Yeni Medya ve Yemek Kültürü
Ayşegül Elif ÇAYCI
Yeni medya ve yemek kültürü ilişkisini ele aldığım bu başlık altında, öncelikle yeni medya tanımı ve yeni medyanın özelliklerinden bahsedeceğim. Sonrasında dijitalleşen medya ve sosyal medya çağında, aslında ihtiyaçlar hiyerarşisinin birinci basamağında yer alan yemek ve yemek kültürleri konusunun, yeni medyada nasıl yer aldığına, metalaşan yemek kültürünün yeni medyada bir tüketim ve gösteriş unsuru haline dönüşmesinden bahsedilecektir.
Öncelikle yeni medya nedir? Sorusuyla başlayarak kavramın tanımını yapmak gerekmektedir. Bu konuya, sıkça bahsedilen popüler kategorileri listeleyerek soruyu yanıtlayabiliriz. İnternet, web siteleri, multimedya, bilgisayar oyunları, CDROM’lar, sanal gerçeklik gibi kategoriler, yeni medya içinde bahsedilen popüler kategoriler arasında yer almaktadır. Örneğin; bilgisayar programları aracılığıyla düzenlenen dijital videolar, 3D animasyonları kullanan uzun metrajlı filmler, bunların her biri yeni medya kapsamında değerlendirilecek öğeler arasındadır.
Bu örneklerde de görüldüğü gibi; yeni medyanın popüler tanımı, üretimden ziyade dağıtım ve sergileme için bir bilgisayarın kullanılmasıyla tanımlanabilir. Dolayısıyla, geleneksel medyanın dijitalleşme süreci, yeni medyanın oluşma süreci yeni medyayı oluşturmaktadır. Bilgisayar kullanılarak hazırlanan metinler, CD-ROM’a konan ve bunları görüntülemek için bir bilgisayar gerektiren fotoğraflar yeni medya olarak kabul edilir.
Dijitalleşmenin bir bütün olarak kültür üzerindeki etkilerini anlamaya çalışmak, oldukça kısıtlayıcıdır. Medya içeriğinin üretimi ve medya depolama aygıtı olarak bir araç olarak kullanılan bilgisayardan söz ederken, ondan ayrıcalıklı bir şekilde bahsetmenin anlamı yoktur. Bütün bunların hepsi kültürel dilleri değiştirmek ya da kültürü olduğu gibi bırakma noktasında aynı potansiyele sahiptir (Manovich, 2002, s. 43). Bununla birlikte, matbaa baskısının bulunuşu da, fotoğraf baskısının icadı da kültür üzerinde devrimci bir etkiye sahiptir. Bugün de yeni bir medya devriminin ortasındayız.
Çünkü kültür, bilgisayar aracılı üretim, dağıtım ve iletişim biçimleriyle şekillenmektedir. Bu yeni devrim, daha önce gerçekleşen devrimlerden çok daha derin etkilere yol açmaktadır. Matbaanın icadı, medyanın dağıtımı ile ilgili değişikliklere yol açarak, kültürel iletişimin sadece belirli bir aşamasını etkilemiştir. Oysa ki bilgisayar aracılığıyla gerçekleşen medya devrimi; bir kitaba ulaşma, manipülasyon, depolama ve dağıtım gibi unsurlar dahil olmak üzere tüm iletişim aşamalarını etkilemiştir. Ayrıca, medya metinleri, hareketsiz ve hareketli görüntüler, ses ve mekânsal yapılar üzerinde de etkili olmuştur.
Yeni medya kavramının ve kavramı açıklamak için kullanılan yaklaşımlar, yeni medyanın temelini oluşturan bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler ve faaliyet gösterdikleri ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşüm bağlamında ele alınmaktadır. Yeni medya kuramı, dijital teknolojilerin son çeyrek asırdan bu yana dünyamızı dönüştürdüğü fikri ele alınmaktadır. Lev Manovich’in “yeni medya dili” olarak adlandırdığı, enformasyon toplumunu tanımlamak için rutin olarak kullandığımız sözler, metaforlar ve anlatılar, gerçek dışı bir dünyayı yansıtan bir değişim dilidir (Manovich, 2002, s. 22).
