Osmanlı Mutfak Sözlüğü

Osmanlı Mutfak Sözlüğü

abd-i hakir: Değersiz kul-Müellif kendinden | ademiyân: İnsanlar | âdeta: Her vakitki gibi, bayağı | âdetası ali fakih eriği: Erik çeşidi âmâde: Hazır, amel: !ş, anda: Orada, ânifen: Demincek, az yukarda armut; ...

 
Osmanlı Mutfak Sözlüğü 
 
abd-i hakir: Değersiz kul-Müellif kendinden
ademiyân: İnsanlar
âdeta: Her vakitki gibi, bayağı
âdetası: Her vakitki gibisi
agavat: Ağalar
agaze:gûne: Bağırarak
ağaç çileği: Ahu dudu (Rubus idaeus).
aheste: Yavaş, ağır
ahra: En uygun
akça armudu: Armut çeşidi
âl: Evlât, sülâle
ale’l-husus: Özellikle
ate'l-umum: Genellikle
ali fakih eriği: Erik çeşidi
âmâde: Hazır
amel: !ş
anda: Orada
ânifen: Demincek, az yukarda armut; 
Meyve (Pyrus communis) 
arz: En âsân: Kolay
aseî: Bal
ashâb: Hz. Muhammed'in sohpetine ermek ve onu görmek şerefine nail olanlar asır: 
Zor âsi: İsyankâr
asma kabağı: Sebze (Lagenaria siceraria var. longissima)
asma yaprağı: Sebze (Vitis vinifera) 
astar: Sıvı maddeleri süzmek için kullanılan ince dokunmuş bez
asude: Aslı Arapça olup aside’den bozulmuş nişasta ile yapılan bir türlü helva 
atîka: Eski
ayıtlamak: Ayıklamak 
ayva: Meyve (Pyrus communis) ba'de’I-ihraç: Çıkardıktan sonra 
ba'de’l-izafe: Kattıktan, karıştırdıktan sonra ba’de'l-kat’: Kestikten sonra
ba'de’s-sahk: Ezdikten sonra 
ba'de’t-tathir: Temizledikten sonra 
ba'de't-teşekkür: Teşekkürden sonra 
ba'dehu: Ondan sonra 
bs'dezîn: Bundan sonra 
badem: Meyve (Primus amygdalus) 
badya: Ağzı geniş yayvan büyükçe kap 
bâis; Sebep
bâis-i dahk: Gülme sebebi baki: Kalan
bakîye: geride kalan, artan
bakla: Sebze (Vİcia faba)
bal kabağı: Sebze (Cucurbita maxima)
balık tutkalı: Jelatin
bamya: Sebze (Hibiscus esculenta)
bardaşa eriği: Erik çeşidi
bed': Başlama
bedîhî: Açık
beka: Devamlılık, bulunduğu halde kalma belki: Muhakkak
bende-i kem-bidâ'a: Az bilgili kul, bilgisi kıt kul
ber-minval-i muharrer: Yazıldığı üzere beyne'l- 
emasil: Benzerleri arasında 
beyne'i-Efrenc: Avrupalılarca 
beyzî: Yumurta biçiminde, oval 
bî-bedel: Eşi olmayan 
bî-nazir: Benzeri olmayan 
bî-payan: Sonsuz bi’i-tevzi: 
Dağıtarak biber: Bk: Karabiber
biberiye: Kokulu ot (Rosmarinus officinalis) 
bokal: Kavanoz
böğürtlen: Meyve (Rubus caesus) 
börülce: Sebze (Vigna sinensis) 
burjoie: Pirzola
butun: Karınlar, ‘Batn’ ın çoğulu 
canib: Yan, taraf, yön
cedîr: Uygun, lâyık 
cevanib-i erbaa: Dört taraf 
cevz-i bevva: Küçük hindistan cevizi, 
besbase (Myristica fragrans) 
cey'an: Aç, tok olmayan cezire: Ada
cism-1 vahid: Bir parça halinde, 
yekpare cümle: Bütün, hep 
cünd: Asker
ciiz'-İ âzami: En büyük parçası 
cüz'î: Az miktarda
çağla badem: Olgunlaşmamış badem
çâk birle: Parçalayarak
çalı fasulyesi: Kılçıklı fasulye
çarçûbe kâğıdı: Yağlı kağıt
çekirdek: kırat, tane, bir dirhemin onaltı da
biri =0.2 gr.
