Gastronomi trendlerinin yoğunlaştığı, ülkelerin coğrafi işaretli ürünler ile gündeme geldiği, ünlü lezzetlerin ait olduğu coğrafyalar ile ön plana çıkması gastro milliyetçilik kavramını günümüzde daha çok popüler hale getirmiştir.
Temelinde "ürün" olan gastromilliyetçilik, üretim ve pazarlama gelirlerinin yanısıra kolektif kimliğin oluşmasında ve aidiyet duygusundan kaynaklanan birleştirici dinamiklere sahiptir. Gastromilliyetçilik derinlemesine incelendiğinde siyasi iktidarların'da toplumla kucaklaşmasında en büyük unsurlardan biri haline gelmiştir.
Coğrafyaların yemek ve mutfak kültürü ulus ülke mutfakları ismi ile uluslararası arenada aranılan lezzetler olarak "
gastrodiplomasi" alanında’da büyük tanıtımlara vesile olmakta, bazen bir lezzet çeşidinin ismi ait olduğu ülke’nin isminden daha fazla insanların zihninde yer ederek daha fazla dikkat çekebilmektedir.
Dünyaca ünlü mutfak geleneklerine örnek olmuş Köklü "Türk mutfak kültürü" ne ait dünyaca ünlü lezzetlerden olan döner kebab, yoğurt, mantı ve baklava günümüzde dünya ülkelerinden bir çoğunun sofralarında "Türk ürünleri" yer almaktadır.
Ulusların mutfak kültürlerini yeme-içme alışkanlıklarını küreselleşmenin etkilerinden diğer ulus değerlerine karşı korumak ve farklı değer etkileri altında kamu diplomasisinde bir iletişim aracı olarak ta kullanabilmek amacı ile geliştirilen kavram günümüzde geniş bir yelpazeye yayılmıştır.
Değerlerin hem yaygınlaştırılması hem de korunması amacı ile benimsenmiş olan mutfak kültürünün tanıtan kişi ve kuruluşların kanunlar ile desteklenmesi, gelecek nesillere daha doğru aktarılması ve yaşatılması günümüzde daha da ağırlık kazanmıştır.
Ürünlerin ulusal kimliğin somut bir bileşeni olarak farklı konumlarda değerlendirilmesini sağlayan gastromilliyetçilik, ulus devletlerinde ekonomik ve siyasi boyutları ile’de bağlanma sebebidir. Burada devreye giren coğrafyaya özel üretim gelenekleri, pişirme teknikleri ve hazırlandıktan sonra sunumları en büyük önemi ve farklılığı anlatır.
Çeşitli coğrafyalarda devlet kurmuş ve hüküm sürmüş çadırdan saraya Türk mutfağının tarihinde ve günümüzde diğer dünya ülkelerine oranla;
* Sahip Olduğu Coğrafya,
* Coğrafya Özellikleri,
* Azınlık Halkların Mutfak Kültürleri,
* Farklılıkların Oluşturduğu yeme-içme Alışkanlıkların Topluma Yansıması
--ve bu alanda çok daha fazla ortaya çıkmış olan Türk mutfağında Füzyon Birikimlerinin doğurmuş olduğu lezzetlere sahip olması gastromilliyetçilik alanında bir üstünlük göstergesi olarak ta gözükmektedir. Bu anlamda mutfak kültürlerinin coğrafyalarını dikkate aldığımızda Osmanlı imparatorluğunun hüküm sürdüğü coğrafyaları da dikkate aldığımızda Türk mutfak kültüründen osmanlı mutfağına ve osmanlı saray mutfağına aktarılan gastronomi mirası mahreç ve coğrafi işaret olarak bazı problemleri de günümüzde beraberinde getirmiştir.
Gastronomik değerlerin patent açısından paylaşılmasında günümüzde en çok sorun yaşanan konulardan biride Levanten mutfağının bazı ürünlerine gelişmiş dünya ülkelerinin sahip çıkma çabalarını görüyoruz. (Falafel, humus, Kimchi, vb.)
Gastromilliyetçilik kavramının Türkçe karşılığını, en yalın anlamı ile "Ürün ve Mutfak Kültürü Milliyetçiliği" olarak da değerlendirebilirim.
Özellikle buna en yakın tarihte yaşanan örneklerden biri olarak gastrodiplomasi alanında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye’de bir araya gelen Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve heyetine ikram edilen Leblebi helvası Türkiye ve Yunanistan'da gündem olmakla birlikte her iki ülkenin aşçıları tarafından ’da televizyon programlarında yapılarak gündeme oturdu.
Sadece bir tanıma sığmayacak kadar güçlü etkilere sahip olan Gastromilliyetçilik kavramını farklı tanımlar, mesleki anlamda yaşadığım tecrübeler, uluslararası seyahatlarımda edinmiş olduğum izlenimler, incelediğim mutfak kültürleri ve farklı coğrafyaları dikkate alarak değişen tanımlar ile farklı başlıklar adı altında anlatmaya çalışacağım.
01-
Temel Beslenme Alışkanlıkları Açısından Gastromilliyetçilik Nedir?
Günümüzde yeme içme kültürü üzerinde en çok kullanılan kelimelerden biri de
2022 yeni gastronomi trendleri arasında gastromilliyetçilik. Her ne kadar devletler arası kullanılan gastrodiplomasi’de ön plana çıksa da uluslararası gastronomide toplumlar arası tercih edilen yeni bir kavram ve yemek kültürü haline gelmiştir.
Herhangi bir seyahat sebebi ile kendi ülkesinden başka bir ülkeye giden insanlar yurt dışında kendilerinden bir şeyler bulmak isterlerse bunların başında gastromilliyetçilik diye adlandırdığımız yemek kültürü en vazgeçilmez olanıdır. Uluslararası mutfak kültürlerinde genelde günde 3 öğün yemek yeme alışkanlığı bulunmaktadır. Temel beslenme alışkanlıkları içerisinde arayış olan gastromilliyetçilik esasında bir beslenme biçiminin ötesindedir.
Ancak bir alışkanlık, seçicilik ya da beslenme biçimi olarak da değerlendirebiliriz. (temel beslenme açısından). Bu konuda dünyada yaşayan toplumları dikkate aldığımızda her birinin beslenme biçimleri farklı olmakla birlikte beslenmeleri çeşitli gıda ürünleri içerir.
Bunlara Bazı Örnekler Vermem Gerekirse
* Coğrafi Ürünler,
* Mutfak Özellikleri,
* Ürün Çeşitliliği,
* Mevsimsel Özellikler,
* Ekonomik Koşullar,
* Yemek Kültürü,
* Ritüeller,
* Dini İnançlar…
Bu özelliklerden bazıları olabilir. Yine örnek olarak bazı detayları açmam gerekirse 30 yada 40 yaşına kadar standart olarak aynı bölgede yaşamış ve beslenmiş olan bir insana 2000 km uzaklıktaki bir coğrafyanın beslenme biçimini bir anda sevdiremezsiniz. Aynı zamanda ikinci bir yemek kültürünü’ de hemen benimsemesini bekleyemezsiniz. İllaki de o insanın kendi yemek kültürünü sunmak durumundasınız.
Yemek bir kültürü yansıtan bir kimliktir. Bu kimliğin ana başlıkları ise coğrafyada bulunan beslenme biçimlerinin farklılıklarıdır. Yukarıda örnek verdiğim insanın sağlıklı beslenebilmesi için kendi yemek kültürüne ve coğrafyasının lezzetlerine ihtiyacı vardır. Bu benimsemenin ötesinde bir zarurettir. Aidiyet duygusu ve kendine ait olanı tercih etme seçenekleri ile birlikte gastromilliyetçilik kavramlarından biridir. Ama gastromilliyetçilik kavramının tamamı çok daha büyük anlamlar ifade ettiği gibi bir çok başlık altında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Kendi Ülkesi Ve Coğrafyası Haricinde Yaşayanlar İçin Bazı Olumsuz Örneklere Yer Verecek Olursam:
* Bir Hindu’ Ya Dana Eti Yediremezsiniz,
* Bir Yahudiye Koşher Olmayan Gıda Yediremezsiniz,
* Bir Vegana Et Ve Et Ürünleri Yediremezsiniz,
* Bir Müslümana Domuz Yediremezsiniz,
Buna benzer konulara bu pencereden baktığımız zaman gastromilliyetçilik kavramının esasında bir mecburiyet olmasa da zaruri bir tercih meselesi olduğu aşikardır. Gastromilliyetçilik yakın coğrafyalarda ise bazı benzerlikler yada tercih sebebi veya beğenme içgüdüsü ile değişkenlik gösterebilir. Örneğin hayatı boyunca burger, pizza ve İtalyan makarnaları ile beslenmiş bir insan Anadolu mutfağının keşkek yemeğini, Türk mutfağının döner kebabını veya kayseri mantısını severek bir ömür müdavimi olabilir.
02-
Milliyetçilik Ve Ulus Devlet Kavramında Gastromilliyetçilik Nedir?
Ulus devlet anlayışında bazı kavramlar vardır. Bu sadece bir ülkeye ait olan durum olmamak ile birlikte dünya genelinde çoğunluğu temsil eder. Halkları bir arada tutacak olan gelenekleridir. Yemek, kültür ve kimlik toplumların temel değerlerinden olduğu gibi milli kimliğin oluşmasında tarihsel süreç’in oluşturduklarıdır. Egemenliğin sürdürülebilmesi açısından maddi ve manevi değerlerin en başında gelen yemek ve mutfak kültürü aynı zamanda ekonomik bir gelir kaynağıdır.
Milliyetçi Ulus Devlet Anlayışında Egemenlik Ve Çıkarların Korunmasında İdeolojik Bütünleşme Gereğinin Ana Hatları Olan;
* Kendine Ait Olanı Kullanma,
* Kendi Coğrafyasında Olanı Tercih Etme,
* Kendi Kültüründe Olanı Yaşatma,
* Kendi Tarihinden Örnek Verme,
* Kendi Geçmişini Yaşatma,
* Gelenekleri koruma
--düşünceleri Birliktelik ve milliyetçilik duygusu oluştururken ortak geçmiş, ortak düşmanlar, ortak hedefler ve gelecek duygusundan hareket ile mutfak, yemek ve beslenme biçimi korunur ve maddi ve manevi menfaatler icabı yaşatılarak geleceğe'de aynı şekilde güçlendirerek taşımak ister.
Ulus devletlerde toplumlar arası sosyalleşmek yeme içme alışkanlıklarının yaşatıldığı şölen, ziyafet ve şenlikler en önemli gastromilliyetçilik kavramının yaşatıldığı organizasyonlardır. Yemek hikayeleri ile yaşatılan kültürlerin gelişimindeki tarihsel süreç her zaman birleştirici ve genelin birbiri ile kucaklaşmasına yol açar. Farklı kültürlerin yemek kültüründen gelen füzyon birleşenleri kucaklaşmanın en açık örneklerindendir.
