Ansiklopedisi cilt: 36, s.59-60.
16 Meral Akşener, İzmit şer‘iyye sicili : (4 Muharrem 1220-25 Şevval 1230), (4 Nisan 1805-30 Kasım 1814), Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1992. Bu sicil, İSAM’daki Kadı Sicilleri Kataloğu Veri Tabanında bulunan 10 defterden en eski İzmit Sicilidir. Ayrıca İzmit civarı için 3 tane de Kandıra Sicili bulunmaktadır. 17 Bostan, Sekban..., s.326. Burada bahsi geçen sekbanların görevinin yol güvenliğini ve bakımını sağlayan koruculuk olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, Sekban teşkilatı, 1826’da Yeniçeri ocağı ile beraber kaldırılmıştır.
18 Salyane Defteri 1224 yılı için Çene deresi derbenti bir senelik ücreti 540 guruş, Karanlık mühlike derbendi bir senelik ücreti 250 guruş. 1224 yılıiçin salyane defterindeki toplam 51822 guruş. Salyane Defteri 1225 yılı için Çene deresi sekbanlarına 540 guruş ve Karanlık Mühlike sekbanlarına 650 guruş. 1225 yılı için salyane defterindeki toplam 44995 guruş.
19 Salyane Defteri 1223 yılı için Çene deresi derbenti bir senelik ücreti 540 guruş ve Çenederesi sekbanlarına kulübe tamiri için 24 guruş. 20 Atıfefendizade Muhammed Hafid Efendi, “Mehahü’l Miyah” (Meşhur Sular) adlı eseri, İstanbul suları üzerine yazılmış en bilinen yazıdır. Adına kütüphanesi bulunan tek şeyhülislam olan Şeyhülislam Aşir Efendi (ö. 1729- 1804)’nin oğlu olan Hafid Efendi; Rumeli Kazaskeri iken, 21 Aralık 1811’de hastalıktan ölmüştür. Daha fazlası için: Ahmet Kala, Vakıf Su Tahlilleri 1: 19 ve 20. yüzyılda İstanbul Suları, İstanbul, 2000, s.33.
21 Kala, “Neşredilen Metinler Üzerine...”, s.27.

Muhammed Hafid Efendi, İstanbul’un meşhur sularını saymaya “yağmur suyu” ile başlar ve ona “beşinci derece”yi layık görür. Kısıklı’daki Büyük Çamlıca’da bulunan Çamlıca Suyu’na derece vermemesine rağmen, “suların padişahı Çamlıca”’dır, der. Kestane Suyu (Sarıyer’e yarım saat mesafede) ve Kayış Pınarı Suyu (Üsküdar’a bir saat mesafede) beşinci derecededir. Sultan Çiftliği (Üsküdar’a bir saat), Karakulak Suyu (Hünkar İskelesi’nin arkasındaki Dereseki Köyü), Kısıklı Suyu (Bulgurlu’daki Temürci suyu), Mirahür Köşkü Suyu (Kağıthane), Gümüşsuyu (ayazmadır), Tokmak Suyu (İstinye) ve Halkalı Suları “altıncı derece”dir.
Yazar, İstanbul dışından listeye aldığı tek su olan Çene Suyu’na “Çekemem Çene Suyu şöhretini” diye seslenirken, ona “altıncı derece”yi layık görmektedir.22 İzmit’te 10 gün kalmasına rağmen, orada bulunduğu süre içinde Çene Suyu içememiştir. Çene Suyu’nun önemine işaret etmek amacıyla bir tavsiye olarak, İzmit’ten İstanbul’a gelirken hediye olarak Çene Suyu’nun getirilebileceğini belirtir.
Nahcı Suyu (Baltaoğlu Limanı çayırının sonunda Kanlıkavak’tan çıkan ve Narhcı yalısının altındaki çeşmeden akan), Turunclu Suyu (İstanbul’a iki saat mesafede Turunclu çiftliği) ve Kırkçeşme; “yedinci derece”dir. Nazır Ağa Suyu (Haliç’te Deftardar iskelesi’nde Birincikli ayazma diye meşhur) ve “Kar Suyu”na sekizinci dereceyi vermektedir. Anadoluhisarı’ndaki Amucazade Hüseyin Paşa’nın evinin arkasında bulunan “Dolanma Dolayı Pınarı”na dokuzuncu dereceyi vermektedir.
