Şeker Bayramı, daha doğrusu Şükür Bayramı....
Şeker Bayramı, daha doğrusu Şükür Bayramı
Murat Bardakçı
ESKİLERİN her bayram tekrar ettikleri güzel bir söz vardı; “Rûzun hemîşe ıyd ola, ıydin saîd ola” derlerdi.
“Her günün bayram, bayramın mübarek olsun” demekti.
Bugün bayram; sizlerin de her gününüz bayram gibi, bayramınız da kutlu olsun!
Şimdi genellikle “Ramazan Bayramı” denen bu bayram, bundan 20-25 sene öncesine kadar genellikle şehirlerde “Şeker Bayramı” diye bilinirdi.
Daha da eskisini soracak olursanız, o devirlerde “Ramazan”, “şeker” yahut “Kurban Bayramı” ayırımı yokmuş; eskiler her iki bayram için de “bayram”ın Arapça karşılığı olan “ıyd” sözünü kullanırlarmış... Sohbet sırasında yahut yazıda hangi bayramın kastedildiği cümlenin siyakından, yani gelişinden zaten anlaşıldığı için ayırım yapmaya lüzum da hissetmezlermiş...
Bu Söz Nereden Gelir?
Eski mektuplara, gazetelere, hattâ kartpostallara bakarsanız bunun böyle olduğunu, sadece tek bir ifadenin, “mübarek bayram” mânâsına gelen “ıyd-i said” sözünün kullanıldığını ama nadiren de olsa mutlaka bir ayırım yapılması gerektiğinde Şeker Bayramı’na “ıyd-i fıtr”, Kurban Bayramı için “ıyd-i edhâ” denmiş olduğunu görürsünüz.
“Kurban Bayramı”nın isminin nereden geldiği adından belli, o gün kurban kesildiği için böyle denmiş...
Peki, şimdi “Ramazan Bayramı” olan eskinin “Şeker Bayramı”na bu ismin neden verildiğini merak etmiş olabilirsiniz; eskiden milletin bayramda birbirine şeker dağıtması âdeti falan da olmadığı halde...
Yukarıda söyledim, eskiler Şeker Bayramı’na “ıyd-i fıtr” derlerdi; bu “yaratılış” ve “oruç görevinin tamamlanması bayramı” demekti... Kurban Bayramı da “kurban” anlamına gelen “edhâ” kelimesinden hareketle “ıyd-i edhâ” olurdu.
Eski asırlarda, bugün de olduğu gibi Ramazan nihayete erince dinî mükellefiyetlerini yani oruç tutma vazifelerini ifa edebilenler, görevlerini yerine getirmenin verdiği memnuniyetle “Allah’a şükürler olsun, oruç ve diğer ibadetlerimizi yerine getirdik ve mübarek bir Ramazan ayını daha hayırlısı ile idrâk ettik” derlerdi.
İfadede geçen “şükür” kelimesi zamanla bayramın da ismi oldu ve Ramazan Bayramı’na asırlarca “Şükür Bayramı” dendi.
Derken, “şükür” kelimesi “şeker”e döndü ve “Şükür Bayramı” da “Şeker Bayramı” haline geliverdi!
Bir Okuma Hatası
Kelimenin değişmesinin sebebi, bir okuma hatasıydı...
“Şükür” ve “şeker” kelimeleri eski harflerle aynı şekilde yani “şın-kef-rı” ile yazılırlar. Metinde geçen kelimenin “şükür” mü yoksa “şeker” mi olduğu sözün gelişinden anlaşılır ve kelime nasıl gerekiyorsa öyle okunur.
Halkın “Şükür Bayramı” dediği eskinin “ıyd-i fıtr”ının zamanla “Şeker Bayramı” hâlini almasının sebebi, işte bu okuma hatası idi. Asırlar boyunca doğru şekilde, yani “şükür” diye okunan kelime sonraları bu hatâ neticesinde “şeker” zannedilince bayramın ismi de değişiverdi..
Ve bir bayram fıkrası: Gerçi Şeker değil Kurban Bayramı ile alâkalıdır ama hoş bir fıkradır:
Hisarüstü’nde, şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu arazide, 19. asırdan sonra İstanbul’un önemli Bektaşi tekkelerinden biri kurulmuştu: Nafi Baba Tekkesi...
Tekkenin şeyhi Nafi Baba, Kurban Bayramı sabahı elinde koskoca bir palamutla Hisar’ın yokuşundan çıkarken esnaftan birileri “Erenler, bayramda yoksa o palamutu mu kurban ettin?” diye sormuş... Şeyh efendi “Evet, hazret!” demiş... “Kıyamet gününde Sırat Köprüsü’nü ben bahren (denizden) bu balığın sırtında geçeceğim!”.
Murat Bardakçı Kimdir?
Murat Gökhan Bardakçı 25 Aralık 1955 tarihinde İstanbul'da doğdu. Türk gazeteci, yazar ve televizyon programcısı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış dönemine ilişkin araştırmalarıyla tanınır. Ebced notası, Hamparsum notası ve Bizans ve Haz neumleri gibi musiki yazısı sistemlerine uzmanlığı vardır. Yazma ve basma eserlerden oluşan kütüphanesinin ve arşivinin geniş çaplı oldukları bilinmektedir. Bir dönem Habertürk TV'de Cumartesi geceleri yayınlanan Tarihin Arka Odası isimli tarih programını sunmuştur.