çendân: O kadar
çilek: Meyve (Fragaria vesca)
çimşir el: Şimşirden havan
dakik-i hâs(s): Has un
dakik-i saf: Saf, temiz un
dakketmek: Vurmak, döğmek
dalâlet: Sapma, yoldan çıkma
Dâr-ı na'im: Kur'anda geçen sekiz cennetten
dördüncü cennet, bolluk, bereket evi
defaten: Bir defada
demirhindi: Meyve (Tamarindus indica) 
der-akap: Hemen
dereotu: Kokulu bitki (Anethum graveolens) 
derun: İç taraf
dibek: Taştan ya da ağaçtan yapılmış büyük havan
dilşad: Gönlü sevinçli dirhem: Ağırlık ölçüsü 3.207 gr. 
divane: Deli
domates: Sebze. (Lycopersicum esculentum) 
dürûd-ı nâ-ma'dud: Sayısız dua, pek çok dua 
ebdân: Bedenler
ebegümeci: Yapraklan sebze olarak kullanılanbitki (Malva syivestris) 
ecsam: Cisimler
ecza: Cüzler, kimyasal madde (metinde sayılan maddeler) 
edmiga-i ehl-i tabiat: Zevk sahibi 
efkâr: Düşünce
Eflâk tuzu: Valakya (Romanya) dan gelen
irice tuz. Ulah tuzu da denir
efsun: Büyü
ehl-i işret: İçki ehli
eki: Yeme
el kevgiri: Delikli el kepçesi
elyak: Daha uygun, en uygun
elma: Meyve (Prunus domestica)
enginar: Sebze (Cynara scolymus)
enseb: En uygun
envâ: Çeşitler, neviler
erbab-ı zevk: Zevk sahibi
erguvan: Erguvan ağacı (Cercis siliquastrum)
erik: Meyve (Prunus domestica)
eser-i dil-nişîn: Hoşa giden eser
etbâ': Birine uyanlar
eti'me: Yemekler
eti'me-i atikâ: Eski yemekler
evân: Vakit, zaman •
evlâd ü âl: Peygamber ve soyunun çocukları
evrak: Yapraklar
eyyâm-ı hârre: Sıcak günler
fakat: Sadec
fasl-ı sayf: Yaz mevsimi
fasulye: Sebze (Phaseolus vulgaris)
fence: Bilimsel olarak, bilime göre
fevk: Üst
frenk patlıcanı: Yeşil domates
frenk teresi: Kokulu bitki (Tropaeolummajus)
frenk üzümü: Meyve (Ribes rubrum) 
gâh bî-gâh: Vakitli vakitsiz 
ganem: Koyun 
gayetü'l-gaye: En son derece 
gılzet: Kabalık, kalınlık 
gül: Çiçek (Rosa canina) 
güllâp: Gülsuyu gürcü kirazı: Bk. Taflan 
hadd-i İtidalde: Orta sınırda 
halâvet-bahş: Tatlılık bahşeden 
hamâyil: Muska
hamd-i bî-şümar: Sayısız övmeler, sayısız şükürler
hamiş: Ek
hardal: Baharat (Sinapsis arvensis) 
havsala: Mide . 