1808-1839 yılları arasında saltanatta olan II. Mahmut, yurt gezilerine çıkan ilk padişahtır. İlk gezisine 1831’de çıkmıştır. Basit birer turistik gezi olmayan bu faaliyetler için II Mahmut, gittiği yerlerde gezilerinin amacını; “hayır eserleri yaptırmak ve sıkıntıları gidermek” olarak açıklamıştır. Genel olarak İstanbul ve yakın çevresini gezen padişah İzmit, Gemlik, Tekirdağ, Gelibolu, Çanakkale, Keşan, Edirne, Varna, Silistre ve Rusçuk gibi merkezleri ziyaret etmiştir. Bu geziler hakkında bilgiler çeşitli kaynaklarda ayrıca yazılmıştır.23
1836’daki ikinci defa geldiği İzmit gezisi, padişahın dördüncü gezisi olmuştur. 21 Kasım 1836’da Üsküdar’dan fayton ile başlayan seyahatin bütün aşamaları karadan yapılmıştır. II. Mahmut’un yanında şehzadeleri Abdülmecid (1823 doğumlu) ve Abdülaziz (1830 doğumlu) Efendiler de bulunmaktadır.24 Bu gezi sırasında padişah, 2-3 Aralık günlerinden birinde ünlü Çene Suyu’nun kaynağına da gitmiş ve yerinde incelemelerde
22 Muhammed Hafid Efendi, “Mehahü’l Miyah”: Çekemem Çene suyu şöhretini; Ekseri bilad-ı Anadolu’ya iskele olan İzmid kazasına üç sa’at re’s-i cebele karib mahalde cari ve hatime-i derece-i sadise ve meraret ü sikletden ma’ada hasıyyeti mahsuse değildir. İdrara i’anet ve medarı beyne’n-nas mütevatir ve meşhur iken hasbe’l-iktiza on gün mikdarı İzmid’de müdavementimizde meşhudumuz olmadı. Ancak İstanbul’a getürenler hediye makamına kaim ve sudan katre mislini cazimdirler. Kala, “Mehahü’l Miyah...”, s.249
23 Ama özellikle Takvim-i Vekayi gazetesinde özetlenerek yer bulmuşlardır. Gazetenin nüshalarına “Hakkı Tarık Us Collection”dan ulaşılmıştır. Ayrıca gazetenin nüshalarına http://www.tufs.ac.jp/common/fs/asw/tur/htu/ ve gazeteler.ankara.edu.tr adresinden de ulaşılabilir. Her iki arşivdeki gazetelerin okunabilirlikleri birbirinden farklıdır.
24 Abdülkadir Özcan, “II. Mahmud’un Memleket Gezileri”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul 1991, s. 361-380. Diğer detaylar için Lütfi tarih, 1302, sayfa 63-64.

bulunmuştur. Muhtemelen ilk defa bir padişah, yanında iki oğlu ile Anadolu’da bir su kaynağına resmi gezi ile gitmiştir.
1839 yılında basılan “Souvenirs de l’Orient” adlı seyahatnamede, seyyah Çene Dağı’ndan ve bir çeşmeden bahseder.25 Ancak bu seyyahın anılarını çok önemli kılan bir detay vardır26, daha önceki seyyahların ham bilgilerinin köklerini burada görmek mümkündür. Seyyah, “Meletius”tan alıntı yapar. Deniz yolunu kullanmasına rağmen, doğrudan tanıklık etmediği halde, kürekçilerden dinlediği hikayeyi not etmektedir. Kürekçilerin anlatımına göre Çene Suyu, hastalıkları tedavi eden mucizevi bir sudur. Seyyah’ın tahminine göre bu su Meletius’un27 işaret ettiği maden suyu çeşmesidir. Türklerin Çene Dağı dediği yer, bugün halen çok sayıda güçsüzü kendine çekmektedir.
Temettuat Defterleri 1844-45 yıllarına dair vergi temelli verileri barındıran bir kaynaktır. Vergilendirilebilen bütün kaynakların, hane üzerinden kaydedildiği bu defterlerde İzmit merkezi için hazırlanmış olanı Tuğba Okuyan tarafından çalışılmıştır. Ancak İzmit için hazırlanan bu temettuat defterinde Çene Suyu’na ait bir kayıt yoktur.28 Anılan defterde İzmit merkezi ve çevresinde yer alan 17 mahalle, 22 köy ve 4 çiftlik bulunmaktadır. Bölgeye ait başka temettuat defterleri olsa da, idari ve coğrafi olarak Çene Suyu’nun bu defterde yer alması beklenmektedir. Buradan çıkan sonuç, Çene Suyu’nun vergilendirilen bir iktisadi işletme olmaması nedeniyle temettuat defterinde görünür olmamasıdır. Ayrıca hem Sekban Ocağı’nın kaldırılması hem de derbend yapılanmasının kademeli olarak kaldırıldığı bir dönemde, 19.yy’ın başına ait kayıtlarda görünen Çene Deresi derbend ve sekbanlarının, 19.yy’ın ortasında tamamen tasfiye olduğu da söylenebilir.
