Merter’deki Fabrikayı Kapatıp Köyünün Kaderini Değiştirdi “Yasemin SALİH”
Kars gravyerinin ünü, Türkiye sınırlarını aşıp Hong Kong’a kadar ulaşıyor. Ona bu şöhreti kazandıranlar 2.400 rakımlı merkez köylerden biri olan Boğatepe’nin girişimcileri. Nesillerdir peynircilik, genel anlamda tarım ve hayvancılıkla geçinen köyün bugün ihracat yapar hale gelmesinin arkasında aslında tam bir trajedi yatıyor. 1999’da meydana gelen bir trafik kazası hem köyün hem de yıllar önce oradan ayrılıp İstanbul’a ticaret yapmaya giden işadamı İlhan Koçulu’nun kaderini değiştiriyor.
İlhan Koçulu bugün peynirin, özellikle de Kars Gravyeri’nin tutkunu olan isimlerin yakından tanıdığı biri. Başkanlığını yaptığı Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği’ni kurarak önemli çevrelerin dikkatini çekti. Sabancı Vakfı tarafından “Fark Yaratan” seçildi. Avrupa Birliği ve UNDP'den birçok kez destek aldı. Köydeki kadınlara eğitim aldırarak bugün aralarından ihracatçıların çıkmasını sağladı.
Jean üretiminden peynire
İlhan Koçulu, dört nesildir peynir yapan bir aileden geliyor. Mandra kültürü genlerine işlemiş demek yanlış olmaz. 59 yaşındaki işadamı İzmir’de sosyal bilimler eğitimi almış. 1990’da İstanbul’a peynir satmaya gelen Koçulu ticarete atılarak Merter’de Jean üretimine başlıyor. Bianca markasıyla ihracat da yapan Koçulu, hayatını değiştiren olayı, “Her hafta bir TIR ihracatım vardı. Ta ki 1999’da köyümden bir trafik kazası haberi gelene kadar.
O kazada ağabeyimle birlikte köyümüzden 23 kişiyi kaybettik” diye anlatıyor. Cenaze ve yas süresince 52 gün Boğatepe’de kalan Koçulu, bu süreçte köyünün bıraktığından çok farklı olduğunu görüyor. Bunu da şöyle dile getiriyor: “Çocukluğumda köyde 10 bin hayvan vardı. Oysa gittiğimde herkes göçmüştü ve sadece 450 inek kalmıştı.
Binalar yıkılmak üzere, harabeydi. Oysa gençliğimde köyün 6-7 futbol, 2 de voleybol takımı vardı, Kars’ın bütün kupalarını toplar gelirdik. Cenazede gördüm ki hizmet edecek genç kalmamış. O kazada 7 evin kapısına kilit vuruldu. Bu manzara beni çok etkiledi. Kafamda sorularla İstanbul’a döndüm.”
'İşçileri gönderdim'
İlhan Koçulu, bu olaydan sonra İstanbul’daki işlerine odaklanmak yerine Boğatepe’de hayatı nasıl canlandırabileceğini düşündüğünü söylüyor. “Bunun için tek yol yüzlerce yıldır yaptıkları işi, yani hayvancılığı, peynirciliği onlara hatırlatmaktı” diyor. Bu düşündüğünü bizzat hayata geçirmek için de ani bir kararla fabrikayı kapatıyor, işçileri bir günde çıkarıyor ve Boğatepe’ye dönüyor.
Koçulu’nun Boğatepe’de başlattığı sistemle 1600 rakımın üzerinde 10 köy seçiliyor. Alçaktaki köylerde yem üretimi için tarım, yüksekteki köylerde de hayvancılık yapılmasına karar veriliyor. Koçulu, bir yandan da ailesinin geçimini sağlamak için ölen ağabeyinin işlettiği peynir atölyesini yeniden canlandırıyor.
Bölgede tarımla ilgili yerel yöneticilerle de görüşüp destekler alıyor, uzmanlara konuyu danışıyor. Sıkıntının ekilen buğday tohumunda olduğunu tespit ediyor: “Ziraat köylülere buğday tohumu veriyor ancak Konya’dan gelen tohumlar Kars şartlarında yeşeremeden donuyorlardı. Köylü hasat yapamamış, borcunu ödeyememiş ve dolayısıyla tarımı da hayvancılığı da bırakmış zamanla. Biz önce yerel tohumları bulmak için bölgeyi dolaştık. Bölgeye has Kavılca buğdayının tohumlarını bulduk. Çatal siyez de denilen bu tür çok dayanıklı. Bu tohumu çoğalttık. Şu anda 700 ton üretim var, 13 ile tohum dağıttım. Köy okulunda kadın-erkek herkesi toplayıp bu tohumları üretirlerse köyde yeniden ekmek kokacağını anlattık.”
'Kaynana ve gelinlerle dernek kurduk'
Tarım ve hayvancılığın, Kars Gravyeri üretiminin geri geldiği Boğatepe’de şu anda 105 hane var. Yedi adet ruhsatlı mandıra çalışıyor. Üretilen peynirler gün ortası olmadan tükeniyor. Bunun dışında buğday, tereyağı, bal, erişte, yabani otlar, bulgur gibi ürünler de atölyelerde üretilip satılıyor. İlhan Koçulu, yakalanan başarılardan sonra 20 ailenin köye döndüğünü söylüyor. Bu başarıda ona göre köydeki kadınların büyük payı var.
“Erkekler bir süre sonra sizden para desteği bekliyor ama kadınlar sonuç odaklı, gelişime inanıyorlar” diyor. Bu nedenle Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği’nin çimentosunda köydeki kaynana ve gelinlerin harcının bulunduğunu söylüyor. Diyor ki, “Dernek kurulurken 45 kadın 9 da erkek vardı. Bu işi yaparsa kadınlar yapacaktı. Kadınları eğittik, çamaşır makinesi dağıttık. 23 kadın girişimci ülke çapında fark yarattı. UNDP’den destek aldık. Şimdi sistemi başka köylere de yaymaya çalışıyoruz.”
Köy evleri turizme açıldı
Boğatepe Türkiye ve diğer ülkelerden bu yılın ilk üç ayında 7 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Bunda İlhan Koçulu’nun hayata geçirdiği “Dayanışmacı turizm” projesinin payı büyük. Proje, uluslararası ödüllere sahip. Fransa’da Tamadi adındaki dernekle işbirliğinde yürütülüyor. Üç yıldır Tamadi’nin yönetim kurulunda olduklarını söyleyen Koçulu, yerel yönetimlerin de 27 ülkede yürütülen bu projede yer aldığını vurguluyor.
Projeyle Boğatepe’ye 8 günlük programla turistler geliyor. 14 kişilik gruplar inek de sağıyor, erişte de kesiyor. Bunun için kişi başı 1.000 euro ödüyorlar. Yemekler köylülerin evinde yeniliyor. Yaz aylarında da öğrenci grupları geliyor köye. Tarlada ve ahırlarda çalışıyorlar.