havuç: Sebze (Daucus carota) 
hayrü't-taâm: Yemeğin hayırlısı 
helmelenmek: Fasulye, nohut gibi taneli kuru yiyeceklerin kaynatıldığında nişastanın çökmesiyle oluşan koyu sıvı 
hemvar: Düz, uygun, daima 
hengâm-ı sayf: Yaz mevsim 
hıyar: Salatalık (Cucumis sativus)
hîn-i eki: Yeme zamanı 
hîn-i hacet: Gerektiği zaman 
hîn-i iktiza: Gerektiği zaman 
hîn-i tabh: Pişirme sırası
hîn: An, zaman, sıra
hilâl: Meyvenin çekirdeğini çıkarmak için kullanılan âlet
hindiba: Yenilebilir bitki (Cichorium intybus) 
hoşhor: Yemesi hoş olan, lezzetli 
humuzet: Ekşilik, kekrelik hürde: Hurda, 
kmntı hususa: Özellikle
ıspanak: Sebze (Spinacia oleracea)
ihsan: Bağışlama, lutuf
ihtira: Yeni bir şey bulma
ihzar: Hazırlama
iktiza: Gerekme, lazım gelme
ilka: Bırakma, bırakılma
imlâ: doldurma
imtina: minnet, başa kakma
imtizaç: Uyum sağlama, kanşabilme
incir: Meyve (Ficus carica)
iptida: Önce
istimal: Kullanm
istofato: Estouffat, kapalı kapta yavaşça
haşlamak
işret: İçki
itidal: Aşırı olmama, ölçülü 
izafe: Ekleme, katma 
izâle: Yok etme, giderme 
kabak: Sebze (Cucurbita pepo) 
kabz: Avuç içi kabza: Bir avuç, bir tutam 
kaide: Kural
kakule: Baharat (Elettaria cardamomum) 
karabiber: Baharat. (Piper nigrum) 
karadut: Meyve (Morus nigra) 
karalahana: Sebze. (Brassica olarecea var. nigra)
karanfil: Baharat. (Eugenia caryophyllata) 
karavana: Yemek dağıtımında kullanılan dik kenarlı madeni kap 
karip: Yakın
karnıbahar: Sebze (Brassica oleracea var. botrytis)
karpuz: Meyve (Citrullus vulgaris)
kaşkaval: Tekerlek biçiminde sarımsı renkte
bir tür peynir
kat' birle: Keserek
kat' edip: Kesip
katı'ü'l-harare: Harareti kesici
kavata: Sert ve fazla kızarmayan bir domates
türü (Solanum capsicum grossum)
kavlayıp: Kabarıp, parça parça dökülüp
kavun: Meyve (Cucumis melo)
kaygan taşı: Bir çeşit ıslak taş
ke'1-ewel: Evvelki gibi
kehk: Kek
kelle şekeri: Külçe durumundaki şeker
kemal ile: Tam olarak
kemer patlıcanı: Sebze. Uzun mor patlıcan
(Solanum melongena)
kereviz: Sebze. (Apium graveolens)
kevgir: Delikli yuvarlak bakırdan büyük
süzgeç
kıl elek: Kıldan yapılmış ince elek
kınnai: İnce ip
kışr: kabuk, yemiş kabuğu
kıyma tahtası: Etin bıçak ya da zırh ile çekildiği tahta
kıyye: Ağırlık ölçüsü,!.22 kg. Bak 
Vakıyye kimesne: Kimse
kuş üzümü: Siyah, çok ufak taneli çekirdeksiz üzüm
kuwet-i bah: Cinsel güç
lâ-nazir: Eşsiz, benzersiz
lahana: Sebze (Brassica oleracea capitata alba)
lahm: Et
lahm-ı bakar: Sığır eti 
latîf: Yumuşak, hoş l
atîfü't-ta'âm ve'I-manzar: Tiyim ve görünüşü hoş
latin çiçeği: Bk. Frenk teresi
lebrîz: Taşkın, ağzına kadar dolu
lenger: Yayvan ve kenarlan geniş büyük bakır kap
letafet: Hoşluk levn: Renk, boya 
luâb: Salya 
iuhumât: Etler 
lüzucet: Yapışkanlık 
mâ-i safi: Saf su 
mâan: Beraber, birlikte macerana; Bk. Mercanköşk 
mahazar: Hazır bulunan 
mahlut: Karışık, karıştırılmış 
mahsusiye: Özel
mahv: Ortadan kaldırma, yok olma 
mâide: Sofra, ziyafet’ 
makis: Kıyas edilebilir, benzetilebilir 
mamul: Yapılmış, imal edilmiş
marifet-i tabh: Pişirme marifeti 
marul: Sebze (Lactuca sativa) 
masteki: Sakız (Pistacia lentişcus) 
