Alan Yau’dan yeni Türk restoranı
Çağdaş ERTUNA
Londra’da yeme-içme meraklıları bu hafta itibarıyla açılan Türk restoranı Yamabahçe’yi konuşuyor. Nedeni basit, Yamabahçe, Wagamama’dan Hakkasan’a, Yauatcha’dan Busaba Eathai’a, Princi’den Park Chinois’ya dünyaca ünlü birçok restorana imza atan Alan Yau’nun son projesi. Üstelik deneyimli restorancının ilk pop-up restoranı olma özelliğini de taşıyor. Malum, artık devir pop-up restoranlar devri.
Yamabahçe’nin bir diğer özelliği de mönüsü sadece Instagram’da olan ilk ve tek restoran olması. Ayrıca Yamabahçe’nin bir de tamamen Türkçe olan ve Türkiye’deki yeme-içme kültürünü de anlatan “YamabahceTurk” adlı bir Instagram hesabı daha var. Alan Yau, Londra’nın en lüks ve ihtişamlı restoranı Park Chinois’yı yaratırken de Apple ile işbirliği yaparak iTunes’da restorana özel bir playlist hazırlamıştı, böylece iTunes’da ilk defa bir restoranın kendi playlist’i olmuştu.
Yau, daha sonra ise yemek ve teknoloji alanındaki çalışmalarına devam ederken Karadeniz pidesinin dünyaya yayılması gerektiğini ve bunun için çalışacağını da açıklamıştı. Yau’nun Türkiye’yle özel bir bağı var; eşi Türk: Jale Erentok. En iyi Türk yemekleri için Mehmet Yaşin ya da Vedat Milor’dan bile daha fazla Türkiye’yi geziyorlar.
Zincirin ilk adımı
Yau’nun daha ilk restoranında David Chipperfield ve John Pawson gibi efsane mimarlarla çalıştığı, daha önce Wagamama ile noodle’ı, Busaba ile Tayland mutfağını, Hakkasan ile Çin mutfağını dünyaya farklı bir konseptle tanıttığı ve bugün bu markaların onlarca şehirde şubeleri olduğu düşünülürse şimdi Yamabahçe ile yeni bir Türk mutfağı zincirinin adımını atmış olması çok önemli. Yamabahçe mönüsü pide üzerine kurulu.
Restoranın ortasında dev bir odun fırını var. Ayrıca Yau’nun İstanbul’da en çok beğendiği Tatbak’taki kadar başarılı lahmacun da mönüde yer alıyor. Mercimek çorbası, şehriyeli tavuk suyu çorbası, çoban salata, sütlaç gibi klasikler de dikkat çekiyor. Malzemeleri, unu bile Türkiye’den getiriyorlar. Yamabahçe pop-up, Oxford Street’e çok yakın St. Christopher’s Place’te. Daha sonra başka şubelerin de açılması planlanıyor. Ayrıca eve servis ağını da genişletecekler.
Türkiye’nin tanıtımı için önemli
Londra’da restoran sektörüne yaptığı katkılardan dolayı Kraliçe’den OBE nişanını alan ödüllü bir restorancının Türk mutfağını dünyaya tanıtacak bir girişimde bulunması Türkiye’nin tanıtımı açısından da büyük önem taşıyor.
Zaten, Yau ve ekibinin en iyi lahmacunu, en iyi simidi, en iyi pideyi yapmak için ne kadar titizlikle çalıştığını yerinde görünce bunu daha da iyi anlıyorsunuz. Tabii bir de yeme-içme yazarlarının ve bloggerlarının ilgisini… Yolunuz Londra’ya düşerse uğramakta fayda var. Yau’nun restorancılıkla ilgili teknoloji girişimleri de bulunuyor. Ayrıntıları Marka Konferansı’nda kendi ağzından dinleyebileceğiz. Ne zaman mı? 13-14 Aralık’ta.