Her Şey Daha Yaşanabilir Dünya İçin...
Müge AKGÜN
İzmir, Münih, İstanbul... Son bir haftayı üç farklı kentte, farklı konularda öneriler sunan, bir biçimde yeme-içme dünyasını ilgilendiren toplantılarda geçirdim.
3. Uluslararası İzmir Gastronomi Turizmi Kongresi, Metro AG’nin HoReCa sektörüne yönelik “Digital Club” projesi ve 18. Uluslararası Marka Konferansı. Her biri son derece düşündürücü ve ufuk açıcıydı...
Her ne kadar amaç, rekabetçi sistem içinde yapılan işlerin daha iyisini yapmak, fark yaratmak, fark edilmek olsa da, sonuç dünyayı daha yaşanabilir kılmaya katkıda bulunursa her şey bambaşka bir anlam kazanıyor.
Gastronomi
Turizmi ama nasıl?
2017, gastronomi etkinlikleri bakımından dolu dolu geçti.
Ama sanıyorum en sonuncusu İzmir’de yapılan 3. Uluslararası Gastronomi Kongresi en etkinlerinden biri oldu.
Turizmciler, üniversitelerin gastronomi bölümlerinden akademisyenler, öğrenciler, şefler, restoran sahipleri, yeme-içme yazarlarının bir araya gelmesi önemliydi.
Dilerim sektörün aktörleri arasındaki kopukluk böylesi buluşmalarla zaman içinde giderilir.
3. Turizm Şurası’nda alınan “Gastronomi Turizmi” masası kurulması kararı da son derece önemli.
Ancak kongredeki konuşmamda da vurguladığım gibi altyapı eksikliklerinin tamamlanması, gastronomisiyle öne çıkan kentlerde mutfak kültürümüzü yansıtan, temsil eden restoranlar açılması, yatak kapasitesinin hem nitelik hem de nicelik açısından güçlendirilmesi gerekli.
Yemek çeşitliliği ve zenginliğimiz evlerle sınırlı, onun da turizme katkısı yok.
Belki de İstanbul’da sayıları oldukça fazla olan genç okullu şeflerin kendi yemek kültürüne aşina olduğu kentlerde, kasabalarda restoran açmasının zamanı gelmiş olabilir...
Leonardo da Vinci sergisi
14 Aralık’ta Uniq Müze’de açılan Leonardo da Vinci Expo: Dahi İstanbul’da sergisinin ilk ziyaretçilerinden biriydim. Sergide da Vinci’nin eskizlerinden yola çıkarak üretilmiş 200’e yakın model, Mona Lisa başta olmak üzere az sayıda ürettiği tablolarının reprodüksiyonları, orijinal el yazmalarının ve sanatçının Sultan II. Beyazıt döneminde inşa etmek istediği Haliç Köprüsü’nün replikaları yer alıyor. Sergilenen bölümler içinde bana en ilginç geleni da Vinci’nin sayısı oldukça fazla olan savaş silahları tasarımları oldu.
Bu tarz sergileri çok fazla sevmesem de özellikle öğrenciler ve da Vinci’yi yeni tanıyacaklar için yararlı olacağını düşünüyorum. Ama sergiye giriş ücreti 30 TL olarak belirlenmiş. öğrenciler ve öğretmenler için indirimli fiyat uygulaması yok. İki çocuklu bir aile geldiğinde ödeyecekleri tutar az değil.
Serginin girişinde anı fotoğrafı çektirmek üzere bir köşe yapmışlar. üstüne basa basa, ısrarla ücretsiz fotoğrafınızı çekmek istediklerini söylüyorlar.
Elinize bir numara veriyorlar, çıkışta fotoğrafı almaya gittiğinizde ise şaka gibi küçük bir hileyle karşı karşıya kalıyorsunuz, ücretsiz olanın fotoğraf çekmek olduğu, bastırdığınızda 25 TL ödemek zorunda olduğunuz söyleniyor. Ben bunun etik bir davranış olmadığını söyledim ve fotoğrafı almadım ama bazıları bu direnci göstermeye çekinebilir...
Restoranlar dijitalleşiyor
Hafta başında Metro Türkiye Genel Müdürü Kubilay özerkan ile birlikte Metro’nun 2018’de Türkiye’nin de aralarında olduğu 13 ülkede uygulamaya başlayacağı dijital destek programının detaylarını dinlemek üzere Münih’e gittik.
METRO AG Yönetim Kurulu Başkanı Olaf Koch, “Dijital Kulüp” adını verdikleri platformu anlattı.
öncelikle “HoReCa. Digital” adlı bir şirket kurmuşlar.
Restoranlara, kafelere ücretsiz web sayfası açıyor, rezervasyon sistemi kuruyorlar.
Hedefleri 2020 yılına dek Avrupa’da yarım milyondan fazla restoran işletmecisine ulaşmak.
Son iki yıldır Techstars ile işbirliğine girmişler.
Start-up’lar tarafından geliştirilen yeni çözümlerin, yaratıcı inovasyonların restoranlarla buluşmasına aracılık ediyorlar.
Toplantıda tanıtılan yaratıcı çözümlerden “akıllı küp”ler hem fonksiyonel hem de çok eğlenceliydi.
Masanıza konan küpe servis elemanlarına ulaşmak ya da hesap istediğinizde basıyorsunuz, anında bir görevli yanınıza geliyor.
Proje, online rezervasyon, ısmarlama, check-out sistemi ve insan kaynakları yönetimi gibi çeşitli hizmetleri kapsıyormuş.
Koch’a göre restoranların dijitalleşmesi sektörü düzene sokacak, sorunları minimuma indirecek bir çözüm.
Web sayfası ve online rezervasyon sistemi kurmak için bütçesi olmayan, teknolojiden anlamam diyen küçük ölçekli restoranlar için gerçekten de büyük bir fırsat.
Telefonla yer ayırtıp gelmeme problemine de çözüm olacak, yiyecek israfını da önleyecektir bu sistemin kurulması tüm diğer artılarının yanı sıra.
Grup bunu müşterilerinin artması için yapıyor belki ama sektöre de katkısı oluyor, iki taraf da kazançlı çıkıyor...
Türk pidesi de listeye girmeli
18 yılı geride bırakan Marka 2017 Konferansı gerçekten de birbirinden ilginç konu ve konuşmacılarıyla dolu dolu geçti. Hürriyet İcra Kurulu üyesi Zeynep Tandoğan ve Karaca İcra Kurulu üyesi Galip Bağcı, markaların işbirliğinin gücünü, iki markanın birlikte hayata geçirdikleri İncili Gastronomi Rehberi’nin ortaya çıkışını ve yeme-içme sektörüne getireceği katkıyı anlattılar.
En etkilendiğim konuşmacılarıdan biri de Wagamama, Hakkasan, Yamabahçe, Park Chinois gibi mekanlarla konsept yaratmadaki ustalığını kanıtlayan Alan Yau oldu. Felsefesini “Hızla inşa et, başarısız olacaksan da hızla yaşa ve toparla” diyerek özetleyen Yau, 2008’de İstanbul’da bir şubesini açtığı Michelin yıldızlı Hakkasan’ı iki yıl sonra kapatmak zorunda kalmıştı.
Yau’ya göre yeme-içme sektörünün hem ölçek ekonomisinin kurallarını uygulaması hem de teknolojiyi yakalaması gerekiyor. Kendisi de son dönemde Soft Shell adını verdiği teknoloji yatırımıyla güvenilir bir tavsiye platformu yaratmaya çalışıyormuş.
Birkaç ay önce Londra’da Yamabahçe adlı pideci açan Yau, Türk mutfağını çok iyi bir yerden dünya sahnesine çıkardı. Ona gastronomi kültürümüz adına teşekkür borçluyuz. Türk pidesinin Napoliten pizza gibi, UNESCO’nun “İnsanlığın Ortak Mirası” listesine girebileceğine inanıyor, neden olmasın?
Daha 18 değilsin
Marka Konferansı bu yıl sorumluluk projesi olarak kız çocuklarının 18’den küçük yaşta evlenmelerini engellemek, onların eğitimlerine devam etmelerini sağlamak için “Daha 18 değilsin” projesini tasarlamış. Hazırlanan kısa tanıtım filmi de çok başarılıydı.
UNICEF’le ortaklık yaptıkları projenin ülke genelinde bu konuda başlatılacak bir farkındalık hareketine dönüşmesini hedefliyorlar...