Bir Meze Masalı
İdil ÇİMRİN
Mezelerine bayıldığım Rana Restaurant'ın mutfağına girmem kaçınılmazdı.
Çat kapı girdim Rana'nın mutfağına, çok beğendiğim mezelerin tarifini öğrenmek için ricada bulundum. Onlar da sağolsunlar beni geri çevirmediler, samimiyetle tek tek anlattılar mezelerinin lezzet sırlarını. Ben buradan tüm Rana çalışanlarına ve ustalarına çok çok teşekkür ediyorum. Mutfakta hatıra fotoğrafı çektirmeden de olmazdı tabi.
Sohbetlere Eşlik Ediyor
Sofralarda küçük porsiyonlarla sunulan, lezzetli başlangıçlar şeklinde tanımlanan, ancak birkaç kelimelik bir tanımdan daha fazlasını hak eden meze, derin bir konudur.
Meze demek sohbet demektir; karın doyurmak için bir araç değil, sofraya oturmak için bir amaçtır. Aman soğumasın diye telaşla yediğimiz yemeklerin aksine; ilgi, alaka ve sakinlik bekler bizden. Hem lezzet, hem de görüntü olarak sohbetlerimize eşlik etmek ister.
Meze, tam anlamıyla sofranın mide yumuşatıcı başlangıcıdır diyebiliriz. En lezzeli mezeler arasında zeytinyağlılar, yoğurtlu mezeler ve lakerda, uskumru gibi balık mezeleri vardır.
İlk Mezeyi Kimler Yaptı?
İlk mezenin kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor fakat zeytinyağını da ilk bulan Giritliler olduğu söyleniyor.
Soğuk mezeler de genellikle zeytinyağı ile yapıldığından, ilk mezenin de Giritliler tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Zeytin ağacına ilişkin mevcut en eski veri, Ege Denizi'ndeki Santorini Adası'nda yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan 39.000 yıllık zeytin yaprağı fosilleridir.
Tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz'in tam ortasındaki Girit medeniyetine, M.Ö. 4500 yıllarına dek uzandığını gösteriyor. Zeytinyağı kültürünün Akdeniz'deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler oynamıştır. Zeytinyağının bulunuşu ile yemek kültüründe de değişiklikler olmuştur. Zeytinyağının aromasıyla yemekler daha lezzetli ve koruma özelliği ile de daha dayanıklı hale gelmiştir.
Bugünlük benden bu kadar.
Bana istediğiniz zaman
[email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Mutlu sofralarda buluşabilmek dileği ile.
Otlu Ahtapot Kavurması
Bir ahtapot bacağı
4 yaprak ıspanak
4 yaprak kipez otu
4 yaprak turp otu
Çeyrek havuç
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı toz sarımsak
4 yemek kaşığı süt
1 tutam tuz, karabiber ve kırmızı toz biber
YAPILIŞI:
Ahtapotu dört saat buharda haşlıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.
Soğuduktan sonra jülyen doğruyoruz.
Diğer tarafta sebzeleri tavada 10 dakika kadar soteliyoruz ve daha sonra ahtapotla buluşturuyoruz.
Daha sonra süt ilave ederek iki taşım daha kaynatıyoruz ve sıcak servis ediyoruz..
Patlıcan Ve Tahinli Mutabbal
1 adet bostan patlıcan
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tutam tuz
1 diş sarmısak
1 kaşık süzme yoğurt
Yarım çay bardağı tahin
YAPILIŞI:
Patlıcanı közledikten sonra kabuğunu soyarak bir çatal yardımı ile iyice eziyoruz. Tüm malzeme ile karıştırarak tekrar iyice eziyoruz ve servise hazır hale getiriyoruz.
Zencefilli Levrek
1 adet levrek fileto
Yarım çay bardağı zeytinyağı
Bir tutam tuz
Yarım bağ dereotu
Yarım limon
Yarım portakal
Zencefil turşusu
YAPILIŞI:
Levreği, limon suyu ve tuzla 10 dakika pişirip soğumaya bırakıyoruz. Yarım limon ve yarım portakalı rendeliyoruz ve tüm malzemeler ile birlikte robotta çekiyoruz. Daha sonra malzemeleri levrekle karıştırıyoruz, üzerine zencefil turşusu koyarak servis ediyoruz.