Nusret Takipçilerini Duygulandırdı
Tuz serpme hareketiyle milyonlarca kişi tarafından ilgiyle takip edilen sosyete kasabı Nusret Gökçe, yıllar öncesine ait fotoğrafını takipçilerinin beğenisine sundu.
Zaman zaman eski fotoğraflarını yayınlanan Nusret Gökçe'den nostaljik bir paylaşım daha geldi.
"Başarının Yenilmez Kombinasyonudur"
Nusret yıllar önce çekilen fotoğrafına "Sabır, sebat ve alın teri başarının yenilmez kombinasyonudur" notunu ekledi. Ünlü işletmecinin paylaşımına yorum ve beğeni yağdı. Gökçe'nin takipçileri "Helal olsun sana, o yokluktan bugünlere gelmek kolay değil.', 'Herkes için iyi bir örneksiniz Nusret Bey" yorumlarında bulundu.
"Et Benim Tutkum Oldu"
Nusret bir röportajında hayat hikayesini anlatarak, "Annem-babam okuma-yazma bilmiyor. Maddi yetersizliklerden dolayı ben de okuyamamışım. Altıncı sınıf terk. Ama demek ki bir şeyler de varmış ki bende, su satarak, ayakkabı boyayarak iş hayatına atılmışım, 14 yaşında kasaba girmişim. Çırak olarak. Et benim tutkum oldu." ifadelerini kullanmıştı.
Nusret Gökçe Kimdir?
1983 yılında Erzurum'da dünyaya gelen Nusret Gökçe, maden işçisi bir babanın 5 evladından birisidir. Henüz iki yaşındayken ailesiyle birlikte Erzurum'dan Darıca'ya göç eden Nusret, maddi sebepler dolayısıyla Darıca Faik Şahenk Ortaokulu'nu altıncı sınıfta bırakmak zorunda kalmıştır.
Meslek hayatına Bostancı'daki kasaplar çarşısında başlayan Nusret, uzun bir süre kasp çıraklığı yapmıştır.
Büyük bir kasap dükkanında 10 ustayla aynı anda çalışan Nusret, günde 18 saat aktif olarak çalışmıştır. Et doğramadaki profesyonelliğini dar zamanda çok iş yapma konusuna borçlu olan Nusret, ilk olarak 2007 yılında İstinye Park'ta açılan kasap-restoran konseptinde çalışmaya başlamıştır.
Bu deneyimin ardından Dünya üzerindeki diğer restoran konseptlerini görmek isteyen genç girişimci, Arjantin'e doğru yola çıkmıştır.
Cebindeki son parası ve kredi kartından çektiği 7 bin TL ile gittiği Arjantin'de kasapları ve restoranları gezen Nusret, sektör hakkında fikir edinmeyi başarmıştır.
Türkiye'ye döndüğünde aynı işyerinde çalışmaya devam eden Nusret, bu deneyimleri işine aktarmayı başarmıştır. 'Lokum', 'Ceviz', 'Kafes' gibi ğişmiş et türlerini ilk kez kendisinin yaptığını iddia eden dünyaca ünlü restoran sahibi, bu kez yeni deneyimler için Amerika'ya gitmeyi kafasına koymuştur.
Zor şartlar altında aldığı üç aylık Amerika vizesinin ardından New York'un en bilindik dört restoranında para almadan çalışmış ve yaptığı mönü New York Times'da yayınlanmıştır.
Türkiye'ye yeniden döndüğünde bu kez işsiz olan Nusret, kendi iş yerini açmak için çabalarına başlamıştır. Kendisine eski bir arkadaşı olan Mithat Erdem'i melek yatırımcı olarak seçen genç girişimci, arkadaşıyla beraber ilk restoranın temelini atmıştır. Arkadaşından aldığı parayı 5-6 ay içerisinde geri ödeyen Nusret, borcunu ödedikten sonra yoluna bir süre tek devam etmiştir.
2009 yılına kadar tek olarak devam ettiği işletmesine, 2012 yılı itibariyle Doğuş Grubu ortak olmuştur. Eskiden 1800 TL maaşla çalıştığını, şu an ise 400 çalışan istihdam ettiğini belirten Nusret, yaptığı etleri yemek için yurtdışından özel jetleriyle müşterilerinin geldiğini ve bunun kendisi için büyük bir mutluk olduğunu ifade ediyor.