* Bizim Kebabımız, (…….) Kebabı
* Bizim Çorbamız, (…….) Çorbası
* Bizim Yemeğimiz, (…….) Yemeği
* Bizim Pilavımız, (…….) Pilavı
* Bizim Tatlımız, (…….) Tatlısı
Devletler Mutfak ve Yemek kültürünün toplumları yönlendirmek için Sofrada birleşmenin her alanda birleşmeye işaret olduğunu kabul eder. Fertlerin kendi ulusal topraklarına ait olan beslenme çeşitliliğini “beslenme çeşitleriniz kimliğinizi oluşturur, ne yediyseniz o’sunuz” anlayışı ile şartsız kabul ettikleri ve kendilerine ait bir ürün olarak sahiplendikleri görülür.
03-
Gastromilliyetçilikte Yemek Neyi Anlatır?
Aidiyetlik duygusunun ötesinde sofralar ailelerin geçmişini günümüze ve geleceğe yansıtır. Devletin en küçük bireyi aile olduğu için devletler tarafından da desteklenen kültür milliyetçiliği esasında ürünü üreten, yaşatan, pazarlayan ve tüketen’ler olarak gıdanın ilk sahipleridir. Ürünün sahibi bazen üründen daha ön sıralara çıkabilir. Bu'da ürün sahibi için gurur verici bir durumdur. Burada dikkat edilmesi gereken ürünün sahibi kişi değil coğrafyanın insanlarıdır.
Ürünün yaşama yansıtılmasında ;
* Kültürü Yapısını,
* Coğrafyanın Özelliklerini,
* Kendi Tarihinin Hatıralarını
* Kimliklerin Çeşitliliklerini,
* Toplulukların Alışkanlıklarını,
* Sınırların Belirlenmesine,
* Siyasi İletişime,
* Halkların Ortak Değerleri…
--Gibi ortak değerleri oluşturan, yaşatan ve aynı zamanda bozan bir değerdir. Her ne kadar iyi niyetle yaşatmak isteyen çok olsada aynı araçları kullanarak bir o kadar da bozmak isteyenler mutlaka olacaktır. Yemek kültürü toplumları ayırd edici özellikler de taşır. Anadolu mutfak kültürünü örnek verecek olursam en azından 10 çeşit keşkek tarifi vardır. Güneydoğu mutfak kültüründe yapılan bir keşkek ile Amasya da yapılan keşkek arasında çok fark vardır.
* İçerik özellikleri,
* Pişirme teknikleri,
* Kullanılan malzemeler,
* Ürün çeşitliliği,
Mevsimsel özelliklere dayalı daha bir çok farklılıklar taşır. Bir toplumun yapısını bozma’da kullanılan en önemli toplum mühendisliklerinden biri’de yemek tarihi ve yemek alışkanlıklarının değişmesidir. Ulus devletlerin bu konuda Maddi kayıpların daha fazla manevi kayıp ve manevi kayıplardan kaynaklanan ayrılıklar ile birlikte daha tehlikeli ve büyük toplumsal ayrılıklara neden olabilir.
04-
Gastromilliyetçilikte Kimliğin Yansıtılması Nedir?
Bazen yemek yemek yemenin ötesinde kültürel kimliğin karşıya en güçlü bir şekilde yansıtılmasında öne çıkan ve en kullanışlı silahlar ve etkenlerden biridir. Gastronomi ve moleküler gastronomide bu özellik genelde gastrodiplomaside de kullanılsa da devletler arası mutfak kültürleri kıyaslamalarında, ürüne sahip olma ve gastronomik faaliyetlerde daha fazla karşılaşırız.
Bu gastronomik faaliyetlerden “ürün ve mutfak kültürleri kıyaslamalarında” ön plana çıkan gastro milliyetçilik çalışmalarına bazı örnekler vermem gerekirse;
* Ürün’ün coğrafi geçmişi
* Yemeğin Tarihi serüveni
* Yemekte Kullanılan Ürünün Hangi Coğrafyada Yetiştiği,
* Yemeğin Hikayesi,
* Hikayede Adı Geçen Kişi Ve Şehirler,
* Coğrafyanın Özellikleri,
* Mevsimsel Özellikler,
* Kullanılan Pişirme Tekniği,
Sahip olunan ürün üzerinden yürütülen mutfak ve ürün milliyetçiliği sadece bir ülkeye has bir özellik değildir. Dünyada kendi coğrafyasında bulunan tüm ürünlere her devlet sahip çıkar. Gastromilliyetçiliğin Oluşum Aşamalarında ürün milliyetçiliği aileden başlar ve sırası ile en üst mertebeye kadar devam eder...
* Aile
* Mahalle,
* İlçe,
* Şehir,
* Etnomilliyetçilik Anlayışı İle Bölge Ve Bölgelere Yansıması,
* Toplumun Benimsemesi,
* Bir Kültür Anlayışı Olarak Sahip Çıkılması,
* Gastronomi Alışkanlıkları
* Toplum Olarak Mutfak Kültürünün Dışa Yansıması,
* Mutfak Mirasının Yasalar İle Korunması,
* Yurt İçinde Ve Yurt Dışında Aidiyetlik Duygusu İle Yaşanması Ve Yaşatılması
--olarak devam eder. Ülkeler arası paylaşılan coğrafyalarda ise tercih ve pazarlama açısından ürünün çeşitliliği ve kalitesi devreye girer. Buna Çin'in 2 ayrı bölgesinde yetişen çay kalitesini gösterebiliriz. Türkiyeden bahsedecek olursak adanada yetişen portakal ile Antalya'da yetişen portakal kalitesi'de gösterilebilir. Ayrıca diğer bir açıdan bakmamız gerekirse karadeniz bölgesinin nemli ve ıslak topraklarda yetişen sarımsak ile doğu anadolunun kuru topraklarında yetişen sarımsak aynı olmadığı gibi lezzet ve kalite ile birlikte pazarlamada fiyat etiketleri açısından da aynı değildir.
Bu gastronomik faaliyetlerden “kültürel kimliğin karşıya en güçlü bir şekilde yansıtılmasında” ön plana çıkan gastro milliyetçilik çalışmalarına bazı örnekler vermem gerekirse;
* Devlet Kurumları Tarafından Verilen Yemekler,
* Ulusal Olarak Düzenlenen Yerel Yada Bölgesel Şölen ve ya Şenlikler,
* Uluslararası Yemek Yarışmaları,
* Şeflerin Bireysel Çalışmaları,
* Ülkeler Adına Yemek Yarışmalarına Giren Milli Takımların Yarışma Menülerinde Kullandıkları Yemekler,
* Etnik Restoranlar,
* Yöresel Restoranlar,
* Ulusal Özel Günlerde Kullanılan Menüler,
* Dini Bayramlarda Yapılan Yemek Çeşitleri,
Bu tür uygulamaların yapıldığı program ve uygulamaların bazıları olabilir. gastro milliyetçilik kavramının içerisine koyabileceğimiz bir çok daha özellik ve unsur bulunurken küresel anlamda uygulanması hem ekonomik hemde toplumları kendine benzetmek ve ya benzetmeye çalışmak adına toplum mühendisliğinde de en kullanışlı araçlardandır.
Toplumların geleneksel yapısını bozmak günümüzde öncelikte savaşlar ile değil toplum mühendisliği ile de Uygulanmaktadır. Uygun fiyat, özendirici reklamlar, simgesel yiyecekler, gösterişli zincir marka restoran ve fast food markalarının kafeleri bunlara bir örnektir.
Örneğin Amerika’da ilgili restoran ve yenilikçi mutfak akımları ve fast food zincir markalarının önünde fareler dolaşırken, aynı zamanda evsizlerin sabaha kadar vakit geçirdiği konaklama yeri olarak bilinirken aynı marka dünyanın başka ülkesinde en lüks restoranlar arasındadır ve şehrin sadece ileri gelenleri tarafından kullanılabilir. O ülkenin yada o bölgenin yada şehrin insanlarına ilgili markanın bulunmuş olduğu ülkenin ulaşılması zor ve üstünlüğünün işareti olarak lanse edilir.
Esasında gerçekte amerikayı görenler bunu bilir, ama zaten onların amacı gerçeği bilmeyenler üzerinde üstünlük kurabilmek olduğu için bunun adına da toplum mühendisliğinin farklı alanlarından biri olan farklı teknikler ile özenti kurulmasını sağlamak ve özendirmek denir. Mesela Amerika’da ilgili fast food markasına kız arkadaşını davet edersen onu önemsemediğinizin işareti olarak algılanır ve kız arkadaşınızın sizi terketme sebebi olabilir.
Oysa aynı davranış 3. Bir dünya ülkesinde tam tersi olmakla birlikte size erkek arkadaşınızın ne kadar önem verdiği ve sizi çok iyi bir restorana davet ettiği anlamını taşıyabilir. Madem amerikadan bahsettim bir örnek daha vermem gerekirse Amerikan menşeeli ne kadar zincir marka varsa bütün kuralları Amerika dışındaki işletmeler içindir.
Amerika içindeki işletmeler için ilgili kurallarının %70 ‘i kontrol mekanizmaları tarafından dikkate alınmaz. Aynı zamanda ekonomik durumu iyi olanlar için bu tür buluşmalarda ilgi marka restoranlar hizmet, kalite, temizlik detayları dikkate alındığında tercih edilmeyen yerlerdir. Bunu Avrupa ülkeleri veAmerikaya gidip orada yaşamış olan insanlar çok iyi bilir.
05-
Gastronomi Ve Gastro Milliyetçilik...
Gastronomi sadece yemek değildir. multidisipliner bir alan olan gastronomi içerisindeki diğer özellikler ile değer kazanır. İnsanların çoğunluğunun kendi kültürünü benimseme duygusunu dikkate alacak olursak aynı zamanda bu kişiler birer gastromilliyetçidir' de diyebiliriz. gastromilliyetçilik birey'de başlar ve devletin en üst kademesine kadar ilerleyerek gastrodiplomasiye uzanır. gastromilliyetçilikten gastrodiplomasiye uzanan serüvende ana tema aidiyetlik duygusu ve kendinden olanı benimsemek diyebilirim. Bu duygular her coğrafyada yaşayan bireylerde ve o coğrafyayı yöneten devlet kademelerinde mevcuttur.
