Bitkilerle Tedavi Metodları -02-

Bitkilerle Tedavi Metodları -02-

Bitkilerle Tedavi Metodları, Sağlık Yaşam, Faydalı Bitkiler, Şifalı Bitkiler, İdrar yollarını temizler Balgam söktürücüdü...

Bitkilerle Tedavi Metodları -02-
 
 
Şifalı Otlar Ve Lokman Hekim, Lokman Hekim, Şifalı Otlar, Otların Resimleri, Otların Türkçe Lâtince Listesi, Hayvani Madenî İlâçlar,  İnsan Hastalıkları İçin Emsemler,  Hayvan Hastalıkları Ve Emsemleri, Hayvan Hastalıkları İçin Otlar. 
 
• Ayrıca bedende oluşan yangıları azaltır. 
Bu etkisini sağlamak için de, bitkinin topraküstü yeşil bölümleri ezilerek yara lapası hazırlanır ve yangılı yerlere dıştan uygulanır. 
 
IHLAMURLAR 
Orjinal Adı Tilia türleri 
 
Bilgi 
Ihlamurgiller familyasındaki Tilia cinsini oluşturan ve kışın yaprağını döken 30 kadar ağaç ya da ağaççık türünün ortak adı Ihlamur'dur. Ülkemizi de içermek üzere Kuzey Yarıküre'nin tüm ılıman bölgelerinin killi ya da kalkerli, serin ve nemli topraklarında yetişir. Hızla büyüyen ve 20-25 m. kadar boylanabilen ıhlamur ağaçlarının gövde çapı 1,5 m. bile olabilir. Önce düz olan gövde kabuğu, ağaç yaşlandıkça çatlar. Üzeri koyu yeşil yaprakları uzun saplı, yürek biçimli, kenarları düz ve almaşık dizilidir. Yaprağın gri ya da gümüş rengindeki alt yüzünde tüyler bulunur. Haziran-ağustos ayları arasında açan sarımsı renkli özel, hoş kokulu çiçeklerinin 3'ü-5'i bir arada, yaprakların orta damarına bağlı ve sarkık durumda olur. Ağacın tek tohumlu meyvesi minik, yuvarlak ve kurudur. Ihlamur ağacı, tohumuyla; gövde çelikleriyle ya da filizlenen köklerinin ayrılı dikilmesiyle çoğaltılır. 
 
Ihlamurun çiçek ve yapraklarında tilyum adlı glikozit, tanen, yapışkan bitki sıvısı ve farnesol içeren uçucu yağ bulunur. Özellikle çiçek ve yaprakları tıbbi etkilerinden ötürü kullanılan ıhlamur ağacının beyaz, yumuşak ve homojen olan kerestesi heykelcilik vb. işlerde, gövde kabukları boyacılık ve halat yapımında kullanılmaktadır. 
 
Tibbi Etkileri Ülkemizde en çok Büyük yapraklı ıhlamur (T. platyphyllos) ile ikinci sırada ve Kullanımı Küçük yapraklı ıhlamur (T. cordata) türü ağaçlar yetişir. Bunların öncelikle çiçek ve yapraklarının tıbbi etkileri ile bu etkilerden yararlanma yöntemleri 
şöylece sıralanabilir: 
 
• Göğsü yumuşatıcıdır.
• Sinir sistemindeki gerginlikleri azaltır. Rahatlatıcı, yatıştırıcı ve uyku vericidir.
• Kadınlarda aybaşı öncesi gerginlikleri giderir, aybaşı sancılarını azaltır. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere, yaz ortasında, kuru bir günde yeni açmış ıhlamur çiçekleri toplanır. Bunların yanına bir miktar yaprağı da katılarak gölgede özenle kurutulur. Güneş gören çiçekler koku ve etkilerini büyük ölçüde yitirir. Kurutulmuş çiçek ve yaprak karışımından 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. 
 
• Ayrıca, ıhlamur terleticidir. • İdrar söktürücüdür.
• Uyarıcıdır.
• Bedeni güçlendirici toniktir. 
 
Ihlamurun bu etkilerinden de yararlanılmak üzere infüzyondaki çiçek-yaprak karışımı dozajı artırılır: 2-3 tatlı kaşığı kullanılır. Aynı yöntemle hazırlanan infüzyondan günde üç kez birer bardak alınabilir. 
 
ITIRLAR 
Orjinal Adı Pelargonium türleri
Diğer Adları Çoban iğnesi, Kokulu sardunya, Turnagagası 
 
Bilgi 
Sardunyagiller (Turnagagasıgiller) familyasındandır. Anayurdu Güney Afrika olmasına karşın, Akdeniz havzası 
ülkelerine çok iyi uyum sağlamışlardır. Ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde çeşitli ıtır türleri süs bitkisi olarak pek yaygındır. 60 cm. kadar boylanabilen, kışın yapraklarını dökmeyen ama soğuğa ve özellikle dona karşı pek duyarlı çokyıllık bitkilerdir. Yuvarlak kesitli, yeşil renkli ve bol tüylü gövdeleri zamanla odunsulaşır. Derin girintili çıkıntılı, oya gibi süslü yaprakları ezildiğinde meyve, nane ya da hoş baharlı diğer kokuları salar. 
 
Açık veya koyu pembe ya da beyaz renkli hafif kokulu çiçekleri yaz mevsiminden sonbahara kadar açarlar. Bol güneşli olması koşuluyla her türlü toprakta yetişen ıtır türleri, tohumuyla ya da gövde çeliğiyle çoğaltılır. 
 
Güzel görünümleri nedeniyle çoğu yerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ıtır türlerinin yaprakları, çeşitli yiyecek ve içeceklere koku ve çeşni vermesi için katılır. Parfümeri endüstrisinde de sıkça kullanılan ıtırların meyve, nane ve hatta papatya kokan türleri de üretilmektedir. 
 
Tibbi Etkileri Itır türlerinin sağlığa yararlı tıbbi etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri ve Kullanımı şöylece sıralanabilir: 
 
• Sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiler yapar. Hazımsızlığı giderir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Mide ve bağırsaklardaki aşırı gazları söktürür.
• Diyareyi (ishal) keser. 
• Yabani ıtır ya da Solucanotu (P. endicherianum) adı verilen türünün kurt (solucan) düşürücü etkisi vardır. 
 
Ancak bu etkileri sağlamak için, tüm ıtır türleri küçük dozlarla alınmalıdır. 2-5 gr. kadar kurutulmuş ıtır yaprağının üzerine 4 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde iki-üç bardak içilebilir. 
 
• Ayrıca ıtır türlerinin cildi güzelleştirdiği ileri sürülmektedir. 
Bu etkinin sağlanması için yukarda tarifi verilen infüzyon dıştan ovularak cilde uygulanır. 
 
KADINTUZLUĞU 
Orjinal Adı Berberis vulgaris
Diğer Adları Amberparis, Çobantuzluğu, Dikenüzümü, Sarıçalı 
 
Bilgi 
Kadıntuzluğugiller familyasının örnek bitkisidir. Kuzey Yarıküre'nin ılıman bölgelerinde sıkça görülen; Avrupa'da ve ülkemizde ormanların açıklık yerlerinde ve çitlerde yetişen, kışın yapraklarını dökmeyen dikenli bir ağaççıktır. 1-3 m. boylanabilir. Derimsi yapılı, açık yeşil renkli oval biçimli, yapraklarının kenarları kızılımsı renkli ve batıcı dişli olur. Sarı ya da turuncu renkli çiçekleri olgunlaşınca, erkek organları çabukça dişi organların üzerine kapanarak tozlaşmayı sağlar. Sonra bu dişi çiçekler kırmızı ya da siyah renkli, oval biçimli, buruk ve ferahlatıcı tadı olan meyveleri oluşturur. Bitki, bu meyvelerden döktüğü tohumlarıyla çoğalır. Kadıntuzluğunun kök ve yapraklarında; berberin, oksiyantin, palmatin, kolombanin, berbamin vb. alkaloitler ile kelidonik asit ve tanen bulunur. Bitkinin meyveleriyle şurup ve reçel yapılır. Kadıntuzluğu bitkisi buğdayda kınacık hastalığı yapan pas martarına arakonaklık ettiği için, buğday ekimi yapılan tarlalara yakın yerde yetiştirilmesine izin verilmez. 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: 
 
Kullanımı 
• İştah açıcıdır.
• Ateş düşürücü etkisi vardır.
• Kusmayı önler.
• Damar daraltıcı etkiler yapar.
• Tadı acı olan ve bedeni güçlendiren bir tonik ve müshildir. Bu iki etkisiyle zayıf, bitkinlikten ve peklikten şikâyeti olan kişileri güçlendirirken bağırsaklarının temizlenmesini de sağlar.
• Karaciğerin işlevlerini düzenleyen ve safra akışını artıran en iyi ilaçlardan biridir.
• Safra kesesi yangısı ve safra kesesinde taş bulunması durumlarında yararlı olur.
• Malarya'ya (sıtma) karşı iyileştirici etki yapar.
• İrileşmiş dalağı küçültme gibi ilginç bir işlevi daha bulunmaktadır. 
 
Bütün bu önemli yararlan sağlamak üzere, kadıntuzluğu bitkisinin gövde ya da kök kabukları alınır. Bunun için ilkbahar başında ya da sonbaharın sonuna doğru toprağı kazılıp bitkinin kökü çıkarılır ve soyularak kabuğu alınır. Gövde kabukları da aynı dönemlerde bitki soyularak alınır. Bu kabuklar gölgelik bir yerde özenle kurutulur, 1 tatlı kaşığı kurumuş kabuk 1 bardak suya konulup su 
kaynama noktasına kadar ısıtılır. 10-15 dakika soğumaya bırakılır. Böylece hazırlanan dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir. 
 
UYARI 
• Gebe kadınlar kadıntuzluğu bitkisini kullanmamalıdır. 
 
KARABAŞ LAVANTASI 
Orjinal Adı Lavandula stoechas
Diğer Adları Karabaşotu, Yalancı lavanta çiçeği, Fransız lavantası 
 
Bilgi 
Tibbi Etkileri Osmanlılar döneminde koleranın tedavisinde bile yer almış olan karabaş ve Kullanımı lavantası eskiden antiseptik, yara iyileştirici, yatıştırıcı, balgam söktürücü, idrar yolları enfeksiyonlarını giderici, egzama yaralarını iyileştirici, sinirleri ve kalbi güçlendirici etkileri nedeniyle sıkça kullanılırken günümüzde daha seyrek kullanılır olmuştur. 
 
Bu etkilerini sağlamak üzere % 2'lik infüzyonu dahileri kullanılır. Yani, 1 litre kaynar suya 20 gr. kurutulmuş karabaş lavantası yaprak ve çiçek karışımı hesabıyla ve kaynar suyun içinde 10-15 dakikalık demlendirmeyle bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak içilir. 
 
Antiseptik ve yara iyileştirici etkilerinden yararlanılmak üzere, piyasada satılan Ballıbabagiller familyasındandır. Batı ve Güney Anadolu'da makiliklerin arasında yabani olarak yetişen, 50 cm'ye kadar boylanabilen çalımsı görünüşlü çokyıllık bir lavanta türüdür. Grimsi yeşil tüylü, kenarları kıvrık, dar ve uzun yaprakları vardır. Çiçekleri siyahımsı koyu mor renkli ve silindirik yapıda olup başaklar halinde yaz aylarında açar. Bitki, bu çiçeklerden olgunlaşan tohumlarını dökerek çoğalır. 
 
Karabaş lavantasının içerdiği uçucu yağ (esans), İngiliz lavantasınınkinden daha çok biberiye bitkisininkine benzeyen, keskin bir koku taşır. karabaş lavanta esansı (yağı), şikayetli yerlere dıştan uygulanır. 
 
KARAKAFESOTU 
Orjinal Adı Symphytum officinale 
Diğer Adları Eşekkulağı 
 
Bilgi 
Hodangiller familyasındandır. Anayurdu Avrasya olup ülkemizde Kuzey Anadolu'da yetişmektedir. 120 cm'ye kadar boylanabilen, çokyıllık otsu bitkidir. Karakafesotunun toprakta 3 m. ve hatta daha derine kadar inen kalın ve uzun, rizomlu bir kökü vardır. Dört köşe kesitli, tüylü, yeşil renkli ve boydan boya çizgili gövdesi, bitkinin tepesinde dallara ayrılan yapıdadır. Uca doğru sivrilen oval biçimli yaprakları kaba dokulu, belirgin damarlı ve koyu yeşil renklidir, ilkbahar sonunda başlayıp sonbahara kadar açan mavimsi mor renkli çiçekleri, çan biçimli ve yere doğru sarkık salkımlar halindedir. Karakafesotu bol güneşli yerleri ve azotça zengin toprakları sever. Tohumlarıyla ya da daha hızlı gelişmesi için köklerinin bölünmesiyle çoğaltılır. Ancak bitki bir yere yerleştiğinde, o topraktan sökülüp atılmasının güç olacağı akıldan çıkarılmamalıdır. 
 
