Bitkilerle Tedavi Metodları -01-
Şifalı Otlar Ve Lokman Hekim, Lokman Hekim, Şifalı Otlar, Otların Resimleri, Otların Türkçe Lâtince Listesi, Hayvani Madenî İlâçlar, İnsan Hastalıkları İçin Emsemler, Hayvan Hastalıkları Ve Emsemleri, Hayvan Hastalıkları İçin Otlar.
ADET (AYBAŞI) DÜZENSİZLİKLERİ VE AŞIRI SANCILARDA
Adaçayı, Ahududu, Anason, Ardıç, Aslanpençesi, Aynisafa çiçeği, Biberiye, Böğürtlen, Cezayir menekşesi, Çemenotu, Çobançantası, Eğirotu, Frenk kimyonu, Ihlamur, Kediotu, Koyungözü, Köpek papatyası, Maydanoz, Mineçiçeği, Sarısabır, Sedefotu, Solucanotu, Yabani mercanköşkü, Yarpuz.
ADRENALİN BEZİ SORUNLARINDA
Hodan.
AFRODİZYAK (CİNSEL GÜCÜ ARTIRICI)
(Badem), Çemenotu, (Fındık), Ginseng, (Kereviz), (Maydanoz), (Sater), (Yerelması).
AĞIZ ÜLSERLERİNDE
Adaçayı, Ahududu, Aslanpençesi, Böğürtlen, Cezayir menekşesi, Hatmi.
AĞIZ YANGILARINDA
Yabani mercanköşkü.
AĞRILARI KESİCİ
Binbirdelikotu.
AĞRILI İDRARDA
Hercai menekşe.
AKCİĞER ENFEKSİYONLARINDA
Hodan, Keten.
AKNE (SİVİLCE) TEDAVİSİNDE
Alman papatyası, Aslanpençesi, Aynisafa çiçeği, Civanperçemi, Dulavratotu, Hercai menekşe, Karahindiba,
Kedinanesi, Kediotu, Kekik, Kişniş, Kokulu menekşe.
ANA SÜTÜ ARTIRICI
Anason, Badem, Çemenotu, Dereotu, Frenk kimyonu, Hodan, Keçi sedefotu, Rezene, Yerelması.
ANAFRODİZYAK (ŞEHVETİ YOK EDİCİ)
Şerbetçiotu.
ANFİZEM'DE
Andızotu.
ANJİN'DE
Kokulu menekşe.
ANTİSEPTİK VE ANTİBAKTERİYOLOJİK (MİKROP KIRICILAR)
Andızotu, Aynisafa çiçeği, Binbirdelikotu, Çin anasonu, Gül, Günlük, Karabaş lavantası, Kedinanesi, Kişniş, Limon, Sarmısak, Sater, Sedefotu, Yabani mercanköşkü.
ARI SOKMALARINDA
Sarmısak, Soğan, Yabani mercanköşkü.
ARTRİD'DE
Ardıç, Kara hardal, Kereviz, Koyungözü.
ASTIM NÖBETİNDE RAHATLATICI
Andızotu, Frenk kimyonu, Kekik, Melekotu, öksürükotu, Sarmısak.
AYAK BANYOSUNDA
Arnika.
AYAK MANTARLARINDA
Aynisafa çiçeği.
AYAK ÜŞÜMESİNDE
Kara hardal.
BACAK ÜLSERLERİNDE
Atkestanesi.
BADEMCİK ENFEKSİYONUNDA
Adaçayı, Ahududu, Böğürtlen, Kasıkotu, Kekik, Limon, Sater.
BAĞIRSAK ÇEPERİNİ KORUYUCU
Bayırturpu, Keten.
BAĞIRSAK GAZLARI SÖKTÜRÜCÜ
Adi papatya, Itır, Kedinanesi, Kişniş, Nane, Rezene, Yarpuz.
BAĞIRSAK İŞLEVLERİ DÜZENLEYİCİ, BAĞIRSAK TEMİZLEYİCİ
Badem, Gül, Labada.
BAKTERİ ENFEKSİYONLARI
Latinçiçeği.
BALGAM SÖKTÜRÜCÜ
Akköpekotu, Bayırturpu, Binbirdelikotu, Çemenotu, Çuhaçiçeği, Ebegümeci, Fesleğen, Gelincik, Günlük, Hatmi, Hodan, Karakafesotu, Kekik, Kuşotu, Maydanoz, Melekotu, (Hercai menekşe), (Karabaş lavantası), Meyankökü, Mineçiçeği, Mürver, Öksürükotu, Sabunotu, Sarmısak, Sığırkuyruğu, Zufaotu.
BAŞ AĞRISINDA
Çuhaçiçeği, Fesleğen, Kakule, Kedinanesi, Kediotu, Kokulu menekşe, Koyungözü, Lavanta, Limon, Öksürükotu, Sedefotu, Yabani mercanköşkü.
BATIN SPAZMINDA
Itır.
BEDEN ISISINI KORUYUCU
Fındık.
BEDEN İŞLEVLERİNİ DÜZELTİCİ
Akdiken.
BEDEN YANGILARINI HAFİFLETİCİ
Mor süsen.
BEDENİ ISITIP DAYANIKLILIĞINI ARTIRICI
Zencefil.
BEDENİ RAHATLATICI
Günlük.
BEDENİN SAVUNMA GÜCÜNÜ ARTIRICI
Soğan.
BEDENİN SU DENGESİNİ DÜZENLEYİCİ
Kiraz.
BEDENSEL YORGUNLUK VE BİTKİNLİK DURUMUNDA
Fındık, Limon, Kuzukulağı, Mineçiçeği, Yulaf.
BEL AĞRILARINDA
Bayırturpu.
BERELENMELERDE
Arnika, Binbirdelikotu, Karakafesotu, Zufaotu.
BEYİN DAMARLARI HASTALIKLARINDA
Cezayir menekşesi.
BLEFARİT'TE
Gözlükotu.
BOĞAZ ENFEKSİYONLARI VE AĞRILARINDA
Adaçayı, Adi papatya, Ahududu, Alman papatyası, Badem, Böğürtlen.
BOĞMACA'DA
Akköpekotu, Anason, Hercai menekşe, Kekik, Kokulu menekşe, Öksürükotu, Sarmısak, Yabani mercanköşkü.
BÖBREK SORUNLARINDA
Ayrıkotu, Lavanta, Yabani gül.
BÖCEK KOVUCU VE TEMİZLEYİCİ
Pireotu, Sedefotu.
BÖCEK SOKMALARINDA
Sarmısak, Sarısabır, Soğan, Yabani mercanköşkü.
BRONŞİT'TE
Akköpekotu, Anason, Andızotu, Çemenotu, Çin anasonu, Çuhaçiçeği, Ebegümeci, Frenk kimyonu, Gelincik, Hercai menekşe, Kara hardal, Karakafesotu, Kedinanesi, Kekik, Keten, Kokulu menekşe, Latinçiçeği, Meyankökü, Oğulotu, Okaliptüs, Öksürükotu, Rezene, Sabunotu, Sarmısak, Sığırkuyruğu, Zufaotu.