Bunlara bir örnek vermem gerekirse Türkiye gastronomisi yada X- ile gastronomisi dendiği zaman bu alanın içerisine gastromilliyetçilik kavramlarından olan;
* Mutfak Kültürleri,
* Örf Ve Adetler,
* Gelenekler,
* Pişirme Teknikleri,
* Ritüeller,
* Bilinci Yaratan Aidiyetlik Duygusunun Asıl Kaynakları,
* Sofra Kültürü,
* Gastronomi Araştırmaları Kaynakları,
* Tohum ve çelikleme üretim,
* Tarımsal Üretim,
* Üretim Kaynakları,
* Coğrafyaya Adapte Olan Ürünlerin Sürdürülebilirliği,
* Beslenme Kaynaklarının Yaşatılması,
* Tarımsal Tekniklerin Meydana Getirdiği Ürünler,
* Fikir Zenginliğinden Doğan Yeni Mutfak Akımları,
* Coğrafyadaki Halkların Mutfak Kültürlerinin Birleşiminden Doğan Yeni Füzyon Lezzetlerinin Oluşumu,
* Mevcut Coğrafya İklimine Taşınan Yeni Ürünlerin Oluşumu (Avokado, Passiflora, Ejder Meyvesi Vb. Tropikal Yiyecekler)...
--diyebiliriz. Burada önemli bir konunun altını çizmem gerekirse hindistan ve bölgesine ait olan Anacardiaceae ailesinden mango, akdeniz ikliminde bilinen ismi ile meneviş, menengiç, damla sakızı ile aynıdır. Bizim iklimimizde asırlardan bu yana mevsimsel değişiklikler ile meyve özelliklerinde "çıtırık" halini alan mango hindistan coğrafyasında "mango" isimli bir meyve haline gelmiştir. her ikisi de ait oldukları coğrafyada kendi haline yetişebilmektedir.
Buradaki sonuç tohumun korunması, izolasyonu ve yetiştirme tekniklerinde ve doğal süreç ile ilgili ürünü ve tohumu coğrafyanının değiştirmiş olduğu bir sürecin sonucunu görüyoruz. Ama sürdürülebilir ürünün üretilmesinde çelikleme ya da aşılama yöntemi ile tarımsal geleceğimizde her ne kadar mangonun anavatanı olmasak'ta denemeler sonucunda akdeniz ikliminde mango yetiştiriciliğinin de mümkün olduğunu görüyoruz. Bu deneme örneklerini başka bitkiler ile Türkiye coğrafyasında çoğaltmak mümkündür. Ama bu gün ekilen tohumların 100 yıl sonra coğrafyamızda nasıl bir evrim geçireceğini şimdiden bilmek mümkün değildir.
Her coğrafya için geçerli olan kural ürünü yetiştirmekten çok tohumun korunması ve ürün kalitesinin sürdürülebilirliğidir. Nasıl çicek zamanı doğal döllenme ile etraftaki diğer bitkiler vesilesi ile tohum genleri uzun vadede değişiyorsa özellikle coğrafyaya taşınan ürünlerde "çoğaltma" ve tohum güvenliği farklı ziraat teknikleri gerektirebilir.
06-
Gastro Milliyetçilikte Ulusal Üstünlük Nedir?
Özenti ve taklit toplumların genel kültürlerini yok eden en büyük kavramlardır. Özellikle 3. Dünya ülkelerindeki toplumlar üzerinde denenen özendirici görseller ve İngilizce sloganlar ilk sıradadırlar. İkinci sırada ise mevcut toplumun "modernlik" sloganı adı altında 14-25 yaş grubunu hedef alarak mutfak kültürü ve toplumsal davranış kültürlerini etkilen ve batıya özendiren görseller ve sloganlardır. Bu bazen bir yemek resminde bazen bir kot pantolon reklamında yada bir tanıtım şarkısının sözlerinde işin uzmanları tarafından "subliminal mesajlar" olarak kodlanır. Burada seyahat hatıralarımdan birine yer vermek istiyorum. 2008 hem ziyaret hem ticaret anlamında Malezya'da kuala Lumpur şehrine gitmiştim. Uçakta tanıştığım ve beraber seyahat ettiğim bir Malezyalı bana dediki İsrailliler ve Amerikalılar burada iş kurmaları ve yaşamaları pek hoş karşılanmaz! Deyince şaşırdım...
Pasaport kontrolde pasaportuma bakan görevli benim Türk olduğumu görünce sanki kardeşi yada abisini görmüş gibi sevindi ve Türkçe “hoş geldiniz” dedi. Hoşuma gitti. Havalimanından arkadaşım gelip beni aldı ve şehir merkezinde novo otele yerleştim. Toplamda 12 gün kalacağım ve kendime göre bir planım var. Ertesi günü arkadaşım beni yakında bulunan alışveriş merkezi olan sunway piramidine götüreceğini söyledi. Dikkatimi çeken şehrin en işlek caddelerinde tamamen özendirme ve merak etme düşüncesini hayata geçiren profesyonel toplum mühendisliğinde uzmanlar tarafından dizayn edilmiş Amerikalı zincir markaların dev reklam broşürleri oldu. Muhteşem lezzetteki yöresel mutfak hazinelerini gölgede bırakan Amerikan kızarmış tavuk markasının "kızarmış tavuk kanadı" resmi beni çok düşündürdü...
İyi dedim gittik alışveriş merkezi piramide bir girdim ama bende bir hayal kırıklığı. Malezya değilde israile girdim sanki. Dünyada ne kadar Yahudi, Amerikan markası varsa orada. Giyiminden, sporuna, yüksek restoranından fast food markalarına kadar. Sadece zippo satan dükkan var, varın ne demek istediğimi siz düşünün. Yanılmıyorsam 21 yahudi markası saydım ve arkadaşa dedimki; - hani burada İsrailli ve Amerikalı firmaların iş yapması hoş karşılanmıyordu? Hani Malezya devleti tarafından bu konuda ciddi kısıtlamalar getirilmişti? adamlar çarşı kurmuşlar. Gastro Milliyetçilikte Ulusal Üstünlük kavramı ile ilgili alışveriş merkezlerine baktığınızda malezyada değil amerikadasınız anlamını apaçık ortada.
Aynız zamanda şehrin en eski restoran markaları yabancı markalar tarafından satın alınarak kapatıldığı bir yana satın alamadıkları restoranların bazılarına'da yönlendirdikleri kişiler vasıtası ile ortak olarak anlaşmazlık çıkarmışlar ve ortakların anlaşmazlığı yüzünden onlarda mahkeme kararları ile kapatılmış. Malezayanın mutfak kültürü ile fast food mutfak kültürünün uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen 2008 den bu yana bölgede yaşayan insanların Malezya’daki İthal Fast Food zincirlerinin reklam ve tanıtımlarının fazlalığından malezya yerel mutfak kültürünün etkilendiğini görüyoruz. Peki etkilenen sadece mutfak kültürü mü? İlgili alış veriş merkezi ise kuala lumpur’un en lüks ve en pahalı alışveriş merkezlerinden birisi.
Oysa aynı şehirde malezyanın ulusal ürünlerinin satıldığı herhangi bir alışveriş merkezi yok. Yine aynı eşdeğer büyüklükteki alışveriş merkezlerinde yöresel ve ulusal yemekler satan etnik bir restoran da yok.
Oysa malezyaya gelenler o ülkenin yemek kültürünü ve mutfak kültürünü tatmak ve denemek istiyorlar, bu ülkeye burger, yağda kızarmış tavuk kanadı ve pizza yemeye gelmiyorlarki!!! Malezya ulasal yemeklerini yiyebilmek için şehrin arka sokaklarındaki banliyölere gitmek zorundasınız. sonuç itibarı ile şehrin en iyi alışveriş merkezlerinde bir tek yerel yada yöresel ve ya Malezya markası göremeyeceğiniz gibi tamamen yabancı gıda ve yabancı diğer markaların hüküm sürdüğünü gördüm. Şimdi yukarıda ne demek istediğimin detayını anlatabildim mi?
07-
Gastromilliyetçilik’te Ekonomik Kazanç Ve İstihdam Kaynaklarının Siyaset Üzerinden Değerlendirilmesi
Yemek kültürü nasıl insanları birleştirebiliyorsa siyaset ile birlikte iyi kullanıldığı takdirde insanları birbirine düşürmek için en önemli araçlardan biridir. Uluslararası siyasetteki anlaşmazlıkların farklı ulusal kimlikler tarafından bazı etkileşimlerde kullanıldığını da görmek mümkündür.
Yemek çeşitleri Dünyada günde üç öğün yemek yeme ihtiyacı hissenden insanlık için nasıl bir beslenme kaynağı olarak görülüyorsa devletler için çok daha farklı amaçlarda bir araçtır. Yemek çeşitlerinde kullanılan gıda ürünlerinin;
* Üretimi
* Taşınması
* Depolanması
* Hazırlama Aşamaları,
* Kültüre Uygun Katkı Maddeleri,
* Markalaşması,
* Sınıflandırılması,
* Vergilendirmesi,
* Dağıtımı,
* Tanıtımı
* Tüketimi
--gibi daha burada sayamayacağım bir çok etken esasında bir ülke için enerjiden sonra en başta gelen kazançlardan biridir. Ülkeler için yemek kültürü toplumlara psikolojik müdahalenin anahtarıdır. Bir çikolata paketinin üzerinde sembol, temel beslenme ürünlerinden bir yağ paketinin üzerindeki yazı yada fiyat politikası her ne kadar ulusal bağlılığın simgeleri olsa da farklı güçler tarafından sinsice uygulanabilecek planlar ile hükümetleri devirebilir…
Devletler gastro milliyetçilik düşüncesi ile birliği ve gücü bu tür yöntemler ile uygulasalar da aynı düşünce sahip düşman güçler aynı silah olan beslenme ürünlerinde;
* Paketleme,
* Tasarım,
* Reklam,
* Slogan,
* Sembol,
* Fiyat Politikası,
* Uzun Vadede Etkisini Gösteren İlaçlar,
* İstenilen Bazı Hastalıkların Zamanla Halk Üzerinde Meydana Gelmesi,
--gibi negatif düşünceleri tam tersine harekete geçirerek kaos ve terör olaylarının meydana gelmesini sağlayabilirler. nasıl ki her baktığınız pencereden manzaranız değişiyorsa Gastro milliyetçilik ve yemek kültürüne bakış açısı nereden baktığınıza bağlı olan bir durumdur. Her aklın bunu göremediği gibi doğurabileceği sonuçları da tahmin edebilmek daha üstün meziyet ve farklı ülkeleri ve kültürleri daha iyi tanımaktan geçer.
08-
GastroMilliyetçilik’te Ürün ve Üretimin Sürdürülebilirliği Nedir?