matbuh: Pişmiş, pişirilmiş 
mathur: Temizlenmiş 
matlûbü'l-miktar: İstenen ölçü 
maydanoz: Kokulu bitki (Petroselinum sativum) 
mebsut: Açılmış
mecmu: Toplanmış, bütün, hepsi
medar: Sebep, vasıta
meks: Durma, bekleme
melce: Sığmak
memalik: Ülkeler
menekşe: Çiçek (Viola tricolor)
menut: bağlı
menfes: Nefes alacak yer
merbut: Bağlanmış
mercanköşk: Kokulu bitki (Origanum majorana)
mercu: Rica edilen
merd ü zen: Erkek ve kadın
mermer nişastası: Mermerde inceltilmiş nişasta
mersin: Beyaz çiçekli bir ağaç (Myrtus communis)
merzencuş: Bak: Mercanköşk 
mesâkîn: Zavallılar 
meshuk: Döğülüp toz haline getirilmiş 
mesmu': İşitilmiş mestur: Örtülü, kapalı 
meşhut: Görülen, tanık olunan 
meyan-t taâm: Yemek arasında, 
meze: Katma karıştırma
mezkûr: Zikredilen, daha önce adı geçen
rrükras: Makas
miktar: Ölçü, parça, kısım
miktar-ı kifaye: Yetişir ölçüde
miktar-s vâfi: Yeterli ölçüde
minval: Biçim, yol, tarz
misket elması: Elrfta çeşidi
misk: Bir tür ceylanın kann derisi altındaki
bir bezden çıkanlan güzel kokulu madde
mîsilîü: Benzer, benzeri
mit’âm: Yemeği bol olan, ikram etmesini
seven; mükrtm
mugayir: Uymaz
muhzır: Eskiden şen mahkemelerde mübaşir
hizmetini gören kimse
mukaddem: Önce
mukavvi: Güç katicı, kuvvetlendirici
murad-s vech: İstenilen şekilde, maksada uygun şekilde
murat: İstek, dilek, amaç
musanna: Sanatla yapılmış, süslü
mutedil: Orta halde
mutî’: İtaatkâr, usulu
muttasılan: Bitişik olarak, aralıksız
mücerrep: Denenmiş
mücmer: Mücver
mücmer tavası: Ortasında oyuklar bulunan mücvere mahsus tava 
mülebbes: Giyilmiş, karışık mülhak: Katılmış, eklenmiş 
mültezem: Gerekli 
mün'akis: Tersine dönmüş, çevrilmiş 
mün'im-i rezzak: Yedirip içiren Tanrı 
münharif: Doğru gitmeyen, bir tarafa sapmış
mürur: Sona erme, geçme 
mürselîn: Peygamberler 
müstağni: Doygun
müstatilü'ş-şekl: Dikdörtgen şeklinde 
müşabih: Benzer mütalâa: Okuma 
müteakiben: Ardı sıra 
mütegaddiyân: Beslenenler, gıda alanlar 
nâ-puhte: Pişmemiş, olgunlaşmamış, 
ham nak' olunmak: Suya koyup bekletmek 
nakl: Taşıma
nane: Kokulu bitki (Mentha piperita) 
nar-ı hafif: Hafif ateş 
nar: Meyva (Punica granatum) 
nazik-mizac: Hassas bünyeli 
nefsü'l-emr: Aslında 
nerm: Yumuşak n
ev'-i diğer: Bir başka çeşit nev'â: Biraz
nevadir: Az bulunan şeyler 
nevahi: Yanlar, taraflar 
msf-ı aher: Diğer yansı 
nısf: Yarı mm: Yarı 
nizam: Düzen
nu'mâ-i nefise: Nefis nimetler 
nukl-i latîf: Hoş çerezler 
nümayan: Görünür, meydanda 
okka: Ağırlık ölçüsü. Bk. Kıyye, 
Vakıyye pancar: Sebze (Beta vulgaris) 
pare: Parça
patates: Yumrulu sebze (Soianum tuberosum) 
patlıcan: Sebze (Solanum melongena) 
perkiştirip: Berkitip, sağlamlaştırıp
piron: Çatal
piyaz: Doğranmış soğan 
portakal: Meyve (Citrus sinensis) 
punç: Çay, şeker, tarçın, limon rom ya da kanyak gibi damıtılmış içkiyle yapılan ve alkolünü uçurup içilen içki 
rânâ: Güzel
rahatü'l-hulkum: Lokum 
rakik: İnce 
rayiha: Koku
resu!-i makbul: Hz. Muhammet rezene: Yenilebilir ot (Foeniculum vulgare) 
rezzaki üzüm: Üzüm çeşidi 
rişte-i hayat: Hayat bağı 
rospi: orospu 
rugan: Yağ
rugan-ı halis: Halis yağ 
ragan-ı sade: Sadeyağ rugan-ı 
