Yemeğin Toplumsal Fonksiyonları Nelerdir?
Ayşegül Elif ÇAYCI
Kültür, maddi ve manevi unsurlardan oluşmaktadır. Maddi öğeler arasında yer alan yemek, her kültürde görülen bir öğedir. Fonksiyonalist kuramın babası olarak adlandırılan, Antropolog Bronislaw Malinowski’ ye göre yemeğin çeşitli fonksiyonları vardır. Nasıl ki, kültürdeki her bir öğe insanların belirli ihtiyaçlarını karşılıyorsa, yemek de farklı ihtiyaçlara hizmet etmektedir. Her ne kadar yemek bireysel fonksiyonlarla anılsa da, toplumsal fonksiyonlarını da gözardı etmemek gerekmektedir. Bu fonksiyonlar:
* Statü Simgesi
* Dostluk, arkadaşlık ve iletişim
* Hediyeleşerek paylaşma
* Festivaller, ziyafetlerde eğlence aracı
* Törenlerde yiyecekler
Statü Simgesi...
Tarih boyunca, yemek sosyal hayatta prestij ve statü ile ilişkilendirilmiştir. Bazı yiyecekler kişiye statü kazandırırken; bazı yiyeceklerde, o yiyecekleri yiyen kişiler nedeniyle yüksek statüdeki kişilerin tükettiği yiyecekler olarak anılmasına neden olur. Orta Çağ’da İngiltere soyluluarı ile köylüleri arasındaki fark, tükettikleri gıdalardaki karşıtlıklarla ifade edilmektedir. Yoksullar ekmek, peynir ve diğer ucuz yiyeceklerle yaşamlarını sürdürürken; soylular yirmi otuz çeşit farklı yemeğin yer aldığı ziyafetlerde yer almaktaydılar. Bu ziyafetlerin, sıradan insanlar ve gıda talebi üzerinde tutulan gücü sembolize etme gibi sosyopolitik bir amacı vardır (Fieldhouse, 1995, s. 79).
Yemek, prestij ve statü simgesi olmakla beraber, iktidar ve aile bağlarının bir ifadesi olarak toplumsal bir fonksiyon yerine getirmektedirler. Verilen ziyafetin kim tarafından verildiği önemlidir. Aynı zamanda yemeğin kalitesi ve miktarı, yemeği verenin statüsünün ve saygınlığının göstergesidir. Yemeğin çeşidinin fazla olması, yemeği veren kişinin statüsü hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Sosyal tabakalara göre de yemek, saygınlık göstergesidir. Toplumsal tabakalaşma, yemek yeme etkinliğinde de kendini göstermektedir. Örneğin; yöneticiler birarada yemek yerken, işçiler kendi aralarında yemek yemektedirler.
Modern dünyada yemek, sosyal statü kazanmanın ana yollarından biri olmaya devam etmektedir. Prestij, yiyeceklerin kendisine veya servis edildiği koşullara bağlıdır. Pilav, Hindistan ve Bangladeş’te tüm sosyo-ekonomik statü düzeylerine sahip aileler tarafından tüketilmektedir; ancak hazırlanırken kullanılan yağ türünde farklılıklar bulunmaktadır. Zengin aileler, saf yağ kullanırken, fakir aileler hindistan cevizi sütü kullanmaktadırlar (Fieldhouse, 1995, s. 81). Yemekte sunulan yiyeceklerin niteliği, kişiye statü kazandıran unsurlardan biridir. Yüksek statü, genellikle egzotik ve pahalı yiyeceklere bağlıdır.
Dostluk, Arkadaşlık ve İletişim...
Yiyecekler,
Gastronomi araştırmalarında biyolojik ihtiyaçları gidermenin yanı sıra, önemli sosyal fonksiyonlara da sahiptir. Kutlama yemekleri, düğün, doğum günü, cenaze gibi insanların çeşitli duyguları paylaşmak için bir araya geldikleri önemli davetler sırasında ortama uygun yiyecek içecekler servis edilir. Bu bakımdan yiyecekler, insanlar arasında kurulan iletişim açısından köprü vazifesi görmektedir. Yiyecek içecekler sosyal fonksiyonların en önemli parçasını oluşturmakla birlikte; biraraya gelerek yemek yemek bir dereceye kadar uyumluluk veya kabul göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aynı zamanda yemek ikramı bir dostluk hareketi olarak görülmektedir. Birinin yemek teklifini kabul ya da reddetmek, arkadaşlık teklifinin reddi anlamına gelebilmektedir.
Hediyeleşerek Paylaşma...
Yiyecekler, insanların evrensel açıdan, başkalarına hediye etme vasıtasıyla çeşitli duyguların ifade edilmesinde kullanılmaktadır. Genellikle tatlı yiyeceklerin hediye edilmesiyle, hediyenin verildiği kişiye olan sevgi, ilgi ve sempatinin gösterilmesi mümkün olmaktadır. Bu sayede duyguların paylaşılması da sağlanmaktadır.