Eski ve yeni arasındaki bağlantı ve eskinin yeniye etkisini, Roger Fidler “medyamorfoz” kavramı ile açıklamaktadır. Fidler’e göre; yeni medya kendiliğinden ya da geçmişten bağımsız olarak bir anda ortaya çıkmamıştır. Konvansiyonel medyanın aşamalı olarak geçirdiği medyamorfoz neticesinde yeni medya ortaya çıkmıştır. Meydana gelen değişim ve dönüşümler, eski olanın ölmesi ya da tamamen ortadan kalkması anlamına gelmez. Gerçekleşen değişim, bir uyum sürecinden geçerek, yeni olanın yoluna devam etmesiyle sonuçlanmaktadır (Fidler, 1997, s. 23).
Medyanın dijitalleşmesiyle birlikte, yeni medya ortamlarının yaygınlaşması ve bilginin sayısallaşması, bilgi akışı İnternet aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bilgi akışının ışık hızında gerçekleşmeye başlamasıyla birlikte, kullanıcılar zaman ve mekandan bağımsız olarak, bilgiye ulaşabilmektedir. Aynı zamanda yeni medya, kullanıcıya etkileşimli bir ortam sunmaktadır.
Yeni medya kavramı, medya üretim, dağıtım ve kullanımında geniş çaplı değişikliklere işaret etmektedir. Bunlar teknolojik, metinsel, geleneksel ve kültürel değişimlerdir. Yine de 1980’nin ortalarından beri yeni bir medya alanının temel özelliklerini bir bütün olarak tanımlamayı öneren bazı kavramların ön plana çıktığını kabul etmek gerekmektedir. Her teknoloji, kullanıcılara sunduğu imkanlarla birlikte, bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Bu dezavantajlardan söz edebilmek için öncelikle yeni medyanın özelliklerine değinmek gerekmektedir.
Bu noktada yeni medyanın karakteristik özellikleri şöyle sıralanmaktadır (Lister, Dovey, Giddings, Grant, & Kieran, 2003, s. 13).
* Dijitalleşme
* Etkileşim
* Hipermetinsellik
* Eşzamansızlık
* Kitlesizleştirme
* Multimedya
* Kontrol
* Yakınsama
Dijitalleşme
Analogdan dijitale geçiş, yeni medya üreticileri, izleyicileri ve teorisyenleri için önemli değişim ve dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Bilginin ve iletişimle alakalı her türlü verinin dijitalleşmesini merkeze alan çalışmalara bakıldığında; yeni medya kavramının “dijital medya” ya da “dijital yeni medya” şeklinde de adlandırıldığı görülmektedir. Dijital ortamda, bütün veriler 0 ve 1 olmak üzere ikili kodlar olarak karşımıza çıkmaktadır (Aktaş, 2017, s. 18). Yeni medyayı, geleneksel medyadan ayıran özelliklerinin başında gelen dijitalleşme özelliğine göre; yeni medya fiziksel atomlardansa sayısal aktarımlara dayalı olarak gerçekleşmektedir (Öztürk, 2013, s. 11).
Dijitalleşmenin temelinde sayısal veriler ve sayısallaşma bulunmaktadır. Dijitalleşmede verilerin sayısala dönüştürülmesi söz konusu olduğundan, bu durum hem kullanıcılara hem de üreticilere büyük bir depolama alanı sunmaktadır. Verilerin sayısallaşması, depolama alanının artmasıyla birlikte, verilerin yeniden düzenlenebilmesine de olanak sağlamaktadır (Binark & Bayraktutan, 2013, s. 19).
İnternet, kullanıcılara yeni iletişim biçimleri sunarak, farklı medya biçimlerini ağlar vasıtasıyla bütünleştirmektedir. Bu özellik, yöndeşme ilkesiyle gerçekleşmektedir. Yöndeşme ilkesi; ses iletişimi, veri iletişimi ve kitle iletişiminin bir araya gelerek, tek bir ortam haline gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle, yazılı ve görsel medya, telekomünikasyon ve enformasyon hizmetleri arasındaki engellerin ortadan kalkarak; büyük bir elektronik hizmetler alanının oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır (Aktaş, İnternet'in Gazeteciliğe Getirdiği Yenilikler , 2007, s. 32).
İnternetin yöndeşme özelliği, gazetenin, radyonun ve televizyonun sunmuş olduğu özellikleri tek bir ortam üzerinden kullanıcılara aktarma olanağı sunmaktadır. Aynı kanal aracılığıyla, metin, resim, grafik ve video gibi içeriklerin çevrimiçi ortamda aktarımı sağlanmaktadır (Aktaş, 2007, s. 32-33).