BURKULMALARDA
Arnika, Biberiye, Karakafesotu, Sarmısak.
BURUN KANAMASI VE RAHATSIZLIKLARINDA
Cezayir menekşesi, Çobançantası, Isırgan, Okaliptüs. BÜYÜME HORMONU YAPIMINDA
CİLDE CANLILIK VERİCİ
Kuşkonmaz.
CİLDİ GÜZELLEŞTİRİCİ
Biberiye, (Itır), Limon, Yerelması.
CİLDİ NEMLENDİRİCİ
Karahindiba, Sarısabır.
CİLDİ TEMİZLEYİCİ VE BANYO SULARINDA
Biberiye, Karahindiba, Limon, Rezene, Sedefotu.
CİLDİ YUMUŞATICI
Hodan, Karakafesotu, Keten, Kuşotu, Mürver, Sığırkuyruğu.
CİLDİN ERKEN YAŞLANMASINI ÖNLEYİCİ
(Çobançantası).
CİLDİN SAĞLIKLI KALIŞINI SAĞLAYICI
Maydanoz.
CİLT TONİĞİ
Gül, Limon.
CİLTTEKİ KIRIŞIKLIKLARI GİDERİCİ
Biberiye, Böğürtlen.
CİLTTEKİ YANGI, ENFEKSİYON VE RAHATSIZLIKLARDA
Ayrıkotu, Binbirdelikotu, Ahududu, Böğürtlen, Ceviz, Sabunotu, Sığırkuyruğu.
CİNSEL YETERSİZLİKTE
Badem, Fındık, Ginseng.
CİNSELLİK HORMONLARI YAPIMINDA
Fındık.
ÇIBAN TEDAVİSİNDE
Çemenotu, Çuhaçiçeği, Ebegümeci, Kedinanesi, Keten, Kuşotu, Kuzukulağı, Labada, Öksürükotu, Sabunotu, Soğan.
ÇİLLERİ HAFİFLETİCİ
Limon.
ÇOCUK DÜŞÜRÜCÜ
Sedefotu.
ÇOCUKLARDA DİYAREYİ KESİCİ
Erkeçsakalı, Kasıkotu, Kedinanesi, Kekik, Kişniş.
ÇOCUKLARIN BESLENMESİNİ DESTEKLEYİCİ
Fındık.
ÇOCUKLARIN YATAK ISLATMA SORUNUNDA
Kekik.
DALAĞI KÜÇÜLTÜCÜ
Kadıntuzluğu.
DAMAR SERTLİĞİNDE
Ökseotu, Mısıryağı.
DAMAR YANGILARINDA
Atkestanesi.
DAMARLARI DARALTICI
Kadıntuzluğu.
DEPRESYONA EŞLİK EDEN BİTKİNLİK VE GÜÇSÜZLÜKTE
Yulaf, Mineçiçeği.
DEPRESYONA EŞLİK EDEN GERGİNLİKTE
Binbirdelikotu, Oğulotu.
DERİ RAHATSIZLIKLARINDA
Atkestanesi, Sarısabır, Yulaf.
DİLDEKİ ŞİKÂYETLERDE
Adaçayı.
DİŞ AĞRILARINDA
Karanfil.
DİŞETİ KANAMALARINDA
Ahududu, Böğürtlen, Çobançantası.
DİŞETİ ŞİKÂYETLERİNDE
Adaçayı, Cezayir menekşesi, Çobançantası, Mineçiçeği, Okaliptüs.
DİŞLERİ BEYAZLATICI
Adaçayı, Limon.
DİŞLERİ KORUYUCU VE DESTEKLEYİCİ
Fındık.
DİYAREYİ (İSHAL) KESİCİ
Ahududu, Aslanpençesi, Böğürtlen, Cezayir menekşesi, Çemenotu, Çobançantası, Eğirotu, Frenk kimyonu, Gül, Itır, Karakafesotu, Kimyon, Melekotu, Nar, Şevketibostan, Tarçın, Yabani gül.
DİZANTERİ'DE
Cezayir menekşesi, Nar.
DOĞUMU KOLAYLAŞTIRICI
Ahududu.
DOKU VE DAMAR BÜZÜCÜ
Ahududu, Aslanpençesi, Atkestanesi, Aynisafa çiçeği, Böğürtlen, Cezayir menekşesi, Erkeçsakalı, Gül, Karakafesotu, Kasıkotu, Kedinanesi, Kekik, Limon, Yabani gül.
DOLAŞIMI GÜÇLENDİRİCİ TONİK Alıç.
DÖLYATAĞI (RAHİM) KANAMALARINDA
Isırgan.
DÜŞÜK TANSİYONDA
Ginseng.
EGZAMA'DA
Ayrıkotu, Dulavratotu, Hercai menekşe, Isırgan, Karabaş lavantası, Karahindiba, Kokulu menekşe, Kuşotu, Labada, Mor süsen, Sabunotu, Sarısabır.
EKLEM AĞRI VE YANGILARINDA
Ardıç, Biber, Erkeçsakalı, Karakafesotu, Sarmısak.
ENDİŞELİLİK DURUMUNDA
Binbirdelikotu, Çarkıfelek çiçeği, Kediotu, Oğulotu, Sedefotu.
EZİKLERDE İYİLEŞTİRİCİ
Arnika, Biberiye, Karakafesotu, Zufaotu.
FITIK'TA
Kasıkotu.
FİBROZİT'TE
Zencefil.
FLEBİT'TE
Arnika, Atkestanesi.
GASTRİT'TE
Aynisafa çiçeği, Ebegümeci, Eğirotu, Erkeçsakalı, Karakafesotu, Meyankökü.
GAZ SÖKTÜRÜCÜ
Adaçayı, Akköpekotu, Anason, Bayırturpu, Çemenotu, Çin anasonu, Çuhaçiçeği, Dereotu, Fesleğen, Frenk kimyonu, Kakule, Karanfil, Kediotu, Kekik, Kereviz, Kimyon, Köpek papatyası, Lavanta, Maydanoz, Oğulotu, Sarmısak, Sater, Tarçın, Tarhun, Yabani mercanköşkü, Zencefil.
GEBE KADINLARDA SIRT KASLARINI GÜÇLENDİRİCİ
Böğürtlen.
GEBE KADINLARI GÜÇLENDİRİCİ
Fındık.
GECE TERLEMELERİNDE
Adaçayı.
GERGİNLİK DURUMUNUN ATLATILMASINDA
(Mersin).
GEVŞETİCİ
Kara hardal.
GÖĞSÜ YUMUŞATICI
Akköpekotu, Anason, Andızotu, Binbirdelikotu, Çemenotu, Ebegümeci, Hatmi, Ihlamur, Karakafesotu, Kiraz, Meyankökü, Mürver, Öksürükotu, Sarmısak, Sığırkuyruğu.
