Adam Olacak Çocuk Sofrada Belli Olur!" Diyen Eski Türklerin Yemek Kültürüne Dair Bilgiler
Göçebe bir yaşam süren Eski Türkler özellikle etle besleniyorlardı. Savaşçı kimliklerinin ve dayanıklı vücutlara sahip olmalarında da beslenme şekillerinin büyük bir payı vardı. Yaşam tarzı yeme içme kültürünü oldukça etkilemişti. At onlar için her şeydi.
1. Eski Türklerde gelen misafire mutlaka ikramlar yapılır, hatta misafirler için düzenlenmiş ziyafetlerde yemeği ev sahibi misafirin ağzına verirdi.
Gelen misafirlere mutlaka bir şeyler ikram etmek, yemek yemeleri, bir şeyler içmeleri için ısrar etmek genlerimizde var. Gelen misafire bir şeyler yedirip içiremeyince kötü hissetmemizin nedeni de içten gelen dürtülerimiz olabilir.
2. Toplantılarda herkes rütbeye göre oturur ve hayvanların kısımları buna göre dağıtılırdı.
Hayvanların en lezzetli yerleri rütbesi büyük olandan dağıtılmaya başlardı. "Ayrıca ailede ve büyük devlet ziyafetlerinde sofrada bulunan herkes kendisine ayrılan et payı veya yemek payı anlamına gelen ülüşe razı olurdu." (B. Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s. 281)
3. Konargöçer yaşamın etkisi pastırmayı önemli hale getirmiş.
Asıl adı bastırma olan bu yiyeceği Türkler atlarının eğerlerine koyar üzerine oturarak göçerlermiş. Savaşa giderken de yanlarına aldıkları bu yiyeceği dinlenme zamanlarında çıkarıp keserek yerlermiş.
4. "Ölümden sonraki hayat anlayışları çerçevesinde ölülerinin, orada yiyip içeceğine inandıkları çeşitli yiyecekleri de mezarlara koyarlardı."
"Genellikle ölü gömme töreninde et dolu bir kap ve kısrak sütü dolu bir küp mezarın önüne konulmaktaydı." (Turgut Akpınar, Türkler’in Din ve Hukuk Tarihi, İstanbul 1999, s. 88.)
5. Yemeği hızlı yiyip sofradan kalkmak Eski Türklerde önemli bir anlayıştı.
Hala kullanılan “Adam olacak çocuk sofrada yemek yemesinden belli olur” sözünün yansımasının bu davranış olduğu düşünülmekte. Yani kendimizi tutamayıp hızlı hızlı yemek de genlerimizde var! "Türk gibi yemek yemek."
6. Etinden yararlandıkları hayvanların sütünden de yararlanmaktaydı.
Ayrıca bu sütten tereyağı, kaymak, yoğurt yaparak öğünlerinde bolca kullanıyorlardı. Bazı törenlerde yemekten sonra kımız veya ayran dağıtılıyordu.
7. Türkler İslam'dan önce de domuz eti yemiyordu.
Göçebe yaşama ayak uyduramayıp uzun süre yürüyemediğinden, her bulduğunu yiyen pis bir hayvan olarak düşünüldüğünden Türkler bu eti tercih etmiyordu. En çok kabul gören bilgi ise yerleşik hayat süren Çin gibi devletlere karşı olan kin ve nefret, onların çokça tükettiği domuza karşı ön yargı yaratması. Aynı şekilde Çinliler de o dönemde Türklerin çokça tükettiği at ve koyun gibi hayvanları sevmez ve yemezlerdi.
8. Önemli içeceklerden biri "kımız".
Eski Türklerde kısrak sütünden mayalanmış kımız bolca tüketilen bir içkiydi. Az alkollü ve besin değeri yüksek olan bu sütün birçok hastalığa iyi geldiği de düşünülmekte. Eski Türklerde kımız içme törenleri çokça görülmekteydi. "Altaylılarda da kımız içme, yüz yüze bakarak şarkı söyleme geleneğine bağlı olarak sürdürülürdü. Kımız içme törenleri daha sonraları rakı içme törenlerine dönüşmüştü. Akraba veya komşu olanlar kadın erkek, genç yaşlı herkes bir araya gelir, rakının hazırlandığı yerde bir ateş yakılarak tören gerçekleştirilirdi."
9. Eski Türklerde kurban olarak seçilen hayvanlara özen gösterilir, dolaşarak beslenmesi sağlanırdı.
"Türklerde at, koyun gibi hayvanların etleri yenmekle birlikte kurban olarak sunulan
hayvanların içinde at, koyun, koç, dağ keçisi ve geyik de bulunuyordu." ( Ali Albayrak, Cengiz Aytmatov’un Eserlerinde Eski Türk Dini, Elazığ 2007, s. 64) Geyik Türk hayvan motiflerinin önemli bir parçasıydı.
10. Keşkek Eski Türklerden kalan bir miras.
Eski Türkler göçebe yaşam sürdüklerinden çok fazla tarımla ilgilenememiş olsalar da bazı sebze ve meyveleri yetiştirip tüketmişler. Az da olsa tarım faaliyetleri yapıldığı kazılarda çıkan bazı tarım aletleriyle ortaya çıkmıştır. Daha çok buğday, arpa, darı, mısır, pirinç, burçak ekerler; elma, üzüm, karpuz, kavun, dut yetiştirip tüketen Türkler özelikle buğdayla birçok yemek yapıp, törenlerde de keşkek pişirmişler.
11. Elma Türk kültüründe üretkenliğin sembolüydü.
Özellikle de kızıl elma Türk atasözleri, masal, destan ve halk hikâyelerinde de kendini göstermektedir. "Kazak Türklerinde kısır kadınlar hamile kalabilmek için, bir elma ağacının dibinde yuvarlanmak gerektiğine inanmaktadırlar. Ayrıca Türk kültüründe hiç çocuğu olmayanlar pir veya dervişin verdiği bir elmayla hamile kalmışlardır."
12. Tarhana, oğmaç gibi çeşitli çorbalar ve kavut da yemeklerde bulunuyordu.
"Şimdi helva diye adlandırdığımız un ve yağı kavurarak elde ettikleri tatlıya kavut denilir ve üzerine bal, pekmez veya şeker dökülerek yenilirdi." (B. Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, C. IV, s. 403.)
13. Farklı ürünlerden elde ettikleri içecekleri karıştırarak yeni içecekler de üretmişler.
Üzümden ve darıdan şarap yapıp kımızla karıştırarak içmişlerdir. Ayrıca Oğuzların da boza yaparak tükettikleri biliniyor.