Fırında Sütlaç Tarifi
Fırında Sütlaç Tarifinin Malzemeleri:
* 1 litre süt
* yarım su bardağı pirinç
* 1 su bardağı şeker
* 1 çorba kaşığı nişasta
* 2 yumurta sarısı
* yarım paket vanilya
Fırında Sütlaç Tarifi'nin Yapılışı:
Pirinç yıkanıp bir bardak su ile iyice haşlanır. (suyunu çekmelidir.) Süt ve şeker konur.
10 dakika kadar pişirilir.
Nişasta, yumurta sarısı yarım bardaktan az su ile ezilir.
Kaynamakta olan sütlaçtan birkaç kaşık alıp, alıştırma yapılır.
Sonra sütlaca katılıp karıştırılır. Ateşten alındıktan sonra vanilya konur.
Ateşe dayanıklı kaselere boşaltılır.
İçinde biraz su bulunan tepsiye dizilip fırında üstleri kızartılır. (sıcaklık üstten gelmelidir.)
Kızarmış sütlaçların üzeri, kurumaması için bir tepsi ile örtülerek soğutulur.
Fırında Sütlaç Tarifi Hakkinda Not:
sade sütlaç, yumurta kullanmadan yapılır. O zaman sütlaç fırınlanmaz; üzerine tarçın serpilir.
Sütlaç'ın Tarihi Nedir?
Sütlaç ile birlikte ilk çağrışım yapan bir diğer sütlü tatlımız da Muhallebidir. Saray mutfağında 2 farklı çeşidi ile ( Sade ve ''Tavukgöğsü'' ) hazırlanmaktaydı. İsmini meşhur bir Abbasi aristokratından alan muhallebi, ilk zamanlarda etli, pirinçli, ballı ve safranlı çeşitleri ile sunulan bir yemek olarak tüketilirken, sonraları et ve diğer katkı maddelerini kullanmak ise isteğe bağlı olarak devam etmiştir. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet, tavukgöğsü çeşidini sevdiği için; onun muhallebisi her zaman, süt ve pirinç ununa ilaveten tavuk etiyle yapılmıştır.
15.yy Osmanlı hekimi Şirvani'nin kitabında, biri etli biri etsiz iki tarif bulunmaktadır; Etsiz olan çeşidi pişirilip sahanlara konulduktan sonra biraz tereyağı, gülsuyu ve pudra şekeri ilave edilmiştir.
Muhallebi Nedir? Muhallebinin Tarihi
Muhallebi birçok kaynağa göre, sarayda bayramlar ve elçi ziyafetleri, yabancı konuklar, devlet adamları için ikram edilen gözde tatlılar arasında yer almaktadır. Şeyhülislam Abdullah Efendi'nin torunu, muhallebi ve sütlaç gibi sütlü tatlıların sarayda tıbbî kaidelere uyularak yemeğin en başında, sıcak servis edilmesi gerektiğini söylese de, halk tarafından soğuk olarak tüketilmekteydi. Hatta bir Ramazan manisinde soğuk yenildiğinden bahsedilmektedir:
''Sahur vaktinde sultanım,
Yeyin soğucak sütlaşı...''
Muhallebi aynı zamanda o dönemin sokak lezzetlerinden birisiymiş. Hatta sokak muhallebicilerinin fotoğrafları bugün koleksiyonerlerin arşivlerini süslemektedir. Bu muhallebiciler tatlılarını bir tabla üzerinde rengarenk tabaklara koyup üzerine pekmez, bal, gülsuyu veya pudra şekeri dökerek satışını gerçekleştirirlermiş.
Batılı gezginler, kendi mutfaklarında 'blanc mange' adıyla yapılan muhallebi benzeri tatlıları bildiklerinden, Türkiye'de yapılan bu farklı türü de çok beğenmişlerdir. 19. yy sonuna ait bir İngilizce yemek kitabında ''Ramazan Pastası'' adıyla üzerine gülsuyu veya yasemin suyu dökülen ''Türk Usulü'' bir muhallebi tarifi bulunmaktadır.
Divan-ü Lügat-it Türk'te 'Uwa' isminde bir tatlıdan bahsedilir. Tarifi, ''Pirinç pişirildikten sonra, soğuk suya konur; daha sonra suyu süzülerek içerisine şeker atılır, soğukluk olmak üzere yenir.'' şeklinde verilmiştir.
Önceleri ''sütlü aş'' diye adlandırılan sütlaç ve sütle yapılan pirinçli tatlı olan ''sütlü pirinç''e ilk olarak Kaygusuz Abdal'ın şiirlerinde ve XV. yy'da yayımlanmış tıp kitaplarında rastlarız.
Bunun dışında İtalyan mutfağına da girmeyi başaran sütlaç, Papa V. Pius'ın 1570'de verdiği bir ziyafetin üçüncü yemeği olarak ''üzerine şeker ve tarçın serpilmiş Türk usulü sütlü pirinç'' olarak sunulmuştur.
Türkiye'de de sütlaç, saray sofralarında yer alan saygın bir tatlıydı. İngiliz elçi Lord John Finch, Edirne Sarayı'nda IV. Mehmet'in huzuruna çıktıktan sonra sadrazam tarafından verilen ziyafette yine sütlaça yer verildiğinden bahsedilmiştir.