GÖRME YETENEĞİNİ ARTIRICI
(Mersin).
GÖZ YORGUNLUKLARINDA
Sedefotu.
GÖZLERDEKİ BATMADA
Gözlükotu.
GÖZLERDEKİ IŞIĞA AŞIRI DUYARLILIKTA
Gözlükotu.
GÖZLERDEKİ YANGILARDA
Aslanpençesi, Gözlükotu.
GÖZLERİN KANLANMASINDA
(Biberiye), Çay.
GRİP'TE
Bayırotu, Hodan, Kara hardal, Kedinanesi, Latinçiçeği, Limon, Maydanoz, Melekotu, Nane, Öksürükotu, Sarmısak.
GUT HASTALIĞINDA
Dulavratotu, Karahindiba, Kereviz.
GÜNEŞ ÇARPMASINDA
Kuzukulağı.
GÜNEŞ YANIKLARINDA
Badem, Binbirdelikotu, Kuzukulağı, Sarısabır.
HAFİF SARA KRİZİNDE
Zufaotu.
HAZIMSIZLIKTAN OLUŞAN GAZLARI SÖKTÜRÜCÜ
Biberiye, Kişniş, Zencefil.
HEMOROİT'TE (BASUR)
Atkestanesi, Böğürtlen, Civanperçemi, Karakafesotu, Kuşotu, Şevketibostan.
HEYECANLILIK DURUMUNDA
Kediotu.
HIÇKIRIĞI KESİCİ
Dereotu.
HÜCRE YIKILMALARINI ÖNLEYİCİ
Fındık.
ISKORBİT'TE
Kuzukulağı, Limon.
İÇKİ SONRASI KÖTÜ DURUMU RAHATLATICI
Kekik.
İDRAR SÖKTÜRÜCÜ
Adaçayı, Adi papatya, Ayrıkotu, Akdiken, Akköpekotu, Andızotu, Ardıç, Ayrıkotu, Biber, Biberiye, Böğürtlen, Cezayir menekşesi, Çobançantası, Çuhaçiçeği, Defne, Dulavratotu, Eğirotu, Fesleğen, Fındık, Frenk kimyonu, Hatmi, Hercai menekşe, Hindiba, Hodan, Ihlamur, Isırgan, înciçiçeği, Karahindiba, Kasıkotu, Keçi sedefotu, Kereviz, Kiraz, Kokulu menekşe, Kuzukulağı, Lavanta, Limon, Maydanoz, Mısır püskülü, Melekotu, Meyankökü, Mor süsen, Mürver, Nar, Pelin, Sabunotu, Sarımsak, Sater, Sığırkuyruğu, Soğan, Şevketibostan, Şerbetçiotu, Tarhun, Yabani gül, Yabani mercanköşkü, Yerelması.
İDRAR YOLLARI ENFEKSİYONLARI TEMİZLEYİCİ
Ardıç, Ayrıkotu, Bayırturpu, Hodan, Karabaş lavantası, Karakafesotu, Kasıkotu, Kereviz, Kiraz, Kokulu menekşe, Limon, Mersin, Okaliptüs, Sater.
İŞTAH AÇICILAR
Adi papatya, Akköpekotu, Anason, Andızotu, Ardıç, Bayırturpu, Biber, Binbirdelikotu, Centiyan, Ceviz, Cezayir menekşesi, Çin anasonu, Defne, Dulavratotu, Eğirotu, Frenk kimyonu, Ginseng, Hindiba, Isırgan, Itır, Kadıntuzluğu, Kakule, Kara hardal, Kekik, Kereviz, Kimyon, Kişniş, Labada, Limon, Maydanoz, Mersin, Pelin, Rezene, Sarmısak, Sater, Sedefotu, Soğan, Solucanotu, Şerbetçiotu, Şevketibostan, Tarçın, Tarhun, Yabani mercanköşkü.
KABIZLIKTA
Karahindiba, Kiraz.
KADIN ÜREME ORGANLARIYLA İLGİLİ HASTALIKLARDA
(Aslanpençesi), (Latinçiçeği).
KADINLARDA BEYAZ AKINTI KESİCİ
Ahududu.
KALBİ GÜÇLENDİRİCİ TONİK
Alıç, Inciçiçeği, Karabaş lavantası, Kuşkonmaz, Oğulotu, (Soğan).
KALP AĞRILARINDA
Kediotu.
KALP ÇARPINTISINI KESİCİ
Alıç, Inciçiçeği, Kediotu, Sedefotu.
KALP İŞLEVİNİ DÜZENE SOKUCU
Alıç.
KALP SAĞLIĞI İÇİN
Fındık.
KALP YANGILARINI ÖNLEYİCİ
Akköpekotu, Erkeçsakalı.
KAN DAMARLARINI GÜÇLENDİRİCİ
Atkestanesi.
KAN DOLAŞIMINI HIZLANDIRIP ARTIRICI
Atkestanesi, Biberiye, Kara hardal, Kekik, Oğulotu, Tarçın, Zencefil.
KAN ŞEKERİNİ DÜŞÜRÜCÜ
Ceviz, Yulaf.
KANI DİNDİRİCİ
Cezayir menekşesi, Mersin, Nar, Şevketibostan.
KANI TEMİZLEYİCİ
Ayrıkotu, Ceviz, Dulavratotu, Hercai menekşe, Hindiba, Hodan, Karakafesotu, Kereviz, Kuşkonmaz, Labada, Sarmısak, Sater, Soğan.
KANSIZLIKTA VE KAN YAPIMINI DESTEKLEMEDE
Centiyan, Fındık.
KARACİĞER İŞLEVLERİNİ DÜZENLEYİCİ
Kadıntuzluğu, Kasıkotu.
KARACİĞER KOLİKLERİNDE (ANİ SANCILANMALARINDA)
Keten.
KAS KASILMALARINDA
Okaliptüs.
KASIK AĞRILARINI GİDERİCİ
Ardıç, Biberiye, Erkeçsakalı, Yabani mercanköşkü, Zencefil.
KASLARIN SAĞLIĞI İÇİN
Fındık.
KEMİKLERİ KORUYUCU VE DESTEKLEYİCİ Ceviz, Fındık.
KESİKLERDE
Kuşotu.
KILCAL DAMAR ÇATLAMALARI VE KANAMALARINDA
Atkestanesi.
KOLESTROL DÜZEYİNİN YÜKSELMESİNİ ÖNLEYİCİ
Fındık, Yulaf.
KOLİT'TE
Cezayir menekşesi, Karakafesotu, Nane.
KONJONKTİVİT'TE
Gözlükotu.
KORONER DAMARLARI GENİŞLETİCİ (Soğan).
KULAK ÇINLAMALARINDA
Koyungözü.
KUM DÖKTÜRÜCÜ
Kuşkonmaz.
KURT (SOLUCAN) DÖKTÜRÜCÜ
Akköpekotu, Itır, Kekik, Sedefotu, Solucanotu.