Murat Bardakçı Hayatı
25 Aralık 1955'te gazeteci İlhan Bardakçı ve Nemika Bağ'ın tek çocuğu olarak İstanbul Pakize Hanım Doğum Kliniği'nde doğdu. Dedesi, Denizli, Elâzığ, Çorum ve Konya valilikleri yapmış, Millî Mücadele kahramanlarından Cemal Bardakçı'dır. Taş Mektep olarak da anılan Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu. Annesi ve babası 1966 yılında ayrıldı. Ankara Üniversitesi ekonomi bölümünden 1978 yılında mezun oldu ancak ilgi alanı tarih olduğu için tarih konusunda uzmanlaştı.
Musıkîye Selahattin Tanur'la tambur ve eser meşk ederek başlayan Murat Bardakçı, Tanur'dan icazet aldı. Ekrem Karadeniz'le teori, teori tarihi ve ses sistemi üzerine çalıştı. Fahire Fersan ve Vecdi Seyhun'dan yararlandı, ilgi alanını daha sonra musıkî tarihine yöneltti. Abdülbaki Gölpınarlı'dan şarkiyat kaynakları ve metodolojisi alanlarında büyük ölçüde faydalandı. Bu arada Türk ve İslam müziği tarihiyle ilgili kitap, belge, fotoğraf, film ve ses kaydı gibi arşiv malzemeleri topladı ve geniş bir nota koleksiyonu oluşturdu.
Türk müziği tarihiyle ilgili çok sayıda araştırması yayınlanmaktadır. Dönemin sadrazamı Talât Paşa'nın özel arşivinden faydalanarak 1915 Ermeni Kırımı'ndaki olaylarını konu alan "Talât Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi" adlı kitabı yazan Bardakçı, 2006 yılında Kanal D'de yayınlanan ve 4 bölümden oluşan Son Osmanlılar belgeselinin senaryosunu yazdı. 2008 yılında Kanal 1'de başladığı Tarihin Arka Odası programına Mart 2009'dan Ekim 2015'e kadar Habertürk televizyonunda Erhan Afyoncu birlikte devam etti.
Bardakçı, 1 Mart 2009'den beri Gazete Habertürk'te pazartesi, çarşamba ve cuma günleri köşe yazıları, pazar günleri ise tam sayfa olmak üzere haftada dört kez yazmakta, ayrıca 30 Mayıs 2010 tarihi itibarıyla Habertürk Tarih dergisini hazırlamaktadır.
Murat Bardakçı'nın Eşi Kim?
Murat Bardakçı, 2009 yılında 5 yıldır birlikte olduğu Ayşegül Manav'la evlenmiştir. Ayşegül Mana, Beyazıt Shaaflar Çarşısı'nın tanınan sahaflarından İbrahim Manav'ın kızıdır.
Murat Bardakçı Tarihçi Mi?
Uzun yıllar Ortadoğu muhabirliği yaptıktan sonra, çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapmıştır. Genel olarak tarihçi olduğu düşünülse de kendisi buna karşı çıkmaktadır.
Murat Bardakçı'nın Kitapları
Maragalı Abdülkadir, Pan Yayıncılık, 1986, ISBN 2789757652035.
Son Osmanlılar & Osmanlı Hanedanı'nın Sürgün ve Miras Öyküsü, Pan Yayıncılık-İnkılâp Kitabevi, 1991, ISBN 9751026163.
Sultanî Besteler (Osmanoğulları'nın Son Padişahı Mehmet Vahideddin'in Eserleri), Pan Yayıncılık, 1997, ISBN 9757652632.
Fener Beyleri'ne Türk Şarkıları, Pan Yayıncılık, 1993, ISBN 9757652210.
Osmanlı'da Seks, Gür Yayınları-İnkılâp Kitabevi, 1993, ISBN 9751022568.
Refik Bey (Refik Fersan ve Hatıraları), Pan Yayıncılık, 1995, ISBN 9789757652366.
Şahbaba: Osmanoğulları'nın Son Hükümdarı Vahdettin'in Hayatı, Hatıraları ve Özel Mektupları, Pan Yayıncılık-İnkılâp Kitabevi, 1998, ISBN 9751024536.
Talât Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi, Everest Yayınları, 2009, ISBN 9752895607.
Neslişah: Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Prensesi, Everest Yayınları, 2011, ISBN 9789752899414.
Ahmed Oğlu Şükrullah: Şükrullah'ın Risalesi ve 15. Yüzyıl Şark Musikisi Nazariyatı, İstanbul, 2012, ISBN 9786054518173.
Üçüncü Selim Devrine Ait Bir Bostancıbaşı Defteri, Pan Yayıncılık, 2013, ISBN 9786054518531.
İttihadçı'nın Sandığı, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, ISBN 9786053321118.
Mahmut Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, ISBN 9786053322351.
Enver, İş Bankası Kültür Yayınları, 2015, ISBN 9786053326045.
Bir Devlet Operasyonu:19 Mayıs, Turkuvaz Kitap, 2019, ISBN 6057717030.