Karakafesotu uçucu yağ, reçine, tanen, alkaloitler, yapışkan bitki sıvısı ve insanda hücre oluşumunu destekleyen allantoin adlı maddeyi içerir. Bitkide bulunan maddeleri daha da açımlarsak, yalnızca yapraklarının kalsiyum, potasyum, fosfor gibi değerli mineraller ile A, B12, C vitaminleri yönünden zengin olduğu sonucuna da varırız, işte bu nedenle bazı yerlerde bilinçli beslenen kişiler tarafından karakafesotunun yaprakları çiğ olarak salatalara katılır, ıspanak gibi pişirilir. Gövdesi kaynatılıp ağartılarak kuşkonmaz gibi pişirilir ve yenir. 
 
Tibbi Etkileri Aşağıda sayacağımız, insan bedenine çok yararlı etkileri nedeniyle adına Tıbbi ve Kullanımı karakafesotu da denilen bitkinin neredeyse mucizeler yarattığı iddialarına katılmamazlık edemiyoruz. Karakafesotu bitkisinin insana inanılmaz gibi gelen ve hiçbir yan etkisi bulunmayan tıbbi etkilerini ve bunlardan yararlanma yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz: 
 
• Diyareyi (ishali) keser ve peklik verir. 
• Yatıştırıcıdır.
• Bedeni güçlendirici toniktir.
• Kanı temizler. 
• İdrar yollarını temizler. 
• Balgam söktürücüdür.
• Göğsü yumuşatır ve üst solunum yollarını da temizler.
• Bronşit ve insanı taciz eden öksürük durumlarında iyileştirici ve rahatlatıcıdır.
• Gastrit, onikiparmakbağırsağı ülserleri, ülserli kolit ve mide çeperinin zayıflaması nedeniyle oluşan fıtıklarda güçlü bir iyileştiricidir.
• Damar ve doku büzücü etkileri nedeniyle iç ve dış kanamalarda iyileştiricidir.
• Aynı etkisi nedeniyle hemoroitte (basur yaraları) iyileştirici olur. 
 
Bütün bu önemli etkilerinden yararlanmak için, karakafesotunun kök ve rizomu (kökgövdesi) ilkbahar ve sonbaharda allantoin düzeyinin en yüksek olduğu dönemlerde toprağı kazılarak çıkarılır. Bunlar iyice temizlenir ve küçük parçalara ayrılır. 40-60 C derece sıcaklıkta kurutulur. Körpe yaprakları da toplanıp gölgelik bir yerde özenle kurutulur. Kurumuş yaprak ve kökleri karıştırılır. Bunlardan 1-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Sonra ateş kısılıp 10-15 dakika daha ağır ağır ısıtma işlemi sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir. 
 
• Karakafesotu yara temizliği, yanık pansumanı ve cildi yumuşatma işlemlerinde de yararlıdır.
• Kronik varikosel durumlarında da iyileştirici etki yapar. 
 
Bu etkilerinden yararlanmak için yukarda tarifi verilen dekoksiyon kullanılır: Yara, yanık ve varikosel durumlarında dekoksiyon dıştan uygulanır. Cildi yumuşatma işlemlerinde losyon halinde ya da banyo suyuna bolca katılarak uygulanır. 
 
• Karakafesotu etkili bir yara iyileştiricidir.
• Eklem ağrıları, berelenme, ezik, hafif yanık, kesik, burkulma ve şişmelerin iyileştirilmesinde etkili olur.
• Yaralı yerlerimizde dokuların düzensiz oluşmasını önler. 
Bu etkileri için bitkinin körpe yapraklarıyla yara lapası hazırlanır ve şikâyetli yerlere dıştan uygulanır. 
 
UYARI 
• Çok derin yaralarda karakafesotunun uygulanmasında dikkatli olunmalıdır. Çünkü bitki yaranın üzerinde sağlıklı bir doku oluştururken altta kalan yara apse yapabilir. 
 
KASIKOTU 
Orjinal Adı Agrimonia eupatoria (ya da Hernia glabra) Diğer Adları Fıtıkotu, Kızılyaprak, Koyunotu, Kuzupıtrağı 
 
Bilgi 
Gülgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmeyen ama Avrupa, Asya ve ülkemizde yetişen çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. 
 
20-120 cm. boylanabilir. Çoğu kez toprağın üzerine yatarak gelişir. Rizom kökü (kökgövdesi); kenarları dişli, tüysü, yeşil yaprakları; yaprak koltuklarında ve bitkinin tepesinde yoğun salkımlar oluşturarak yazın açan küçük sarı çiçekleri vardır. Bu çiçeklerinden oluşan ve adına pıtrak denilen meyveleri çengel dikenli olur. Güneşli ve kısmen gölge yerleri ve nemli toprakları seven kasıkotu en çok orman kenarlarında görülür. Bitki, tohumlarının hayvan postuna takılıp çevreye taşınmasıyla yayılır ve tohumun düştüğü yerde çoğalır. 
 
Kasıkotu bitkisinin topraküstü kesimleri tanen, glikozitler, nikotinik ve şahsilik asitler, uçucu yağ ile B ve K vitaminlerini içerir. 
 
Tibbi Etkileri Bilimsel adlarından birindeki Hernia sözcüğü 'fıtık' anlamına gelen ve uzun ve Kullanımı zamanlardan beri, kasık fıtıklarında meydana gelen rahatsızlığın 
giderilmesinde yararı görülen kasıkotunun, diğer tıbbi etkileri ve bunlardan faydalanma yöntemleri şöyle sıralanabilir: 
 
• İdrar söktürücüdür. Böbrek, mesane ve idrar yolları rahatsızlıklarına karşı etkili olur.
• Safra söktürücüdür. Sindirimi kolaylaştırıp mideyi rahatlatır.
• Karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarında etkilidir. 
• Doku ve damar büzücüdür. Peklik verir. Çocuklarda diyareyi keser. 
• Bedeni güçlendirici ve rahatlatıcı acı bir toniktir. 
•Yukarıda belirtildiği gibi fıtık oluşumunda kasık şişmelerini indirir ve bedeni rahatlatır. 
 
Bütün bu etkilrin sağlamak üzere kasıkotunun topraküstü kesimleri bitki çiçek açmaya başladığında toplanır. 40 C dereceyi aşmayan sıcaklıkta ve gölge yerde kurutulur. Kurumuş bitki karışımından 1-2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suya konur ve 10-15 dakika süreyle demlendirilerek bir infüzyon elde edilir. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. 
 
• Kasıkotu bademcik şişmesi ve boğaz ağrılarında iyileştirici ve rahatlatıcıdır. 
Bunun için 1-2 tatlı kaşığı kurumuş kasıkotu karışımı alınıp 1 bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılarak 10-15 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyonla gargara yapılır. 
• Kasıkotu, ayrıca yaraları temizler ve iyileştirir. 
Bunun için bitkinin taze topraküstü kesimleri ezilerek bir yara lapası hazırlanır ve yaralara dıştan uygulanır. 
 
KEDİNANESİ 
Orjinal Adı Nepeta çatarla Diğer Adları Nezleotu, Pisikotu 
 
Bilgi 
Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu bilinmemekte; ülkemizde iç ve Doğu Anadolu bölgelerinde doğal olarak yetişmektedir. 50-100 cm. boylanabilen, çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Dört köşe kesitli, boydan kabarık çizgili, hafif tüylü, keskin acı kokulu ve yeşil renkli gövdesi dallara ayrılan yapıdadır. Kalp biçiminde, üzeri sarı lekeli, kenarları dişli ve gri-yeşil renkli yapraklarının altı ince tüylü olup çiftler şeklinde dizilmiştir. Bu yapraklara dokunulduğunda, ele nane kokusu siner. Kediler bu kokuyu pek sevdiğinden bitkiye sürtünür ya da bitkinin üzerine yatarlar. Kedinanesi mavimsi-mor renkli, beyaz noktalı, keskin kokulu çiçeklerini yaz mevsiminde başaklar oluşturarak açar. Oval biçimli, kahverengi minik tohumlarının bir ucunda beyaz benek vardır. Güneşli ya da az gölgeli yerleri, süzek toprakları seven bitki, her türlü toprakta yetişmekte ve tohumlarıyla çoğalmaktadır, istenirse ilkbaharda bitki bölünerek çoğaltılabilir ve kedilerden korunarak yetiştirilir. 
 
Kedinanesi bitkisinde strenellol, geraniol ve sitral adlı maddeleri içeren uçucu yağ, acı esanslar, tanen ve C vitamini bulunur. Nane kokulu yaprakları ve körpe sürgünleri bazı yerlerde salatalara katılır. Çeşni vermesi için yaprak ve sürgünleriyle etler ovulur. Kedinanesi, bulunduğu bahçelere bal arılarını çeker. 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: 
 
Kullanımı 
• Midevidir: Mide rahatsızlıklarını ve sindirim güçlüklerini giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Mide kramplarını çözer.
• Spazm çözücüdür.
• Çocuklarda diyareyi giderici, mükemmel bir ilaçtır. 
• Yatıştırıcıdır. Bedeni rahatlatarak gevşetir.
• Uykusuzluk durumunda kullanılır. Kısa zamanda uyku getirir.
• Geleneksel olarak kullanılagelen soğuk algınlığı ve grip ilaçlarından biridir. 
• Güçlü terletici etkisi bulunduğundan bronşit gibi hastalıklarda, ateşlilik durumlarında kullanılır ve kısa sürede beden ateşini düşürür. 
 
Bu etkileri sağlamak için kedinanesinin yaprak ve çiçekleri yaz başı ya da sonbaharın başlarında toplanır. Gölgelik yerde özenle kurutulur. 2 tatlı kaşığı kurumuş bitki karışımı alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyondan günde üç kez birer bardak içilebilir. 
 
• Kedinanesi bitkisinin doku ve damar büzücü etkisi vardır. Çıbanların tedavisinde kullanılır.
• Antiseptik (mikrop kırıcı) etkisi bulunur. Akne tedavisinde etkili olur. • Şakakta duyumsanan rahatsızlığa ve baş ağrılarına iyi gelir. 
 
Çıban tedavisinde kedinanesinin körpe yaprakları ve çiçekli başağı ezilip yara lapası yapılır. Bu lapa çıbanlara sürülür. Akne, baş ağrısı ve şakakta duyumsanan rahatsızlıklar için yukarıda tarifi verilen infüzyon, ovuşturularak yüze ve şakaklara uygulanır. 
 
KEKİKLER 
Orjinal Adı Thymus türleri Diğer Adları Çahkekiği 
 
Bilgi 
Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu Avrupa'nın güneyi olup ülkemizde kekik türlerinden 40 kadarı güneş gören kurak tepeler ve sırtlarda kümeler oluşturarak yaygın ve doğal biçimde yetişmektedir. Bu türlerden en çok bilineni Adi kekik (T. vulgaris) 25-30 cm. kadar boylanabilen ve kışın yapraklarını dökmeyen çokyıllık çalıdır. Yeşil-kahverengi dörtgen kesitli gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunsulaşır. Tüylerle kaplı gri-yeşil renkli, hoş kokulu ince yaprakları 1 cm. kadar uzunlukta olur. Bitkinin soluk erguvani renkli çiçekleri, yaz başı ile ortası arasında açar. Küre biçimli minik tohumları parlak kahverengidir. Bol güneşli yerleri ve suyu iyi akıntılı alkalik toprağı seven kekik, döktüğü tohumlarıyla çoğalır. Ayrıca, Avrupa'da bazı yerlerde kültürü yapılmakta, kış mevsimi dışında her zaman gövde çelikleri alınarak ya da ilk ve sonbaharda bitkinin tamamı veya kökü bölünerek de üretilmektedir. 
 
Adi kekikte timol, karvakrol, simol, linalol ve borneol maddelerini içeren % 1 oranında uçucu yağ; acı esanslar, tanen, flavonit ve tripenoit bulunur. Kekik bitkisine hoş kokusunu veren, timol ve karvakrol adlı maddelerdir. Kurutulmuş kekik yaprakları, çeşni vermesi için özellikle çorba ve et yemeklerinde baharat olarak kullanılır. Ancak kokusu çok keskin, bitkinin tadı da acı olduğu için, kekik, yemeklerde çokça tüketilmemelidir. Bal arıları kekik türlerini çok sever ve makbul olan kekik balı yaparlar. 
 