KUSMA REFLEKSİNİ BASTIRICI
Dereotu, Erkeçsakalı, Kadıntuzluğu, Karanfil, Lavanta, Melekotu, Nane, Tarçın, (Zencefil).
KUSTURUCU
Mürver.
LARENJİT'TE
Aslanpençesi, Kekik
MANTAR TEDAVİSİNDE
Adaçayı, Günlük, Sarmısak.
MAYASIL'DA
Arnika, Kara hardal.
MEMELERİ GELİŞTİRİCİ
Keçi sedefotu.
MENOPOZ DÖNEMİ SIKINTILARINDA
Adaçayı, Aslanpençesi, Binbirdelikotu.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ GÜÇLENDİRİCİ
Ginseng.
MESANE SORUNLARINDA
Ayrıkotu, Yabani gül.
METABOLİZMAYI DÜZENLEYİCİ
Ökseotu.
MİDE AĞRILARINDA
Kişniş.
MİDE FITIĞINDA
Karakafesotu.
MİDE GAZLARI SÖKTÜRÜCÜ
Adi papatya, Ardıç, Itır, Kedinanesi, Kişniş, Nane, Rezene, Yarpuz. MİDE MUKOZASI ENFEKSİYONLARINDA
Keten.
MİDE SPAZMINDA
Itır, Kedinanesi.
MİDE ÜLSERLERİNDE
Ebegümeci, Eğirotu, Erkeçsakalı, Günlük, Meyankökü.
MİDE YANMALARINDA
Meyankökü.
MİDEYİ YATIŞTIRICI
Fesleğen, Hatmi, Karanfil, Nane, Rezene.
MİGREN'DE
Çuhaçiçeği, Kediotu, Koyungözü.
MORARMALARDA
Arnika.
MUKOZA KORUYUCU
Meyankökü.
MÜSHİL
Akdiken, Badem, Bayırturpu, Ceviz, Çuhaçiçeği, Dulavratotu, Gül, Hindiba, Işkın, Inciçiçeği, Kadıntuzluğu, Kiraz, Kokulu menekşe, Kuşotu, Labada, Meyankökü, Mor süsen, Mürver, Ravent, Sarısabır, Sinameki, Soğan, Yabani gül, Yerelması.
NEFES (AĞIZ) KOKUSU GİDERİCİ
Dereotu, Frenk kimyonu, Kakule, Karanfil, Maydanoz, Rezene, Okaliptüs.
NEFES DARLIĞI GİDERİCİ
Günlük.
NEKAHAT (İYİLEŞME) DÖNEMİ KISALTICI
Fındık.
NEVRALJİ AĞRILARINDA
Karanfil.
NEVRASTENİ'DE
Kediotu.
NEZLEDE
Akköpekotu, Ebegümeci, Gelincik, Hatmi, Kediotu, Kekik, Limon, Maydanoz, Meyankökü, Mürver, Nane, Oğulotu, Okaliptüs, Öksürükotu, Sarımsak, Zufaotu.
ONİKİPARMAKBAĞIRSAĞI ÜLSERLERİ
Aynisafa çiçeği, Günlük, Karakafesotu.
ÖKSÜRÜK VE GICIKTA
Akköpekotu, Anason, Andızotu, Badem, Çemenotu, Çin anasonu, Çuhaçiçeği, Ebegümeci, Fesleğen, Gelincik, Gözlükotu, Hercai menekşe, Hodan, Karakafesotu, Kekik, Keten, Kokulu menekşe, Lavanta, Limon Meyankökü, Okaliptüs, Öksürükotu, Rezene, Sabunotu, Sarmısak, Sedefotu, Sığırkuyruğu, Yabani mercanköşkü, Zufaotu.
PARKİNSON HASTALIĞINDA
Çarkıfelek çiçeği.
PEKLİK VERİCİ
Ahududu, Aslanpençesi, Binbirdelikotu, Böğürtlen, Ceviz, Cezayir menekşesi, Çay, Işkın, Karakafesotu, Kasıkotu, Kiraz, Limon, Melekotu, Mersin, Mineçiçeği, Nar, Okaliptüs, Tarçın, Tıbbi ravent, Yabani mercanköşkü.
PROSTATİT'TE
Ayrıkotu, Mısır püskülü.
RAHATLATICI (BEDENİ TÜMÜYLE)
Anason, Çuhaçiçeği, Dereotu, Ihlamur, Kara hardal, Meyankökü.
ROMATİZMA AĞRI VE YANGILARINDA
Alman papatyası, Ardıç, Arnika, Biber, Biberiye, Bayırturpu, Çin anasonu, Defne, Dulavratotu, Isırgan, Kara hardal, Karahindiba, Karanfil, Kediotu, Kereviz, Kuşotu, Mısır püskülü, Okaliptüs, Sarmısak, Sedefotu, Yabani mercanköşkü.
RUHSAL ENDİŞELERİ GİDERİCİ
Yarpuz.
RUHSAL YORGUNLUKTA
Yulaf.
SAÇ DÖKÜLMELERİNDE
Biberiye, Isırgan, (Latinçiçeği).
SAÇ RENGİ AÇICI
Adi papatya, Sığırkuyruğu.
SAÇLARDAKİ KEPEĞİ KESİCİ
Dulavratotu.
SAÇLARI GÜRLEŞTİRİP GÜZELLEŞTİRİCİ
Alman papatyası, Biberiye.
SAFRA SORUNLARINDA
Aynisafa çiçeği, Kadıntuzluğu, Kasıkotu, Keten, Mineçiçeği, Yabani gül.
SAFRA SÖKTÜRÜCÜ
Adi papatya, Akköpekotu, Andızotu, Aynisafa çiçeği, Biberiye, Ceviz, Dulavratotu, Kadıntuzluğu, Karahindiba, Kuzukulağı, Maydanoz, Mor süsen, Sarısabır, Sarmısak, Şevketibostan.
SAFRA TAŞLARINDA
Kadıntuzluğu, (Sabunotu).
SAMAN NEZLESİNDE
Gözlükotu, Kekik, Lavanta, Zufaotu.
SARA NÖBETİNDE (HAFİF)
Zufaotu.
SARILIK HASTALIĞINDA
Mineçiçeği.
SEDEF HASTALIĞINDA
Dulavratotu, Kuşotu, Mor süsen.
SERİNLETİCİ
Ahududu, Limon.
SES KISIKLIĞI VE SOĞUKLUĞUNDA
Sığırkuyruğu.
SITMA'DA
Kadıntuzluğu.
SİNDİRİM SİSTEMİ MUKOZASI KORUYUCU
Erkeçsakalı.
