Mutfaktaki Emekçi Kadınlarımız
Șef Sinan Türetken
Anadolu kültürel yaşantısının en belirgin özelliklerinden biri olan ataerkil yaşam şeklinin, yanlış uygulanması ve amacından saptırılması sonucunda ortaya çıkan kadın - erkek ikilemindeki dengesizlik ve çekişme, toplum içinde olduğu kadar birçok iş kanadında da kadınların varlığını ve potansiyelini olumsuz etkilemiştir.
Ataerkil toplum düzeninde fiziki gücü olan kesim, var olan o gücünü yaşam koşullarını daha iyiye götürmek, kriz ve sorunları çözme sürecinde kullanmak amacıyla tutması gerekirken maalesef ki bu amaç saptırılarak karşı cinse baskı şiddet ve geri planda tutarak uygulanmıştır. Ve bu uygulama iş dallarında da kendini göstermiştir.
Mesleğin Cinsiyeti Olmaz...
Sahip olduğunuz işe olan sadakatiniz ve o işi yapma şekliniz hayattaki duruşunuzu gösterir. İstisnai iş grupları haricinde bütün sektörlerdeki meslek grupları cinsiyet ayırımı olmaksızın her insanın yapabileceği mesleklerdir. Bir meslek düşünün ki insanların beslenmesine yön veren sağlığına yön veren bir besin zincirinin dengeleyicisi konumunda. Ve tabi ki de bununla birlikte ağır koşulları da beraberinde getirir.
Mutfaklar sert çalışma koşullarının olduğu ortamlardır. Uzun çalışma saatlerinin yanında riski yüksek ve yapılacak...
Bir hatanın telafisi çok zor olan bir iştir. Bunu başarabilmek için gerekli olan tek şey işe inanmış bir irade ve işine sadık bir karaktere sahip olmaktır. Mutfaklarımız hem psikolojik hem de fiziki açıdan ağır çalışma koşullarına sahip olsa da, emekçi kadınlar her zaman kendilerine yer bulmuş ve adlarından söz ettirmeyi başarmışlardır. Her geçen yıl mutfaklarımızdaki kadın çalışan sayısı artmaktadır.
Tabi bunun önünü açan şey, vizyonlu lider ruhlu şefler ve yöneticilerin çabasıdır...
Bu konuda biz erkek şeflere çok büyük iş düşmektedir. Mutfaklarda kadın çalışanlarına değer veren ve sayılarını bir hayli yüksek tutmaya çalışan bir şef olarak bunu net olarak söyleyebilirim ki mutfağınızda kadın çalışanlarınız var ise o mutfak çok daha tertipli ve düzenli bir seviyeye gelir.
Daha temiz bir çalışma alanı olur, aradaki iletişim seviyesi daha kaliteli bir çıtaya yükselir ve yapılan sohbetlerin bile şekli değişir toparlanır. İşinin ehli usta bir kadının dişini tırnağına takarak birçok erkek ustadan daha iyi iş çıkardığına ve daha canla başla çalıştığına çok tanık olduk ve bunu tecrübe edindik.
Kadın ya da erkek ayırmaksızın her zaman mutfaklarımızda yer verdik ve bu şekilde devam ederek bunu daha da genişletmeliyiz...
Kadın çalışanlar konusunda sektörümüzde hala aşamadığımız noktalar geçemediğimiz bazı zihniyetler mevcut belli bölgelerde. Erkeklerin yaşam düzenindeki kadın faktörünü düşünürsek, erkelere oranla daha vefakâr daha cefakâr ve anaç ruhlu toparlayıcı etkisini görmüş oluruz.
Mutfaklarımızda da bu değerlerin yansıması sonucunda olumlu etkilerini yaşarız. ..
Her ne kadar uzun çalışma saatleri de olsa riskli çalışma ortamları da olsa mutfağımızdaki ter döken kadınlar her zaman bu koşullara ayak uydurmuş ve her işin de üstesinden gelmeyi başarmışlardır. Bazıları temizlik işlerinde, bazıları en ağır bölümlerden biri olan sıcak mutfakta koca koca kazan tencerelerin başında ya da o tencereleri taşırken, bazıları ise pratik zekâsının verdiği tecrübeyle mutfak içinde bir bölüm yönetip personel yetiştirirken.
Yeri şekli ne olursa olsun mutfak içinde her zaman hakkını vererek çalışan kadınlarımızın daha iyi yerlere geleceğinden hiç şüphe yok…
Hayatımızın her noktasında olduğu gibi çalıştığımız işte de kadınlarımız hep vardı ve var olmaya da devam edecektir. ..
8 Mart 1857 yılında ABD ülkesinde 120 emekçi işçi kadının ölümüyle sonuçlanan ve bir yas günü olarak başlayan 8 Mart haftasına geldiğimiz şu günlerde biraz olsun toplumumuzdaki bu kanayan yaraya dikkat çekmek ve farkındalık yaratabilmek amacıyla bu konudaki düşüncelerimi ve sektörümüzdeki olması gerekenleri sizlerle paylaşmak istedim.
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere...
Kadınlar İçtimai Hayatta Erkeklerle Birlikte Yürüyerek Birbirinin Yardımcısı Ve Destekçisi Olacaklardır"... "M. Kemal Atatürk"
Mutfakla Kalın...