Tibbi Etkileri Bedene yararlı nitelikleri ta Antik çağlardan beri öğrenilerek kullanılagelen ve Kullanımı bütün kekik türlerinin tıbbi etkileri birbirlerine benzer. Bu etkileri ve bitkiden yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: 
 
• Midevidir: iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Dispepsi (hazımsızlık) durumunun atlatılmasında etkilidir.
• Aşırı içki içilmesi sonrasında bedende meydana gelen rahatsızlıkları atlatmaya yardımcı olur. 
• Gaz söktürücüdür. • Yatıştırıcıdır.
• İdrar söktürücüdür. 
• Spazm çözücüdür.
• Kan dolaşımını hızlandırıp artırır.
• Solucan (kurt) düşürücü etkisi vardır.
• Terletici ve balgam söktürücüdür.
• Soğuk algınlığı, nezle, boğaz ağrıları ve taciz edici öksürüğün atlatılmasında yararlı olur.
• Saman nezlesinin iyileştirilmesinde etkilidir.
• Bronşit, boğmaca ve astım tedavilerinde başarıyla kullanılır.
• Doku ve damar büzücü etkileri nedeniyle çocuklarda diyare ve yatak ıslatma durumlarının iyileştirilmesinde yardımcı olur.
• Bedeni güçlendirici tonik etkisi vardır. 
 
Bütün bu etkilerinden yararlanmak üzere, kekik türlerinin yaprakları kurumuş dallarının üzerinden elle sıyrılarak alınır. Bitkinin çiçekli tepeleri ise yaz başından sonuna kadar yağışsız günlerde toplanır. Bunlar, gölge ve havadar yerde özenle kurutulur, kuru yapraklarla karıştırılır. Karışımdan 2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suya dökülür. 10 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak içilir. Tadı acı olduğundan içine biraz bal katılarak alımı kolaylaştınlır. 
 
• Kekik ayrıca antiseptik (mikrop kırıcı) bir bitkidir. Özellikle iltihaplı yaraların temizliğinde ve iyileştirilmesinde etkili olur.
• Akne tedavisinde de temizleyici ve iyileştirici etkileri görülür. 
Bu etkilerinden yararlanılmak için piyasada satılan ve her türlü kekiklerin damıtılmasıyla elde edilen kekikyağı, sulandırılarak yara ve aknelere dıştan uygulanır ya da yukarda anlatılan kurumuş kekik karışımdan 2-3 tatlı kaşığı alınıp suda kaynatılarak elde edilen dekoksiyon yaralara ve akneli yerlere dıştan uygulanır. 
• Kekik, larenjit (gırtlak iltihabı) ve tonsilit (bademcik iltihabı) durumlarında da iyileştirici olur. Bunun için yukarıda tarifi verilen dekoksiyonla ağızda derin gargara yapılır.
• Kekiğin içerdiği karvakrol adlı madde bazı kişilerin cildinde yakıcı ve kızartıcı etkiler yapabileceğinden, kekikyağı sulandırılarak uygulanmalıdır. 
 
KETENLER 
Orjinal Adı Linum türleri Diğer Adları Bezir, Zeyrek 
 
Bilgi 
Ketengiller familyasının örnek bitkileridir. Anayurdu Akdeniz havzasıdır. 100 kadar keten türü olup bu türlerden bazısı ülkemizde yetişmektedir. Bunlardan Yabani ketenin (L. angustifolium) kültüre alınmasıyla elde edilen Keten bitkisi (L. usitatissimum) konumuzla en çok ilgili olan türdür. 30-100 cm. boylanabilen biryıllık bir tarım bitkisidir. Bitkinin tepesine doğru dallara ayrılan yeşil renkli gövdesi; almaşık dizili, ucu sivri ve uzunca biçimli yalın yaprakları; yaz boyunca açan gök mavisi renginde 5 taçyapraklı, süs çiçeği gibi güzel görünüşlü çiçekleri vardır. Olgunlaşan çiçekleri, bir ucu sivri, yuvarlak biçimli, her biri 2 tohum taşıyan 5 gözlü kahverengi meyvelere dönüşür. Kireçli topraklan ve ılıman iklimi seven keten bitkisi, tohumlarıyla üretilir. 
 
Keten bitkisinin tohumlarında linoeik, linolenik ve oleik asitleri içeren % 30-40 oranında sabit yağ; yapışkan bitki sıvısı, protein ve promarin adı verilen glikozit bulunur. Bitkinin tohumlarından elde edilen ve boyacılık, muşamba yapımı, kimi zaman da besin endüstrilerinde sıkça kullanılan bu yağa bezir ya da beziryağı denilir. Bitkinin tohumları ezilip yağı alındıktan sonra kalan küspesi değerli bir hayvan yemi olur. Ketenin gövdesinden elde edilen lifler de, makbul sayılan keten ipliği yapılmak üzere dokumacılıkta kullanılır. 
 
Tibbi Etkileri 
Eski Mısırlılar döneminden beri bedene yararlı özellikleri bilinen ve kullanılan ve Kullanımı ketenin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir: 
 
• Pekliği giderici müshildir. Veterinerlikte de bu amaçla sıkça kullanılır.
• Sindirim sisteminde, mide ve bağırsaklardaki enfeksiyon ve tahrişlere karşı koruyucu etkileri vardır.
• Karaciğer ve safra kesesinin ani sancılanmalarına karşı yararlı etkileri görülür.
• Yatıştırıcıdır. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere sonbahar başlarında iyice olgunluğa erişen tohumlan toplanır ya da
piyasadan sağlanan bu tohumlardan 2-3 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak kaynar su dökülür. 10-15 dakika demlendirilerek hazırlanan infüzyondan, günde iki kez sabah ve akşamları birer bardak içilir. Alımında zorluk çekilirse meyve suyuyla karıştırılıp içilebilir. 
 
• Keten tohumları ayrıca çıbanların olgunlaştırılmasında; yara ve yanıkların iyileştirilmesinde yararlı olur.
• Şirpençe, zona ve sedef hastalıklarında rahatlatıcı ve iyileştirici etkileri görülür. 
• Cildi yumuşatıcı ve ciltteki ağrıları kesici işlev yapar.
• Akciğer enfeksiyonları, özellikle nezle sonrası ortaya çıkan bronşit ve öksürükte yararlı etkileri vardır. 
 
Bu etkileri sağlamak için olgun keten tohumları ezilerek sıcak suya konulup 2-3 dakika süreyle kaynatılır. Suyu süzülüp bir tülbenteya da gazlı beze serilen tohumlar şikayetli yerlerin üzerine ya da akciğerle ilgili rahatsızlıklarda göğsün üzerine konularak bastırılır. 
 
KİRAZLAR VE VİŞNE 
Orjinal Adı Cerasus türleri 
 
Bilgi 
Gülgiller familyasındandır. Anayurdu, Kuzey Anadolu bölgesidir, öyle ki, Giresun ilimizin adı, yörede yetişen ve o dönemde adına ceresia denilen yabani kiraz ağacından gelmektedir. Kiraz, Antik çağlarda Avrupa'ya götürülmüş ve oradan dünyaya yayılmıştır. Yabani kiraz ağacı (C. microcarpa), günümüzde de Doğu Karadeniz Bölgesi ormanlarında dikenli ve dikensiz türleriyle çok bulunur ve 10-15 m. boylanabilirken, Avrupa ormanlarında 25-30 m'ye yükselen örnekleri görülmektedir. Dikine büyüyen ve piramit görünüşünü alan yabani kiraz ağacının çiçekleri beyazdır, ilkbaharda çiçeğinden önce yaprakları açar. Yabani kiraz ya da aynı familyadaki Mahlep (Idris) ağacına aşı yapılarak Bahçe kirazı ağacı (Prunus-Cerasus-Avium) türü elde edilir. Bahçe kirazının çiçekleri pembe-beyazdır. Meyvesi tek çekirdekli tohumunu taşır. Serin yerleri ve süzek toprakları seven kiraz ağaçları, tohumuyla çoğalır. 
 
Kiraz ağacının meyvesi, bulunduğu bölgeye göre nisan sonu ile temmuz ayı arasında olgunlaştığında, siyaha yakın kırmızı ya da sarı renkte olur. 1-3 cm. çapında yuvarlak biçimli, etli, sulu, az lifli, aromalı ve lezzetli olan meyveyi, dallara ince uzun bir sap bağlar. Fosfor, B3 ve C vitamini ile meyve şekeri yönünden zengin olan kiraz sevilerek yenen bir meyvedir. Ayrıca pastacılık, şekerlemecilik ve içki yapımında kullanıldığı gibi reçeli de yapılır. Olgun kiraz ağacının kerestesi marangozlukta kullanılır. 
 
Tibbi Etkileri Kiraz ağacının kabuğu, yaprakları, çiçekleri ve meyve saplan bedene yararlı ve Kullanımı etkiler taşır. Bu tıbbi etkiler ve onlardan yararlanma yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz: 
 
• Kabuğu peklik verici ve ateş düşürücüdür. Bunun için ağacın gövde ya da dallarının kabuğu soyulup kaynatılarak dekoksiyonu yapılır ve içilir.
• Yapraklan müshildir. Kaynar suya daldırılan yaprakların demlendirilmesiyle hazırlanan infüzyonu içilir.
• Çiçekleri göğsü yumuşatır ve öksürüğü geçirir. Bunun için ağacın çiçekleri kaynar suya daldırılıp demlendirilerek yapılan infüzyonu içilir. 
 
Kiraz ağacının tıbbi bakımından en etkili ve önemli bölümü meyve saplarıdır. Kirazın ve hatta vişnenin (Cerasus vulgaris) meyveleri yenilirken sapları atılmayıp gölge ve havadar bir yerde kurutulursa aşağıdaki tıbbi etkileri taşıyan doğal bir ilaç elde edilir: 
 
• Kiraz ya da vişnenin meyve sapları idrar söktürücüdür.
• Böbrekleri ve idrar yollarını temizler.
• İçerdiği bazı mineraller nedeniyle bedenin su dengesini düzenler. • Kabızlığı giderir.
• Bedeni güçlendirici toniktir. 
 
Bu etkileri sağlamak için 2-3 tatlı kaşığı kurumuş kiraz ya da vişne sapı alınıp 1 bardak suya konularak kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılarak 10-15 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir. 
 
KOYUNGÖZÜ 
Orjinal Adı Tanacetum parthenium (ya da Bellis perennis) 
Diğer Adları Çayırpapatyası, Koyun çiçeği 
 
Bilgi 
Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmeyen, ancak yurdumuzda Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerindeki çayırlarda, bahçe, tarla ve yol kenarlarında yabani olarak yetişen çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. 60 cm'e kadar boylanabilir. Yuvarlak kesitli gövdesi hafif tüylü, açık yeşil renkli ve dallara ayrılan yapıdadır. Hoş kokulu yapraklan derin girintili, yeşil, kimi zaman da sarı-yeşil renkli olur. Yaz ortalarında küçük ve gevşek salkımlar halinde uzun sapların ucunda açan çiçekleri bazı papatya türlerininkine benzer. Çiçeğin ortası, Matricaria türü papatyalarınki gibi basıktır. Dışta beyaz dilsi ve ortada sarı renkli tüpsü çiçekleri yer alır. Olgunlaşan çiçekleri açık kahverengi, minik, dar ve yassı tohumlarını oluşturur. 
 
Güneşli yerleri, kuru ve süzek toprakları seven koyungözü, döktüğü tohumlarla çoğalır. Koyungözü bitkisi uçucu yağlarla partenolit gibi bazı esterleri içerir. Anadolu'da kimi yerlerde körpe yapraklan sebze olarak yenilir. Kimi yerlerde de acımsı tadı nedeniyle bitkinin yaprakları bazı yiyeceklere çeşni vermesi için katılır. Gene bu yapraklar, güveleri kaçırması için koku torbalarına konulur. 
 
Tibbi Etkileri Baş ağrısını kesici etkisi Antik çağlarda da bilinip bu amaçla kullanılan
 
Kullanımı 
bitkinin, tıbbi etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir: 
• Koyungözü bitkisinin baş ağrısı ve migreni kesme etkileri son zamanlarda yeniden keşfedilmiş gibidir.
• Kaslardaki spazmı çözücüdür. Belki de bu nedenle baş ağrısı ve migrene karşı yararlı etkileri bulunmaktadır. 
• Baş dönmesi ve kulak çınlamalarında diğer ilaçlarla birlikte alındığında onların etkilerini artırarak yararlı olur.
• Hafif yatıştırıcı etkisi vardır.
• Bedeni güçlendirici toniktir. 
• Yangılı artride karşı etkili olur.
• Ağrılı aybaşı dönemlerinde ağrıları hafifletir. Aybaşı gecikmelerini önler. 
 