SİNDİRİMİ KOLAYLAŞTIRICI
Adaçayı, Akköpekotu, Anason, Andızotu, Ardıç, Aynisafa çiçeği, Bayırturpu, Biber, Biberiye, Centiyan, Çay, Çemenotu, Çin anasonu, Defne, Dereotu, Eğirotu, Erkeçsakalı, Dulavratotu, Frenk kimyonu, Ginseng, Kakule, Kara hardal, Kasıkotu, Kedinanesi, Kekik, Kereviz, Kimyon, Kişniş, Lavanta, Maydanoz, Mineçiçeği, Nane, Nar, Oğulotu, Pelin, Rezene, Sarısabır, Sarımsak, Sater, Sedefotu, Soğan, Solucanotu, Şerbetçiotu, Şevketibostan, Tarhun, Tıbbi ravent, Yabani mercanköşkü, Yarpuz, Zencefil, Zufaotu.
SİNEK VE SİVRİSİNEK SOKMALARINDA
Limon
SİNİR SİSTEMİNDEKİ GERGİNLİKLERİ AZAL TICI
Alıç, Binbirdelikotu, Çarkıfelek çiçeği, Hodan, Ihlamur, Kereviz, Kokulu menekşe, Lavanta, Mineçiçeği.
SİNİRLERİ UYARIP GÜÇLENDİRİCİ
Biberiye, Fesleğen, Hodan, Karabaş lavantası, Kimyon, Limon, Melekotu, Mineçiçeği.
SİNÜZİT'TE
Gözlükotu.
SİSTİT'TE
Ardıç, Ayrıkotu, Civanperçemi, Hercai menekşe, Mısır püskülü.
SİYATİK AĞRILARINI HAFİFLETİCİ
Biberiye, Isırgan.
SOĞUK ALGINLIĞINDA
Akköpekotu, Anason, Biber, Civanperçemi, Çuhaçiçeği, Gelincik, Gözlükotu, Hodan, Kara hardal, Kedinanesi, Kekik, Kokulu menekşe, Latinçiçeği, Limon, Mineçiçeği, Oğulotu, Sarmısak, Sater, Soğan, Yabani gül, Zencefil, Zufaotu.
SOLUNUM YOLLARI ENFEKSİYONLARINDA
Akköpekotu, Anason, Ardıç, Çin anasonu, Karakafesotu, Sığırkuyruğu.
SPAZM ÇÖZÜCÜ
Akköpekotu, Anason, Binbirdelikotu, Çuhaçiçeği, Eğirotu, Fesleğen, Kedinanesi, Kediotu, Kekik, Koyungözü, Melekotu, Mineçiçeği, Oğulotu, Ökseotu, Sarmısak, Sedefotu, Yarpuz.
STRESE KARŞI SİNİR SİSTEMİ GÜÇLENDİRİCİ
Hodan, Mineçiçeği, Yulaf.
SUSUZLUKTA
Limon.
TANSİYONU İNDİRİCİ
Cezayir menekşesi, Oğulotu.
TAŞİKARDİ'DE (SİNİRSEL KAYNAKLI)
Ökseotu.
TENYA DÜŞÜRÜCÜ
Nar.
TERLETİCİ
Ahududu, Akköpekotu, Andızotu, Çay, Çin anasonu, Çuhaçiçeği, Defne, Dulavratotu, Eğirotu, Hodan, Ihlamur, Kara hardal, Keçi sedefotu, Kedinanesi, Kekik, Kimyon, Maydanoz, Mineçiçeği, Mürver, Oğulotu, Sabunotu, Sarmısak, Sater, Sedefotu, Yabani mercanköşkü, Zencefil.
TIRNAK KIRILMASINDA
Isırgan, (Latinçiçeği), Limon.
TONİK (BEDENİ GÜÇLENDİRİCİ)
Adaçayı, Alman papatyası, Andızotu, Aslanpençesi, Atkestanesi, Aynisafa çiçeği, Biberiye, Böğürtlen, Centiyan, Ceviz, Cezayir menekşesi, Civanperçemi, Çemenotu, Dulavratotu, Ginseng, Gül, Hindiba, Ihlamur, Isırgan, Kadıntuzluğu, Karabaş lavantası, Karahindiba, Karakafesotu, Kasıkotu, Kekik, Kereviz, Kiraz, Kuzukulağı, Labada, Lavanta, Maydanoz, Melekotu, Meyankökü, Mısır püskülü, Nane, Nar, Okaliptüs, Pelin, Sarmısak, Solucanotu, Şerbetçiotu, Tarhun, Tıbbi ravent, Yabani gül.
TUZSUZ REJİMDE
Dereotu, Hodan.
TÜKÜRÜK SALGISI ARTIRICI
Kakule, Mor süsen.
TÜMÖR (UR) ETKİNLİĞİNE KARŞI
(Kokulu menekşe), (Ökseotu).
UYARICI
Ardıç, Biber, Çay, Defne, Fesleğen, Frenk kimyonu, Ginseng, Ihlamur, Kereviz, Köpek papatyası, Pelin, Sarmısak, Sater, Sedefotu, Yabani mercanköşkü.
UYKUSUZLUĞA KARŞI
Alıç, Alman papatyası, Anason, Çarkıfelek çiçeği, Çuhaçiçeği, Gelincik, Ihlamur, Karahindiba, Karanfil, Kedinanesi, Kediotu, Kokulu menekşe, Lavanta, Mineçiçeği, Şerbetçiotu.
UYUZ'DA
Günlük, Solucanotu.
ÜLSERLERDE
Dulavratotu, Okaliptüs.
ÜRETRİT'TE
Mısır püskülü.
ÜRPERMELERDE
Çuhaçiçeği.
ÜŞÜTME NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN AĞRILARDA
Okaliptüs.
VARİKOSEL AĞRILARINDA
Binbirdelikotu, Karakafesotu.
VARİS'TE
Atkestanesi.
VEREM TEDAVİSİNDE
Andızotu.
YANIKLARDA
Aynisafa çiçeği, Böğürtlen, Binbirdelikotu, Ebegümeci, Hodan, Karakafesotu, Keten, Sarısabır.
YARA KANAMALARINI DURDURUCU
Çobançantası.
YARA TEMİZLEYİCİ VE İYİLEŞTİRİCİ
Adaçayı, Adi papatya, Akköpekotu, Andızotu, Arnika, Aslanpençesi, Aynisafa çiçeği, Badem, Binbirdelikotu,
Böğürtlen, Centiyan, Cezayir menekşesi, Civanperçemi, Çemenotu, Dulavratotu, Ebegümeci, Gözlükotu, Gül, Günlük, Hodan, Karabaş lavantası, Karakafesotu, Kasıkotu, Kekik, Keten, Kişniş, Kuşotu, Labada, Mürver, Okaliptüs, Öksürükotu, Sarısabır, Sarmısak, Sığırkuyruğu, Şevketibostan, Yabani mercanköşkü, Zufaotu.
YATIŞTIRICI (SAKİNLEŞTİRİCİ)
Adi papatya, Alman papatyası, Anason, Binbirdelikotu, Çuhaçiçeği, Dereotu, Eğirotu, Hatmi, Ihlamur, Karabaş lavantası, Kara hardal, Karakafesotu, Kedinanesi, Kediotu, Keten, Kişniş, Koyungözü, Lavanta, Melekotu, Meyankökü, Mısır püskülü, Mineçiçeği, Oğulotu, Ökseotu, Öksürükotu, Sedefotu, Sığırkuyruğu, Şerbetçiotu, Yabani mercanköşkü.