Etkileşim
Yeni medyayı konvansiyonel medyadan ayıran en önemli özelliklerinden bir tanesi etkileşim özelliğidir. Etkileşim, yeni medyanın en temel özelliklerindendir (McMillan S. , Eploring Models of Interactivity from Multiple Research Traditions: Users, Documents and Systems., 2008, s. 205). Yeni medya, kullanıcıların pasif konumdan, içerik üreticisi olarak yer aldıkları aktif bir konuma teşvik etmektedir.
Dijital medya sürecinde tüm veriler sayısala dönüştürülmektedir.
Medyanın kullanıcılarla kurduğu iletişim, İnternet’in icadına kadar tek yönlü olarak sürdürülmekteydi. Buradaki temel yaklaşım, üretilen içeriğin kullanıcılara aktarılmasıyla sınırlıydı. Bu tek yönlü enformasyon akışı, İnternet’in yaygınlaşmasıyla birlikte, çift yönlü iletişim biçimine dönüşmüştür. Bu durum, aynı zamanda içerik üretiminin ve aktarımının karşılıklı gerçekleştirilmesi ilkesine dayanmaktadır.
Bilim insanları tarafından yapılan etkileşim tanımlarında; süreç, özellikler ve algılama olmak üzere, bu üç unsura odaklandıkları görülmektedir (McMillan S. , 2002, s. 278). Dolayısıyla, etkileşim kavramının tanımı yapılırken, disiplinler arası bir yol izlemek gerekmektedir. Steur’un (Steur, 1992, s. 75) tanımına göre etkileşim: “Gerçek zamanda kullanıcının çevrim içi iletişim ortamında, iletişimin biçim ve içeriğinin değiştirme ve etkilemedeki katılımı” dır. Geray’a (Geray, 2003, s. 18) göre etkileşim: “İletişim sürecine bu amaç için katılmış teknik düzenlemeler yardımıyla alıcının, verici olabilmesi veya kaynağın mesaj üzerindeki kontrolünü arttırabilmesi” olarak tanımlanmıştır.
Carrie Heeter ise; etkileşim kavramının tanımını yaparken, medyanın hangi özelliklerinin etkileşime izin verdiğine yer vermiştir. Bu tanıma göre etkileşim: “Var olan seçeneklerin karmaşıklığı,
Gastronomi Araştırmalarında kullanıcının enformasyona ulaşmak için gösterdiği çaba, kullanıcıya cevap verme, enformasyon kullanımının izlenmesi, kullanıcıya sağlanan enformasyon ekleme kolaylığı ve kullanıcılar arasında kişiler arası iletişim kurma kolaylığını içeren çok boyutlu bir kavram” olarak tanımlanmaktadır (Heeter, 1989, s. 229). Heeter tarafından yapılan bu etkileşim tanımı, bir medyanın diğerlerine nazaran etkileşimli olmasını belirleyen özelliklerin altını çizmektedir.
Geleneksel medya, kullanıcıların iletişimde bulundukları ya da alıcı konumunda oldukları bir medya ortamı sunmaktadır. Yeni medya ortamında, arada aracı olmaksızın, İnternet vasıtasıyla gerçekleşen doğrudan bir iletişim söz konusu olmaktadır (Aktaş, 2014, s. 64). İnternet aracılığıyla gerçekleştirilen iletişimde, kullanıcılar kendi fikirlerini beyan ederek, diğer kullanıcılarla etkileşim halinde olabilme ve diğer kullanıcılarına düşüncelerini aktarabilme imkanı bulabilmektedirler.
Hipermetinsellik
Hipermetin kelimesinin kökeninde yer alan, “hiper” sözcüğü Yunanca’da “hiper”, “üstünde” gibi anlamlara gelmektedir. Hipermetin ise; kendisinin dışındaki metinlere bağlanmış bir metin türü olarak tanımlanmaktadır (Lister, Dovey, Giddings, Grant, & Kieran, 2003, s. 35).
Hipermetin ilk kez 1960’lı yıllarda Thedor Nelson tarafından kavramsallaştırılmıştır. Nelson’un tanımına göre; hipermetin: “aralarında bulunan bağlantılar sayesinde okura değişik yönelimler sağlayan bir dizi metin parçasından” oluşan özel bir elektronik metin biçimidir (Nelson, 1992, s. 91). Bir yeni medya ve iletişim teknolojisi olan hipermetinle birlikte, insanların yazılı iletişimleri ve okuma alışkanlıkları değişim göstermiştir. Landow’a göre; “hipermetin sabitlenmiş ya da kesinleştirilmiş bir ardışıklık, baş ve son içermeyen; belirli bir önem derecesi ya da birlik/bütünlük taşımayan anlatı yapısıdır”.