Diğer taraftan yiyeceklerin ihtiyaç sahiplerine verilmesi, yardımlaşma olarak da kullanıldığının bir göstergesidir. Yoksul, kimsesiz ya da ihtiyaç sahibi insanlara yiyecek yardımı yapılması, insani açıdan sevgiyi gösterme biçimidir. Bu tür yardımlar, servetin yeniden dağılımını da sağlar.Yani servet el değiştirir. İlkellerde kabile reisinin ziyafetlerinde (Potlaç) bu yoldan servetin yeniden dağılımını sağlanmaktadır.
Ziyafetler ve festivaller çok çeşitli nedenlerle düzenlenen, genellikle kamusal olmak üzere, günlük yemeklerden farklı nitelikte ve farklı miktarda tüketilen özel günler olarak adlandırılmaktadır. Genellikle ziyafetlerde sunulan
en iyi lezzetler ve yiyecekler; nadir bulunan, yüksek kalite, genellikle pahalı, hazırlanması zor ve zaman alan yiyeceklerden meydana gelmektedir. Yani, yüksek statüye sahiptirler. Bunlar, kesinlikle gündelik tüketilen yiyeceklerden çok farklıdır. Et, çoğu toplumun beslenme alışkanlıklarında yer alan bir besindir; ancak dünyadaki çoğu insan eti özel günlerde tüketme imkanına sahiptir.
Örneğin; Güney Afrika’daki Xhosa topluluğunda et; doğum günleri, evlilikler, ölümler ve vedalar gibi özel durumlarda, bütün bir hayvanın pişirilerek sunulduğu, tüm insanları biraraya getirme özelliğine sahip durumlar için ayrılmıştır (Fieldhouse, 1995, s. 93).
Festivaller, neredeyse her toplumda herkesin geleneksel kıyafetler giydiği ve belirli ritüel biçimleri olan karmaşık ve renkli olaylardır. Dini veya seküler bir niteliğe sahip olabilen, genellikle daha genel kutlamaların bir parçası olarak kutlamayı da içeren halk olayları olarak adlandırılmaktadır. Genellikle insan ve evrensel yaşam döngüsünün yaşam noktalarında ortaya çıkarlar ve toplumun tarih felsefesini temsil eden ya da yansıtan olaylar döngüsü olarak meydana gelmektedirler (Crim, 1981, s. 52).
Dolayısıyla doğum ve ölüm, çürüme ve yenilenme, ekin zamanı, yaz veya kışın gelişi gibi farklı temalar yaygın olarak düzenlenen festival temalarıdır. Gökbilimiyle alakalı veya mevsimsel olayların kutlandığı, genellikle gıda tedariğinin kontrolünü sağlamak için tasarlanmış olan putperest ritüellerle ilişkilendirilmektedir. Bir de dini olayların kutlandığı festivaller vardır.
Örneğin; Hristiyanlar tarafından Noel Mesih’in doğuşunun ve kış gündönümünün kutlandığı Noel Bayramı adı verilen gün, buna bir örnek oluşturmaktadır. Birçok festival tarım kökenli olmasına rağmen, belirli olaylar ya da etkinliklerle ilişkilendirilmektedir. Daha sonraki dönemlerde, tarımsal gerekçeleri olmayan yeni festivaller düzenlenmeye başlanmıştır. Bunlar; ulusal, yerel ve politik konularla ilgilidir. Son olarak; kişisel ritüelleri kucaklayan; yıldönümleri, düğünler ve cenazeler gibi geçit törenleriyle birlikte yapılan festivallerdir (Fieldhouse, 1995, s.
94).
Özel yiyeceklerin servis edildiği dini festivaller vardır. Hindu inancında kutlanan birçok dini festival olduğu görülmektedir. Güney Hindistan’da belirli festivallere özgü yiyecekler sunulmaktadır. Buna göre; sadece vejeterjan yiyeceklerin sunulması dinen kabul görmektedir. Örneğin; büyük Hindu festivalnde çeşitli özel yemeklerle birlikte, bereketi temsil eden pirinç ve muz gibi yiyecekler sunulmaktadır. “Ghee” adı verilen arıtılmış tereyağı saflığı; hindistancevizi ve mango ise; kutsallığı ve şansı sembolize etmektedir (Katona-Apte, 1977, s. 85).
Kişisel kutlamalar ise; genellikle önemli yaşam olaylarıyla ilişkilidir. Yunan yazar Heredot, doğum günü kutlama geleneğinin Persler’e dayandığını yazmaktadır. Modern doğum günü kutlamalarında, genellikle tatlı ikramlar, jöleler ve pasta sunulmaktadır. Japonya’da ise; doğum günü kutlamalarında ıstakoz servis edilmektedir. Istakozun kamburluğu, yaşlılığı temsil etmektedir. Kore’de bir çocuğun ilk doğum günü özel bir kutlama yapmak için fırsat olarak görülmektedir. Bebeğe parlak renkte kıyafetler giydirilir; pirinç keki, meyve ve kurabiye servis edilir. Doğum günü çocuğu, gelecekteki olası kariyerleri temsil eden sembollerin ortasına yerleştirilir ve davetliler çocuğun önce hangisini eline alacağını tahmin etmeye çalışır.