Nusr-Et’in Kurulması
Bu işi kendi yapmak istediği halde kendi yerini açacak kadar parası yoktu ve eski dostu olan Mithat Erdem ile birlikte ortak bir dükkan açarak ilk adımı atmıştır. İstenilenden de hızlı büyüyen Nusret çok kısa bir sürede iş için yatırdığı parayı çıkardıklarını söylemiştir. Dükkan zincirleri kuran Nusret yalnızca Türkiye’de değil dünyanın değişik yerlerinde kasap ve restoran dükkanı iş yapmaktadır.
Nusret Gökçe için bir dönüm noktası olan 2007 yılında İstinye Park’ta kasap ve restoran işinde çalıştığı yıllardır. Nusret kasaplık işinde kendini geliştirmek için Amerika, Japonya gibi birçok dış ülkeye giderek bu mesleğin oralarda nasıl olduğuna kendi gözleri ile bakmıştır. Birçok Yabancı ülkelere giden Nusret bu işi kafasına koymuştur ve yabancı dili olmadığı halde oralara giderek bu işin pratikliğini sağlamıştır.
Son maaşı ve 9 bin lira gibi bir parayı bankadan kredi çekerek gittiği Arjantin’de 3 ay kalarak kasapları, restoranları ve çiftlikleri gezerek bilgi edinmiştir. Memleketimize döndüğünde maaşlı işine devam etmiştir. Edindiği iş deneyimlerini Türkiye’de uygulamaya kafasında kurgulayan Nusret neler yapacağını kafasında netleştirmiştir. O zamanlar çalıştığı restoran da edindiği birçok deneyimi uygulamaya başlamıştır. Nusret bununla yetinmeyip 2010 yılında Amerika’ya gitmiştir. Oraya giderek Amerika’nın en meşhur dört restoranında ücret almadan çalıştığını da söylemektedir. Yeniden Türkiye’ye geri döndüğünde maaşlı işinden de olmuştur lakin amacı zaten kendi dükkanını kurmaktır.
Nusret'in Hayat Hikayesi
- Meslek Hayatın Nasıl Başladı?
Bostancı kasaplar çarşısında, kasap çırağı olarak başladım. Aynı anda 10 ustayla bir dakika boş durmadan çalıştım. Hiç senelik izin yapmadım, mesai gözetmedim. Günde 18 saat aktiftim. - Kırılma noktası neydi? 2007'de İstinye Park'ta kasap-restoran konsepti hizmete başladı. Bu oluşum beni heyecanlandırdı. 2008-2009'da 'bu iş dünyada nasıl acaba?' dedim. Arjantin, Amerika ve Japonya en iyisi oralara gitmeliydim.
- Yabancı Dil Yok, Bilgi Yok, Nasıl Cesaret Ettin?
Fransız bir müşterim aracı oldu, son maaşım ve kredi kartından çektiğim 7 bin TL ile 2009 yılında Arjantin'e gittim. Üç ay boyunca çiftliklerde, kasaplarda, restoranlarda gezdim. - Türkiye'ye dönünce ne yaptın? Maaşlı işime devam ettim. Çalıştığım kurumda tüm öğrendiklerimi sergilemeye başladım. 'Lokum'u ilk ben yaptım.
Ceviz'i, 'Kafes'i ilk bende yedi insanlar. Gittim geldim, sanki etin kimyası değişti. 2010'da Amerika'ydı hedefim. Vize başvurusunda bulundum ama hesabımda para yok, üstüme kayıtlı evim, mülküm yok, evli değilim. 4 kez reddedildim. Arjantin sonrası birkaç kez gazete ve dergide çıkmıştım. Görevliye onları okuttum, 3 aylık vize verdi. ABD'de yaptığım mönü New York Times'da yayınlandı. New York'un en önde gelen dört restoranında para almadan, kaçak çalıştım.
"Sana Para Sayma Makinesi Alacağım"
- Türkiye'ye Döndüğünde Seni Bekleyen Bir İşin Yoktu...
Zaten niyetim kendi yerimi açmaktı. Çok teklif geldi. Mithat Erdem, eski bir dostumdu. Ben emeğimi koydum, o parayı. İsim ne olacak dedi, bir kağıda Nusret yazdım, 'et' kısmını ayırdım. 'Parayı ver, kısa süre sonra sana bir para sayma makinesi alacağım, para sayacaksın' dedim. 5-6 ay sonra tüm yatırım çıkmıştı. Payıma düşeni ödemiştim.
- Nasıl bir his başarmak?
İlk dükkanımda her akşam kapının karşısına geçer adımın yazdığı tabelayı seyrederdim. Dua edip, şükrederdim. Hala da şükrederim.
- Sonra Doğuş Grubu'yla bir ortaklık yaptın ve 'Şampiyonlar Ligi'ne girdin.