Ürün sahibinin en önemli görevi ürünün sürdürülebilirliği olmalıdır. Günümüzde tohumlar her ne kadar yerel olsa dahi kullanılan ilaçlar ve gübreler ithal olduktan sonra ürünün geleceği tehlikededir. Herhangi bir coğrafyada yetişen yerel ürünler %100 milli ilaç ve ekipmanlar ile devletler tarafında korunduğu takdirde sürdürülebilirliğini korumak durumundadırlar. Günümüzde uluslararası devletler arasındaki savaşlar sadece tanklar ve silahlar ile yapılmıyor.
Bir kaç örnek vermem gerekirse, malatyanın kayısı'sı, Niğde'ni patatesi, Antep'in fıstığı, bursanın kestanesi, Safranbolu'nun safran üretimi kaybolduktan sonra bu bölgelerin de bir özelliği kalmaz. İthal ilaçlar art niyet kullanıldığında ilgili ürünleri uzun vadede yok edebilir. Gastro Milliyetçili'ğin yaşatılması için ürünün yaşatılması şarttır. Ürün ve ürünün sürdürülebilirliğinin korunması ulus devletler için bir görev değil, mecburiyettir.
* Yerel Tohumların Korunması,
* Yabancı İlaçlar İle Gelen Hastalılar,
* Gübreler İle Gelen Hastalıklar,
* Üründen Sağlıklı Tohumun Elde Edilmesi,
* Toprağın Korunması,
* Bölgesel İklimin Korunması,
* Coğrafyanın Doğal Dengesinin Ve Mevsimsel Özelliğinin Korunması,
--ürünün korunmasında ve sürdürülebilirliğin sağlanmasında en önemli etkenlerdendir. Bu korumanın temel başlangıcı'da üreticinin desteklenmesi, çifçinin bilgilendirilmesi ve ziraat kurumlarının müdahale ve kontrolde daha profesyonel ve bilgili hale getirilerek ürünün korunmasında her türlü devlet desteği gerekir. İnsanı ve devleti yaşatan da üründür.
09-
Gastro Milliyetçilik’te Pazarlama Yöntemleri Ve Siyasi Güç Rekabeti Nedir?
Günümüzde gelişmemiş yada gelişmeye daha yeni başlamış dünya ülkelerinin gıda ürünleri genelde yabancı markalar tarafından yönetilmektedir. İlgili ülkelerin market raflarındaki coğrafyasına ait gıda ürünlerinin hemen hemen tamamı yabancı gıda markaları tarafından paketlenerek yine o halkın insanlarına satışa sunulmuştur.
Burada ekonomik şartlar ve ülkenin ekonomik gelişiminde rol alan uluslararası yabancı gıda markaları bağlı bulundukları düşünce kuruluşları ve kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederler.
Gerektiğinde o ülkenin coğrafyasındaki gıda ürünleri üzerinden gerek fiyat politikaları gerekse stokçuluk alanlarında istedikleri zaman görevdeki hükümeti mevcut kanunlardaki boşlukları kullanarak istedikleri şekilde sıkıntıya sokabilirler. Zaten ilgili ülkelerdeki yapılanmalarının sebepleri de budur. Ticaretin yanında ülke ekonomisinde söz sahibi olmanın yanı sıra gıda tüketimini kontrol altında tutabilmektir.
Bazen gıda yönetiminde söz sahibi olmak, karaborsayı belirlemek ve o ülkenin kendi gıda ürünleri üzerinden fiyat politikası ve stokçuluk ile iktidarları köşeye sıkıştırmak başlıca amaçlarından sadece biridir. Bu pazarlama yöntemlerinde para kazanmak ikinci planda olurken uluslararası dengeler düşünülerek bazen bilerek zarar da edilebilir.
Burada amaç sağlık ve beslenmenin ötesinde dengelerde söz sahibi olurken amaçlar perdenin arkasındaki yöneten “gizli eller”in istekleri doğrultusunda gerçekleşir. Zaten bu yerli ve yabancı gıda markalarının kökünü araştırdığınızda varacağınız yer uluslararası düşünce kuruluşları ve bunlara bağlı holdingler ile karşılaşırsınız.
10-
Kolektif Kimliğin Korunmasında Gastromilliyetçilik Nedir?
burada dikkat edilmesi ve incelenmesi gereken konu o ülkede bulunan mutfak, gastronomi kuruluşları ve aşçılık kurumlarının kendi mutfak kültürlerini yapmış oldukları mesleki çalışmalar ile dünyaya ne kadar yansıtabildikleri incelenmelidir. Görevi mutfak kültürünü tanıtmak olan kuruluşlar dünyada mutfak kültürlerini hangi ölçüde tanıtabiliyor ve tanıtılmasına katkıda bulunuyor iyi incelenmelidir.
Bunları Bazı Başlıklar Altında Sıralamak Gerekirse;
* Restoran Menülerinde Mutfak Kültürü Yaşatılıyor'mu?
* İleri Gelen Şefler Kendi Mutfak Kültürünü Biliyor'mu?
* Devlet Mutfak Kültürünün Yaşatılmasında Teşvfik Veriyor'mu_
* En Ünlü Şefler Yemek Kültürü Hakkında Bilgiye Sahip'mi?
* Aşçılık Kurumları Festival Ve Fuarlarda Mutfak Kültürünün Yaşatılmasına Destek Veriyor'mu?
* İlgili Ülkede Yabancı Gıda Markaları Sektörün %? Kaçına Sahip?
* Devletin Resmi Kurumları Mutfak Kültürünün Yaşatılmasına Katkı Sağlıyor'mu?
* Geleneksel Şölenlerde Mutfak Ve Yemek Kültürü Destekleniyor'mu?
* Toplum Mutfak Kültürünü Ulusal Kimliğiyle Hangi Ölçüde Özdeşleştiriyor?
* Ülkede Bulunan Yabancı Misafirler O Ülkenin Mutfak Kültürünü Restoranlarda Bulabiliyor'mu?
Soruları bazı detay ve cevaplarının anahtarı olabilir. Gastromilliyetçilik açısından mutfak kültürü toplumun birleştirilmesinde yöresel ve bölgesel olarak dünyaya tanıtılmasında en büyük etkenler olduğu gibi küresel olarak ulus ötesi pazarlarda avantaj sahibi olmanında anahtarıdır.
Yemek kültürünün korunmasında ve geliştirilmesinde Gastromilliyetçilik önemli ölçüde yer alır. Kimlik bağlamında füzyon lezzetleri adı altında dahi olsa sunumların çizginin dışına çıkması, genel anlamda kimliğin kaybolması noktasında sebepler doğuracağı için bu alandaki şefler ve toplumun konu ile ilgili kişileri tarafından da hoş karşılanmaz.
Tanınmış bir mutfak mirası ile birlikte Mutfak kültürünün o kültüre ait olduğu “aidiyet” tarifine hizmet ettiği takdirde ve sürece iç siyaset ve dış siyasette toplum ile iletişimde ekonomik ve birleştirici kaynak olarak kendini korur.
11-
İkinci Ve Üçüncü Ülkelerde Gastromilliyetçilik Nedir?
Burada kendi ülkesi dışında yaşayan gurbetçilerin kendi mutfak kültürlerini dikkate alarak Gastromilliyetçilik kavramı doğrultusunda kendi insanlarını ve daha fazlası olarak başkalarını bir araya toplayabilmekte kullanılmaktadır. Düzenlenen etkinliklerde düşüncelerin karşıya yansıtılmasında en etken yollardan biridir.
Bunlara birkaç örnek vermem gerekirse Belirli bir kitle hedeflenerek İnsanların bir araya gelmesi için düzenlenen Kebab festivali, Yemek festivali, Tatlı ve pasta festivali gibi organizasyonlarda kimliği karşı tarafa yansıtabilmenin ve yüreklerde milli duyguları ortaya çıkarmanın en iyi yollarındandır.
Özellikle siyasi partilerin kullanmış olduğu bu yöntemler genel olarak tüm dünya ülkelerinde en elverişli konular içerisindedir. Politik ve anarşik fikirlerin kurumsallaştırılması ve yansıtılmasında da “gıda” ve gıda ürünleri kullanılır. İnsanların birbiri ile iletişim kurmalarının en etkili yollarından biri olan yemek, Gastromilliyetçilik kapsamında Gastronomik Kimlik olgularının birleşmesinde beslenme şekilleri dikkate alınarak yiyeceklerin üretimi, hazırlanması ve özellikle tüketiminde başarı odaklı en iyi yöntemlerdendir.
12-
Gastromilliyetçilik Gıdanın Korunması “Coğrafi İşaret”
Günümüzde uluslararası kurumsal yapılar ile dünya çapında ülkelere ait olan gıda ürünleri mahreç işaretleri ile korunmaktadır. Son 20 yılda özellikle asya ve Avrupa ülkelerinde gıdanın korunması ve o bölgeye ait olduğunun tescillenmesi işlemleri hız kazanmış durumda. Özellikle 20. Yüzyılın ikinci çeyreğinden sonraki dönemde ülkeler arasında bazı alınmış olan coğrafi işaretler uluslararası mahkemelerce devam ettirilselerde coğrafyalar yerinde durduğu sürece düzeltileceklerine inanıyorum.
Dünyada geleneksel gıda üretiminin sürdürülebilirliği farklı yöntemler ile pişirilme teknikleri ve sunumları konularında geliştirilmesi füzyon etkilerinin değerlendirilerek kaynaklarının net tespiti olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zaman da coğrafi işaretli ürünler ülkeler için turizm endüstrisini ayakta tutmak amacı ile kullanılan sürdürülebilir bir değerdir.
Gastromilliyetçilik ‘te devletler için kültürel ve geleneksel coğrafi işaretli ürünler gastronomi turizminde bir lokomotif olarak ön plana çıkar. Yöresel mutfakların tanıtımında hem bir gelir kaynağı hem de bölgelerin kalkınmasına katkı sağlayan turizm endüstrisi coğrafi ürünler ile ayakta durur.
Gastromilliyetçilik Kavramı İçerisinde En Önemli Değerlerden Olan Coğrafi İşaretler Aşağıdaki Etkenler İle De Katkı Sağlayan Bir Olgudur;
* Gastronomi Turizmi,
* Yöresel Mutfak Değerleri,
* Geleneksel Mutfak Kültürü,
* Turizm Endüstrisi,
* Yeme İçme Kültürünün Dağılımı,
* Kalkınma,
* Mutfak Kültürünün Yaygınlaşması,
* Yerel Ürünlerin Kullanımına Teşvik,
* Bölgesel Yada Yöresel İtibar,
* İç Ticaret,
* Dış Ticaret,
* Kültürel Kimliğin Gelişimi,
Gibi Konularda Coğrafi İşaretler Gastromilliyetçiliği Destekleyici Etkenlerdendir. Uluslararası ilişkilerin meydana getirdiği kurumsal yapılarda geçmişe yönelik yapılan hatalar günümüzde Coğrafi İşaretler konusunda daha tecrübeli ve doğru adımların atılmasına vesile olmaktadır. Tohumun ve gıdanın korunmasında sürdürülebilirliği sağlayamayan bazı coğrafyalara ait olan ürünlerin taşınmış oldukları coğrafya iklimlerinde bilinen kaliteyi sağlayamadıkları görülmektedir. Doğal döllenmenin karşısında duramayan taşınmış ürünler günümüzde 30-40 yıl içerisinde negatif yada pozitif oranda kendilerini gösterdikleri aşikardır.