YEREL ENFEKSİYONLARDA MİKROP KIRICI
Latinçiçeği.
YORGUNLUKTA
Limon, Mineçiçeği.
YÜKSEK KOLESTROLÜ DÜŞÜRÜCÜ
Sarmısak, Yulaf.
YÜKSEK TANSİYONU DÜŞÜRÜCÜ
Alıç, Civanperçemi, Limon, Ökseotu, Sarmısak. ZİHİNSEL YORGUNLUKLARI GİDERİCİ Fındık, Ginseng.
ZİNDELEŞTİRİCl (BEDEN)
Biberiye, Defne.
ZONA'DA
Çarkıfelek çiçeği, Keten.
LABADA
Orjinal Adı Rumeoc patienta Diğer Adları Efelek
Bilgi
Karabuğdaygiller familyasındandır. Kuzukulağının yakın akrabası olan labadanın ülkemizde yetişen 25 kadar türü vardır. Bunlardan en yaygını olan Adi labada (R. patienta), sulak yerlerde kendiliğinden yetişen, aynı zamanda tarımı da yapılan ve 0,5-2 m. arasında boylanabilen, çokyıllık otsu bitkidir. Kazık kökü dallı olup dışı kahverengi ve içi sarıdır. Yuvarlak kesitli dik gövdesi, uzunlamasına çizgili ve genellikle kırmızımsı renklidir. Yaprakları almaşık dizili, saplı, uzunca, oval ya da elips biçimli ve kenarları hafif dalgalı olur. Yazın açan çiçekleri gövdenin tepesinde kırmızımsı yeşil renkli salkımlar halinde bulunur. Bitki, çiçeklerinden olgunlaşan meyvesindeki tohumlarla çoğalır.
Labadanın yapraklarında çeşitli mineral ve vitaminler; kazık köklerinde nişasta, şekerler, reçine ve antrakinon türevleri bulunur. Anadolu'nun bazı yerlerinde labada yapraklarıyla salata, sebze yemekleri ve 'efelek dolması' denilen özel etli yemeği yapılır. Meyvelerinin demlendirilmesiyle yapılan 'gığış çayı' bazı yerlerde çay yerine içilir.
Tibbi Etkileri Sağlığa yararlı bazı etkileri kuzukulağınınkine benzeyen labadanın, tıbbi ve Kullanımı etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:
• Yaprakları, bedeni güçlendirici toniktir.
• İştah açıcıdır.
• Kanı ve bağırsakları temizler.
• Hafif müshil etkisi vardır.
Bu etkiler için, labadanın yapraklan çiğ olarak yenir ya da % 5'lik standart dekoksiyonu yapılarak içilir. Yani, 1 litre sıcak suya 50 gr. taze labada yaprağı konulup 15-20 dakika kadar kaynatılır. Böylece elde edilen dekoksiyon, günde iki-üç kez birer bardak alınır.
• Yaprakları, deri hastalıklarında etkilidir. Çıbanları olgunlaştırır. Yara ve egzamaları iyileştirir. Bu etkileri sağlamak üzere, labadanın yapraklarıyla yara lapası hazırlanır ve şikayet edilen yerlere dıştan uygulanır.
• Kökü, müshil etkisi gösterir. Bunun için de kuzukulağının kökünde olduğu gibi % 5'lik bir dekoksiyon hazırlanarak günde iki-üç kez birer bardak içilir.
ANDIZOTU
Orjinal Adı Inula helenium Diğer Adları Andız, Anduzotu
Bilgi
Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmemektedir. Ama, Anadolu'da benzeri dört türle beraberce yetişen
andızotu 1-2,5 m. kadar boylanabilen çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Dışı koyu kahverengi kalın yumrulardan oluşan rizom kökünün içi, açık renkli, muz kokulu ve krem gibi yumuşaktır. Bitkinin yuvarlak kesitli, yeşil renkli ve tüylü kalın gövdesinin içi de beyaz renkli, süngersi yumuşak bir özle doludur. 40-45 cm. kadar uzunluktaki kenarları kaba dişli ve sivri uçlu yapraklarının üzeri yeşil, altı ince tüylü ve gri renklidir. Yaz mevsiminde açan sarı çiçekleri papatyaya benzer. Bu çiçeklerden oluşan tohumu silindir biçimindedir. Bir uçunda tüy öbeği bulunur.
Güneşli yerleri, nemli ve bitek toprakları seven andızotu, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.
Andızotu % 40'a varan oranda inulin ile ayrıca belenin adı verilen uçucu yağı, yapışkan bitki sıvısını, triterpen ve acı maddeleri içerir. Bazı yerlerde bitkinin hoş kokulu kurumuş rizom kökleri çiğ olarak ya da kök sebzesi gibi pişirilip yenilir. Ancak, acı tadına hazırlıklı olunmalıdır.
Tibbi Etkileri Sağlığa yararları Avrupa'da uzun yıllardan beri bilinen andızotunun tıbbi ve Kullanımı etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:
• Tadı acı olan bitki midevidir: İştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Safrayı söktürür.
• İdrarı artırıcı etkisi vardır.
• Terleticidir. Nezleyi keser, göğsü yumuşatır. Öksürüğü hafifletir. Özellikle
çocuklarda rahatsız edici bronşit öksürüğüne çok iyi gelir.
• Bedeni güçlendirici toniktir. Geçmişte veremin tedavisinde de kullanılmıştır. • Bronşite eşlik eden astım ve anfizem durumlarında rahatlatıcı etki yapar.
Bütün bu sağlığa yararlı etkilerinden yararlanmak için, andızotunun rizomu, sonbaharın başı ile ortası arasında toprak kazılıp çıkarılır. İyice temizlenip parçalanır. Bu parçalar güneşte ya da 50-70 C derece yapay ısıtmayla kurutulur, 1 tatlı kaşığı kökparçası alınıp önce 8-10 saat süreyle 1 bardak soğuk suda bırakılır. Daha sonra ısıtılıp bir tür infüzyon elde edilir. Bu infüzyondan günde üç kez ve birer bardak sıcak olarak içilir.
• Ayrıca doku ve damar büzücü etkileri nedeniyle andızotu yara iyileştiricidir. • Antiseptik (mikrop kırıcı) etkisi de vardır.
Bu etkileri sağlamak için, yukarda tarifi verilen infüzyon, şikayetli yerlere dıştan uygulanır.
UYARI
• Andızotu aşırı kullanılırsa mide bulantısına neden olabilir.
