Şef Sinan TÜRETKEN; Büyümek Değişmeyi Gerektirir
Sinan TÜRETKEN
Krizlerden ve dalgalanmalardan derinden etkilenerek hassas bir dengede, gittikçe büyüyen bir yapıya sahip olan turizm sektörü, her yıl büyük umutlarla başlayıp zorlu bir mücadele ile karşı karşıya kalmaktadır. Destinasyonların dinamiği ve yerel piyasanın desteğini arkasına alarak kartopu edasında hızla büyüyen Turizm sektörü dış dünyasında oluşan krizlerin yanı sıra kendi içinde de oluşan ciddi problemlerle de mücadele etmek durumunda kalmaktadır.
"Büyümek Değişmeyi Gerektirir"
En parlak sezonlardan biri olan 2019 sezonu sonrası 2020 ve 2021’i pandeminin gölgesinde atlatarak 2022’ye hızlı bir giriş yapmak istenilen süreçte bir savaş kriziyle mücadele etmek durumunda kalınmıştır. Bu sadece bir savaş değil aynı zamanda turizm paydası açısından kaybedilen iki büyük Pazar anlamına da geliyordu.
"En Güçlü ve En Zeki Olan Değil; Değişime En İyi Ayak Uyduran Ayakta Kalır"
sözünün yaşanarak öğrenildiği bir yıldır 2022. Değişen dengelerde sabit pazarlara bağımlı kalmanın bedeli ödeniyor ve bu gelişme alternatif Pazar arayışlarında sektörü yeni sistem kurmaya yöneltiyordu. Bir yandan hızlıca büyüyen bir sektör fakat bir yandan da her sene karşılaşılan krizler. Alınan hızlı tedbirler kısa vadede toparlanma eğilimi gösterse de gelecek adına kaygının başlamasına engel olamamaktadır.
Yeni destinasyon stratejileri geliştirip yeni sistemler kurulmalı, ezberlerin dışındaki bölgelerde farklı pazarlara köprü kurularak başarılı bir sonuç alabilmek için bir destinasyon yönetim planı yapılmalıdır. Krizle mücadelede güçlü olabilmenin tek yolu gerekli tedbirleri alarak ön görüsü güçlü adımlar atmaktır.
Mikro hamlelerin yerini makro atılımlar almalı, devlet destekli vizyonel adımlar içeren, uzun vadede istikrar sağlayabilecek sistemler üzerinde çalışılmalıdır. Bir destinasyonun kapasitesini aşacak sayıda otel yapılanmasına müsaade edilmemeli.
Kaliteli hizmetten ödün vermeden ülke turizminde ilerlemeyi hedefleyecek adımlar atarken, kontrolsüz büyümenin de önüne geçmek gerekmektedir. İşletmelere belirli bütçe sınıflandırılması yapılarak, belirlenen her sınıfa, gruba göre standartlar belirlenmeli ve o standartta hizmetin devamlılığı sağlanmalıdır. Standartlar korunmalı ve denetlenmeli.
"Meslek Yozlaşması"
İnsan gücüne ve emeğe dayalı bir sistemde krizler şüphesiz ki ilk olarak çalışanı vurmakta. Yıllardır kangren haline gelen mevsimlik çalışma sistemine pandemi işsizliği ve savaş krizi eklenince birçok hizmet departmanı insan kaynağı gücünü kaybetti. Kalifiye personel açığı iki katına çıkarak etkisini ağır bir şekilde hissettirdi.
F&B departmanında yapılan servisten, Mutfakta pişen yemeğin lezzetine kadar, Teknik bakım onarımda ekipmanın sağlıklı çalışmasından, H.K. departmanında tekstil işine kadar her alanda bunun negatif etkileri hissedildi.
Mesleki tecrübe gerektiren dallarda vasıfsız personellerin kalifiye personele oranla nicelik bakımından fazla olması, kusursuz şekilde sunulmak istenen hizmeti aksatmış oldu. Bu negatiflik başka bir dezavantajı da beraberinde getirdi. Personel açığı sebebiyle hazır fabrikasyon ürünlere olan talebi arttırarak personellerin mesleki gelişimini de yavaşlamasına sebep oldu.
Ve bunun sonucunda uzun vadede meslek yozlaşması ile karşı karşıya kalabileceğimiz bir sürece girmiş bulunmakta olduğumuzu görmekteyiz. Kimi işletmeler kendi personellerini yetiştirme adına yatırımlar yaparak gelecek adına umut veren adımlar atmaya başladı.
Bu akıllıca yatırım şüphesiz uzun vadede istikrar sağlayacak ve insan kaynağı sorununu çözebilecek kadar vizyonel bir niteliğe sahipti. Temennimiz bu hamlenin örnek alınarak çoğalması ve yatırımların binalara yapıldığı kadar insana ve gelişime yapılmasıdır.
Konaklama işletmelerinin vitrindeki görünen yüzü personellerdir. Var olan kalifiye personeli geliştirmek bunların en başında yabancı dil ve insan ilişkileri temelinde iletişim eğitimleri vermek o işletmenin hizmet kalitesini doğrudan yukarı taşıyacaktır. Üretim yapılan en önemli alan olan mutfaklarda ise yabancı dil eğitimi zorunlu aldırılmalı.
Bunun yanı sıra Türk mutfağıyla birlikte global gastronomi vitrinindeki uluslararası mutfakların da dahil edilerek personellerin bu alanda kendilerini geliştirmelerine yol açılmaldıır. Yabancı ülkelere eğitim programları düzenlenmeli ve iş yerinde öğretilmelidir. Mesleki ahlak çerçevesinde yapılan her iş mutlaka başarıya ulaşır.
Ben bir turizm çalışanı, emekçisi ve yöneticisi olarak, böylesine değerli bir sektörün içinde mücadele ederken birey olarak "daha iyi yapabilmek" adına her geçen gün tanık olduğumuz değişken dengelere ayak uydurarak doğru değişimin ve gelişimin şart olduğunu düşünmekteyim. Bu paydanın içinde yer alan herkes istemli ya da istemsiz şekilde bu sisteme dahildir.
Sinan TÜRETKEN
Kd. Mutfak Müdür Yrd.
XANADU RESORT HOTEL BELEK