13-
Gastromilliyetçilik Projelerinde Ülke Mutfaklarının Dünya'da Oynadığı Rol...
Özellikle dünyada 2. dünya savaşından sonra toplumlar üzerinde Gastromilliyetçilik projelerinden en başarılı olan ülkelerden biri olan fransa'yı örnek verecek olarak ispanya ile birlikte bir ekol oluşturdu. sanayi devrimi ile birlikte Kahvaltı kültürünün yayılması gastronomide yeni atılımları ve fırsatları meydana getirdi. İspanya ve Fransa ilgili bazı gıda markaları ile birlikte ilk adımları atarak kendi kültürlerini dünyaya tanıtmada başarılı oldular. Günümüz gastronomi araştırmalarının sonuçları ve bana göre her iki ülkenin zamanın şartlarında hazırlamış oldukları proje miadını doldurmuştur.
yine aynı gastronomi araştırmalarında esasında fransız mutfağı ve ya ispanya mutfağına ait oldukları söylenen ve yazılan yemeklerin esasında kökenlerinin farklı coğrafyalara ait oldukları ortaya çıktı. aynı zamanda 9. yy. basılmış olan islam mutfağı adlı yemek kitabı, bu konuda ilk yazılı eserlerin fransız mutfağında olmadıklarını ortaya koydu. Aynı zamanda yağdan yağdan yapmış heykellerin ilk defa fransnız mutfağında olduğunu iddia edenler 16. Yy ilk çeyreğinde osmanlı ve saray mutfağında şenliklerde (Surname-i Hümayun "Osmanlıda Şenlikler") 20-30 kişinin taşıdığı nahılların minyatürlerinin ortaya çıkması ile boş'a düştü.
Her üretilmiş projenin bir sonu olacağı gibi;
* Gelişen Mutfak Teknolojileri,
* Gastronomi Araştırmaları,
* Gastromilliyetçilik Kavramı İçerisinde Her Coğrafyanın Yöresel Lezzetleri,
* Yeni Mutfak Akımları İle Ortaya Çıkan Füzyon Lezzetleri,
* En Yaşlı İnsanların Yemek Hikayelerinde Ortaya Koymuş Oldukları Hatıralar,
* Coğrafyaların Halkları Tarafından Sahiplenilen Ürünler,
* Ülkeler Tarafından Gün Yüzüne Çıkarılarak Dünyaya Tanıtılan Gerçek Lezzetler,
Yeni dünya restoran trendlerinde ait oldukları kültürler olan gerçek sahiplerini bulurken, gastronomide tekelleşen mikro ve büyük ölçekli kartellerinde sonunu getirecek gibi gözüküyor. Türkiyeyi örnek verecek olursak Fransız mutfağı artık popülerliğini büyük ölçüde kaybetmektedir. Geçmişte olduğu gibi otel menüleri ve restoran menülerinde eskisi oranla yer almadığı gibi gastromilliyetçilik duygusu taşıyan insanlar tarafından da tercih edilmediği ortadadır. Dünya artık yerel ve yöresel mutfakları konuşuyor.
Yeni akademisyen ve profesörler tarafından yapılan akademik çalışmalarda geçmişe baktığımız zaman Fransız mutfağının esasında bu kadar ön plana çıkmış olmasının sebebinin çok iyi planlamış bir proje ürünü olduğu anlaşılıyor. Bu projenin en iyi askerlerinin ise miçhelin yıldızı ve İspanya Fransa ekolüne ait uluslararası kartel gıda markalarınında maskeleri yöresel mutfaklarının karşısında açılmış gibi gözüküyor. Dünyanın farklı noktalarındaki ilgili kartel gıda markaları her ne kadar yerel mutfak ürünlerini yerel isimler ile paketleyerek market raflarına taşısalarda kendi reçetelerine indekslemiş oldukları lezzetler coğrafyanın halkları tarafında rağbet görmüyor.
Marie-Antoine Careme döneminden sonra gastromilliyetçi bir atılım ile dünyada turizmin gelişmesi ile bağlantılı olan fransız mutfağının popülerliği kaybolmaya başladığı gibi günümüzde şarap kültürünü de kaybetmekle karşı karşıyadır. Ancak yerel ekonomilerin güçlenmesi ve dünyada gastronomi organizasyonlarının sayısının artması ile birlikte farklı coğrafyalara at içecekler dünya gastronomisinin yeni gözdelerinden olacağı'da bir gerçektir.
Günümüzde Kitlelere yemek üretebilmek amacı ile catering sektöründe çok daha fazla üretim yapılabilecek, iş bölümü olan profesyonel mutfak sistemleri kuruluyor. Yeni profesyonel mutfaklarda fransız kökenli kelimelern yerine yerel'deki eş anlamlı kelimeler kullanılıyor. Fransızca günümüzde kendi sömürü devletleri olan Kongo, Kanada, Madagaskar, Kamerun, Fildişi Sahili, Afrika, Nijer, Burkina Faso gibi ülkelerde dahi bir kılavuz olarak kabul edilmemeye başlandığı gibi bu ülkelerin kendi orijinal ana dillerinin popülerlik kazanmaya başladığı bir gerçek.
14-
Dış Ticaret Ve Tanıtım'da Gastromilliyetçilik Nedir?
Günümüzde dünya gastronomi trendleri ile birlikte uluslararası arena ismini duyuran ülkeler bacasız sanayi turizmde ‘de başarı grafiğini pozitif oranda yükseltmektedir. Coğrafi işaretli ürünler ihraç edildikleri ülkede de ilgili marketlerdeki etiket tanımlarında;
* Nereden Geldiği
* Ne Zaman Geldiği
* Hangi Bölgede Üretildiği
* Verilen Gübreler,
* Ürünün Özellikleri,
* Geleneksel Ürün Adı,
-gibi bilgiler içeren etiketler ile satışa sunulur. Aynı zamanda bu gıda ürünleri ürün tanıtımlarında da yukarıdaki bilgiler ışığında tanıtılır. Bu işlem o ürünün yetişmiş olduğu bölgenin ve ülkenin ‘de tanıtımı demektir. Eğer ilgili ürün sadece o bölgede yetişiyorsa turizm endüstrisinin gelişmesinde baş rol oynayabilir. Aynı zamanda ihracatı yapan ülke için bu pozitif oranda uluslararası tanınırlığın artarak ve itibar yaygınlaşmasına vesiledir.
Özellikle tarımsal üretimde Coğrafi işaretler başı çekmektedir. Her ne kadar tohumlar gayri resmi yollar ile ülke sınırları dışına çıkarılsalarda doğal olarak sürdürülebilirliği sağlanamamakla birlikte ürün verimliliği de beklenen den çok daha düşük ölçeklerde olduğu için bu yöntemler artık rağbet görmemektedir. Bölgeye dayalı kültürel kimliği kullanan toplum yapısı’da bu tanıtımlar karşılığında ekonomik olarak gelir sahibi olmaktadırlar.
Coğrafi işaretler her ne kadar bölgenin ekonomik, kültürel ve turizm açısından kalkınmasını sağlasa da esas payı Gastromilliyetçilik esaslarında birleşeme, sahip çıkma ve ait olma duygusu ile bölgeye özgü bir kimliğin oluşmasında toplumsal dayanışma ilkelerinin sağlanmasına sebep olmaktadır.
15-
Yabancı Gıda Markalarının Gastronomi Yazarları, Gurmeler Ve Yemek Yazarları Üzerindeki Gastromilliyetçilik Anlayışı Nedir?
Günümüzden 20 sene önceye sanalda bir yolculuk yaptığımız zaman hemen hemen tüm dünyada gelişmiş dünya ülkelerinden fransız, italyan, ispanya ve 2 yada 3 tane daha ülke mutfağının yerel gastronomi makalelerinde örnek gösterildiğini göreceksiniz. Aynı zamanda yerel gastronomi etkinliklerinde aynı ülkelerin gastronomi kültürlerinin esintilerini görmek mümkün. Yerel derken dünyada herhangi bir ülkenin yerelinden bahsediyorum. "Aydın" olmanın anlamında "batılı" olmak ile eşdeğer olduğu günlerden bahsediyorum.
Buna aynı zamanda sömürge devletlerinin 2. Ve 3. Dünya ülkeleri üzerinde kurmuş oldukları toplum mühendisliğinde en ilk sıralarda yer alan kendileri için;
* En büyük,
* En iyi,
* Mükemmel,
* Ulaşılmaz,
* Yakalanamaz,
* Rekabet edilemez,
* Demokratik,
* İnsan hakları,
---gibi özenti ve hayranlık uyandıran ama gerçekte aslı ve astarı olmayan uydurma tanımlar olduğu gümüzde teker teker ortaya çıkarken özenti ve hayranlık duyan kişiler içinde hayal kırıklığı ve boş bir hayal olduğu ortaya çıkıyor. Esasında gelişmiş dünya devletlerinde yukarıda belirtilen tanımların sadece kendilerinden olanlar için geçerli olduğu rusya, ukrayna savaşı ile bir kez daha ortaya çıkarak ispatlanmış durumda. Papanın ölen insanlar için ağlaması yıllardır islam ülkelerinde ölen müslümanların acaba insan olmadığı hissini dünya kamuoyunda gözler önüne sererken oysa gelişmemiş dünya ülkelerindeki batı yanlısı aydınların' da gerçekte bordrolu memurları olduğu ortaya çıktı. Maalesef bu ülkelerden biri'de Türkiyedir.