Eşzamansızlık
Yeni medya, tüm iletişimsel eylemler üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahiptir. Bu sürecin en belirleyici özelliklerinden bir tanesi de kaynakla alıcı arasında iletişim sürecinde alıcının eş zamanlı (assynchronism) olarak yer alma zorunluluğunun ortadan kalkmış olmasıdır. Eş zamanlı olarak gerçekleşen iletişim sürecine örnek telefon, radyo ve televizyondur. Yeni medya teknolojileriyle birlikte ilk olarak elektronik postalar eş zamansız olarak iletişimin gerçekleşmesinin önünü açmıştır (Timisi, 2003, s. 125). Kumcuoğluna (2017, s. 108) göre, yeni medya teknolojileriyle birlikte eş zamansızlık bir iletişim sürecinde kontrolün kaynaktan alıcıya doğru kayması anlamına gelmektedir.
Bu sayede, kaynaktan gelen mesajları alıcı, kendisi için en uygun zamanda alma özgürlüğüne sahip olmaktadır. Aktaş’a (2014, s. 68-69) göre; yeni medyanın eş zamansızlık özelliği iletilen mesajın bir kopyasının kullanıcının seçtiği bir zaman da istediği bir mekânda ulaşması için saklanmasıdır. Günümüzde bu iletişim sürecine verilebilecek en güncel örnek, sosyal medyada paylaşılan içeriklere kullanıcıların istediği bir zaman dilimi içerisinde ulaşmasıdır.
Kitlesizleştirme
Yeni medya bireysel olarak enformasyon üretimine, arşivlenmesine ve iletilmesine olanak sağlamaktadır. Bu özelliğiyle yeni medya teknolojileri, kullanıcıların iletişim sürecindeki etkinliği arttırmaktadır. Yeni medya kitlelere iletişim için daha önce hiçbir iletişim aracının sunmadığı olanakları sağlamaktadır. Yeni medya bir kaynaktan birden çok alıcıya aynı mesajları gönderme özgürlüğü sağlamanın yanı sıra hedefteki tek bir alıcıya yönelikte enformasyon aktarımı yapabilmektedir (Kırık, 2017, s. 235). Aktaş’a (2014, s. 67) göre, kitlesizleştirme (demassification), herhangi bir iletinin kitlelere aktarılması yerine, belirli kullanıcılara iletilebilmesi olarak tanımlamaktadır. Özellikle yeni medya kullanıcılara hem kitlesel hem de kişisel mesajlar göndermesinin önünü açmaktadır. Örneğin Instagram üzerinden paylaşımlar yaparak kitlelere ulaşılabileceği gibi direk posta özelliği sayesinde bireysel mesajlarda gönderilebilmektedir.
Multimedya
Yeni iletişim teknolojileriyle birlikte iletişim sürecine dahil olan ortamlar, yeni medya (New Media) olarak adlandırılmaktadır. Bilinen bu kişisel ve kitlesel iletişim ortamları, teknolojik inovasyonlar paralelinde “e-dönüşüme” uğramaya devam etmektedir. Örneğin gazete, dijital hale gelmekte; televizyon- internet televizyonu halini almaktadır. Mevcut örnekler daha da arttırılabilmektedir. Aynı örnekler üzerinen gidecek olursak; dijital gazetelerde bugün video izlenmekte, aynı zamanda haberlerin altına yorum yapılabilmekte ve sosyal ağlarda paylaşım yoluyla haberin süratle yayılması sağlanabilmektedir. Böylelikle okur eşzamanlı olarak, radyo dinleyebildiği gibi; kişisel iletişim servisleri üzerinden çevresiyle ve dünya ile ileitişim de kurabilmektedir. Bu ve benzeri daha bir çok işlemi tek bir cihaz üzerinden yapılması; yeni medyanın “çoklu ortam” diğer ifadesiyle “multimedya” özelliğiyle açıklanmaktadır. Aktaş’a (2014, s. 71) göre, multimedya: “veri, ses, metin, hareketli ya da hareketsiz grafik, görüntü, resim ve film, gibi farklı iletişim elemanlarını bir iletişim şebesi içinde bir arada bulunduran bir platformdur.”