ADAÇAYLARI
Orjinal Adı Salvia türleri Diğer Adları Elmaotu
Bilgi
Ballıbabagiller familyasındandır. Dünyada sıcak ve ılıman bölgelerde yetişen 450 kadar adaçayı türü vardır. Ülkemizin Batı ve Güneybatı bölgelerinde bunlardan bazıları yetişmektedir. 30-75 cm. arasında boylanabilen adaçayı türleri, kışın yapraklarını dökmeyen, dayanıklı otsu ya da çalımsı bitkilerdir. Kare kesitli tüylü gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunsulaşır. Genellikle yakıcı kokuşu olan gri-yeşil yaprakları, bazı türlerde alacalı, hatta kırmızı ve mor renklerde olur. Çift dudaklı, derin hazneli çiçekleri genelde mor-mavi renkli iken, seyrek olarak beyaz ya da pembe renkli çiçek açan türleri de görülür. Bitkinin minik tohumları koyu kahverengi ve yumurta biçimlidir. Genelde tohumuyla kendiliğinden çoğalan adaçayı bitkisi, istenirse gövde çelikleriyle de üretilebilir.
Konumuzu en çok ilgilendiren Tıbbi adaçayı (S. officinalis) türünün anayurdu
Akdeniz havzasıdır. Bu türün yapraklarında, oleum salisae adı verilen uçucu yağ, B vitamini ve tanen ile birtakım acı maddeler bulunur. Bu yapraklardan hazırlanan çay, uzun zamanlardan beri bedeni güçlendiren tonik olarak içilmektedir. Tıbbi adaçayı Türkiye'de az yetiştiğinden, yerine, ülkemizde yaygın olan ve benzer özellikleri taşıyan Anadolu adaçayı (S. triloba) türü tüketilmektedir. Bu adaçayı bazı yerlerde salça ve yemeklere çeşni vermesi için katılır.
Tibbi Etkileri Kısaca adaçayı diye adlandıracağımız bitkinin tıbbi etkilerini ve bunlardan ve Kullanımı yararlanma yöntemlerim şöylece özetleyebiliriz:
• Midevidir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Dispepsi (hazımsızlık) durumunda çok etkili bir gaz söktürücüdür.
• Gece terlemelerini en aza indirger.
• İdrar söktürücüdür.
• Kadınlarda dölyatağı kaslarını uyarır. Aybaşı düzensizliklerini ve aşırı sancıları giderir.
• Östrojen hormonu içerir. Menopoz dönemi sıkıntılarını azaltır.
Bütün bu etkileri için, adaçayının çiçek açmaya haşladığı ilkbahar sonu ile yaz başlarında yaprakları toplanıp 35 C dereceden daha sıcak olmayan, gölge yerlerde kurutulur. Kurumuş yapraklarından 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine l bardak kaynar su dökülerek, yapraklar 10 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyondaki yapraklar süzülür ve elde edilen çay, günde üç kez birer bardak içilir.
• Adaçayının içerdiği uçucu yağ, mukoza zarlarını iyileştirdiği için ağız, dişeti ve dildeki şikayetlerle boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı iyileştiricidir. • Bitki, antifungal etkiler taşır. Yani ciltteki mantarlara sürülürse onları yok eder.
Bu etkileri sağlamak için, adaçayının kurumuş yapraklarından 1 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suya konularak kaynatılır. Sonra kabın üstü kapatılıp 15 dakika süreyle bekletilir. Böylece elde edilen dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır. Ya da bu dekoksiyon, mantarların bulunduğu yerlere dıştan uygulanır.
• Adaçayı yaraların iyileşmesini hızlandırır.
Bunun için, körpe adaçayı yaprakları ezilerek yara lapası hazırlanır. Bu lapa yaraların üzerine kompres yapılarak, yaranın iyileşmesi hızlandırılır.
• Adaçayı dişleri beyazlatır ve sağlamlaştırır.
Bunun için, bir-iki körpe adaçayı yaprağı ya da toz haline getirilmiş kuru adaçayı yaprağı elle dişlerin üzerine bastırılarak sürtülür.
UYARILAR
• Gebe kadınlar adaçayını dahilen kullanmamalıdır.
• Adaçayı sürekli olarak yüksek dozda alınmamalıdır. Ülkemizde çay yerine sık sık adaçayı ısmarlayan kahvehane müşterilerini uyarırız.
ELMAYAĞI (YA DA ACI ELMAYAĞI)
Ülkemizde kimi yerlerde Elmaotu da denilen Anadolu adaçayının çiçeklerinin ve yapraklı dallarının su buharıyla birlikte damıtılmasıyla elde edilen uçucu yağdır. Kimi eczane ve aktarlarda, küçük şişeler içinde satılır.
Elmayağı, mide ve bağırsaklardaki gazı söktürücü, sindirimi kolaylaştırıcı, aşırı terlemeleri kesici ve idrar söktürücü olarak, günde bir kez l bardak suya 3-5 damla katı-larak içilir. Daha fazla dozda alınması sakıncalıdır. Aynı formül dıştan yaraları temizleyici ve iyileştirici olarak kullanılır. Ancak, fazla etkili olabileceği ve ciltte kızarıklıklara yol açabileceği için, badem yağı ya da çiçek yağıyla biraz inceltilmesi salık verilir.
AKDİKEN
Orjinal Adı Rhamnus catharicus (catharica) Diğer Adları Ateştacı, Barutağacı, Geyikdikeni
Bilgi
Hünnapgiller familyasındandır. Anayurdu Güney Avrupa ve Anadolu'dur. Kuzey Anadolu bölgesinin dağlık yerlerinde yabanisi yetiştiği gibi, park ve bahçelerimizde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Genelde 2-3 m. boylanabilen çalı biçiminde ağaççık iken, kimi zaman 6-8 m.'ye yükselen örneklerine de rastlanır. Yaprakları sivri uçlu, oval ya da yuvarlak biçimli ve parlak yeşil renklidir. Sarımsı beyaz renkli çiçekleri yazın açar ve 3-5 çiçeği bir arada bulunur. Olgunlaşan çiçekleri önce yeşil renkli yuvarlak meyveler verir. Sonbahara doğru sararan bu meyveler birçok kuşa yem olur. Daha sonra iyice olgunlaşıp turuncu ve hatta açık kırmızı renge dönen 6-8 mm. çapındaki, tadı mayhoş ve biraz da acı olan meyveler bitkinin tohumunu taşırlar. Güneşli yerleri seven akdiken bitkisi, toprak yönünden seçici değildir. Tohumundan çoğaldığı gibi gövde çelikleriyle de üretilebilir.
Akdiken bitkisinin meyve ve yapraklarında ramnoksantin ve lokain adı verilen maddeler ile antrakinon türevleri ve C vitamini bulunur.
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir: ve Kullanımı
• Akdiken bitkisi etkili ve kullanılması güvenli bir müshildir.
• İdrar söktürücüdür.
• Beden işlevlerim olumlu yönde değiştirici ve düzeltici etkisi de vardır.
Bu etkileri sağlamak için, akdiken bitkisinin meyve ve yapraklarından 2 tatlı kaşığı alınarak 1 bardak kaynamış suya konulup 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyon, 12 saat içinde etkili olmak üzere (sabahleyin) 1 bardak olarak içilir. Ya da bitkinin olgun meyvelerinden 10 tanesi sabah kahvaltısından önce yenir.