Düğün yemeği, son derece özentili ve ayrıntılı hazırlanan bir ziyafettir. Düğün pastası geleneksel olarak misafirler arasında paylaşılır, böylece mutluluğun da paylaşıldığına inanılmaktadır. Lübnan’da düğünden bir gün önce, konuklara tatlı ve refah içinde bir yaşamın sembolü olarak; tatlı hamur işleri, fındık ve şeker kaplı badem servis edilmektedir. Orta sınıf bir Sünni Müslüman evlilik şöleninde, gelinin babasının çok sayıda akraba ve komşuya, yemek ve misafirperverlik göstermesi beklenmektedir. Misafir sayısı, prestij ve sosyal zorunlulukla ilişkilendirilmektedir.
Sonuç olarak;
ziyafetler, karşılıklı sosyal bağların oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Festivallerle ilgili bütün bu örnekler, bir toplumda önemli olduğu iddia edilen olayları işaret etmede festivallerin çeşitliliğini ve genişliğini göstermektedir.
Törenlerde Yiyecekler... "Törensel Yiyecekler"
Törenler, ritüel haline gelmiş tekrarlanan davranışların yer aldığı, belirli özel yiyeceklerin sunulduğu ortamlardır. Vefat eden kişinin ardından helva kavrulması, yılbaşında hindi ikram edilmesi, kurban bayramında et yenmesi ve dağıtılması, bebeğin ilk dişi çıktığında diş buğdayı yapılması gibi ritüeller dinsel ya da dinle ilgisi olmayan olaylar olabilmektedir. Genellikle ritüeller dini ya da doğaüstü etkinliklerle bağlantılı düşünülmektedir. Kelimelerle ifade edilemeyen duyguların ifade edilmesi açısından törenler, birleştirici bir sosyal güç olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Hem dini hem de putperest birçok ritüel yemekle ilişkilendirilmektedir. Ritüellerde belirli yiyeceklere duyulan ihtiyaç, ritüellere birtakım katkılarda da bulunmaktadır. Geçmişten bugüne çeşitli topluluklar tarafından gerçekleştirilen ritüellerde kullanılan yiyecekler, bu toplulukların göç etmesiyle birlikte yanlarında götürdükleri bir unsur olmuştur.
Tanrıya bir şey hediye etme geleneği eski ve yaygın bir gelenek olmakla birlikte; insan doğasının içgüdüsel bir parçasıdır. Gıda, tanrıların armağanı olarak kutsaldır ve çoğu kültürde bununla ilgili belirli ritüeller ve prosedürler vardır. Kurban, yıllardır süregelen önemli bir ritüeldir. Uygulandığı kültüre bağlı olmakla birlikte, birçok farklı nedenden ötürü kurban ritüeli gerçekleştirilmektedir. Bu nedenlerden bazıları, şöyle sıralanmaktadır (Firth, 1965, s. 190):
* Tanrılara hediye olarak
* Tanrılardan af dilemek
* Kurban ederek, tanrıyla iletişim kurmak
* Yaşamın devamı ve yenilenmek
* Bir anlaşmayı onaylamak
* Kötülükten korunmak
* Bir iyilik karşılığında
Genel inanışa göre; tanrıya kurban edilecek şeylerin, canlı varlıklar olması gerektiğine inanılmaktadır. Örneğin; Bantu Kabilesi, ruhlarının kutsanması için evcilleştirilmiş hayvanları kurban etmişlerdir. Yine geçmiş dönemlerde Hasat Festivali’nde, yeni verimli mahsuller elde edilmesi için, kurban kesip, kurbanın kanı ve külleri mısırlara ekleniyordu.
Kurban edilirken, israfa kesinlikle izin verilmemektedir. Tanrılara nelerin kurban edilebileceğinden din görevlileri sorumludur. Neyin kurban edileceği kaynak mevcudiyetiyle doğrudan ilişkilidr. Eğer hayvanlarda kıtlık varsa o zaman kurban edilemezler. Bununla birlikte kesilen hayvanın etinin yardıma ihtiyacı olan, yoksul kimselere dağıtılması gerekmektedir.
Yiyeceklerin kullanım şekli, farklı kültürleri anlamak için birer işarettir. Yiyeceklerin hazırlanması, dağıtımı ve tüketim kalıpları bir toplumdaki baskın sosyal ilişki türlerini yansıtmaktadır. Bunlar statü ve sosyal mesafenin, politik gücün, aile bağlarının ifadesidir. Yemek, sosyal ilişkilerde, arkadaşlığı ve saygıyı ifade etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır. Yemek, sosyal ilişkilerin simgesi olabileceği gibi festivaller, şölenler ve çeşitli ritüellerde, kutlamaların vazgeçilmez bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.