Ünlü Sefler Peru Ve Türk Mutfağını Birleştirdi
Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’un en yenisi Sabrosa, bundan böyle mistik bir lezzet deneyimi yaşamak isteyenlerin en yeni adresi. Restoranın açılışına özel İstanbul’a gelen ünlü şef Chakall 13-15 Mart tarihleri arasında Sabrosa’da, Swissôtel’in sevilen Peru’lu Şefi Bruno Andres Santa Cruz ve iddiasıyla her zaman fark yaratan Executive Şef Ali Ronay ile üç gün süren muhteşem bir etkinliğe imza attı.
Eski kültürleri yenilikçi lezzetlerle harmanlayarak ilgi çekici bir konsept oluşturan Swissôtel, restoranlarına bir yenisini daha ekledi. Dünyanın önde gelen otellerinden Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, yeni cazibe merkezi Sabrosa ile seçkin lezzetler yaratmak için bir kez daha farkını ortaya koydu.
Dünyaca ünlü şef Chakall, Sabrosa’nın mutfağında
Sabrosa; Peru, Türk ve Asya mutfaklarını keşfe çıkıyor. Mevsimselliği ön planda tutarak yerel ve uluslararası ürünleri kullanan restoran; 13-15 Mart tarihleri arasında muhteşem bir açılışa da imza attı. Sabrosa’nın açılışı için İstanbul’a gelen dünyaca ünlü Arjantinli şef Chakall, Restoran Şefi Bruno Andres Santa Cruz ve Executive Chef Ali Ronay ile beraber, Sabrosa’ya özel hazırladığı imza tabakları kendine has tarzıyla sundu.
“TV showlarımda da yemek ve müziği bir arada yapıyorum”
Asıl adı Eduardo Andrés Lopez olan Chakall, “Küçükken her türlü yaramazlığı yapardım, abim de bana Chakall derdi. Bu yüzden adım Chakall kaldı” diyor. Adeta mutfakta büyüyen başarılı şef annesinin restoranında dünyaya geliyor. 7 yıl gazetecilik yapan Chakall, içindeki mutfak tutkusunun peşinden gidiyor ve bir anda mutfağa yöneliyor. Müzik ve yemeğin kendisi için önemli olduğuna değinerek, “TV showlarımda da yemek ve müziği bir arada yapıyorum. Aynı zamanda bir dj’yim ve belki yazın 16 Roof’ta özel bir etkinliğe imza atabilirim” açıklamalarında bulunuyor.
“Sabrosa’nın menüsünü çok beğendim”
İstanbul’da bir restoran açmayı planladığını ve Türk mutfağını çok sevdiğini dile getiren Chakall, Arjantin ve Türk mutfağı arasındaki benzerliğe değinerek, “İki mutfakta da et var. Bu ülkeyi, insanları, kültürünü ve misafirperverliklerini seviyorum. Sabrosa’nın menüsünü çok beğendim ve ben de benzer yemekler yaptım” ifadelerini kullanıyor.
“Swissotel The Bosphorus’ta çalışmaktan mutluyum”
Sabrosa’ya enerjisi ve yaratıcılığı ile renk katan Bruno Andres Santa Cruz ise yaklaşık dört yıl önce Türkiye’ye geliyor. Tutkum insanlara yemek yaparak onların mutlu olmasını sağlamak” diyerek, “Şu anda burada olmaktan ve Swissotel The Bosphorus, İstanbul ile işbirliği yapmaktan mutluyum. Misafirlerden aldığım olumlu geri dönüşler gayet iyi ve bundan mutluluk duyuyorum” açıklamalarında bulunuyor.
“Sabrosa’da Peru ve Türk mutfağını birleştirdik”
Peru ve Türk mutfağındaki benzerlikleri sorduğumuz Bruno Andres Santa Cruz, “Aslında çok benzerlik var. Özellikle çorbalarımız benziyor. Peru mutfağı, İspanya’dan esinleniyor, İspanyol mutfağı ise Osmanlı mutfağından. Biz de Sabrosa’da bu iki mutfağı da birleştirmeye çalıştık. Aynı zamanda taze deniz ürünlerine de yer veriyoruz.”
“Sabrosa’da Ali Ronay imzası”
Şehrin en iyi sushi ve ceviche’lerinden yöresel meze tabaklarına, salata, ızgara ve çorba çeşitlerinden deniz mahsullerine, artizan tatlılardan imza kokteyllerine ve zengin şarap çeşitlerine kadar birçok seçeneği bir arada sunan Sabrosa’da günün her saati benzersiz geçiyor. Restoranda iddiasıyla her zaman fark yaratan Executive Şef Ali Ronay imzası da bulunuyor. Ronay, hazırladıkları menü konseptini, “Klasik aynı zamanda trend, yenilikçi ama bir o kadar da sade ve şık’’ olarak tarif ediyor.