Yemek festivali çılgınlığının sonu ne olacak?
Ebru ERKE
Festival, etkinlik, şenlik... Bir kavram kargaşasıdır gidiyor. Etkinlik veya şenlik dendiğinde daha ufak ve basit algısı yaratılacak diye her şeye festival denir oldu. Hal böyle olunca da hem İstanbul hem de Anadolu’da son birkaç yıldır festival enflasyonu yaşanıyor. Gastronomi sektörüne artan ilginin ve tabii ayrılan tanıtım ve reklam bütçelerinin iştah kabartması bu furyayı tetikledi.
Mesela, o zamanlar minik ve naif bir Ege kasabası olan Alaçatı’daki Ot Festivali doğuştan ve sonradan Alaçatılı olmuş herkesin ortaya ruhunu, tutkusunu kattığı sevimlilikteydi. İlgi artınca iş çığırından çıktı. Marketten alınma hazır karışımlarla yapılmış kekler tezgahlarda satılmaya, daracık sokaklarda itiş kakış yürünmeye başlandı. Yine Alaçatı’da, Ot Festivali’ne karşı düzenlenen “geleneksel” bir organizasyon şaşırtıcı bütçelerle sponsor toplamasına rağmen başarısızlığı sebebiyle sonraki yılını göremedi.
Patlıcana Uzakdoğu yorumu
Bu hafta sonu düzenlenecek Acı Fest’in birkaç gün önce aniden iptal edilmesi çoğumuzu şaşırttı. Çünkü organizasyonun arkasında İstanbul’a Kahve Festivali’ni kazandıran başarılı DSM Group ekibi vardı. Grubun kurucu başkanı Alper Sesli bir yıldır hazırlandıkları Acı Fest’i iptal etme nedenlerini şöyle açıkladı: “Yeme içme endüstrisinde beklediklerini bulamayan markalar endüstrinin emeğine destek olmamayı tercih ettiler. Bu nedenle niteliksiz hiçbir etkinliğe imza atmama kararlığımızı göstererek iptal kararı aldık.”
Her yıl düzenlenen Gastromasa ve Yedi dünyanın her yerinden gelen ünlü şefler ve konuşmacıların oturumları ve şovlarıyla içi en dolu gastronomi konferans ve organizasyonlarından. Bu yıl ilki düzenlenen Gastronomist de başarısıyla dikkat çekti. Yerel festivaller arasında en organize çalışan şehir Gaziantep. Geçen hafta Adana’da düzenlenen “Adana Lezzet Festivali” de ilk olmasına rağmen dolu bir içerik ve renkteydi. Festival alanı Adana yeme içme sahnesinin özeti niteliğindeydi. Şehrin ciğercileri, kaburgacıları, kebapçıları bir aradaydı.
“Kebabımızı bilmeyen yok”
Bunun yanında Fransa, Tayland, İtalya ve Hindistan’dan gelen şefler yöre malzemelerini kendi mutfaklarına göre yorumladılar. Şehir dışından gelen çoktu fakat Adana’daki tüm festivallere yerel halkın coşkuyla sahip çıkıp dahil olmasının olayı daha keyifli hale getirdiği kesin. Adana Valisi Mahmut Demirtaş “Kebabımızı bilmeyen yok. Diğer yemeklerimizi de sınır dışına taşımayı hedefliyoruz.
Seneye daha çok ses getirecek uluslararası bir organizasyonun hazırlıklarına ise bugünden başladık” diyerek önümüzdeki yılın müjdesini şimdiden veriyor. Sonuç olarak zamanla doğal bir eliminasyon olacak. İyiler, emek verilenler ve gerçek içeriğe sahip olanlar gelenekselleşirken diğerleri tek seferlik etkinlikler olarak kalıp hafızalardan silinecek.
İyi bir yemek festivali nasıl olmalı?
Yerellik içermeli, hatta saklı kalmışları gün yüzüne çıkarmalı. Ama bunun yanında da yenilikler ve trendlerle alakalı ufkumuzu açmalı.
Diğer illerden, hatta yurt dışından bir kitleyi buraya çekmek için çalışmalar yapılmalı. Sonuçta bu kültürel bir tanıtım.
“Bugün karar verdim, önümüzdeki ay festival düzenliyorum” olmaz. Uzman isimlerin dahil olduğu sağlam bir içerik şart. Yerli ve yabancı basının, yabancı şeflerin orada bulunması daha çok bilinirlik ve etkileşim sağlayacaktır.