Sultan Abdülaziz, küçük bir çocukken babası ile geldiği İzmit’e 1863 yılında Av Köşkü olarak kullanacağı Kasrı Hümayun’u yaptırmıştır. Mimarı Balyan kardeşlerden Amira Karabat Balyan olan Kasrı Hümayun’un en önemli özelliği İstanbul dışında yapılan tek saray olmasıdır.29 Kasrı Hümayun’un taç kapısı üzerindeki kitabede İzmitli Şair Savfet’in 22 dizelik kasidesi bulunmaktadır. Padişah için yazdığı bu kasidenin bir yerinde30, Sultan Abdülaziz’in çocukken babasıyla ziyaret ettiği Çene Suyu’ndan bahsetmektedir. Şair, kendi tuhaf sözlerinin Çene Suyu gibi tatlı olduğunu söylemektedir. Burada, Çene Suyu’ndan bahsedilmesine sebep; şairin padişahın çocukken geldiği yere bir göndermede bulunmaktadır.
20. Yüzyılın Başları
25 Marie-Louis Auguste de Martin du Tyrac de Marcellus, Souvenirs de l’Orient, c. 1, böl. 4, Paris, 1839. 26 Marie-Louis Auguste, s.139. Eserdeki orijinal metin: Un de nos rameurs me raconta que dans la montagne, a trois lieues de Nicomedie, coulait une source miraculeuse qui guerissait de tous les maux. C’etait sans doute la fontaine d’eau minerale indiquee par Meletius; elle attire encore aujourd’hui un grand nombre d’infirmes dans les vallees de Dzeni-Dag, nom turc des hautes collines qu’on aperçoit a l’ouest de la mer.
27 Eğer seyyah’ın bahsettiği kişi Antakyalı Aziz Meletios ise, kendisi çok önemli bir piskopostur. Çene Suyu, belki de dinler tarihinde kendine çok önemli bir yer bulabilir. Ancak ulaşabildiğimiz yazılı eserlerde, buranın ayazma olabileceği ya da olduğu üzerine bir belirti yoktur. Türklerle Rumlar’ın yılların belirli dönemlerinde gittiği, mucizevi su, yakınında da kilise kalıntıları olması, Çene Dağı’nda bir mevkinin ayazma olduğuna dair güçlü kanıtlar içermektedir. Ancak böyle bir kayıta henüz ulaşılabilmiş değildir. 28 Tuğba Okuyan, İzmit Temettuat Defterleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya, 2004. 29 http://www.kocaeli.gov.tr/default_B0.aspx?id=890 Erişim Tarihi 01.04.2014. 30 "Acebi sözlerim olup Çenesuyu gibi ihla" (Toy sözlerim Çenesuyu gibi tatlı oldu), "Ricam oldur o hakan-ı serir-i mülk ihsana"(Dileğim odur, o ülke tahtını bağışlayan hakana).

Ahmed Zülkifl Paşa31 1911 yılında, imtiyaz talebinde bulunarak Çene Suyu’nun şehre getirilmesi için bazı girişimlerde bulunmuş ve nihayetinde borularla İzmit’e getirilmesi için Belediye ile 45 yıllık bir imtiyaz anlaşması imzalamıştır.32 Ancak Çene Suyu’nun hangi mevkide ve kimin arazisinde olduğu tartışma konusu olmuştur.33 (Mahmud Beyzade) Kazım Bey’de34, Çene Suyu’nun kendi mülkünde olan Mekri Çiftliği’nin ortasında olduğunu belirterek Şurayı Devlete başvurmuş ve İzmit Belediyesi’nin Ahmed Zülkifl Paşa’ya verdiği imtiyazın iptal edilmesini istemiştir.35 Çene Suyu’nun bulunduğu arazinin mülkiyeti hususundaki bu anlaşmazlıkla ilgili yazışmalar birkaç sene daha sürmüş; ancak Çene Suyu’nun demir borularla İzmit’e getirilmesi girişimi ileriki bir tarihe kalmıştır.36
Son olarak, Çene Dağı’ndaki su kaynağının (Çene Suyu) çağlar boyunca önemli bir değer olduğu açıktır. İzmit’te ve İstanbul’da sevenleri çoktur. Ancak aynı itibarı Reşat Ekrem Koçu’nun hazırladığı İstanbul Ansiklopedisi’nde görememiştir.37 Ansiklopedi’deki İstanbul üzerine yazılmış detaylar, o kadar ihtişamlıdır ki, “Çene” maddesinden hariç bir de “Çene Suyu” maddesinin olması beklentisi normaldir. Ancak, orada sadece çene ile ilgili İstanbul ağzındaki mecazi deyimler aktarılmış ve beklentimiz hayali hüsrana uğramıştır. Bu, toplumsal hafızada bazı değerler gibi “Çene Suyu”nun meşhurluğunun da dönemsel olduğuna işaret etmektedir.
