Dünya Aşçılık Ödüllerinde Finale Kalan 10 Şeften Biri
Ebru Baybara Demir Bu yıl 40 ülkeden 140 şefin aday gösterildiği yarışmada finale kalan tek Türk olan Baybara Demir, 100 bin Euro'luk ödülü kazanırsa Mardin'de kadınlara ve gençlere meslek edindirmek ve geleneksel mutfak kültürünün korunması için harcayacak.
Dünyaya ilham veren 10 şeften biri Ebru Baybara Demir Mardin topraklarına yüreğini eken Ebru Baybara Demir, ikinci kez Basque Dünya Aşçılık ödüllerinde finale kalan 10 şeften biri oldu. Bu yıl 40 ülkeden 140 şefin aday gösterildiği yarışmada finale kalan tek Türk olan Baybara Demir, 100 bin Euro'luk ödülü kazanırsa Mardin'de kadınlara ve gençlere meslek edindirmek ve geleneksel mutfak kültürünün devamlılığını sağlamak için gastronomi enstitüsü projesini hayata geçirecek.
Kuruluşuyla, Mardin hikayelerine 20. yüzyılda bir yenisini ekleyen Cercis Murat Konağı'nın yaratıcısı Ebru Baybara Demir, bu yıl ikinci kez Basque Dünya Aşçılık ödüllerinde finale kaldı. Yemek kültürü konusunda dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen Basque Dünya Aşçılık Ödülleri'nin hedefi; yaratıcılıklarını toplumsal faydaya dönüştüren şeflerin projelerine destek olmak. Bugüne kadar Mardin başta olmak üzere çevre bölgelerde kadınların, mültecilerin, yerel çiftçilerin ve çocukların daha iyi bir sosyal yaşama sahip olması için gastronomi temelli birçok projeyi hayata geçiren Ebru Baybara Demir, 100 bin Euro'luk ödülü kazanırsa Mardin'de kadınlara ve gençlere meslek edindirmek ve geleneksel mutfak kültürünün devamlılığını sağlamak için gastronomi enstitüsü projesini hayata geçirecek.
Hazırladığı tabağı bölgesinde değişimleri hayata geçiren projelere dönüştüren şeflerin değerlendirildiği yarışmada bu yıl finalde Ebru Baybara Demir ile beraber Peru, Danimarka, İspanya, Avustralya, Norveç, Kongo ve Amerika'dan şefler yarışıyor. Bir Şefin İşi Tabakta Değil Toprakta Başlamalı Yeniden başlamak için herkes İstanbul'a gelirken o 23 yaşında Mardin'e, topraklarına döndü... Mardin'e inandı... İnandığı toprağa yüreğini ekti... o topraktan nice cesur yürekler biçti.
Son 20 yıldır Mardin'de gerçekleştirdiği projelerle sadece Türkiye'de değil Japonya'ya kadar dünyanın birçok ülkesinde sosyal girişim projesine esin kaynağı olan aldığı ödüllerle Türk mutfağını ve Türk kadınlarını dünyaya duyuran Baybara Demir, "bir şefin işi tabakta değil toprakta başlamalı" diyor. "Dünyada gıdaya erişimin giderek zorlaştığı günümüzde biz şefler, toprağımızda yetişen ürünün, yetiştiği toprağın, yetiştiren çiftçinin, yetiştirdiği koşulların iyileştirilmesinden, sağlıklı ve sürdürülebilir olmasından sorumluyuz. Yaptığımız tabağın sadece içinin değil altının dolu olması gerektiğine inanıyorum. Artık tabağınızın lezzetinin yanı sıra ne kadar toplumsal faydaya dönüştüğü önemli."
Mardin Gastronomi Enstitüsü projesini bölgenin yüzünü değiştirme gücü olan kültürel beceriye dayalı ekonomi modeli olarak tanımlayan Baybara Demir'in 20 yıl önce 21 kadını arkasına alarak kurduğu Cercis Murat Konağı, bölgenin kadınlarına bildikleri en iyi işten, yemek yapmaktan, başlayarak bir şehrin ekonomisini nasıl değiştirebileceklerini kanıtlamış oldu. Her şey dünyadaki çocukların bir tabak sağlıklı geleceğe sahip olması için Mardinli kadınların hayatını değiştiren Ebru Baybara Demir, 800 bin nüfuslu şehrin mülteci göçü almasıyla topraktan sürdürülebilir gelir kaynağı yaratmak için yeni projeleri hayata geçirmeye başladı.
Mardin halkını tohumdan ürüne, üründen ekonomiye, ekonomiden atık yönetimine uzanan Topraktan Tabağa projesinin bir parçası haline getiren Baybara Demir, bu dönemde; adını Mardin'de en yaygın yetişen buğday türünden alan, Sorgül ile hem yerel halka hem de mültecilere yeni bir yol açtı. Suriye'de tarımın Türkiye'den neredeyse 70 yıl daha geride olmasına rağmen mültecilerin toprağı temizleme yöntemleri, susuz ve gübresiz tarım konusunda bilgilerini fark eden Baybara Demir, Sorgül'ün yeniden canlandırılmasında ve iyi tarım uygulamalarında özellikle kadın mültecilerin de dahil olduğu projeyi hayata geçirdi. Suriyeli kadınların bilgilerinin, sürdürülebilir tarım politikalarına katkı sağlaması amacını taşıyan proje Türkiye'nin en büyük yerel tohum projesi haline geldi.
Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Yüksek Mülteci Komiserliği (UNCHR), Türkiye Cumhuriyeti Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından desteklenen projelerde 6 ay gibi kısa bir sürede 350 kadın istihdam edildi. Şu anda sayısı 4'e ulaşan Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile yürütülen projenin diğer bir hedefi de yerel ve Suriyeli mülteci kadın çiftçilerin toplumsal entegrasyonu ve istihdamına olumlu katkıda bulunmak. Bu kapsamdaki mesleki ve iş başı eğitim faaliyetlerinin yine Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile birlikte yürütülmesi öngörülüyor.
Gerçek tohum toprağa bereket, bizlere şifa, çocuklarımıza gelecek demek Harran'da 160 kişiye mutfak eğitimi veren Baybara Demir, eğitmen olarak yetiştirdiği 6 kadının işbaşı eğitimlerini ise İstanbul'daki Eataly'de tamamladı. Bu kadınlardan 3 tanesi halen Eataly'de çalışıyor. Okuma yazması dahi olmayan, pamuk tarlasında geleneksel aile işçisi olarak çalışan kadınlar İstanbul ve Fransa Lyon'da gerçekleştirilen Sirha Gastronomi Fuarı'na katılarak ulusal ve uluslararası tecrübe kazandılar ve fuarlarda yaptıkları yöresel yemekleri ile büyük beğeni topladılar.
"Gerçek tohum toprağa bereket, bizlere şifa, çocuklarımıza gelecek demek" diyen Baybara Demir aynı zamanda Yaşayan Toprak Yerel Tohum, Arı ile Yaşam Devam Ediyor, Ekmek Atölyesi, Halep Sabunları Projesi, Atık Yönetimi, "Ortak Dilimiz Toprak Olsun" Çocuk Ve Tarım ve Cercis Murat Konağı Mutfak Okulu projelerini ve kuruculuğunu üstendiği Hayatım Yenibahar ve Şükraan Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği ile Mezopotamya'nın verimini sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.