Kırmızı Ölümsüzlük Mantarı...
Hızla artan nüfus ve beraberinde gelen gıda sorunu ile alternatif besin kaynaklarına olan gereksinim önem kazanmıştır.
Mantar, kültür ortamında 12 ay ürün alınabilen, besin değeri yüksek bir tarımsal üründür. Bununla beraber mevsime bağlı olarak kendiliğinden yetişebilen; kırsal alanda yaşayan insanların besin ihtiyacını karşılayan önemli bir gıda maddesidir (Kurt vd., 2019).
Ayrıca bazı mantarlar tıbbi özelliklerinden dolayı ticari olarak değerli gıda takviyeleri olarak kullanılırlar.
Bir gıda maddesi olarak mantarın insan beslenmesi ve sağlığı bakımından değerinin daha iyi anlaşılmasıyla beraber kültür mantarcılığına olan ilgi son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir (Kibar, 2015).
Bu artış beraberinde yenilebilir ve tıbbi mantar pazarında yüksek ticari potansiyel sağlamış ve bu ürünü önemli odun dışı orman ürünlerinden biri hâline getirmiştir (Boa, 2004).
Ülkemizde Kırmızı Ölümsüzlük Mantarı ya da Reishi Mantarı, Çin’de Ling Zhi olarak bilinen;
Ganoderma lucidum (Curtis) P. Karst., 2000 yılı aşkın bir süredir, Çin ve Japon halkları tarafından sağlıklı yaşam ve uzun ömür için kullanılan, özellikle karaciğer bozuklukları, kanser, bronşit, artrit ve hipertansiyon gibi rahatsızlıkların tedavisinde doğal bir ilaç olarak tercih edilen önemli bir tıbbi mantardır (Allı, H., 2005)
Türkiye'de de reishi mantarı var!
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde yaşayan İlyas Mat, 2012 yılından bu yana aradığı 'ölümsüzlük mantarı' olarak anılan reishi mantarını ormanlık alanda buldu. 2012 yılında yayınlanan bir haberi okuduğunu ve o günden bu yana 4 yıldır ormanlık alanlarda arama yaptığını ifade eden Mat, kendisine ait dağ evi yolu üzerinde mantarı bulduğunu söyledi.
Mat, “2012 yılında okuduğum bir haberde bir öğretmenin Zonguldak dağlarında reishi mantarı bulduğunu okumuştum. Bu Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından tescillenmiş bir üründü. Haberi okuduktan sonra çevremde de var mıdır diye o gün bugündür arıyordum. Dağları alt üst ettik ama her gün gelip geçtiğim yol üzerindeki kütükte buldum. Artık bizim dağlarımızda da bu reishi mantarı olduğunu da tescillemiş olduk” dedi.
Bu bitki 12 bin kanser hücresini öldürüyor. Reishi mantarının zararları nelerdir?
Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı Kanser Epidemiyolojisi Bilim Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çelik, bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisi olduğu öne sürülen “Ganoderma Lucidum (Reishi)” ya da “Kırmızı Reishi” olarak bilinen mantarın, kemoterapi alan hastalarda kullanılmasının sakıncalı olduğunu açıkladı.
Prof. Dr. İsmail Çelik, “Kırmızı Reishi” mantarının, bağışıklık sistemi zayıflayan kanser hastalarınca kullanımının artığını ancak bunun tedavi açısından tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Ganoderma Lucidum mantarının kadınlık hormonu ve teratojen (ceninler üzerinde kanser yapıcı etki) olan dietilstilbestrol (DES) maddesini içerdiğini anlatan Prof. Dr. Çelik, “Bu maddeler, önceleri prostat kanseri tedavisinde kullanılmıştır. Ancak 2002 yılında ilaç olarak kullanılması FDA tarafından yasaklanmıştır. Çünkü, piyasadan kaldırılan PC-SPES ilacının içinde de bu mantardaki maddeler bulunuyor” dedi.
Reishi mantarının yan etkileri nelerdir?
Prof. Dr. Çelik, Reishi mantarının kullanımına bağlı çeşitli ölüm vakaları olduğuna dikkati çekerek, “Bunun kullanımına bağlı, karaciğer yetmezliği ve arkasından ölümle sonuçlanan vakalar tıbbi literatürde bildirilmiştir” dedi.
Bazı haberlerde Reishi'nin yan etkisinin olmadığı yönündeki bilginin kesinlikle yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çelik, şunları kaydetti: “Sık görülen yan etkileri, bulantı ve kusma (kemoterapi alanlarda önemli bir sorundur) ve 'fare zehiri' diye de bilinen 'warfarin' benzeri etki ile kanamaya yol açmasıdır.
Tedavi ile ilişkili en önemli sorunlardan bir diğeri de bu mantarın, daha önceden greyfurt suyunda da tanımlandığı şekilde karaciğer sitokrom enzimleri üzerinden etki ederek, kemoterapi veya beraberinde kullanılan bulantı önleyici ilaçların etkilerinin azalmasına neden olmasıdır.
Bulantı, kusmaya yol açması, kanama yan etkisi, kemoterapi ve diğer ilaçların etkilerini azaltma sorunları yüzünden özellikle kemoterapi ile beraber kullanılması, kemoterapiden önce ve/veya sonra alınması kesinlikle sakıncalıdır.”