Şef Selçuk Gönen; Türk ve Dünya Lezzetleri
20 yılı aşkın süredir yemek sektöründe hizmet veren The Grand Tarabya Executive Şefi Selçuk Gönen, Bolu Mengenli şeflerimizden biri. Meslek lisesinden mezun olduktan sonra Nişantaşı’ndaki Brasserie D’oeuf, Çırağan Sarayı’ndaki Tuğra Restaurant ve Laledan ile Mövenpick Hotel’deki AzzuR Restaurant gibi seçkin mekânlarda şeflik yapan Gönen, hem Türk mutfağı hem de dünya mutfağı alanında deneyim kazandı.
The Grand Tarabya’nın executive şefi olarak İstanbul’u doyasıya yaşamayı seven özel bir kitleye hitap ettiklerini söyleyen Gönen ile nasıl bir lezzet konseptine yatırım yaparak ilerlediği hakkında konuştuk.
Lezzet, sakinlik ve yalınlık bir arada
Tarabya Koyu’nun benzersiz manzarasına ev sahipliği yapan R.E.A.D Café&Bakery, her gün 08.00-23.00 saatleri arasında hizmet veriyor. R.E.A.D Café&Bakery’nin, The Grand Tarabya, bünyesindeki restoranlardan biri olduğunu ifade eden The Grand Tarabya Executive Şefi Selçuk Gönen, “Tüm otelin mutfaklarından sorumlu executive şef olarak görev yapıyorum.
R.E.A.D Café&Bakery, 2013 yılından bu yana otel içindeki ve otel dışındaki misafirlerimize hizmet veriyor. Menümüz; lokal ve enternasyonal lezzetlerden oluşuyor. Menülerimizi öncelikle mevsimsel lokal ürünler odaklı kurguluyoruz. Elbette dünya mutfaklarından lezzetlere de yer veriyoruz.
R.E.A.D Café&Bakery, (Recharge, Eat, Drink) isminden de anlaşılacağı gibi Boğaz’ın kıyısında, yalın ve modern dekorasyonuyla misafirlerimize yemek yerken dinlenebilecekleri sakin bir ortam sunuyor. İstanbul’u doyasıya yaşamayı seven, lezzet düşkünü herkes bizim misafirimiz. Boğaz’da yaşayan konuklarımızdan yakın çevredeki plazalarda çalışan profesyonellere, iş toplantılarını gerçekleştirmek isteyen iş insanlarından hafta sonu keyifli bir kahvaltıyla güne başlamak isteyen ailelere ve genç misafirlerimizin arkadaş buluşmalarına kadar geniş bir kitleye hitap ediyoruz.” diyor.
Menü yeniden tasarlandı
Tüm menüyü yeniden tasarladıklarının altını çizen Selçuk Gönen, mutfakta nasıl bir çalışma stiline sahip olduğu ve öne çıkan farklı lezzetler hakkında şu yorumda bulunuyor: “Yeni menümüze farklı bir dokunuş kattık. Bu noktada en dikkat çekici spesiyallerimizi R.E.A.D’e özgü bir sosla sunduğumuz Café de Paris soslu ızgara antrikot, güveçte tereyağlı karides, özel ızgara köfte, hamburger ve ‘Hollandaise’ sos ile sunduğumuz eggs royale olarak özetleyebiliriz.
Mutfak ekibimiz 8 kişiden oluşuyor. Yemek yaparken en çok önem verdiğim konu ise planlı ve düzenli bir çalışma stiline sahip olunması… Mutfakta yaşanacak herhangi bir belirsizlik ya da düzensizlik beni çok rahatsız eder.
Benim için olmazsa olmaz kurallardan biri de gıda hijyeni. Ekibime bu konuda çok güveniyorum. Herkes bu konuda son derece eğitimli ve bilinçli. Mevsime göre ürünleri temin etmek de çok önemli. Yemek yapmak beni çok mutlu ediyor. Mutlu olduğum işi yapmak için bu mesleği seçtim. Türk mutfağının öne çıkan spesiyallerine ve değerlerine yeni yaklaşımlar katacak çalışmalara odaklanıyorum.”
Günlük operasyonları tek tek kontrol ediyor
Her gün saat 08.00’de işinin başında olan Selçuk Gönen, 08.30’da sous şeflerle yani aşçı yardımcılarıyla günlük operasyon toplantısını gerçekleştiriyor. O günkü banket grupları, restoranlardaki rezervasyonlar kısacası tek tek tüm operasyonun üzerinden geçip bir sonraki gün için planlama yapan Gönen, “Toplantının akabinde, tüm mutfaklarda günlük kontrollerimi gerçekleştirdikten sonra 09.30’da otelimizin genel müdürüyle bir başka toplantıya katılıyorum. Bu toplantıda, departmanımla ilgili güncel yönetimsel konuların üzerinden geçiyoruz.
Toplantı bitiminde günlük siparişlerle, aylık takvimde yer alan programların takibini yapıyorum. Kalan zamanda ise tüm mutfaklarda hazırlanan ürünlerin genel tadım ve kontrollerini gerçekleştiriyorum. Otelimizde akşam herhangi bir operasyon yok ise saat 18.30’da mesaim bitiyor.” diyor. Gönen; şefliği meslek olarak seçmek isteyen gençlere önemli tavsiyeler vermeyi de ihmal etmiyor: “Bu mesleğe gönül verecek olan genç arkadaşlarımız, yemek sektöründeki yeni trendleri sıcağı sıcağına takip etmeli. Yeme-içme üzerine çok ama çok zengin bir coğrafyada yaşıyoruz.”