Sonuç
İzmit’in meşhur Çene Suyu üzerine yapılan bu çalışmada ulaşılan veriler kronolojik bir sırayla verilmeye çalışılmıştır. Böylece tarihin akışı içinde bazı bağımsız bilgilerin (tesadüflerin), aslında birbirleri arasında süreklilik gösterdiği görülmüştür.
Cumhuriyet ile beraber halkın gündelik hayatındaki kullanımının yanında Çene Suyu’nu kullanmak isteyenler de çeşitlenmiştir. Ancak kaynaktan çıkan suyun azlığı nedeniyle bu kullanım teşebbüslerinden vaz geçilmiştir. Çene Suyu daha sonra, İzmit’e boru döşenerek getirilmiştir. İzmit Belediyesi tarafından şişelenen Çene Suyu'nun yurdun çeşitli yerlerine dağıtımı yapılmaya başlanmıştır.38 Çalışmamız, Cumhuriyet dönemi ile sona ermektedir. Zira Çene Suyu’nun Cumhuriyet dönemindeki hikayesi başka bir çalışmanın konusu olacak kadar kapsamlıdır. Ancak bölgedeki Bizans dönemine ait çalışmaların çoğalması ve hızlanması ile bugüne dair de yanıtını araştırdığımız pek çok soruyu aydınlatmak kolaylaşacaktır.
31 Ahmed Zülkifl Paşa, Bitlisli Müşir İsmail Hakkı Paşa’nın oğludur ve Abdülaziz’in kızı Saliha Sultan ile evlenerek saraya damat olmuştur. Bazı arşiv kayıtlarında adının önünde “Damat” yazmasının nedeni budur. 32 DH.İD. 41/14 33 BEO. 3942/295595
34 Evrakların altına İzmitli emlak sahibi olarak imza atmaktadır. 35 ŞD. 3108/7 36 DH.İD 31726 ve ayrıca Çene Suyu bahsi şu kitapta da işlenmektedir: Ahmed Nezih Galitekin, Kocaeli Su Medeniyeti Tarihinden Birkaç Damla, Kocaeli,2006, s.99-98. 37 Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:7, Fasikül:100, İstanbul, 1964. s.1821. 38 8/9/1943’de “Gümrük ve İnhisarlar Vekaleti için 700 damacana çene suyu ihtiyacının pazarlıkla temini” Cumhuriyet Arşivi.

Kaynakça:
DH.İD. 41/14 , BEO. 3942/295595 , ŞD. 3108/7, DH.İD 31726
Takvim-i Vekayi, Sayı 140, 1836.
AKŞENER, Meral, İzmit Şer‘iyye Sicili : (4 Muharrem 1220-25 Şevval 1230), (4 Nisan 1805-30 Kasım 1814), Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1992.
Altınlı, İ. Enver, “İzmit-Hereke-Kurucadağ alanının jeoloji incelemesi”, Maden tetkik Arama Dergisi, 71(1968), s.1-26.
Brun, Corneille Le, Voyage au Levant, 1714, Paris.
Bostan, İdris, ”Salyane”, TDV İslâm Ansiklopedisi cilt: 36, s.59-60.
Çelik, Gülfettin, Vakıf Su Tahlilleri 2: Su Hukuku ve Teşkilatı, , İstanbul, 2000.
Çetin, Atilla, Kocaeli-Sakarya Tarihinden, Kocaeli, 2004.
Galitekin, Ahmed Nezih, Kocaeli Su Medeniyeti Tarihinden Birkaç Damla, Kocaeli, 2006.
Grelot, Guillume, Relation nouvelle d'un voyage de Constantinople, Paris, 1680. Halaçoğlu, Yusuf, “Derbend”, TDV İslâm Ansiklopedisi cilt: 9, s.162-164. Kala, Ahmet, Vakıf Su Tahlilleri 1: 19 ve 20. yüzyılda İstanbul Suları, İstanbul, 2000. Kocaeli İl Çevre Durum Raporu, Kocaeli Valiliği, 2010.
Koçu, Reşat Ekrem, İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:7, Fasikül:100, İstanbul, 1964. Marie-Louis, Auguste de Martin du Tyrac de Marcellus, Souvenirs de l’Orient, c. 1,
böl. 4, Paris 1839
Pococke, Richard, A Description of the East, and Some Other Countries, Vol.2 Part.2. Londra, 1745.
OKUYAN, Tuğba, İzmit Temettuat Defterleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya, 2004.
Özcan, Abdülkadir, “Sekban”, TDV İslâm Ansiklopedisi cilt: 36, s.326-328. Özcan, Abdülkadir, “II. Mahmud’un Memleket Gezileri”, Prof. Dr. Bekir
Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul, 1991, s. 361-380 Ulugün, F. Yavuz, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, İzmir, 2008. Ünal, Müzeyyen, İzmit Antik Su Sistemleri ve Paşasuyu, Kocaeli, 2001.