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, ilkbahar ve yaz mevsimi boyunca, daha iyisi bitki çiçek açmadan önce körpe yapraklan toplanır. Taze ya da dondurulmuş (çözüldükten sonra) 3-5 yaprağı, ekmeğin arasına konulup yenilerek kullanılır. Bu şekilde, o anki baş ağrıları ve migrene iyi gelen koyungözünün, migrenin kalıcı tedavisi için alımına 3-6 aylık sürelerle devam edilmelidir. Baş ağrısı ve migrenin o anda geçiştirilmesi ve diğer etkilerinden yararlanılması için, bitkinin körpe yapraklarından 3-5 tane alınıp kaynar suda 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyonu, çay gibi içilebilir. 
 
UYARI 
• Bitki, ağzı duyarlı kişilerde ağız ülserlerine neden olabilir. • Gebe kadınlar koyungözü bitkisini almamalıdır. 
 
KUŞOTU 
Orjinal Adı Stellaria media 
Diğer Adları Serçedili, Serçeotu 
 
Bilgi 
Karanfilgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmemekte, ancak Anadolu'da yol kenarları, duvar dipleri ve bahçelerde yaygın olarak yetişmektedir. 10-30 cm. kadar boylanabilen, biryıllık otsu bitkidir. Çok dallı, gevrek yapılı, açık kahverengi gövdesinin bir tarafı tüylü olur. Oval biçimli, etli ve sulu yapraklan, sapsız ve karşılıklı olarak gövde üzerinde dizilmiştir, ilkbaharın başlarından kış başına kadar aralıksız açan küçük kırmızımsı beyaz renkli çiçekleri yıldız biçimindedir. Yer seçmeyen, nemli olmak koşuluyla her türlü toprakta yetişen kuşotu bitkisi, döktüğü tohumlarıyla çoğalır. 
 
Bitkinin topraküstü kesimleri organik asitler, potasyum tuzlan, fosfor ve C vitamini içerir. Ülkemizde pazar yerlerinde satılan kuşotu, çiğ olarak yenilebilecek kadar lezzetlidir. Bu nedenle salatalara konulur, börek harcına girer ya da sebze olarak pişirilir. 
 
Tibbi Etkileri Kuşotu bitkisinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı özetlenebilir: 
• İdrar söktürücüdür. Böbreklerin çalışmasını hızlandırır. • Balgam söktürücü etkisi de vardır.
• Müshildir, pekliği giderir.
• Romatizma yangılarını ve ağrılarını hafifletir. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere, kuşotunun tüm topraküstü bölümleri bitki yeşil olduğu sürece toplanır ve gölgelik yerde kurutulur. Kurutulmuş bitkiden 2 tatlı kaşığı alıp üzerine 1 bardak kaynar su konularak 5 dakika süreyle demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak içilir. 
 
• Hemoroite (basur) karşı iyileştirici etkiler gösterir.
• Kaşındırıcı ve rahatsız edici sedef hastalığı ve egzamada rahatlatıcıdır. • Cildi yumuşatır. 
Bu etkiler için, kurumuş bitkiden 2-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Sonra ateşi kısılarak 15-20 dakika daha ısıtmaya devam edilir. Böylece hazırlanan yoğun dekoksiyon dıştan uygulanır. 
• Kuşotu ayrıca yara iyileştiricidir: Yara, kesik ve çıbanların tedavisinde 
kullanılır. Bunun için toplanan taze bitki ezilerek yara lapası hazırlanır. Bu lapa şikayetli yerlere dıştan uygulanır. 
 
LABADA 
Orjinal Adı Rumeoc patienta 
Diğer Adları Efelek 
 
Bilgi 
Karabuğdaygiller familyasındandır. Kuzukulağının yakın akrabası olan labadanın ülkemizde yetişen 25 kadar türü vardır. Bunlardan en yaygını olan Adi labada (R. patienta), sulak yerlerde kendiliğinden yetişen, aynı zamanda tarımı da yapılan ve 0,5-2 m. arasında boylanabilen, çokyıllık otsu bitkidir. Kazık kökü dallı olup dışı kahverengi ve içi sarıdır. Yuvarlak kesitli dik gövdesi, uzunlamasına çizgili ve genellikle kırmızımsı renklidir. Yaprakları almaşık dizili, saplı, uzunca, oval ya da elips biçimli ve kenarları hafif dalgalı olur. Yazın açan çiçekleri gövdenin tepesinde kırmızımsı yeşil renkli salkımlar halinde bulunur. Bitki, çiçeklerinden olgunlaşan meyvesindeki tohumlarla çoğalır. 
 
Labadanın yapraklarında çeşitli mineral ve vitaminler; kazık köklerinde nişasta, şekerler, reçine ve antrakinon türevleri bulunur. Anadolu'nun bazı yerlerinde labada yapraklarıyla salata, sebze yemekleri ve 'efelek dolması' denilen özel etli yemeği yapılır. Meyvelerinin demlendirilmesiyle yapılan 'gığış çayı' bazı yerlerde çay yerine içilir. 
Tibbi Etkileri Sağlığa yararlı bazı etkileri kuzukulağınınkine benzeyen labadanın, tıbbi ve Kullanımı etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir: 
 
• Yaprakları, bedeni güçlendirici toniktir. 
• İştah açıcıdır.
• Kanı ve bağırsakları temizler.
• Hafif müshil etkisi vardır. 
 
Bu etkiler için, labadanın yapraklan çiğ olarak yenir ya da % 5'lik standart dekoksiyonu yapılarak içilir. Yani, 1 litre sıcak suya 50 gr. taze labada yaprağı konulup 15-20 dakika kadar kaynatılır. Böylece elde edilen dekoksiyon, günde iki-üç kez birer bardak alınır. 
 
• Yaprakları, deri hastalıklarında etkilidir. Çıbanları olgunlaştırır. Yara ve egzamaları iyileştirir. Bu etkileri sağlamak üzere, labadanın yapraklarıyla yara lapası hazırlanır ve şikayet edilen yerlere dıştan uygulanır.
• Kökü, müshil etkisi gösterir. Bunun için de kuzukulağının kökünde olduğu gibi % 5'lik bir dekoksiyon hazırlanarak günde iki-üç kez birer bardak içilir. 
 
LAVANTALAR 
Orjinal Adı Lavandula türleri 
 
Bilgi 
Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu Akdeniz havzası olan Lavandula cinsi, kışın yapraklarını dökmeyen 20 kadar çalımsı görünüşlü çokyıllık bitki türünün ortak adı lavantadır. Bu türlerden bazısı ülkemizde de yetişmektedir. Bunlardan konumuzla ilgili olan ikisini, önce ingiliz lavantası (L. angustifolia=L. spica=L. vera=L. officinalis) türünü ve daha sonra ayrı bir bölümde Karabaş lavantası (L. stoechas) türünü ele alacağız. 
 
İngiliz lavantası ya da kısaca lavanta, en çok 1 m. kadar boylanabilir. Gövdesi dört köşe kesitli, yeşil renkli ve hoş kokuludur. Ancak, bitkinin ikinci yılında gövde odunsulaşır. Grimsi yeşil renkli, ince uzun ve hoş kokulu yaprakları; uzun sapların ucunda seyrek başaklar oluşturarak yaz aylarında açan, çok kokulu, lavanta mavisi renkli çiçekleri vardır. Bitkinin gövde, yaprak, sap ve çiçeklerine özel kokusunu veren, bunların üzerinde bulunan küçük yıldızsı tüyleridir. Lavantanın sonbaharda olgunlaşan küçük meyvelerinin her birinde, dörder adet fındıkçık şeklindeki tohumu yer alır. Güneşli ve açıklık alanları, suyu iyi akıntılı kireç içeren kumlu toprakları seven lavanta, tohumlarıyla, sonbaharda alınan gövde çelikleriyle ya da bitki tabanının bölünmesiyle çoğaltılır. 
 
Lavanta, içinde organik asitler bulunan uçucu yağ ile glikozitler, alkaloitler ve tanen gibi maddeleri içerir. Bu uçucu yağın damıtılmasıyla elde edilen lavanta esansı (lavantayağı) parfümeri endüstrisinde önemli bir hammadde olarak kullanılır. Ayrıca geleneksel şekilde lavantanın yaprak ve çiçekleri odalarımıza güzel koku veren potpuri tabağına, yatak odalarımızdaki güzel koku torbalarına konulur. Lavanta esansı yatak çarşaflarına serpilir. 
 
Tibbi Etkileri Sağlığa yararlı etkileri uzun zamanlardan beri bilinen ve kullanılan lavantanın ve Kullanımı tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir: 
 
• Sinirleri yatıştırıcı ve spazm çözücüdür. Özellikle depresyonla ilgili aşırı sinirlilik durumunda yatıştırıcı olur. Uykusuzluk halini giderir.
• Stresle ilgili baş ağrılarında etkili bir iyileştiricidir.
• Bitkinlik ve güçsüzlük durumlarında, merkezi sinir sistemini ve dolayısıyla bedeni güçlendirici bir toniktir. 
• Saman nezlesini geçiştirmede etkili olur.
• Sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır, iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.
• Kusma refleksini bastırır.
• İdrar söktürücüdür. Böbrekleri temizler.
• Öksürüğü kesici ve ateşi düşürücü etkileri de vardır. 
 
Sağlığa çok yararlı bütün bu etkileri sağlamak üzere, lavantanın taze sürgünleri yaz başında ve çiçekleri iyice açtıklarında toplanır. 35 C dereceyi aşmayan sıcaklık ve gölge yerde bunlar özenle kurutulur. Birbirine karıştırılan kurumuş sürgün ve çiçeklerden 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 10 dakika süreyle demlendirilerek bir infüzyon elde edilir. Bu infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. 
 
• Ayrıca lavanta romatizma, burkulma ve kırık yerlerinin ağrılarında rahatlatıcıdır.
• Akneli cildi temizler.
• Duyarlı ciltler için tonik sıvı oluşturur. 
 
Bu durumlarda yararlı etkiyi sağlamak üzere, lavanta çiçeklerinin damıtılmasıyla elde edilen ve piyasada satılan lavanta esansı (lavantayağı) kullanılır. Bu yağ içilmez. Yalnızca şikayetli yerlere, elle ovularak dıştan uygulanır. Duyarlı ciltler içinse, küvette hazırlanan banyo suyuna katılır. 
 
MAYDANOZ 
Orjinal Adı Petroselinum sativum 
 
Bilgi 
Maydanozgiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdu Akdeniz havzası olup yurdumuzun hemen hemen her yerinde yetiştirilen, iki yıllık dayanıklı otsu bitkidir. 
 
Maydanoz, ilk yılında bol yaprak ve sapından oluşan bir rozet, ikinci yılında 80-100 cm'ye kadar boylanabilen gövdesini meydana getirir. Gövde ve yaprak sapları, içi dolu dairesel kesitli ve yeşil renklidir. Yaprakları düzgün ve çok parçalı kesimli, parlak yeşil, altı biraz daha açık renktedir. Maydanozun kök, gövde, sap ve yapraklan güzel kokulu olur. Yazın açan sarı renkli küçük çiçekleri şemsiye görünüşü alarak bir araya gelirler. Bitkinin minik tohumlan, esmer renkli ve orak biçimli olup en güçlü kokusunu taşıyan kazık kökü, dallara ve sonra ince saçaklara ayrılan yapıdadır. Bol güneşli ya da kısmen gölgeli yerleri; zengin, nemli ve derin kazılmış toprağı seven maydanoz, tohumuyla çoğatılır. 
 
Eski Yunan ve Romalılar döneminden beri yemeklere çeşni katmak, sofra ve yemekleri süslemek üzere kullanılan maydanoz, başta C olmak üzere A, B ve K vitaminleri, demir, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller ile apiol adlı uçucu yağ yönünden zengindir. Salatalara ve bazı yiyeceklere çiğ olarak, kimi yemeklere pişmenin son anında ya da pişme işi biter bitmez katılarak bolca tüketilir. 
 