Kontrol
Pavlik, yeni ile eski medya arasındaki temel ayrışmanın, medya tüketicileri için daha fazla seçim ve kontol olduğunu (McMillan S. J., 2006, s. 205-229) belirtmektedir. Bahsi geçen bu süreçte kimi zaman içeriği üretenin aynı zamanda tüken olduğu gerçeği ön plana alındığında; kullanıcılar istedikleri sayfayı takip etme ve yorumlama özgürlüğüne sahip olmaktadır. Bu durum, yeni medyanın kontrol özelliğini işaret etmektedir. Timisi (2003, s. 83-84) ise, “etkileşim özelliğiyle yeni medyada kullanıcı-gönderici kontrolü ayrımının bulanıklaştığını ifade etmektedir.”
Bu ifadeyle anlatılmak istenen: geleneksel medyada kaynağı belli olan kişilerin kontrolünde içeriğin kitlelere belirli kanallar vasıtasıyla iletilmesidir. Bu sürecin kontrolü mutlak suretle editör, yapımcı, yönetmen gibi sıralayabileceğimiz medya profesyonellerin ellerindedir. İzleyicilerde bu yayınları izleme ya da izlememe hakkına sahiptir. Bu ise sınırlı bir kontrolü ifade etmektedir. Ancak yeni medya, sağlamış olduğu yeni imkânlar sayesinde kesin çizgileri bulanıklaştırmaktadır.
İfadeyi genişlettiğimizde, artık izler kitleden herhangi biri de içeriği üretebilmekte veya manipüle edebilmektedir. Bu duruma ek olarak kullanıcılar, istediği içeriği istediği şekilde ve istediği sırada ulaşabilmektedir. Örneğin: kullanıcılar, dijital yayınlarda filtreleme özelliğini aktif hale getirerek sadece tercih ettiği içeriklerin karşılarına gelmesini sağlayabilir. Örneği bir adım ileri taşırsak; internet gazetelerinde tercih edilen türde haberlere (spor, siyaset, magazin) erişimin sağlanması ya da Twitter’da haberlerin oluşturulması gibi daha birçok bu ve benzeri konuyla ilgili örneklerin türevleri arttırılabilmektedir.
Yakınsama
Dijitalleşmeyle birlikte iletişim ağları, medya içerikleri ve iletişim teknolojilerinde büyük değişimler meydana gelmiştir. Böylelikle geleneksel medyadan farklı olarak birçok medya içeriği tek bir kanaldan ve cihaz üzerinden ulaşılabilir haldedir. Özellikle son yıllarda bilgi teknolojileriyle iletişim teknolojileri arasındaki sınırlar ortadan kalmıştır. Bu sayede tüm işlemler tek bir cihaz üzerinden gerçekleştirilebilirdir. Bu süreç içerisinde tüm veriler “sıfır” ve “bir” den oluşan kodlara indirgenmiştir.
Bu sayede sayısal teknolojilere içerikler adapte edilmiştir. Sonrasında bilgisayarlar arasında kolayca aktarılması, depolanması ve işlenmesi için oluşturulan sayısal veriler teknolojilerin birbirlerine eklemlenmesini sağlamıştır. Aktaş’ a (2014, s. 60-61) göre yakınsama: “Geleneksel iletişim ortamlarını, dijital iletişim ortamlarına taşıyarak, bilgisayar ve telekominikasyon sistemleriyle birleştirmektedir. Dijk’e (1999, s. 9) göre ise, “veri iletişiminin ve kitle iletişiminin bütünleşerek tek bir ortama dönüştürülmesidir.” Maina’ya (Maina, 20114, s. 80) göreyse, dijital medyada ortaya çıkan faaliyetler, ürünler ve hizmetlerin yanı sıra internetin popülerleşmesinin bir sonucu olarak medya yakınsaması ortaya çıkmıştır.
Medya yakınsamasıyla veri iletişminin günümüzdeki tek altyapısı internettir. Günümüzde bu sürece en somut örnek akıllı telefonlardır. Akıllı telefonlar aracılığıyla mail atabilir yazılardan, ses ve görüntülerden oluşan medya içeriklerine ulaşılabilir, depolanabilir ve iletilebilir. Sosyal paylaşım ağlarıysa bu sürecin yoğunlaşmasını sağlayan bir aracı konumundadır. Medya yakınsaması sayesinde medya içerikleri üzerinde kullanıcının ucuz, hızlı ve yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır. Bu sayede tek bir cihaz üzerinden birden fazla farklı iletişimsel işlem gerçekleştirilebilmektedir. Bu durum aynı zamanda kültürel etkileşim noktasında da oldukça belirleyicidir.