Bunlara bir kaç örnek vermem gerekirse;
* Kendi tarihindeki bazlamayı, cızlamayı, erişteyi bilmeyenlerin tortilyadan, krep'ten ve ravyoli'den dem vurmaları,
* Kendi mutfak kültüründeki asırların samsun pidesini, niksar'ı, etli ekmeğini, Merzifon pidesini bilmeyen gurmelerin daha 19. Yy son çeyreğinde yapılmaya başlanan pizza'dan ve pizzanın olmayan tarihini yazmaya çalıştıklarını,
* Sözde günümüz Türk mutfağı şeflerinin Mükemmel bir osmanlı saray mutfağı sofrası kurarak şerbetten ve şuruplardan haberleri olduğu halde o osmanlı sofrasının ortasına aynı Lawrens’ ların Ülke Mutfağımızdaki Ağlara Bağladıkları Hain kekliklerden olan örnek Türk mutfağı şefi olarak 2,5 litrelik cococola şişesi dikip arkasına da geçerek dünya basınına nasıl poz verdiklerini,
* Türkiyedeki bazı aşçılık kurumlarının yöresel yemek yarışmalarına Türk mutfağının "T" sinden anlamayan alman, ingiliz ve italyan jüri adaylarını binlerce euro vererek davet ettiklerini,
* Türkiyedeki Aynı aşçılık kurumlarının ve mutfak akademilerinin daha mantı yapmasını bilmeyen öğrencilerini binlerce euro karşılığında italyaya makarna yapma kurslarına gönderdiklerini,
* Kendi mutfak kültürümüzdeki asırların pastırmalı perohi (piruhi, Çerkez mantısı)'nı avrupadaki yemek yarışmalarında "pastırmalı ravyoli" olarak yapıp yabancı mutfakların hanesine yazdıran mutfak fakiri sözde Türk Mutfağı ve Türk Şeflerimizin gaflarını,
* Yabancı gıda markaları tarafından mutfak kültürleri üzerinde oynanan oyunların sonuçlarını ve hedeflerdikleri gastronomide'ki haçlı seferlerine nasıl benzettiklerini,
* Ülkemizde bulunan ve üretilen yüzlerce çeşit peyniri görmeyerek illaki en ünlü Türk şeflerinin menülerine garganzola, cheddar, permessan vb. Peynirleri koydurarak aynı şeflerin basın açıklamaları ya da yemek tariflerinde kullandırarak bizim peynirlerimizin 10 katı fiyatına nasıl sattırdıklarını,
* Yabancı gıda markalarının finans desteği sağlayarak İlgili aşçılık federasyonu başkanlarına gastronomi organizasyonları ve basıl açıklamalarında yerliyse yeriz (869) dedirterek kendi ürünlerini otelcilik sektörüne sadece bir kaç referans ile nasıl sattırdıklarını,
---göreceksiniz. Mecazi anlamda; Esasında mahalleye gelen sirkte giriş ücretsizmiş. Acaba niye diye düşündüm. Bunlar parayı nereden kazacaklar? Bedavaya gösteri yapılır mı? Meğer ipin üzerindeki cambaz yürürken birileri cambaza bak cambaza derken diğerleri ise milletin cebini boşaltıyormuş, sonradan farkettik durumu. Ya bu durumu farkedemeyenlerin cahilliğine mi yanarsınız yoksa sıradaki kurban olduklarından haberleri olmadığına mı?
Yabancı gıda markaların finans ve tanıtım desteği ile 40'ından sonra aşçılık mesleğine başlamış ve 3 ayda aynı gıda markaları tarafından parlatıldıktan sonra yüzyılın Türk mutfağı şefi diyerek kamuoyuna lanse ettikleri şeflerin adına aynı gıda markaları tarafından yazılan yemek kitaplarında mutfak kültürümüzün ve lezzetlerimizin nasıl yabancı gıda markalarına indekslendiğini göreceksiniz... bu toplum mühendislikleri maalesef sadece bizim ülkemizde uygulanmadı.
Türk mutfağı bunları aştı, ama bunu başaramayan dünya da ülke sayısı çok fazla. Burada üzücü olan durum yabancı gıda markalarının hedef aldıkları ülkenin vatandaşı olan kendi insanlarına kendi elleri ile kendi insanları ile kendi mutfak kültürlerini nasıl bozdurduklarını ve söz konusu yabancı gıda markalarının hedefleri doğrultusunda üretim altyapılarına göre nasıl orijinali bozmaya çalıştıklarını göreceksiniz.
16-
Genel Anlamda Asya Ve Avrupa Ülkeleri Arasında Irkçılık Kavramı Nedir? Müslüman Ve Hristiyan Ülkeler Arasındaki Dünya Siyasetinde Farklılıklar Nelerdir?
2022 yılında dahi eşitlik ilkesi ile birlikte "modern" olmak kavramının tam olarak yapılamadığı dünyada halen karmaşalar yaşanmaktadır. Demokrasinin beşiği diye adlandırılan Avrupada başörtüsü yasakları ile başlayan "İslamofobi" çılgınlığı okullarda dahi eğitim özgürlüğünü hiçe sayarken halen "eşitliğin" ilkesinin gerçekliği tüm çıplaklığı ile ortada. Camilerin tek tek kapatıldığı yine aynı Avrupa ve Amerika terör ile islamı aynı parantezin içersine almışken akıllarda kalan soru işaretleri düşündürücü.
Günümüzde Bilinenin Ve Dünyaya Lanse Edilmeye Çalışılanın Aksine "Gerçek Dünya" daki Uygulamalarda Benzer Açılarda Daha Farklı Kavramların Uluslararası Basın Kuruluşlarının Verilerine Göre Hüküm Sürdüğü Görülmektedir;
** Avrupa ülkeleri ve ABD içerisinde eşitlik ilkesini savunan kuruluşlarının esasında dünyada "asyalı & avrupalı", "beyaz & siyah", "müslüman & hristiyan", "radikal & modern", "onlardan olan & onlardan olmayan", "asimile edilmiş & asimile edilemeyen" gibi kavramların mimarı en büyük "ırkçılar" olduğu görülmektedir.
** Dünya eşitlik ilkesini en şiddetli bir şekilde basın ve yayın organlarında savunan ülkelerin geçmişine bakacak olursak son 300 yılı dahi dikkate aldığımızda en büyük katliamların mimarı ve gerçekte en büyük köle tacirleri oldukları karşımıza çıkıyor. Günümüzde dahi uygulamalarını dikkate alacak olursak bu ülkelerin "çifte standart taşıyan" insan hakları ve demokrasi anlayışı nereye koymak gerekir?
** Yine aynı batılı devletlerin kontrolünde bulunan uluslararası en büyük silah şirketlerinin esasında "dünyada barış ve demokrasi" adına dernekler kurduğu ve bu kuruluşlar üzerinden terör örgütlerini finanse ederek yönlendirdikleri günümüzde herkes tarafından bilinmektedir.
** Uluslararası yada ülkelere özel yeşili ve doğayı korumak için kurulmuş olan kuruluşların esasında rakiplerini gerektiğinde almış yada alacak oldukları ihale ve işleri diskalifiye edebilmek amacı ile yapılandırıldığı,
** Yerel yada uluslararası büyük ilaç şirketlerinin esasında küresel hastalıkları ürettiği, öncü olduğu, teşvik ettiği, nasıl daha çok ilaç satarım düşüncesi ile hareket ettiğini görüyoruz. aynı zamanda diğer dünya ülkeleri tarafından istenilen ilaçların verilmesi karşılığında kanuni olmayan farklı amaçlar doğrultusunda taleplerde bulundukları gündüzüne çıkmış bir gerçektir.
** Yardım ve destek amacı ile tesis edilmiş olan dünyada en büyük finans kuruluşlarının esasında ülkeleri ekonomik sömürge haline getirebilmek ve kendi amaçlarına uygun siyasileri iktidara taşıyabilmek için kuruldukları tescillenmiştir.
** Demokrasi getireceğiz diye savaşlar çıkaran devletlerin tarihleri boyunca hiç bir yere demokrasi getirmedikleri, esasında halkları katlederek koas, gözyaşı ve fakirliğe yol açtıkları, aynı zamanda kullandıkları silahları dahi o halklara fatura ederek söz konusu halkları yüzyıllar boyunca sömürü haline getirdikleri görülmektedir.
** Dilinden demokrasiyi düşürmeyenlerin, en meşhur demokrasi savunucularının gerçekte arakasında duran gizli istihbarat örgütlerinin sözcüsü ve esasında "diktatör" ün ta kendileri olduğu görülmektedir.
** Din satan insanların esasında düşüncelerini rahatlıkla pazarlayabileceği bir alan olan "cehaletin" hüküm sürmesini istedikleri göz önünde bir gerçektir.
** En büyük uluslararası "hırsız" ların esasında kendi şirketlerini savunabilmek için "yerel ve uluslararası hukuk bürolarının" sahibi olduğu bu alanda yeni bir trend haline gelmiştir. Bu Alanda Uluslararası Gastronationalism konusunda yazdığım makaleleri inceleyebilirsiniz...
** Dünyada daha iyi bir yaşam için kurulmuş devlet gizli istihbaratlarına ait "fikir ve düşünce" kuruluşlarının esasında gelişmesini istemedikleri yada yönetim değişikliği yapmak istedikleri ülkelerde ya da bölgelerde "kaos" yaratmak için oluşturulduğu, ırak, suriye ve yemende sarin gazının kullanılması normal iken asla ukraynada "hristiyan ve avrupalı" oldukları için kullanılamayacağı ilgili basın kuruluşlarının spikerleri ve avrupalı siyasetçiler tarafından vurgulanmaktadır.
** Lübnan, ırak, suriye ve yemende yaşanan çatışmalarda müslümanlar ölürken normal ama rusya ukrayna savaşında mavi gözlü avrupalı oldukları için buna göz yumulamayacağı ilgili basın kuruluşları ve avrupalı devletler tarafından dile getirilmektedir. Aynı zamanda islam ülkelerinden avrupaya iltica etmek isteyen mülteciler denizde ve karada avrupalı sınır görevlileri tarafından dövülerek ölüme terkedilirken ukraynalı mültecilere avrupa ülkeleri tarafından ev verildiğini ve maaşa bağlandığını görüyoruz. Tüm ülkelerden avrupaya iltica etmek isteyen bu mültecilere uygulanan çifte standartları ve farklılıkları adil olduğu iddia edilen dünya siyasetinde nereye koyabilir nasıl tanımlayabiliriz?
2022 yılının birinci çeyreği yaşanışanlar arasında dünyada bir çok gerçeği ortaya çıkardı. Özellikle koronavirüs sürecinden kurtulup tam maskeleri çıkarmışken rusya ve ukrayna savaşı ile miğferi takmış bulunduk. Avrupanın ukraynalı Mülteci ve mültecilere davranış biçimleri ile kuranların amaçları doğrultusunda tüm bu kuruluşların "egemen güçlere" hizmet ettiğini gördük. Maalesef Avrupa devletleri ve Amerikanın gerçekteki iki yüzlülüğü tüm çıplaklılığı ile bir kez daha ortaya çıktı.
