Mutfak Bizi Zehirliyor Mu?

Mutfak Bizi Zehirliyor Mu?

Çiğ etlerin yenilebilir olması için çürütüldüğü dönemden ateşin bulunmasıyla pişirilmesine, tarımsal üretimlerle birlikte sadece toplayıp avlayarak yapılan beslenmeden daha..

Mutfak Bizi Zehirliyor Mu?
"Öğretim gör. Selma ATABEY"
 
Sağlık İçin Hayatımızda Olan Ve Bugüne Taşınması Tıp Kitaplarıyla Mümkün Olan Mutfak, Günümüzde Bizi Zehirliyor Mu?
 
Canlı varsa beslenme var. İnsanlık tarihiyle birlikte beslenme de zaruri bir ihtiyaç hayatta kalabilmek için. Günümüze gelene kadar çok değişim geçirmiş. 
 
Çiğ etlerin yenilebilir olması için çürütüldüğü dönemden ateşin bulunmasıyla pişirilmesine, tarımsal üretimlerle birlikte sadece toplayıp avlayarak yapılan beslenmeden daha çeşitli, daha farklı ürünlerle beslenmeye gelene kadar çok değişmiş. Bunlar ciddi değişimler ve gelişimler tabi. Tarih olmuş, önemli tarihi olaylar olarak girmiş kitaplara. 
 
Çürümüş et yerine pişirebilmek, varsa toplamak yerine istediğimizi istediğimiz miktarda yetiştirebildiğimiz hale gelmek elbette gelişim. Hangi yiyecek ve içeceklerin nelere iyi geldiği veya gelmediği ise zamanla edinilen tecrübelerle birikmiş ve bir müddet sonra insanlar sağlığı korumak için, sağlıklı kalmak için veya iyileşebilmek için beslenir olmuş. 
 
Ne zaman mı? 
 
Şirvani döneminde mesela. Muhammed Bin Mahmûd Şirvani 15. Yy da Anadolu’da ismi duyulmuş ünlü bir hekim. Yazdığı birçok eser tıp içerikli ve amaçlı. Yemek kitabı olarak kaleme alınan ise bizim şimdi düşündüğümüz gibi bir yemek kitabı değil aslında. Şirvani Arapça ve Türkçe olarak Arap ve Türk yemeklerinden örnekler üzerinden, hangi yemeklerin, hangi hastalıklara iyi gelebileceğini ve nasıl kullanılması gerektiğini anlatmış. Yani kelimenin tam anlamıyla reçete etmiş. 
 
Gelelim Mehmet Kamil’e. 
 
Batı disiplinine uygun ilk tıp fakültesi olan Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’de hoca olarak geçiyor kayıtlarda Mehmet Kamil.  Yazdığı basılı ilk yemek kitabı olarak bilinen “Melceü’t Tabbahin’de aslında Şirvani’nin Kitabü’t-tabih’inde olduğu gibi. Yine Manisa İl Halk Kütüphanesi yazmaları arasında 1848 numaralı mecmuanın ilk eseri “Kitâb-ı Me’kûlat içerisinde 92 yemek tarifinin ardından çeşitli hastalıklara iyi geleceği ve tedavi ederken kullanılabileceği belirtilen macun ve şerbet tarifleri yer alıyor. 
 
Görüldüğü üzere zaruri bir ihtiyaç olarak hayatımızda olan beslenme ve mutfak, zaman geçtikçe tedavi ve sağlık amaçlı kullanılmaya başlanmış. Mesela ıspanak kış dönemlerinde Osmanlı şifahanelerinde ilaç niyetine her gün pişirilir ve hastalara yedirilirmiş. 
 
Zaman içerisinde alışılan, herkes tarafından kabul edilen yemek pişirme ve beslenme şekilleri o toplumun karakteristiği olmuş. Yani edinilen bilgi ve alışkanlıklardan oluşan birikimler mutfak kültürünü oluşturmuş. Yerel, yöresel farklılıklar ile her toplum kendi kimliğini ortaya koymuş. 
 
Böylece mutfak kültürel bir unsur olarak farklı bir misyonla çıkmış karşımıza. 
 
Sonra ne olmuş? 
 
Daha hızlı olmuş. Daha estetik olmuş. Daha ilginç olmuş. Daha farklı olmuş. Yerele ait veya değil daha çok çeşit olmuş ya da daha çok miktarda olmuş. Coğrafyamıza ait olmayan ürünler mutfağımıza, yemeklerimize girmiş. Daha çok üretelim ve daha çok tüketelim (veya israf edelim) diye, besin ihtiyacı yaşamayalım diye genetiği değişmiş, hormonlu olmuş ve hatta zamansız, mevsimsiz olmuş. 
 
Sonuç yediklerimiz sağlığımızı iyileştireceğine fark etmeden zarar verir olmuş. 
 
Bizi beslemek yerine sadece doyurmuş ve bize keyif vermiş kabul. Ama bizi iyileştirmemiş, sağlığımızı korumamış. İnsanoğlunu diğer canlılardan ayırt eden özelliği aklı değil mi? İşte bu güçlü mekanizma girmiş devreye ve tekrar yerele dönüş, doğala dönüş için bir özlem, bir yönlendirme oluşmuş. 
 
Ama dikkat! 
 
Bu yerele ve doğala dönüş evlerde, evimizin mutfaklarında başlamış. 
 
Hazıra karşı uyarıyor beslenme uzmanları ve tıp doktorları. Sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak için doğal ürünleri tüketmeyi öneriyor. İşte tam da bu noktada soruyorum size SAĞLIK İÇİN HAYATIMIZDA OLAN VE BUGÜNE TAŞINMASI TIP KİTAPLARIYLA MÜMKÜN OLAN MUTFAĞIMIZ, GÜNÜMÜZDE BİZİ ZEHİRLİYOR MU?
 
Kaynaklar;
Acar Tek N., Sürücüoğlu M., S. (2014). “Basılmış Olan İlk Türk Yemek Kitabı “Melceü't - Tabbâhin” . Gazi Türkiyat, Bahar Cilt 14: 225-229.
KUT, Günay (Son Okuma ve Düzeltmeler), Musa DAĞDEVİREN (Tarifleri Uyarlayan) (2017). Kitâb-ı Me’kûlât. Bilinmeyen Bir Osmanlı Yemek Kitabı. İstanbul: Ruhun Gıdası Kitaplar (RGK) Yayınları.


Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not::
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler