Şef Ramiz Demirel; Türk Turizmi Her Şey Dahil Sistemini Terk Etmeli...
Otellerde mutfak yönetimi nasıl yapılır,
Aşçılık mesleği hakkında Turizm sektörü için ne kadar önemli? Alman Seyahat Acentaları tarafından dile getirilen “Türk Turizmi Her Şey Dahil Sistemi terk etmeli” ifadeleri ne anlama geliyor?
Türk Mutfağı’nın Duayen ismi deneyimli
şef Ramiz Demirel’e sorduk. Değerli
Mutfak Şefi Ramiz Demirel gündem yaratacak çok önemli açıklamalarda bulundu.
“Her Şey Dahil Sistem bir zorunluluk değil. Nitekim;
Otellere Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından “bu sistemi uygulayacaksınız!” baskısı da yapılmıyor. Sonuç itibari ile
Her Şey Dahil Sistem serbest ekonomik sistemde oluşan
Pazar koşulları ve tüketici eğilimlerinin sonucu olarak karşımıza çıktı.
İsteyen otel sistemi uygulamayabilir. Alman seyahat acentalarının bu adımını BDT ve Rusya pazarında güçlenen Türk Turizmini zaafa uğratma arzusuna bağlıyorum.
Her Şey Dahil Sistem konusunu tüketici alışkanlıkları ve eğilimleri ile ilgili bir konu olarak nitelendirmekte fayda var.
Bir diğer nokta ise, Osmanlı ve Türk Mutfağı,
Geleneksel Türk Mutfağı ve
Modern Türk Mutfağının
Akdeniz Çanağındaki rakiplerine oranla daha iyi olması. Sistem her ne kadar tartışılsa da Türk Otelleri kaliteli ürün ve fiyat dengesini sağlayabilmekte. Bunun son örneğini eğitimini verdiğimiz bir çok aşçının yurt dışında faaliyet gösteren küresel zincir oteller tarafından transfer edilmesi ile gördük.
Her Şey Dahil Sistemi en iyi uygulayan, kaliteli ürünü emsalsiz bir sunum ve asla taviz verilmeyen hijyen anlayışı ile taçlandıran en iyi ülkeyiz. Alman Acentaların açıklaması gösteriyor ki; aşçılarımız otellerimiz başta olmak üzere Türk
Gastronomi Turizmi için hayati önemde.
Daha öncede röportajlarımda hep belirttiğim gibi;
Türk Mutfağının Aşçıları Aşçılık mesleklerini çok sevmeli. Kaliteli ürün, maksimum hijyen, minimum maliyet ve eşsiz bir sunum hedefleri çerçevesinde mutfak operasyonu yürütülmeli. Bütün bu dinamikler harmanlandığında mutfağınızın belini kimse bükemeyecektir.
İyi bir Aşçıbaşı orkestra şefi görevi görür. Tüm çalışanlarını takım anlayışı çerçevesinde aynı hedefler etrafında birleştirerek bir sinerji oluşturur. Takım üyeleri ile güvene dayalı şeffaf iletişim kurar. Mutfaktan çıkan her ürün notadır. Notaları oluşturanda orkestradır. İşin en başında da orkestra şefi yani Aşçıbaşı vardır. Notaların güzel çıkması Aşçıbaşının yönetim anlayışına bağlıdır.
Buradan yola çıkarak Aşçılarımızın son derece eğitimli, yetenekli, mesleğini seven, liyakat sahibi iyi yöneticiler olması gerektiğini söyleyebiliriz.
Çünkü; mutfak yönetimi bir sanattır;
Son açıklamalardan da görüldüğü üzere, Türkiye Akdeniz çanağındaki rakipleri ile sadece doğal güzellikleri, kültürel mirası ve tarihi zenginlikleri ile rekabet etmiyor. Gastronomi alanında da son derece sert bir rekabet var.
Bu alanda ki üstünlüğümüzü korumamız, iyi aşçılarımız olmasına ve mutfağımızın güçlü olmasına bağlı. Buradaki en önemli görev aşçılarımıza yani bize düşüyor.
Ben bu alanda halen genç aşçıları eğitmeye devam ediyor, katıldığım özel ve genel eğitimler ile aşçılığın önemini ve mutfak yönetiminin inceliklerini anlatıyorum. Tüm profesyonelleri de bu faaliyetlerde daha aktif görev almaya davet ediyorum. Ülkemiz ve yatırımcılarımız turizm sektörüne milyarlarca dolar yatırım yapıyor.
Bu yatırımlar istihdama dönüşüyor. Biz aşçılarda yatırımcıları korumalı, işimizi iyi yapmalı, minimum maliyet ile en kaliteli ürünü sunarak mutfak yönetiminde yüksek karlılık sağlayarak tesislerimizin daha çok kazanmasını sağlamalıyız.
Unutmayalım;
kaliteli ürün, güzel sunum ve lezzet memnun müşteri, düşük maliyet ise daha çok kar demektir. Kaynak; www.haberturizm. com