Kısacası isminde ne var ise 2. Dünya savaşından sonra dünyanın neresinde olursa olsun ama kuranların amaçları doğrultusunda egemen güçlere hizmet ettiği, esasında anlamının tam zıddı "amacı doğrultusunda" yapılandırıldığını göz önüne alacak olursak güçlü olanın kazandığı ve beş kişinin yönettiği bir dünyada yaşıyoruz.
17-
Mutfakta Siyaset Varmı'dır?
Son 25 yılı dahi dikkate aldığımız Türkiye kadar olmasa'da dünyanın her ülkesinde aşçı dernekleri, federasyonları ve konfederasyonları hızla çoğalmaktadır. Aynı ölçüde mutfak ve yemekle ilgili tv programları ve yemek yarışmalarının hızına yetişilemiyor adeta. Yerli ve yabancı gıda markalarının destek ve katkıları ile gastronomi organizasyonlarının yanı sıra unesco yaratıcı şehirler ağına girebilmek için çok büyük sermayeler harcanıyor.
Günümüzde gastronomi şehri olabilmek ve gastronomi turizminden pay alabilmek için çok büyük projeler hazırlanıyor. Eğer bir yerde hareket varsa emin olunuz ki mutlaka siyaset vardır. Bu bazen ilgili bölgelerin menfaatine hizmet etsede, bazen de gastromilliyetçilik açısından tam aksi doğrultasında da gerçekleşebiliyor. Her ülkenin Mutfağında ve gastronomi çalışmalarında da dolayısı ile pozitif ve negatif ölçülerde "siyaset" vardır. Her geçen günde mutfaktaki siyaset artmaya devam etmektedir.
Uluslararası gastronomide mutfakta siyasetin en somut hallerini gördüğümüz ispanya ve fransa ekolü 2022 dünya gastronomi trendleri makalemde de belirttiğim gibi bana göre son 10-15 yılını yaşıyor. Gastromilliyetçilik akımlarının dünya kamuoyunda daha da yaygınlaşması ile birlikte insanlara dayatılmaya çalışılan mutfak akımları kaybedecek ve yerel önümüzdeki 5 yıl içerisinde adeta bir kabak çiçeği gibi açacak.. Aynı ekolün değerlendirme kuruluşu olan ve mutfakta siyasetin assolisti Michelin bu sürede ya daha dürüst ve samimi olup prensiplerini değiştirerek yelpazesini genişletecek yada popülerliğini ve güvenilirliğini çok büyük ölçüde oda kaybedecek.
Buna bir örnek vermem gerekirse bana dünyada miçhelin yıldızlı "bir helal" restoran gösterebilirmişsiniz? Peki bu dünyadaki helal restoranların hepsi bu yıldızı alamayacak kadar başarısız mı? Hayır. Miçhelin yıldızlı restoranlardan daha başarılı ve daha lüks olanlarda var. Peki neden verilmiyor sorusunun cevabını yukarıda çok detaylı bir şekilde açıkladım... Dünyada aşçılık ve gastronomi konusunda dahi en prestijli ülkeler ait olan okullar dahi bunu kabul etmemekle birlikte maalesef gastronomideki siyasetin ait oldukları gastromilliyetçilik şemsiyesi altında vazgeçilmez yeni mutfak akımlarındaki bir figüranı ve parçasıdır. İlgili muhatapları tarafından şimdi ve gelecekte gerektiğinde altyapıları gastromilliyetçilik esaslarında faydalanılmak üzere tesis edilmiş olmakla birlikte bu tür kullanımlarada elverişlidir.
Bu konuda gastronomide haçlı seferlerinden mutfağımız galip çıktı isimli bir makale kaleme almıştım. Toplumun bir parçası olarak gastromilliyetçilik konusunda ödün vermemekte fayda var. Her coğrafya ve her devlet kendinden olanı korumakla görevlidir. Saygı duyulduğu takdirde saygı duymak insanlığın da vasıflarından olsa gerek. Ayrıca Dünyada Türk mutfağını ve Türk mutfak kültürünü dikkate almamız gerekirse, Dünyadaki her toplum gibi önce biz demesini öğrenmeliyiz ve önce kendimizden olanı keşfetmeliyiz. Daha sonra ise dünyada bulunan başka coğrafyalar ve başka mutfaklar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmalıyız.
Unutmamamız gerekirse yukarıda vermiş olduğum örneklerde de çok net bir şekilde belirttiğim gibi geçmişte olduğu gibi eğer birileri çıkarda günümüzde "mutfakta siyaset olmaz, siyaseti mutfağa sokmayın" diyorsa eğer bilinki mutfaktaki siyasetin en alasını o yapıyordur, yada mutfakta siyaset yapan gıda markalarının bir piyonu veya sözcülerinden biri olmakla birlikte bu konuda ciddi menfaatleri vardır. Gastronomide siyaset ve mutfakta siyaset kavramlarını önümüzdeki yıllarda çok daha faz duyacağımız bir gerçek.
Ayrıca diğer gerçeklerden biri de gastromilliyetçilik kavramı ve değerleri...
Her kes kendi mutfağını ve mutfak kültürünü benimser ve daha yukarıda tutarak daha fazla değer verir. Bu konuda akademik bilgiler ve araştırmalardan doğan sonuçlar hakkında bilgisi olanlar daha seviyeli değerlendirmeler yapsalarda aidiyetlik duygusu mutlaka bir yerlerde kendini gösterecektir. Gastromilliyetçilik en belirgin örneklerini uluslararası siyasette
Gastronationalism ile varlığını daha çok göstereceği gibi önümüzdeki günlerde daha çok konuşulacağı bir gerçek.
18-
Gastromilliyetçilik Kavramında Sonuç Olarak Genel Bir Değerlendirme Yapmam Gerekirse;
2022 dünya yemek trendleri & restoran trendleri isimli makalemde de belirtmiş olduğum gibi yeni pişirme teknikleri ile mutfak kültürlerinde bir çok yemeği geliştiren yenilikçi şefler disiplini elden bırakmamaktadırlar. Her ne kadar sunum tekniklerinde yenilikler olsa’da bunlar sadece bazı özel restoran ve otel menülerinde kaldığı gibi geleneksel yemek kültürünü toplumun çoğunlukta rağbet gösterdiği esnaf lokantaları, gelenekseli koruyan etnik restoranlar, şölen ve şenliklerde yapılan yemek gelenekleri korunmaktadır.
Sağlıklı beslenme odaklı yerel ürünlerin rağbet gördüğü geçmişe dönüş günümüzde yeni gastronomi trendleri arasına girmiş durumda. Bu anlamda uluslararası zincir markalar’da mecburen menülerini hizmet vermiş oldukları bölgenin yöresel mutfak ürünleri ile güncellemek zorundalar. Kruvasan'nın tarihine baktığımız zaman 13. Yüzyıl dan itibaren Avusturya'da farklı şekillerde yapılmıştır.
Gastromilliyetçilik Ve Aidiyetlik Örneğinde Avusturya'da Biriken Avrupa Orduları Üzerinde Denenen Düşmanın Simgesini Bir Ekmek Olarak Yemek Ve "Yenmek" Psikolojisi...
1683' bir gastromilliyetçilik örneği ve siyasetin mutfağa yansımalarının bir örneği olan Avusturyalı fırıncıların osmanlı askerlerinin simgesi olan ve ilk defa "hilal" şeklini vererek bir ekmek (kruvasan) şeklinde Avusturya da birleşen Avrupa ordularının askerlerine cesaret verebilmek için Türkleri yiyerek bitireceksiniz diye ikram etmeleri ve o günden sonrada başta Fransa, ingiltere ve çeşitli Avrupa ülkelerinde "kruvasan" hilal şekli ile en sevilen lezzetlerden biri haline gelmiştir ve sonrasında şekli hiç değişmemiştir.
19-
Uluslararası Gastronomi Araştırmalarına Göre Dünya Devletleri Gastromilliyetçilik Konusunda kazançları...
Gastromilliyetçilik alanında faklılık ve bakış açılarından kaynaklanan fikir zenginliği bakımından ilgili konu hakkında daha önce de araştırmalar yapan bazı akademisyen ve alaylı meslektaşlarımla sohbetlerim esnasında Uluslararası Gastronomi Araştırmalarına Göre Dünya Devletleri Gastromilliyetçilik Konusunda Aşağıdaki Maddelerin Farkına Varmış Durumda;
* Kollektif Kimliğin Oluşması,
* Turizm Endüstrisi,
* Politik Dinamiklerin Harekete Geçirmek,
* Gastronomi Turizmi’nin Gelişmesi,
* Uluslararası İtibar,
* İhracat Gelirleri,
* Uluslararası Pazar Tanıtımları,
* Küresel Ve Ulus Ötesi Pazarlar,
* Dünya Gastronomisinde Söz Sahibi olabilmek,
* Sürdürülebilir Üretim,
* Toplumsal Birleşme,
* Sürdürülebilir Gelir Kaynakları,
* İç Ticarette Kalkınma
* Dış Ticaret Gelirleri,
* Üretim Den Kaynaklanan İstihdam
* Yerel Ürünlerin Oluşturduğu Pazar,
* Markalaşmanın Sağladığı İş Gücü Ve Gelirleri…
-ekonomik gelir kaynakları ve toplumsal birliğin sağlanması gibi bir çok alanda faydalı olan gastromilliyetçilik ve Gastrodiplomasi özellikle günümüzde bir çok dünya ülkesinin dikkatini çektiği gibi mercek altına alınarak detaylı bir şekilde incelendiği’ni görüyoruz.
Gastromilliyetçilik ve en yeni tanımlardan olan Gastrodiplomasi birbirini tamamlayan iki ayrı kavram olduğu gibi uluslararası gastronomide sıkça karşılaşacağımız aşikar. Mutfak kültürleri topluma tanıtmanın en iyi yollarından olan bu kavramalar aynı zamanda siyasetin topluma yansıtılmasında bir iletişim aracı olarak en elverişli kaynaklardan da biri haline gelmiştir.
20-
Gastromilliyetçiliğin Manevi Boyutta Toplumsal Birliktelikte Oluşturduğu Kazanımlar...
Bu konuda toplumsal birlikteliğin sağlanmasında bazı kavramlar vardırki kendiliğinden oluşur. Aynı zamanda bu kavramlardan bazıları yerel ve devlet yönetimlerininin iligili stk'lar ile desteklendiği takdirde pozitif açıdan çok daha büyük gelişmeler gözlenebilir. Aidiyetlik duygusu ve mutfak kültürünün benimsenerek gelişmesi, gastronomi ve mutfak sanatları alanında eğitimler ile geliştirilmesi, orijinali koruyarak sunumların daha çekici hale getirilmesi uluslararası arenada ilgili ürünlerin daha çok beğenilmesine ve daha fazla kitleye ulaşmasında önemli rol oynar.
