Aşçı Olmak ve Aşçılık Mesleğinde Yaşama Tutunmak...
Şef Mustafa POLAT
Günümüz Türkiye 'sinde aşçı olmak günah keçisi olmak gibi bir hal almıştır... Biz aşçılar çalıştığımız işletmelerde fedakârlık ötesi gösterdiğimiz performansın bedelini şu an ağır ödüyoruz...
Çünkü... aşçının...
Cenazesi olunca gidemez,
Hastalanma şansı olamaz,
Haftalık izin kullanamaz,
Günlük 16 saat çalışır,
Bayramı olmaz,
Misafiri gelemez,
Patronların içki masasında kalkmasını bekler,
İşletmeye en önce gelir ve en son giderler,
Aldıkları parada daima patronun gözü vardır,
İşler düşünce önce aşçı kovulur,
Sigorta primi yatmaz,
Dahası var.....
Peki bu süreç böyle nereye kadar gidecek... Biliyorsunuz ki biz aşçılar, işletmelerde en hassas konumdayız. İdarecilik, mutfak gelir ve giderlerini kontrol altında tutmak.. Hijyen ve müşteri memnuniyeti. Bunları yaparken hak edilen değeri görüyor muyuz acaba.. Hayır görmüyoruz..
Çünkü aşçılar gerçek anlamda hak ettikleri yerde değiller.. covid 19 sürecinde on binlerce aşçı ve turizm emekçisi kaderlerine terk edildi..
Peki ne yaptık biz bu süreçte?
Dostlarımızdan borçlandık,
Kredi kartlarımızın limitini tükettik,
Kredi çektik v.s
Bir de bizlere ödenen aylık 1170 lira ücretsiz çalışma ödeneğine şükretmemiz istendi.
Peki bundan sonra sürecin nasıl işleyeceği ile ilgili bir gelişme olur mu diye düşünürsek, durum belli. Hiçbir şey... Değişmeyecek. Açlık ve sefalete adım adım gidiyoruz.
Bizler yaptığımız fedakarlıkların ve hizmetin bedelini çok ağır ödüyoruz.
Sigorta primlerimizin asgari ücrette yatırılması yada çoğu arkadaşımızın sigorta primlerinin ödenmemesi de cabası. Dünyada beyaz üniforma giyen iki meslek gurubu vardır. sağlıkçılar ve mutfak emekçileri..
Sağlıkçıların bu süreçte canlarını hiçe sayarak çalışması göz ardı edilmemeli. Diğer beyaz üniformalılar, yani biz mutfak emekçilerinin açlığa terk edilmeleri de göz ardı edilmemeli..
Peki ne yapmalıyız?
Türkiye’deki aşçı federasyon ve derneklerin birer temsilci seçip bu konuyu meclise taşımalarıdır. Bu süreçte görüştüğümüz millet vekillerinin konuyu bir defa mecliste gündeme getirmeleri sadece bir alkıştan ibaretti, bu süreçte sessiz kalmak bizim zor günlere hazırlıklı olmamızın göstergesidir.
Şu an meslektaşlarımızın yüzde sekseni farklı işlerde çalışıp günü kurtarma telaşındalar.. Bizlerin isteği, bizlere sahip çıkılması.. Bizler çalışamazsak sizlerin güzel yemek yeme şansınız olamaz.
Tüm aşçı arkadaşlarımızın bu sese kulak vermelerini istiyorum...
Dostlukla...