Tibbi Etkileri Maydanozun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı sıralanabilir: 
• Terletici; balgam, idrar ve safra söktürücüdür. İdrar söktürücü etkisi kanı temizleyerek yararlı olmakla birlikte, varsa bedendeki aşın ödemin nedenleri araştırılmalıdır. 
• Kadınların aybaşı ağrılarını hafifletir. Aybaşını düzene sokar.
• İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
• Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. Karın ağrılarını da hafifletir. • Bedeni güçlendirici bir toniktir.
• Afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkisi olduğu varsayılmaktadır. 
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin kazık kökü, tohum ve yapraklan bir araya getirilir. Bu karışımdan 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak kaynar su dökülür. Kabın üzeri kapatılarak 5-10 dakika demlendirilir. Elde edilen infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. 
• Maydanozun sap ve yaprakları soluğun kokusunu temizlemek ve sağlıklı bir cilt elde etmek üzere çiğ olarak bolca yenilmelidir.
• Ayrıca zengin ve doğal bir C vitamini kaynağı olduğundan grip ve nezlenin kolayca atılması için maydanozun yaprak ve sapları gene çiğ olarak bolca tüketilmelidir. 
 
UYARI 
• Maydanoz dölyatağını uyardığından, gebelikte aşırı miktarda alınmamalıdır. 
 
MENEKŞELER 
Orjinal Adı Viola türleri Diğer Adları Benevşe, Menevşe 
 
Bilgi
Menekşegiller familyasındaki Viola cinsinden 500 kadar, bir-iki ya da çokyıllık dayanıklı bitki türünün adı menekşedir. Bu türlerden 20 kadarı ülkemizde yetişmekte olup en çok tanınan ve konumuzla ilgili alanı Kokulu menekşe (V. odorata)'dir. Kokulu menekşe, doğada özellikle nemli yerlerdeki ağaç altlarında ve ormanlık alanlarda kendiliğinden yetişen, bulunduğu yere yayılıp toprağı iyice örttüğü için bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, güzel kokusu olan ve 10-15 cm. kadar boylanabilen, çokyıllık bir bitkidir. Bitki, bu güzel kokusunu, ancak koparıldığı zaman çevresine yayar. Kalp biçiminde koyu yeşil yaprakları; kış sonu ile ilkbaharda açan mor ya da seyrek olarak beyaz taçyapraklı çiçekleri; açık sarımsı kahverengi, minik, sert ve yuvarlak tohumları ve gene sarımsı kahverengi rizomu (kökgövdesi) vardır. Bitki, tohumlarıyla ya da rizomundan uzayıp toprağa yapışarak yeni bitki oluşturan kök saçaklarıyla çoğalır. 
 
Kokulu menekşe saponin, mentil salisilat, alkaloitler, flavonitler ve uçucu yağ 
içerir. Güzel kokulu çiçeği, şekerleme yapılarak pasta ve tatlıcılıkta, ayrıca parfüm endüstrisinde kullanılır. Salatalara konularak çiğ olarak yenilir. 
 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bu etkilerden yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı sıralanabilir: 
• Soğuk algınlığı, anjin, boğmaca, öksürük ve bronşit durumlarında iyileştirici ve rahatlatıcıdır. Göğsü yumuşatır, balgamı söktürür. Kronik bronşite bile iyi gelir.
• İdrar söktürücüdür. idrar yolları enfeksiyonlarında iyileştirici etkisi vardır. 
• Hafif bir müshil etkisi yapar.
• Egzama, akne ve öteki cilt sorunlarında iyileştirici etkisi görülür.
• Baş ağrısı, sinirlilik hali ve uykusuzluğa karşı olumlu etkileri vardır.
• Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre, kokulu menekşenin bedende ur oluşumunu engelleyici etkileri de saptanmıştır. 
 
Bütün bu etkilen sağlamak üzere çiçek açtığı sürece kokulu menekşenin topraküstü kısımları toplanır. Bunlar ya yaş,olarak ya da gölge bir yerde özenle kurutularak kullanılır ve infüzyonu şöyle hazırlanır: 1 tatlı kaşığı yaprak, sap ve çiçek karışımının üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. 
 
MERSİN 
Orjinal Adı Myrtus communis Diğer Adları Mort, Murt, Sazak ağacı 
 
Bilgi 
Mersingiller familyasında yer alan aynı cinsten 1000 kadar bitki türünün genel adı Mersin'dir. Anayurdu Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda olan, kış mevsiminde yapraklarını dökmeyen ve 2-5 m'ye kadar boylanabilen ağaç ya da ağaççıklardır. Burada sözünü edeceğimiz, Yabani ya da Adi mersin (M. communis) adı verilen tür, Akdeniz Bölgesi'nin bitkisi olup Batı ve Güney Anadolu kıyı şeridimizde bulunan güneşli ve kurak alanlardaki makiler arasında bol bol yetişmektedir. Üst yüzeyinde pek çok saydam nokta (yağ bezeleri) bulunan yaprakları sert, meşinimsi, kenarları düz, küçük, üzeri koyu yeşil, altı daha açık yeşil ve tam ortası boydan boya çizgili olur. 
 
Mersinin yaz ortasından sonbahara kadar açan altın renkli erkek organlı beyaz çiçekleri ve yuvarlak kesitli, kırmızımsı renkte dalları vardır. Bitkinin ikinci yılında dalları bej renge dönüp odunsulaşır. Başlangıçta etli ve beyaz olan meyveleri, olgunlaştığında koyu mavi-siyah renge döner. Mersin bitkisinin dal, yaprak, çiçek ve meyveleri hoş kokuludur. Bitki, döktüğü tohumlarla kendiliğinden çoğalır ya da gövde çelikleriyle üretilir. 
Mersinin yaprak ve çiçekli dallarında tanen, reçine, acı birtakım maddeler ile uçucu yağlar; meyvelerinde yüksek oranda A vitamini, tanen, şeker ve asitler bulunur. Tatlı ve hoş kokulu meyveleri pazarlarda satılır ve yenir. Körpe yaprakları ise, defne gibi, et yemeklerine çeşni vermesi için kullanılır. 
 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: ve Kullanımı 
• Peklik verici ve özellikle çocuklarda diyareyi kesicidir.
• İştah açıcıdır.
• İdrar yolları enfeksiyonlarında antiseptik etkisi vardır.
• Doku ve damar büzücü niteliği nedeniyle kanı dindirici etkileri görülür. 
Sayılan bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin yapraklan her mevsimde toplanır ve gölgelik, havadar bir yerde kurutulur, 1 tatlı kaşığı kurumuş mersin yaprağı üzerine 4 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde iki kez birer bardak içilir. 
• Mersin, antiseptik etkiler taşır. Bu etkisinden yararlanmak üzere, bitkinin yaprakları suda kaynatılıp buharı damıtılarak elde edilmiş ve piyasada satışa sunulmuş suyu, dıştan bedene uygulanır.
• Ayrıca A vitamini yönünden zengin olan mersin meyvesinden şurup yapılarak içilmesinin, görme yeteneğini artırdığı ileri sürülmektedir. 
 
MISIR (-PÜSKÜLÜ) 
Orjinal Adı Zea mays 
 
Bilgi 
Buğdaygiller familyasındandır. Anayurdu Güney Amerika olan mısır, Amerika Kıtası'nın keşfinden sonra denizciler tarafından Avrupa'ya getirilmiştir. Oradan da, Afrika anakarasından, Mısır üzerinden ülkemize getirildiğinden, dilimizde bu bitkiye mısır adı verildiği sanılmaktadır, 2 m'ye kadar boylanabilen, biryıllık dayanıklı tahıl ve kültür bitkisidir. Mısırın kökleri toprakta derine kadar iner, kalın ve bol saçaklıdır. 4 cm. çapa ulaşabilen dik gövdesi boğumludur. Bu boğumlar arasında gövdenin içi boş olur. Gövde üzerinde almaşık dizili uzun yaprakları şerit biçiminde, paralel damarlı ve uçları sivridir. 
 
Aynı bitki üzerinde ayrı kesimlerde yer alan dişi ve erkek çiçeklerden erkek olanları, gövdenin ucunda başaklar; dişi olanları, yaprak koltuklarında koçanlar halinde görülür. Dişi çiçeklerin olgunlaşmasıyla meydana gelen mısır tohumları, tek ve kalın bir sap olan koçan üzerinde düzgün sıralar halinde dizilmiş iri taneler şeklinde olur. Konumuza yararı olan kısımları, dişi çiçeklerin olgunlaşıp tane biçimine gelmeden önce koçanın ucunda 10-30 cm. uzunlukta oluşturdukları ve adına mısır püskülü denilen ipliksi uzantıları (stigma'ları)dır. Bol güneşli sulak alanları seven mısır bitkisi, ülkemizin su bulunan hemen hemen her yerinde kültür bitkisi olarak yetiştirilirken çok gelişip fazla yer kapladığından tohumlarının toprağa seyrek olarak ekilmesine dikkat edilir. 
 
6000 yıl kadar önce Güney Amerika'daki And Dağları bölgesi yerlileri tarafından yetiştirildiği ve tüketildiği saptanan mısır bitkisinin taneleri, yüksek oranda nişasta ile doymamış yağ asitleri, A vitamini ve sterolleri içerir. Bu yüzden mısır taneleri hem insanlar hem de hayvanlar için değerli bir besin kaynağıdır, ilaç olarak kullanılan mısır püskülünün içerdiği maddeler ise şunlardır: Glikoz ve maltoz gibi şekerler, steroller, reçine, potasyum tuzları ve uçucu yağ. 
 
Tibbi Etkileri Açık esmer ya da kırmızımsı renkli hafif ve özel kokusu bulunan mısır ve Kullanımı püskülünün tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: 
 
• Sakinleştiricidir.
• Bedeni güçlendirici toniktir.
• Romatizma tedavisinde yardımcı olur.
• İdrar söktürücüdür.
• Mesane taşlarını düşürür.
• Üretrit (idrar yolları enfeksiyonu), sistit (mesane enfeksiyonu) ve prostatit (prostat bezi enfeksiyonu) tedavilerinde etkilidir, özellikle ayrıkotu ve civanperçemi ile birlikte kullanılırsa daha etkili olur.
• Çocuklarda böbrek sorunlarının atlatılmasına yardımcı olur. 
Bu etkilen sağlamak üzere, mısır koçanındaki dişi çiçeklerin döllenme olayı gerçekleşmeden
önce ortaya çıkan püskülleri alınır. Bunlar kurutulduğunda bazı etkilerini yitirdiğinden kurutulmadan kullanılması daha doğru olur. 1 bardak kaynar suyun içine 2 tatlı kaşığı kuru ya da taze mısır püskülü konur. 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde iki-üç kez birer bardak içilir. 
• Mısır tanelerinden elde edilen mısırözü yağının, sıvı bitkisel bir yemeklik yağ olarak, damar sertliğini önlediğini, kullanan kişilere bu konuda büyük yarar sağladığını belirtmeden geçemeyeceğiz. 
 
MOR SÜSEN 
Orjinal Adı İris germanica (ya da İ. versicolor) 
Diğer Adları Mezarlık zambağı, Mor zambak 
 
Bilgi 
Süsengiller familyasındandır. Kuzey Yarıküre'nin sıcak ve ılıman iklim kuşağındaki bölgelerde yetişen ve gösterişli çiçekler açan mor süsen, ülkemizde de birçok yerde süs bitkisi olarak üretilmektedir. 100-150 cm'ye kadar boylanabilen, çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Sivri uçlu yaprakları, 50 cm. kadar uzunlukta kılıçsı biçimli, paralel damarlı ve açık yeşil renklidir, ilkbahar sonu ile yazın başaklar halinde açan baygın kokulu ve mor renkli iri çiçekleri üçer adet çanak ve taç yaprağından oluşur. Bu çanak ve taç yaprakları almaşık olarak dizilmiştir. Çiçeğin çanak biçimini alan ortası sarı renktedir. Burada erkek ve dişi organları yer alır. Mor süsenin rizomu (kökgövdesi) kalın, güçlü ve dallara ayrılan yapıdadır. Bitki 2-3 yılda bir, yerinden sökülerek rizomları bölünür. Bunlar ayrı yerlere dikilerek bitki çoğaltılır. 
 
Mor süsenin konumuzu en çok ilgilendiren bölümü olan rizomu uçucu yağ, yapışkan bitki sıvısı, nişasta, şeker, reçineli maddeler, tanen, salisilik asit ve iridin adlı maddeyi içerir. Mor süsenin güçlü kokulu çiçekleri parfümeri ve kozmetik endüstrilerinde kullanılmaktadır. 
 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: ve Kullanımı 
• Safra söktürücüdür.
• Karaciğer ve safrayla ilgili peklik durumlarında değerli bir müshil etkisi sağlar.
• İdrar söktürücüdür.
• Bedendeki yangıları hafifletir.
• Tükürük salgısını artırır. 
 
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, mor süsenin rizomu sonbahar mevsiminde toprağı kazılarak çıkarılır. Temizlenir ve havadar, gölge bir yerde özenle kurutulur. Parçalanan rizomundan 1/2-1 tatlı kasığı alınıp 1 bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılarak ısıtma işlemi 10-15 dakika daha sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan, günde üç kez birer bardak içilir. 
• Egzama ve sedef hastalığı gibi kronik deri sorunlarında iyileştirici etkiler yapar. 
Bu durumlarda şikâyet edilen yerlere bu dekoksiyon dıştan ovularak uygulanır. 
 
NANELER 
Orjinal Adı Mentha türleri 
 
Bilgi 
Ballıbabagiller familyasındaki aynı cinsten 25 kadar çokyıllık dayanıklı otsu bitkinin genel adı Nane'dir. Dünyanın tüm ılıman ve astropikal bölgelerine yayıldığı gibi ülkemizde de 7 türü yetişmektedir. Nemli ve gölgelik yerleri çok seven nane türleri, 3-100 cm. arasında boylanabilirler. Dört köşe kesitli, kırmızımsı gövde ve dalları; karşılıklı dizilen, kenarları dişli, keskin ama hoş kokulu koyu yeşil yaprakları ve dal uçlarında kümeler oluşturarak temmuz-ağustos aylarında açan leylak, pembe ya da beyaz renkli çiçekleri vardır. Koyu kahverengi, minik taneli ve küremsi biçimli tohumları olur. Nane türleri, döktüğü tohumlarıyla çoğalır ya da çoğaltılır. 
 
Türleri arasında en çok kültürü yapılanı (yani insan eliyle üretileni) Bahçe nanesidir (M. piperita). Bu türün yaprak, sap ve çiçeklerinde mentol, menton, jasmon vb. maddeleri içeren uçucu yağ ile tanen, reçine, acı bitki esansı ve bazı organik maddeler bulunur. Nanenin tazesi ya da kurutulmuşu baharat olarak kullanıldığı gibi ilaç, yiyecek ve parfümeri alanlarında da kullanım yeri bulur. 
 
Tibbi Etkileri Nanenin tıbbi etkileri şöylece sıralanabilir.
 
Kullanımı 
• Sindirim salgılarını artırdığından mide ve bağırsaklardaki sindirim işlemini kolaylaştırır.
• İç organların kaslarında yatıştırıcı etkiler yapar.
• İçerdiği uçucu yağlar nedeniyle mide bulantılarını keser. Gebelikteki ve yolculuklardaki kusma refleksini bastırır. 
• Mide ve bağırsak gazlarını söktürücüdür.
• Beden üzerinde güçlendirici (tonik) etkisi vardır.
• Bağırsaklardaki kolit yaralarının iyileşmesinde etkili rol oynar. 
• Grip ve nezlede yüksek ateşin düşürülmesinde değerli bir yardımcıdır. 
 
Bu etkilen sağlamak üzere, nane şöyle kurutulur: Bitki çiçek açmadan önce sap, yaprak ve goncah dalları toplanıp çok sıkmadan demetler halinde bağlanıp gölgelik ve havadar yerlere asılır. Böylece kurutulmuş yaprak, sap ve çiçek goncalarından bir büyük tutamı alınır. Üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10 dakika demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Hiçbir yan etkisi olmadığından istenilen sıklıkta içilir. 
 
Nanenin yukarda sayılan tıbbi etkilerinden yararlanmak için, ikinci kullanım şekli, taze yapraklarının suyla damıtılarak nane ruhu elde edilmesidir. Böylece elde edilip piyasada satılan naneruhunun 2-10 damlası bir şekerin üzerine damlatılarak alınır. 
 
OĞULOTU 
Orjinal Adı Melissa officinalis 
Diğer Adları Kovanotu, Melisa 
 
Bilgi 
Ballıbabagiller familyasındandır. Akdeniz havzasının bitkisi olup Güney Avrupa'da yaygın biçimde tarımı yapılmaktadır. Ülkemizde de Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişir. 100 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Gövdesi dört köşe kesitli, tüylü ve dallara ayrılan yapıdadır. Oval biçimli, kenarları dişli ve tüylü yapraklan limon kokulu olur. Yaz mevsiminden sonbahara kadar salkımlar oluşturarak açan, çok açık sarı ya da beyazımsı küçük çiçekleri iki dudaklı; koyu kahverengi, minik ve gözyaşı biçimli tohumlan parlaktır. Tohumu ile yetiştirilmesi çok ağır gerçekleştiğinden bitki ya bölünerek ya da gövde çelikleri alınarak çoğaltılır. 
 
Oğulotu sitral, stranellal, linalol ve pinemi içeren uçucu yağlar ile flavon ve reçine içerir. Körpe yaprakları hoş limon kokusunu vermesi için salatalara, bazı yiyecek ve içeceklere katılır. Melisa çayı olarak demlenip sevilerek içilir. 
 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bu etkilerden yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı özetlenebilir: 
• Yatıştırıcıdır; endişe ve depresyonla oluşan gerginlikleri giderir.
• Gaz söktürücüdür. Sindirimi kolaylaştırır, sindirim sistemindeki spazmları yok eder.
• Terleticidir; ateşli soğuk algınlıkları, nezle ve bronşitte etkili olur.
• Kalp ve kan dolaşımı sistemi üzerinde tonik etkisi vardır. Tansiyonu düşürür. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere körpe ya da gölgede kurutulmuş yaprakları kullanılır, 1 bardak kaynar su, 2-3 tatlı kaşığı kuru ya da 4-6 kaşık körpe yaprak üzerine dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilirken, içilene kadar üzeri sıkıca kapalı tutulur. Böylece hazırlanan infüzyon, sabah ve akşamları birer kez ya da gerektikçe bir bardak olarak içilir. 
 
ÖKSEOTU 
Orjinal Adı Viscum albüm
Diğer Adları Burç, Çekeni, Göbelek, Gökçe 
 
Bilgi 
Ökseotugiller familyasından, kimi ağaçlar üzerinde asalak olarak yaşayan, 100'ü aşkın türü bulunan ufak çalı halindeki bitkilerin genel adı Ökseotu'dur. Burada açıklaması yapılacak olan Adi ökseotu (V. albüm) türü, Avrupa ve Akdeniz ülkeleri ile Türkiye'de pek çok ağaç türünün (çam, göknar, söğüt, kavak, meşe, ıhlamur ve bazı meyve ağaçları) dalları üzerinde gelişir. 30-100 cm. boylanabilen, kışın yaprakçıklarını dökmeyen, sarımsı renkte çiçekler açan bitkilerdir. Buruşuk yüzeyli, sarımsı renkli, kokusuz ve tatsız meyveleri 1 cm. kadar çapında, küre biçiminde ve tek tohumlu olur. özellikle ardıç kuşları bu meyveleri sever ve kondukları ağaç dallarına dışkılarıyla ökseotu tohumlarını bırakıp bitkinin çoğalmasını sağlarlar. 
 
Adi ökseotunun yaprakçıkları tanen, urson, inosit, viskotoksin, sapotoksin ve glikozit adı verilen maddeleri içerir. Bitkinin meyvelerinin etli bölümünde visin adlı yapışkan madde bulunur. Bununla kuşları tutmak üzere ökse hazırlanır. 
 
Tibbi Etkileri Ökseotunun yaprakçık ve genç sürgünlerinin tıbbi etkileri şöyle sıralanabilir: ve Kullanımı 
• Sinirleri yatıştırıcı, sinirsel spazmları gidericidir.
• Yüksek tansiyonu düşürür. Yüksek tansiyon nedeniyle oluşan baş ağrılarını geçirir.
• Damar çeperlerindeki kireçlenmeyi azaltır. Damar sertliğine karşı yararlıdır. • Sinirsel taşikardilerde çarpıntıyı hafifleticidir.
• Metabolizmayı düzene sokar.
• Son zamanlarda yapılan bazı kanser araştırmalarında ökseotunun tümör oluşumunu engellediği saptanmıştır. 
Bütün bu etkilerini sağlamak üzere, ökseotunun yaprakçık ve taze sürgünleri ilkbaharda toplanır, gölgelik, havadar yerde kurutulur. 1-2 tatlı kaşığı kurumuş yaprakçık ve genç sürgün üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirerek hazırlanan infüzyon, günde üç kez içilir. 
 
UYARI 
• Hazırlanan bu infüzyona ökseotu meyveleri konulmamalıdır. 
 
PAPATYALAR 
Orjinal Adı Anthemis ve Matricaria türleri 
 
Bilgi 
Bileşikgiller familyasindaki bitkiler gibi Anthemis ve Matricaria cinsi papatya türleri, ortada sarı tüpsü çiçekleri ile bunların çevresinde beyaz ya da sarı renkli dilsi çiçeklerinden oluşan bileşik çiçekleri ve çok parçalı yapraklan ile dikkati çeker. Papatya türleri ilkbaharda çiçek açmaya başlar, yaz boyunca çiçekli kalır. 
 
Anthemis cinsi papatyaların tür sayısı 100 kadar olup bunların anayurdu Avrasya'dır. 20-30 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkilerdir. Ülkemizde 50 kadar Anthemis türü papatya yetişmektedir. Bunlar, çiçekleri gösterişli olduğundan çoğu yerde süs bitkisi olarak üretilir. En önemli türü 75 cm. kadar boylanabilen Alman papatyası (A. nobilis) türüdür. 
 
Tibbi Etkileri Alman papatyasının tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri: ve Kullanımı 
• Yatıştırıcı, tonik ya da boğaz ağrıları antiseptiği olarak, yaş veya kurumuş çiçeklerinden hazırlanan infüzyon, günde birkaç kez içilebilir.
• Uykusuzluğa karşı aynı infüzyondan gece yatmadan önce bir bardak içilir. • Akne durumunda bu infüzyonla yüz yıkanıp kurulanırsa cildi temizler. 
• Romatizma ağrılarına karşı, zeytinyağında 10-15 gün kadar bekletilen çiçekleriyle elde edilen eriyiği (özütü) ağrılı yerlere uygulanır.
• Saçlara çok yararlı olan bir banyo suyu hazırlamak üzere çiçekleri suda kaynatılır. Bu banyo suyuna daldırılan tarakla saçlar taranır. 
 
Köpek papatyası (A. cotula), ülkemizde çok yaygın olarak yetişen, kötü kokulu bir papatya türüdür. Ama; gaz söktürücü, uyarıcı ve adet söktürücü ilaç olarak kullanılır. Bu amaçlarla taze ya da kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon, günde bir-iki kez içilebilir. 
 
Matricaria cinsi papatyalar içinde anayurdu Avrasya olan ve ülkemizde de çok yaygın yetişeni, Adi ya da Tıbbi papatya (M. chamomilla) türüdür. 25-50 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Sarı renkli tüpsü çiçeklerinden oluşan çiçek başı kubbe gibi çıkıntılı ve içi boştur. Bunların çevresindeki dilsi çiçekleri beyaz renkli olur.
 
Adi papatyanın tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri de şöyle sıralanabilir: 
• İştah artırıcı, yatıştırıcı; mide ve bağırsak gazları ile safrayı söktürücü, idrarı artırıcıdır. Bu etkilerinden yararlanılmak üzere iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon günde bir-iki kez içilebilir.
• Boğaz ağrılarına karşı, iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleri kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır. 
• Yaraları iyileştirici olarak aynı dekoksiyon yaralara dıştan kompres olarak uygulanır.
• Saç rengini açmak üzere, gene bu dekoksiyon kullanılır. 
 
PİREOTU 
Orjinal Adı Tanacetum cocineum 
Diğer Adları Oltuotu, Pirekapan 
 
Bilgi 
Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu Kafkasya olup ülkemizde Erzurum yaylalarında yetişmektedir. 25-30 cm. boylanabilen çokyıllık otsu bitkidir. Ortada sarı tüpsü ve yanda soluk ya da koyu pembe dilsi çiçekleri papatyanınkine benzer. Bu çiçeklerin bileşiminde %5 oranında uçucu yağ ile sabit yağ, reçine ve piretrin adlı madde bulunur. Piretrin; pire, kene vb. kan emici hayvanlar için çok zehirli; insan, kedi, köpek vb. için az zehirlidir. 
 
Piretrin kan emici hayvanlara değince öldürücü etkisini gösterir. Bu nedenle pireotunun çiçekleri toplanır ve kurutulur. El değirmenlerinde öğütülüp toz haline getirilir. Eskiden Erzurum Oltu ilçesinde piyasaya çıkarıldığı için Oltuotu adıyla tanınmıştır. Bu ilaç özellikle pirelere ve öteki böceklere (sözgelişi hamamböceği, tahtakurusu, kene, karınca ve örümceklere) karşı evlerde gerekli yerlere serpilerek kullanılır. 
 
REZENE 
Orjinal Adı Diğer Adları 
Foeniculum vulgare Raziyane 
 
Bilgi 
Tibbi Etkileri ve Kullanımı 
Maydanozgiller familyasmdandır. Anayurdu Güney Avrupa olan, 2 m. kadar boy atabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Ülkemizde fakir topraklarda doğal olarak yetiştiği gibi, Ege ve Akdeniz bölgelerinin ılıman yerlerinde bahçelerde kültürü de yapılmaktadır. Hoş kokulu, gri-açık yeşil renkte, ince uzun ipliksi görünüşlü yaprakları sonbaharda bronz renge döner. Gene hoş kokan küçük ve sarı çiçekleri yaz ortasında açar ve çiçek salkımları bileşik şemsiye görüntüsü kazanır. Aslında birer meyve olan hoş kokulu, küçük, silindir yapılı, üzeri çıkıntılı kıvrık tohumları yeşil-kahverengidir. Bitki, açıklık alanlarda tohumlarını dökerek çoğalır, insan eliyle yetiştirilenlerinde ise, yetişmiş bitki bölünerek çoğaltılır. 
 
Bitkinin tohumları yapışkan bitki sıvısı, şeker, nişasta, tanen, sabit ve uçucu yağlar içerir. Uçucu yağları tohuma anason kokusu verir ve bazı ülkelerde tohumu, anason yerine salata ve yemeklere çeşni katmak üzere az miktarda kullanılır. 
 
Rezenenin tıbbi etkileri ve bu etkileri sağlamak üzere uygulanan yöntemler şöylece sıralanabilir: 
• Mide ve bağırsak hastalıklarında rahatlatıcıdır. Sindirime yardımcı olur. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür.
• İştah açıcıdır.
• Emziren annelerde, sütü artırıcıdır. 
• Bronşitte ve öksürük nöbetlerinde rahatlatıcı etkisi vardır. Öksürük ilaçlarına tat vermekte de kullanılır. 
 
Bütün bu amaçlarla bitkinin ikinci yılının sonbaharında olgunlaşıp yarılan tohumları toplanıp kabukları tarakla temizlenerek gölgede hafifçe kurutulur. İnfüzyon hazırlanacağı zaman bu tohumlar biraz ezilir, 1 tatlı kaşığı tohumun üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10 dakika süreyle bu tohumlar demlendirilir. Yukarıda sayılan durumlar için bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. 
 
• Ağız kokusunu gidermek üzere, tohumları çiğnenir.
• Yüzü derinden temizlemek üzere, ezilmiş tohumları yüz maskelerinin formülüne katılır.
• Bedeni iyice temizlemek üzere, ezilmiş tohumları sıcak banyo suyuna eklenir. 
 
UYARI 
• Rezene, bedene aşırı dozlarda alınmamalıdır. 
 
SARISABIR 
Orjinal Adı Aloe vera 
 
Bilgi 
Zambakgiller familyasındandır. Anayurdu Afrika Kıtası olan sarısabır, ülkemizde Güneybatı ve Güney bölgelerimizdeki sıcak yörelerde yabani olarak yetişmekte, kimi yerlerde de süs bitkisi olarak kültürü yapılmaktadır. 30 cm'ye kadar boylanabilen, duyarlı çokyıllık sukkulent (etli ve sulu) bitkidir. Kılıç biçiminde uca doğru incelip sivrileşen, kenarları testere gibi küçük dikenli, soluk yeşil renkli ve üzerinde daha açık renk lekeler bulunan etli yaprakları toprağın üzerinde rozetler oluşturarak yükselir. Yaz mevsiminde açan çiçekleri, dik ve sık salkımlar halinde, sarı ve bazen kırmızı renkli olur. Pek seyrek olarak tohum bağlayan sarısabır bitkisinin tohumuyla çoğaltılması zordur. Bunun yerine, rozetinin kenarlarından verdiği yeni sürgün yapraklarının ayrılıp başka yere dikilmesiyle çoğaltılır. Güneşli yerleri seven ama kısmen gölgeli yerlere de dayanabilen sarısabır, bitek ve nemli toprakları yeğler. 
 
Sarısabırın yapraklarının içinde saydam, jöleye benzeyen bir özsu bulunur. Hafif kokulu olan bu özsu, havayla karşılaşınca katılaşır ancak alkolde hemen erir. Serbest ya da glikozit halde antrasen türevleri (aloin ve aloemodin adlı maddeler), uçucu yağ ve reçine içerir. Sarısabırdan çıkarılan bu özsu, kozmetik ve ilaç endüstrilerinde kullanılmaktadır. 
 
Tibbi Etkileri Sarısabır özsuyunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı sıralanabilir: 
• Müshildir. Ancak fazla kullanılırsa diyareye neden olabilir.
• Midevidir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Safra söktürücüdür.
• Kadınlarda aybaşı kanamasını artırarak aybaşı dönemini kolaylaştırır. Böyle durumlarda, etkisinden yararlanmak üzere sarısabırın yaprakları kesilerek ya da çizilerek çıkan özsu alınır. Ancak, çok küçük bir dozu, bir-iki damla (0,1-0,3 gram) yeterli olur. 
• Deri iltihapları ve egzama durumlarında rahatlama sağlar.
• Sarısabır ayrıca yaraları, küçük yanıkları, güneş yanıklarım ve böcek sokmalarını iyileştirir.
• Kuru ciltleri nemlendirip rahatlatır. 
 
Bu gibi durumlarda, sarısabırın yapraklarından çıkarılan özsu, şikayetli yerlere dıştan uygulanır. 
• Gebe kadınlarda rahim kasılmalarına ve emzikli annelerde bebekte ishale neden olacağı için, bu gibi kişiler sarısabırı dahilen kullanmamalıdır.
• Büyük yanıklarda kullanılmamalı, hemen uzman doktora başvurulmalıdır. 
 
SATERLER 
Orjinal Adı Satureja türleri 
Diğer Adları Kekikotu, Zater 
 
Bilgi 
Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu bilinmeyen, Güney Avrupa'da ve ülkemizde yabani olarak yetişen, Fransa ve İspanya'da tarımı yapılan bir ya da genelde çok yıllık bodur çalı tipinde dayanıklı otsu bitkilerdir. 10-45 cm. kadar boylanabilen saterlerin 14 kadar türü Anadolu'da görülür. Bunlardan konumuzla ilgili olanları, Dağ sateri (S. montana) ile Adi sater (S. hortensis)'dir. Bu türlerin dallara ayrılan dört köşe kesitli, tüylü ve yeşil renkli gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunsulaşırken rengi de kırmızımsılaşır. 
 
Hoş kokulu, küçük, şeritsi ve sivri uçlu yapraklarının üst yüzeyinde aslında yağ bezleri olan kabarık benekler bulunur, iki türü yaz başından sonbahara kadar açan çift dudaklı görünümdeki çiçekleri beyaz, pembe, mor ya da kırmızı renklerde olur. Çiçekleri olgunlaşınca, ikiye bölünmüş gibi görünen uzamış küre biçimli ve kahverengi parlak tohumlar verir. Bol güneşli yerleri, suyu iyi akıntılı (süzek), alkalik ve kum-kil karışımı gevşek toprakları seven saterler, döktüğü tohumlarıyla çoğalır. 
 
Saterlere hoş kokusunu veren yapraklarında yüksek oranda bulunan karvakrol adlı maddedir. Bitki 20 cm. kadar boylanınca kesilip toplanır. Gölge yerlerde demetler şeklinde bağlanarak asılıp kurutulur. Ezilir, toz haline getirilir ve baharat olarak kullanılır. Bu toz kimi zaman baharatçı ve aktarlarda yanlış olarak kekik diye sunulmaktadır. 
Tibbi Etkileri Antik çağlardan beri hem baharat hem de afrodizyak olarak bilinip kullanılan ve Kullanımı saterlerin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: 
 
• Uyarıcıdır. Bu etkisiyle mideyi çalıştırır, iştahı açar ve sindirim işlemini kolaylaştırır. Hazımsızlığı giderir.
• Mide ve bağırsaklardaki aşırı gazı söktürür.
• İdrar söktürücüdür. Kanı ve idrar yollarını temizler. 
• Terleticidir. Soğuk algınlığında iyileştirici etkisi görülür.
• Antiseptik (mikrop kırıcı) etkisi de vardır. Bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına iyi gelir.
• Uzun zamanlardan beri afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri bulunduğu ileri sürülmektedir. 
 
Sayılan bu etkilerinden yararlanmak için, bitki, çiçek açmadan önce kesilip kurutulur. Kurumuş bitkilerden 1-2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suyun içine konularak ve kabın üstü sıkıca kapatılarak 10-15 dakika demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyondan, günde iki-üç kez birer bardak içilir, iştahı açması için yemeklerden 15-20 dakika önce alınır. Mikrop kırıcı etkisinden yararlanmak için bu infüzyonla ya da daha iyisi 1-2 tatlı kaşığı kurumuş bitkinin 1 bardak suda kaynatılmasıyla elde edilen dekoksiyonla ağızdan derin gargara yapılır. 
 
SIĞIRKUYRUĞU 
Orjinal Adı Verbascum thapsus 
Diğer Adları Yünotu 
 
Bilgi 
Sıracagiller familyasındandır. Kuzey Yarıküre'nin ılıman bölgeleriyle, özellikle Avrasya'nın doğu kesiminde yaygın olarak yetişir. Ülkemizde de yol, bahçe ve tarla kenarlarında sıkça görülür. 60-200 cm. arasında boylanabilen, iki yıllık dayanıklı otsu bitkidir. Sarımsı renkli ve yuvarlak kesitli, dayanıklı, ince tüylerle kaplı, dik ama dallara ayrılmayan yapıdaki gövdesi ve bitkinin birinci yılında, tabanında rozet şekli oluşturan, ikinci yılında gövdesinden de uzayan iri yaprakları vardır. Sığırkuyruğu birinci yılını çiçeksiz geçirir. İkinci yılının yaz ortasından başlayarak, sonbahara kadar, gövdenin ucunda başaklar oluşturan parlak sarı renkli çiçekler açar. Bu çiçekler olgunlaşınca içinde tohumlarını taşıyan iki gözlü kapsülü olan meyvelere dönüşür. Güneşli; soğuktan ve rüzgârdan korunmalı yerleri seven sığırkuyruğu bitkisi, suyu iyi akıntılı olmak koşuluyla bitek olmayan topraklarda bile yetişir. Döktüğü tohumlarıyla çoğalır. 
 
Sığırkuyruğunun yaprak ve çiçekleri, yapışkan bitki sıvısı, saponinler, uçucu yağ ve verbaskosit adı verilen flavonitler ile glikozitleri içerir. Bol miktarda nektar içeren çiçekleri, bal arılarını bitkiye çeker. 
Tibbi Etkileri Bedene yararları Antik çağlarda da bilinen ve adı Homer'in destanlarında da ve Kullanımı geçen sığırkuyruğunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir: 
 
• Balgam söktürücüdür.
• Göğsü yumuşatır. Bronşit ve kronik öksürük durumlarında iyileştiricidir. • Solunum yolları mukozasının enfeksiyonlarında iyileştirici etkiler yapar. 
• Sesin boğuklaşması ve ses kısıklığı durumunda iyileştiricidir. • Mide üşütmesinde oluşan karın ağrısını geçirir.
• İdrar söktürücüdür.
• Sakinleştiricidir. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere, sığırkuyruğunun yapraklan yaz ortasında kahverengileşmeden önce toplanıp özenle kurutulur. Çiçekleri ise, yaz ortasından sonbahar başlarına kadar kuru havada toplanır gölge yerde ya da 40 dereceden sıcak olmayan yapay ısıtmalı yerde kurutulur. Bitki nemli yerde kalırsa tıbbi etkilerini yitirir. Bu şekilde toplanıp kurutulmuş ve saklanmış olan yaprak-çiçek karışımından 1 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda demlendirilerek elde edilen infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. 
 
• Sığırkuyruğu, ayrıca etkili bir yara iyileştiricidir. Ciltteki yangıları da geçirir. Bunun için, körpe yaprak ve çiçekleri ezilerek bir yara lapası hazırlanır. Bu lapa şikâyetli yerlere dıştan uygulanır.
• Sığır kuyruğunun taze çiçekleri banyo suyuna katılırsa cildi yumuşatır ve sarı saçları parlaklaştırır. 
 
SOĞANLAR 
Orjinal Adı Allium türleri Bilgi 
Zambakgiller familyasındandır. Anayurdunun Güneydoğu Asya olduğu sanılmaktadır. Ancak, günümüzde dünyanın pek çok yöresinde olduğu gibi, Türkiye'de de yoğun biçimde üretilip tüketilmektedir. 40-80 cm. kadar boylanabilen soğan, türlerine göre iki ya da çokyıllık sebze türü bir bitkidir. En çok kullanılan türü olan Sofralık soğan (A. cepa), ikiyıllık bitkidir. Birinci yılında birbirinin içinden çıkan 40 cm. kadar uzunluktaki içi boş yaprakları ve ikinci yılında da bu yapraklardan daha uzun bir sapın tepesinde, mayıs-temmuz aylarında açan beyaz veya bazen leylak renginde küçük çiçeklerden oluşan top şeklinde bir çiçek salkımı olur. 
 
Bitkinin birinci yılının ortalarında yapraklarının dip bölümü şişkinleşerek toprağın içinde bir baş oluşturur. Bu baş zamanla büyür ve dış kabukları kurur. Toprağı kazılıp sökülen başlara kuru soğan adı verilir. Tohumlarıyla çoğaltılan soğanlarda önce arpacık soğanı denilen küçük soğanlar üretilir. Bunlar sökülüp bir kez daha ekilerek önce yeşil soğan diye bilinen soğan yaprakları ve daha sonra kuru soğan elde edilir. Ama, kuru soğanın ekilmesiyle de yeniden soğan bitkisi çoğaltılabilir. Güneşli ya da kısmen gölgeli yerleri, hafif ve bitek topraklan seven soğan bitkisi, verimsiz topraklara da dayanabilir. 
 
Soğanın bileşiminde uçucu ve sabit yağ, şekerler (sakkaroz, glikoz ve fruktoz), fermentler, aminoasitler, demir, A, B ve bol miktarda C vitamini bulunur. Uçucu yağının içinde bulunan propil alliin maddesi, gözleri yakar ve yaşartır. Yeşil ya da kuru soğan, çeşni vermek üzere salatalara, yemeklere, peynir ve sandviçlere katılır. Ayrıca soğan çorbası ve yahnisi gibi yemekleri yapılır. Türk mutfağının vazgeçilmez bir ögesidir. 
 
Tibbi Etkileri Sağlığa yararlı etkileri yaklaşık 4000 yıl önce Çin'de bilinen ve kayıtlara geçen ve Kullanımı soğanın, tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir: 
 
• İdrar söktürücüdür. Bedendeki toksinlerin atılmasında ve kanın temizlenmesinde etkili olur.
• Midevidir: iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
• Hafif müshil etkisi vardır. 
• C vitamini yönünden zengin olduğu için bedenin savunma sistemini güçlendirir. Soğuk algınlığının atlatılmasında ve yüksek ateşin düşürülmesinde etkilidir.
• Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalara göre, soğanın kalbi güçlendirdiği ve koroner damarları genişlettiği ileri sürülmektedir. 
 
Bütün bu etkilerinden yararlanabilmek için, yeşil ya da kuru soğan, çiğ ya da pişmiş olarak ve günlük diyete katılarak olabildiğince bol yenmelidir. 
 
• Ayrıca soğan böcek ve arı sokmalarında iyileştiricidir.
• Çıbanların baş vermesini ve iyileşmesinin hızlanmasını sağlar. 
Arı ve böcek sokmalarında, önce sokma yerinde iğne varsa çıkarılır ve sokma yerine kesik kuru soğan dilimleri bastırılır. Çıbanların başına da yarım kuru soğan bastırılır. Böylece soğan buralardaki yangı ve şişkinliği geçirir, iyileşmeyi hızlandırır. 
 
ŞERBETÇİOTU 
Orjinal Adı Humulus lupulus 
 
Bilgi 
Kendirgiller familyasındandır. Anayurdu Kuzey Amerika ve Avrasya olan, belli mevsimde kısmen ölen ama çokyıllık olan tırmanıcı bitkidir. Bira endüstrisi için Avrupa'da geniş ölçüde tarımı yapılan bitki, ülkemizde aynı amaçla Bilecik ve Bursa yörelerinde üretilmekte, ayrıca Kuzey Anadolu'da kendi kendine doğada yetişen şerbetçiotu örnekleri seyrek de olsa görülmektedir. Yetişmesi için ılıman iklim ve zengin toprağa; sarılması için yüksek direk ve aralarına gerilmiş tellere gereksinen şerbetçiotu, 7,5 m'ye kadar uzayabilir. 
 
Kırmızımsı yeşil renkli ince ve sert gövdesi, neyi bulursa ona sarılıp uzar; ama yaz sonunda yapraklarıyla birlikte ölür. Ertesi yıl aynı kökten yeni sürgünleri çıkar. Asmanınkileri andıran yaprakları uzun saplı, 3-5 parçalı, iri, karşılıklı dizili, kenarları dişli, normal yeşil renkli ve kalp biçiminde olur. Yaz sonunda açan kozalakçığa benzeyen sarımsı yeşil renkli dişi çiçek tomurcuklan olgunlaşınca irileşir ve kâğıdımsı bürgülere dönüşür. Bitkinin erkek çiçekleri ayrı bitkide açar. Şerbetçiotu bitkisi tohumuyla, kökleri bölünerek ya da genç piçleri ilkbaharda sökülüp ayrı yere dikilerek çoğaltılır. 
 
Şerbetçiotu bitkisi uçucu yağ, acı maddeler (humilon, lupulon), reçine, tanen ve mum içerir. Dişi çiçekleri strobili lupuli adlı bir maddeyi oluşturur. Bu madde en az 1200 yıldan beri bira yapımında kullanılmaktadır. Şerbetçiotunun genç sürgünleri bazı ülkelerde soyulup kuşkonmaz gibi pişirilerek yenir. 
 
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: 
• Hafif bir yatıştırıcıdır. 
• İştah açıcıdır.
• Sindirimi kolaylaştırır. 
• İdrar söktürücüdür. 
• Bedeni güçlendirici toniktir. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere, olgunlaşmamış çiçek kozalakçıkları yaz sonu ile sonbahar başında toplanıp gölgeli, havadar bir yerde özenle kurutulur. Böyle kurutulmuş çiçeklerden 1 tatlı kaşığının üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10-15 dakika demlendirilip infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde bir bardak içilir. 
 
• Şerbetçiotu, merkezi sinir sistemi üzerindeki yatıştırıcı etkisiyle aynı zamanda iyi bir uyku ilacı etkisi yapar.
• Bazı kişilerde şehveti yok edici (anafrodizyak) etki gösterir. 
Böyle durumlar için yukarıda verilen infüzyon tarifinden, yatmadan birkaç saat önce 1 bardak içilir. 
 
UYARI 
• Depresyon geçiren kişiler, durumu ağırlaştırabileceği için, Şerbetçiotu almamalıdır. 
 
TARÇINLAR 
Orjinal Adı Cinnamomun türleri 
 
Bilgi 
Defnegiller familyasındandır. Anayurdu Güney ve Güneydoğu Asya'dır, iklimin uygun olmayışı nedeniyle tarçın ülkemizde yetişmez. Tropikal bölgelerin bitkisi ve birçok türü olan hoş kokulu ağaç ya da ağaççıklardır. Bu türlerden önemli olan ikisi Seylan tarçını (C. zeylanicum) ile Çin tarçını (C. cassia)'dır. 
 
Seylan tarçını Sri Lanka, Hindistan ve Myanmar'da yetiştirilir. Kışın yapraklarını dökmeyen alçak boylu ağaçtır. Bu ağacın körpe dallari kesilir. Kabuklari soyulur, mantar tabakaları çıkarılır, tabakalar birbirinin içine konulup sarılarak kurutulur. Daha sonra ezilip baharat olarak Seylan tarçını adıyla satılır. Açık kahverengi ve tatlımsı tadı hoş olan bu tarçın türü makbuldür. 
 
Çin tarçını daha büyük bir ağaç olup 10-12 m'ye kadar boylanabilir. Kışın yaprağını dökmeyen bu türün de gövde ve dallarının kabuğu soyularak yukarıdaki yöntemle elde edilen tarçın, Seylan tarçınına göre daha yakıcı, keskin ve daha az değerlidir. 
 
Her iki tür tarçının da başlıca bileşeni, uçucu bir yağ olan sinnamik aldehit'tir. Tarçın baharat olmasının yanı sıra çeşni ve koku vermesi için bazı yemek, tatlı ve şaraplara katılır. Ağacın meyvesinden elde edilen tarçın esansı, parfüm endüstrisinde kullanılır. 
 
Tibbi Etkileri Tarçının tıbbi etkileri ve bu etkilerden yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı açıklanabilir: 
• Mide ve bağırsak gazlarını söktürür.
• Hafif doku ve damar büzücü özelliği nedeniyle diyareyi kesici ve peklik vericidir.
• İştah açıcıdır.
• Sindirimi kolaylaştırır.
• Mide bulantıları ve kusma refleksini bastırır.
• Kan dolaşımını geliştirip hızlandırır. 
 
Bu etkileri sağlamak üzere tarçının toz hali yiyecek ve içeceklere katılıp istendiği kadar alınır ya da piyasadan sağlanan tarçın esansı 2-3 damla olarak kesme sekere damlatılıp emilir. 
 
UYARI 
• Tarçın çok fazla alınırsa aşırı pekliğe neden olabilir. 
 
YABANİ GÜL (KUŞBURNU) 
Orjinal Adı Rosa canina Diğer Adları Köpek gülü 
 
Bilgi 
Gülgiller familyasındandır. Aslında tüm bahçe gülleri yabani gülden türemiştir. Anadolu'da orman açıklıkları, kayalık kırsal yöreler ve yol kenarlarında kendi kendine yetişen yabani gül, 1-3,5 m. kadar boylanabilen, gövdesi ve dalları dikenli olan bir ağaççıktır. Kenarları dişli oval biçimli 5-7 yaprakçıktan oluşan yaprakları; ilkbahardan başlayıp yaz boyunca açan, açık ya da koyu pembe, bazen beyaz renkli küçük ve yalınkat, güzel kokulu çiçekleri vardır. Bu çiçeklerin tabanı olgunlaşınca taçyaprakları dökülür ve kuşburnu denilen, 1,5-2 cm. uzunlukta parlak kırmızı meyvelere dönüşür. Gerçekte yabani gül bitkisinin meyvesi, kuşburnunun içindeki beyaz 
renkli tüylü çekirdeklerdir. 
 
Kuşburnu, özellikle C vitamini ile tanen, pektin, karoten, meyve asitleri ve yağ yönünden zengindir. Bu meyveler, Anadolu'da taze ya da kurutulmuş olarak yenir. Ayrıca kompostosu, reçeli, şerbeti, ezmesi ya da pekmezi yapılarak tüketilir. Çay gibi demlendirilip içilir. 
 
Tibbi Etkileri Kuşburnunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece ve Kullanımı özetlenebilir: 
• En iyi doğal C vitamini kaynağıdır. Enfeksiyonlara ve soğuk algınlıklarına karşı bedenin direncini artırır.
• Hafif müshil etkisi vardır.
• Hafif idrar söktürücü etki taşır. 
• Tonik ve besleyicidir: Bedendeki güçsüzlük ve bitkinlik durumlarına karşı en iyi doğal ilaçtır.
• Hafif bir doku ve damar büzücüdür. Diyare durumunda ishali kesici etki yapar. 
• Safra kesesi, böbrek ve mesane sorunlarında bedeni destekler. 
 
Bütün bu etkileri sağlamak üzere olgun kuşburnu meyveleri sonbaharda toplanır. 2,5 tatlı kaşığı dolusu kuşburnu, ortalarından kesilip bir bardak suya konularak, su kaynama noktasına kadar ısıtılır. Sonra ateş kısılarak 10-15 dakika daha ısıtma sürdürülür. İnsanı rahatsız eden tüylü çekirdeklerinin ayrılması için bunlar süzülür. Böylece hazırlanan dekoksiyondan istenildiği kadar içilebilir. Eğer bu dekoksiyonun iç imi hoş gelmezse, kaynama sırasında içine biraz bal ya da şeker katılır ve şurup haline getirilerek alınır.
 

 



Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not::
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

   
 
 

Benzer Haberler