Bu sadece ürünler ile değil ilgili mutfak kültürünün de daha fazla kitleye ulaşması ve daha fazla insan tarafından aranılan ürün yada kültür olmasına da vesile olur.
* Mutfak Milliyetçiliği,
* Kültürel Zenginlik,
* Tarihsel Zenginlik,
* Kültürel Miras,
* Ata Mirası,
* Ulusal Mutfak,
* Aidiyetlik,
* Toplum Adetleri,
* Tarihsel Gelenek,
* Yemek Kültürü,
* Kültürel Kimlik,
* Coğrafya Kültürü,
* Toplumlar Arası Kültürel Bağlar,
--anlamlarına da gelmekle birlikte özellikle devletlerin bir çok açıdan kullanabileceği elverişli bir araç olarak derinleşmeye devam edecek gibi gözüküyor. Bir çok düşünce kuruluşu ve terör amaçlı düşünceler tarafından da kullanılmaya elverişli olan Gastromilliyetçilik farklı düşüncelerin topluma aktarılmasında bir silah olarak kullanılacağı gibi akıllı bir şekilde kullanıldığı takdirde amaçları başarıya taşıyacak bir araç olduğu kesin gibi gözüküyor.
Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR
Osmanlı ve Türk mutfağı Dünya Gönül Elçisi
Uluslararası Gastronomi ve Mutfak Danışmanı
Makalemin sonunda mutfak sanatlarında uzman gastronomi araştırmalarında deneyim sahibi akademisyen meslektaşlarımın bazılarının "Gastromilliyetçilik" hakkındaki görüşlerine de yer vermek istedim.
Sağolsunlar arkadaşlarım bu çağrıma karşılık vererek gastromilliyetçilik konusunda farklı bakış açılarından oluşan düşüncelerini benimle paylaştılar. Makaledeki düşüncelerin fikir zenginliği açısıdan saygıdeğer meslektaşlarımın bu konudaki görüşlerini'de paylaşmak istedim. Kendilerine ayrıca teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
21-
Veyis DURDU
Dünya Gastronomi Örgütü Danışma Konseyi Üyesi
Gastronom- Sürdürülebilir Gastronomi Danışmanı
Gastromilliyetçilik; Gastromilliyetçilik dünyadaki kaynakların azalması, iklim değişiklikleri, daralan ekonomik pazarlar ve küreselleşmenin getirdiği bu bütünleşmenin ve silikleşmenin sonuçlarına karşı bir tepki olarak da doğmuştur. Hızlıca globalleşmesi devam eden dünyada, küresel markette otantiklik ve egzotizm rekabetinin baskısı altında gıda ürünlerinin millilik iddialarının önemi giderek önemli hale gelmiştir.
Gastro milliyetçilik, nedenler ve zorunlulukların bir sonucu olarak, ulusal bağlılığın duygusal gücünü yaratmak ve sürdürmek için gıda üretimi, dağıtımı ve tüketiminin kullanımını tanımlayan yeni bir kavramdır. Ayrıca gastromilliyetçilik, gıda üretimi ve pazarlamasında milliyetçi duyguların kullanımını ve etkisini ele alır. Gastro-milliyetçilik açısından yemek, kollektif kimliğin temel bir yönüdür. Günümüzde ulusal veya yerel ürünleri teşvik etme veya ulusun mirasının bir parçası olarak görülen gıda maddelerini koruma amacıyla birçok hükümetin politikasıdır.
Bu itibarla, yerelleştirilmiş yemek kültürlerini ve yöresel ürünleri milliyetçi projelerle birleştirmenin politik dinamiklerini keskin bir şekilde ortaya çıkardığı için bu kavram özellikle küresel ve ulus ötesi pazarlar bağlamında son derece faydalı ve zorunlu kabul edilmektedir.
22-
Mehmet Sedat İPAR "Dr. Öğr. Üyesi"
Türk Mutfağı ve Yöresel Lezzet Araştırmacısı "Sinop Üniversitesi"
Gastromilliyetçilik; Bir yumuşak güç olarak dünyanın çeşitli toplumları üzerinde bir nüfuz kurabilmek; sosyal ve psikolojik anlamda olumsuz imajı iyileştirmek ve böylelikle sadece siyasi anlamda bir hegemonya kurmanın yanı sıra kamu diplomasisi kaynaklarını kullanarak dostane ilişkiler kurabilmek esasında dijital teknolojilerin dünyada yayılmaya başlaması ile eşdeğer bir geçmişe sahiptir denilebilir. Öyle ki; özellikle 2000’li yılların başlangıcından itibaren ülkelerin önemli bir kültürel değeri olan gastronomi zenginliği ve mutfak kültürleri, kültürel bir diplomasi aracı olarak, devletler ve farklı milletler arasında olumlu ilişkiler kurulması aşamasında bir köprü görevi üstlenmektedir.
Günümüzde ülkeler geliştirdikleri gastrodiplomasi stratejileri ile sahip olduğu yiyecek ve içeceklerden faydalanarak ulusal imajını iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Bazen bir veya birkaç yöresel yemeğin bazen de tamamıyla ülke mutfağının marka haline getirilmesi yönünde sergiledikleri çalışmalar ile kendisine karşı dış dünyada var olan olumsuz tutumları iyileştirmeye veya kendisine çok daha uzak ülkelerin vatandaşlarında farkındalık ve imaj oluşturma çabaları yürütmektedir. Bu çerçevede Gastromilliyetçilik kavramı, bir ulusun kimlik değerleri ile mutfak değerlerinin bir araya getirilerek, etnik ve milli mutfağın korunmasını, gelecek nesillere aktarılmasını ve toplum içerisinde bütünleştirici bir değer olarak kabul görmesini savunmaktadır.
Özellikle geride bıraktığımız 7-8 senelik bir süre boyunca ülke çapında coğrafi işaretli yiyecek içeceklere ve gastronomi öğelerinin coğrafi işaret almasına yönelik çalışmalar gastromilliyetçilik kavramının içselleştirilmesinde oldukça önemlidir. Çünkü ürünlerin belirli standartlar çerçevesinde şekillendirilmesi ve bu standartların en azından Avrupa Ülkeleri arasında geçerliliğinin olması, herhangi bir zaman diliminde “x yemek bize ait”; “y tatlısı bizimdir” şeklindeki çıkışların da önünü kesecektir. Diğer taraftan gelişen gastromilliyetçilik duyguları ile toplum içerisinde günümüzde olduğu gibi dünyanın çeşitli ülkelerine ait yemeklere, içeceklere, tatlılara yönelik çığrından çıkmış bir hayranlık yerine, daha törpülenmiş ve kendi kültürüne ait olanları daha az ötelemiş bireyler oluşacaktır.
Bütün bunlardan ise güç olarak bir üst boyut olan gastrodiplomasi kavramı ile ulusal mutfak değerlerimiz diplomatik bir güç ya da yumuşak güç olarak etkin şekilde kullanılacaktır. What do you think about Turkish Cuisine? Sorusuna sadece aaa, ı know Turkish kebab, lahmacun, döner, baklava tarzında cevaplar yerine daha milli ve kültürel yemeklerimizin bilinerek cevaplanmasının temelindeki en önemli dönüm noktası gastro milliyetçilik kavramının ülke vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm dünyadaki uluslar içerisinde kültürel bir farklılık olarak değerlendirilmesinden geçmektedir.
23-
Selma ATABEY
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi "Öğretim Görevlisi Yöresel Yemek Araştırmacısı"
Gastromilliyetçilik; Bilindiği üzere coğrafyanın mutfağı vardır. Çünkü o mutfağın temelini o bölge iklim yapısı ve coğrafyası şekillendirir. O bölgede yetişen ürünler, o bölge ikliminin müsaade ettiği şekilde gelişir. Örneğin Ege’de yetişen ot, Marmara’da aynı özellikte olmaz. Elazığ’da yetişen mor reyhan başka yerde rengini kaybederek yeşile döner. Aynı boyutta, aynı renkte ve aynı lezzette olmaz.
Dolayısıyla bu yerel ürünlerle üretilen ürünler farklı yöresel yemeklere döner. Aynı zamanda sıcak olan yerlerde hafif, soğuk memleketlerde ise vücudun ihtiyaç duyduğu enerji arttığı için, enerjiyi sağlayacak şekilde daha yağlı, daha baharatlı hatta acılı ve daha tatlı yemekler kendini gösterir. Bu genel geçer durum haricinde kültürde o coğrafyanın mutfağını etkiler. Yani söylemem o ki sadece coğrafya değil, kültürler yani milletlerde mutfak kültüründe olmazsa olmazlardandır. Millet varsa farklılıklar, kendine has, karakteristik özellikler vardır. Her bölge sadece coğrafi özelliklere göre farklılaşmaz.
Dini inanışlarına, göçlerine, savaşlarına, gelenek göreneklerine, yaşama şekillerine göre de farklılaşır. Farlılaşmalıdır da. Ne kadar farklı kültür ve coğrafya varsa o kadar farklı mutfak olmalı ve tek tip benzerleşen, küreselleşen mutfak olmamalıdır. Bu noktada düşünülmesi gereken kavram ise Gastromilliyetçiliktir. Fransız tarih Devrimi olarak adlandırılan Annales Ekolü psikoloji, sosyoloji, tarih, edebiyat vb. bilim dallarının da incelenmesi gerektiğini savunmuştur.
İşte bu noktada o coğrafyada yaşayan bireylerin psikolojik etkileri, bu etkileşimin sosyal hayata yansıması ve sosyolojik etkileri, göçleri, savaşları gibi tarihi değerleri hatta nüfus bilimi dahil tüm etkenlerin değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Mutfak kültürü olarak baktığımızda farklılıklar bu bütünsel bakış açısıyla oluşmakta ve kimlik oluşturmaktadır.
24-
Osman GÜLDEMİR
Doktor Öğretim Üyesi “Anadolu Üniversitesi”
Osmanlı ve Türk Mutfağı Araştırmacısı & Yazar
Gastromilliyetçilik, toplumun sahip olduğu değerleri özellikle mutfak bağlamında ele alan, gastronomik değerleri korumaya, farkındalık oluşturmaya ve korumaya yönelik tutum ve davranışlar bütünüdür. Bu vasıtayla mutfak kültürünün sürdürülmesi ve milli yemekler ile katma değer sağlanması mümkündür. Dolayısıyla ev dışı tüketimin yoğun gerçekleştiği yiyecek içecek işletmelerine ruh katan aşçıların milli tutumlarının etki güçlerinin oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yani ilk bakışta küçük görünen bir menü kaleminin gastromilliyetçilik bağlamında muazzam bir etkileşimi söz konusudur. Yöresel gıdaların ve milli yemeklerin öncelenmesi hedeflenmelidir.