zeyt: Zeytinyağı 
sabık: Önceki, geçmiş, geçen 
safi: Katıksız
sahketmek: Dövmek, ezmek
sakızkabağı: Sebze (Cucurbita pepo) 
salâvat: Hz. Peygambere dualar
san’at-ı tabh: Pişirme sanatı 
saniyen: İkinci olarak 
satrançvari: Karelere bölünmüş 
semizotu: Sebze (Portulaca oleracea) 
sıklet: Ağırlık
siyah biber: Baharat (Piper nigrum) 
sofra-ihân-ı erzak: Rızıklar sofrasının yaygısı s
oğan: Sebze (Allium cepa) 
sumak: Baharat (Rhus coriaria) 
süvar. Binici
şahra şahra: (Şahrem şahrem) çatlamış, yarık 
şakketmek: Yarmak, ikiye bölmek 
şalgam: Sebze (Brassica rapa)
Şam fıstığı: Meyve (Pistacia vera)
Şayeste: Yaraşır 
Şeb': Tokluk 
şebîh: Benzer
şeftali: Meyve (Prunus persica) 
şehir: Ünlü 
şeşhane: Altı haneli 
şol: O (kişi, şey)
Şurba: Çorba 
şüru': Başlama 
taam: Yemek 
tabbâh: Aşçı 
tabbâhîn: Aşçılar 
tabh: Pişirme 
ta’cil: Hızlandırma
taflan: Taflan ağacı (Laurocerasus dfficinalis) 
tahlis: Kurtarma 
tahrir: Yazmak
tahşiye: Açıklayıcı yazı, tahşiye yazma
taht: Alt
taksim: Bölme
taksim birle: Bölerek
taraf-ı aheri: Diğer tarafı
taraf-ı diğer: Öteki tarafı
tarafeyn: İki taraf
tarik-l amel: Yapma yolu
tarik-i tabh: Pişirme yolu
tarik: Yol, tarz
tarz-ı tabh: Pişirme tarzı
tavr-ı tabh: Pişirme usulü
tavr-ı tarik: Pişirme tarzı
tavuk yekği: Tavuk kanadı 
tebşir: Müjdeleme 
tedarik: Bulmak, sağlamak 
tedricen: Yavaş yavaş 
îefrih: Ferahlandırma 
tekellüf: Güçlüğe katlanma
telvin: Renk verme, boyama
temcid makarnası: Birçok defa tekrarlanan
Şeyler için kullanılır (temcit pilâvı gibi)
tenavül: Yeme, veya içme
tergîn: Yağlama
terkim: Sayılandırma
tesmiye: Adlandırma
tevkif: Durdurma, alıkoma
tevzi: Dağıtma
tıîâ etmek: Sürmek
tombalak patlıcan: Bostan patlıcanı
(Solanum depressum)
torukluca: Tepeleme
tuhaf: Mükemmel, seçkin, çok değişik,
görülmemiş derecede
tûl: Uzunluk, boy
tûiânî: Boyuna
ulanmak: Eklemek
urup: Vurup
urus: Rus *
usare: Sıkılan şeylerden çıkan su, 
özsu usret: Güçlük, zor usul-i 
sabık: Evvelki, geçen 
tarz usul-i tabh: Pişirme tarzı 
usul: Tertip, tarz
ümmet: Bir peygamberin hak dine davet ettiği insan topluluğu
üzüm: Meyve (Vitis minutae)
vâfi: Tam, yeter
vafir: Çok, bol
vâkı’ü’l-hal: Ortaya çıkan
vakıyye: Ağırlık ölçüsü, 1.282 kg.
vareste: Kurtulmuş, rahat
vâsi: Geniş
vaz’ birle: Koyarak
vaz* olunmak: Koymak
ve bihi'l-müsteân: Tanrının yardımıyla
ve'l-hasıl: Kısaca
vech-i münasip: Uygun biçimde
vech: Tarz, üslûp
vişne: Meyve (Cerasus vulgaris)
yadigâr-ı şirin: Tatlı yadigâr
yaka: Kılıç balığının başı ile gövdesi arasındaki kısım
yekpare: Tek parça
yenibahar: Baharat (Pimenta officinalis) 
yeşil salata: Sebze (Lactuca sativa) 
zaferan: Safran (Crocus sativus)
zahir: Açık, belli 
zahire çıkma: Ortaya çıkma 
zait: Fazla
zammetmek: Eklemek 
zarb: Vurma
zater: Kokulu ot (Satureja hortensis)
zevkyap olmak: Zevk almak
zâti: Zaten
zevrakçe: Küçük kayık
zeyt: Zeytin (Olea eyropea)
zırh: Eti kıymak için kullanılan bir çeşit keskin âlet
zikr: Anma, hatıra getirme ziyade: Fazla
osmanli mutfak sozlugu


Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not::
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler