Bodrum'dan bir otel çalışanı yazdı:
Bayram günü bize karşı biraz tebessüm istiyoruz !
Çalışmak için okuduğu okulu bitirmeden çalışmaya başlayan, öğrenci diye bilinen işçileriz aslında.
Yapacaklarımızın hayalini kurmakla kaldığımız bu sistem, bizi ‘Hayatı ertelemekten başka çare olmadığına’ inandırarak yaşatıyor.
Hayatımızın dolu dolu geçeceği bu günlerde, aileden uzak, sevdiklerinden, memleketinden uzak, çalışmamız gerektiğini şartlar öğretiyor bize. Öğrenecek daha çok şey varken, her şeye hazırmış gibi hissetmemiz sağlanıyor.
Üniversite hayatını aileden uzak geçirmekten ziyade gurbette çalışmak üzüyor bizi.
Çalıştığımız yer turizmin göbeğinde bir otel.
Dört yıldızlı bir otel. Aslında daha fazla yıldız hak ediyor;
Çünkü personele verdiği değer o kadar üst düzeyde ki, pahalı arabalarla gelen müşterilerden arta kalan yemekleri ziyan olmasın diye çöpe atma gereği duymayıp, personele eski, bayat, yenmesi sağlığa zararlı malzemelerle yapılan yemeği sunuyor.
O kadar hak ediyor ki aldığı yıldızları, ona para kazandıran, onlar olmazsa olmaz personellerine yerin altında, rutubetli, hastalık barındıran lojman adı altına alınmış barakalarda yatak sunuyor.
Verdiği maaş ile mesai saatini kıyaslayarak personelden aldığı verimin sürekli daha fazlasını istiyor. 12 saat çalışma süresine karşılık verdiği 1500 TL’yi çıkarmak için 16 saate kadar çalıştırdığı oluyor ki bulunduğumuz bu şehirde insanlar eğlencenin, tatilin fazlasıyla tadını çıkarırken bizim uyku saatimiz bile kısıtlanıyor.
Yapman gereken işlerin kat kat fazlasını yapsan dahi bunun görünmediği bu sistemde, çalışmadığın her dakikanın hesabını veriyorsun.
Oysa memleketinde kalsan ne bu kadar özlem, ne bu kadar adaletsizlik yaşarsın. İşsiz kalırsın belki ama mutsuz olmazsın.
Geride bıraktığın arkadaşlarına “Bodrum’dayım çalışıyorum” dediğin zaman karşılaştığın cevaplar cabası. Tatil yaptığımızı düşünerek ne kadar rahat olduğumuzu ileri sürüyorlar. Oysa içinde olanlardır bunun farkında olan.
Bayram sabahı bunları kaleme alma gereği duydum. Çünkü insanlar bayram tatili için otele giriş yapıyorlar, bizim de onlara bayram dolayısıyla iki kat daha hizmet vermemiz gerektiği şart koşuluyor.
İşte personelin bayramı. Normal günde sevgiden, saygıdan, hoşgörüden mahrum kalan bizler, bayram günü bize karşı biraz tebessüm istiyoruz.
İşte bizim bayramımız.
Okul dolayısıyla tecil ettirdiğimiz askerliği burada yaşıyor gibiyiz; Birbirimize ‘şafak kaç’ gibisinden sorularla.
Gideceğim güne az kaldı ve buraya değil çalışmaya, tatile bile gelmeyi düşünmüyorum. Ertelediğim hayallerim için savaşacağım yer burası değil.
Size iyi tatiller.
Umarım sesimi duyan birileri olur...