Bitkinin meyve ve yaprakları başka şekillerde de ilaç haline getirilebilir. Bunlar sonbaharda toplanıp gölgede kurutulur. Yukarda tanımı verilen şekilde infüzyonu hazırlanır ve içilir. Ya da bitkinin meyvelerine biraz şeker ve su katılıp kaynatılarak şurup hazırlanır. Bu şuruptan sabah kahvaltısı öncesi bir yemek kaşığı alınır.
UYARI
• Akdikenin yukarda verilen dozları, bazı kişilerde bulantı ve ishale yol açabilir. Bu durumda dozaj azaltılmalıdır.
ARNİKA
Orjinal Adı Arnica montana Diğer Adları Dağ öküzgözü
Bilgi
Bileşikgiller familyasındandır. Arnica cinsi bitkiler içinde en çok bilineni Arnika ya da Dağ öküzgözü (A. montana) türüdür. Orta Avrupa'nın dağlık kesimleriyle Kuzey Afrika ve Batı Asya'da yetişen bu bitki Türkiye'de görülmez. Ama, konumuzla ilgili olduğu ve önemli tıbbi etkileri bulunduğu için kısaca arnika diyeceğimiz bu bitkiye kitabımızda yer veriyoruz. Arnika, 20-60 cm. boylanabilen, çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Yerde yatarak uzayan, dışı siyahımsı ve içi beyaz renkli rizom kökleri (kökgövdeleri); rozet oluşturan ince uzun kargı biçimli tüylü yaprakları; yaz boyunca açan ve papatyaya benzeyen hoş kokulu turuncu-sarı renkli çiçekleri vardır. Güneşli yerleri; kumlu, asitli ve bol humuslu toprakları seven arnika, tohumundan çok ağır geliştiği için kültürü yapılırken, rizomları bölünüp farklı yerlere dikilerek çoğaltılır.
Arnika uçucu yağları, acı glikozitleri, alkaloitleri, flavonitleri, tanen ve diğer bazı maddeleri içerir. Yaprakları ince ince kıyılarak yararlı otlardan yapılan tütüne katılır.
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:
• Yara iyileştiricidir.
• Ezikler, berelenmeler, burkulmalar ve morarmalarda, deride sancı ve yangı varsa rahatlatıcı ve iyileştiricidir.
• Romatizma, flebit, mayasıl (deri çatlamamışsa) ve benzeri durumlarda ağrı ile yangıları azaltıp rahatlatıcı etki yapar.
• Ayakları rahatlatmak için yapılan ayak banyolarına katılır.
ATKESTANESİ
Orjinal Adı Aesculus hippocastanum
Bilgi
Atkestanesigiller familyasının örnek bitkisidir. Kuzey Yarıküre'de yetişen Aesculus cinsi, kışın yapraklarını döken 25 kadar ağaç ya da çalı halindeki bitki türünün ortak adı atkestanesidir. Bunlardan konumuzla en çok ilgili olan, Koca atkestanesi ya da Beyaz çiçekli atkestanesi (A. hippocastanum) türünün anayurdu Balkan Yarımadası olup bu tür on yedinci yüzyılda Avrupa'ya yayılmıştır. Türkiye'de park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ve 20-30 m. kadar boylanabilen bu ağaca kısaca atkestanesi diyeceğiz. Atkestanesi ağacının gövdesi düz ve sık dallı, tepesi düz olur. Kenarları dişli, ucu sivri 5-9 yaprakçıktan oluşan yaprakları koyu yeşil renklidir. Üzerlerinde pembe lekeler bulunan ve piramit biçimli salkımlar oluşturan beyaz çiçekleri yaz aylarında açar. Bu çiçeklerden oluşan kapsül durumundaki kalın çeperli mevyeleri dikenlidir. Meyveler olgunlaşınca, yeşil renkli dikenli kabuk yarılır ve içinden 1-3 adet parlak koyu kahverengi, tadı buruk ve acı olan tohumu düşer. Eskiden soluğan (nefes darlığı) çeken atlara verildiğinden bu tohumlara ve bitkiye atkestanesi adı verilmiştir. Atkestanesi, tohumlarıyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.
Bitkinin sağlığa en yararlı bölümü tohumlarıdır. Bunlar, yani atkestaneleri bol miktarda nişasta, şekerler, saponin, tanen, yağ, bazı acı maddeler ile aeskulin ve fraksin'i içerir. Eczacılıkta iltihap giderici ilaçların yapımında kullanılır. Ağacın ekşi tadı olan körpe yaprakları bazı yerlerde toplanıp sarması yapılarak yenilir.
Tibbi Etkileri Atkestanesi tohumlarının tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri ve Kullanımı şöylece özetlenebilir:
• Damar büzücü ve kan dolaşımını güçlendirici tonik etkileri vardır. Bu nedenlerle varis, flebit ve hemoroit hastalıklarının iyileştirilmesinde kullanılır.
• Aynı nedenlerle damarlardaki yangı ve deri çatlaklarının iyileştirilmesinde yararlı olur.
• Gene aynı nedenlerle kılcal damarların çatlamasını ve kanamasını; bacaklardaki ülserleri iyileştirir.
• Dolaşım sisteminde damarların gücünü ve sağlıklı oluşunu destekler.
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, atkestanesi ağacının sonbaharda olgunlaşıp yere dökülen tohumlan toplanıp kurutulur, l -2 tatlı kaşığı kurumuş tohum parçaları ile, varsa ağacın yaprağından bir miktarı alınıp üzerine l bardak kaynar su dökülür. 10-15 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon günde üç kez birer bardak olarak ve tatlandırılarak içilir.
• Ya da flebit, hemoroit, yangılı damar, varis, deri çatlakları ve bacaklardaki ülser durumlarında aynı infüzyon dıştan, şikâyetli yerlere, ovuşturularak uygulanır.
AYRIKOTU
Orjinal Adı ; Agropyan repens
Bilgi
Buğdaygiller familyasındandır. Anayurdu bilinmeyen, dünyanın bütün soğuk ve ılıman iklimli bölgelerinde, ayrıca
tropikal ve astropikal iklim bölgelerinin yüksek kesimlerinde yetişen 125 kadar türün ortak adı ayrıkotudur. Ülkemizde de 20 kadar ayrıkotu türü yetişmektedir. Bu türlerden bazıları tarıma çok zararlı iken, kimi türleri de hayvan yemi ya da çim bitkisi olarak özellikle yetiştirilmektedir. Ayrıkotu türlerinden konumuzla en çok ilgili olan Tarla ayrığı (A.repens) da tarıma zararlıdır. Çünkü, kendi haline bırakılırsa kısa zamanda tarlaları kaplar. Kısaca ayrıkotu diyeceğimiz bu bitki 30 -150 cm. boylanabilen, rizom köklü (kök gövdeli), çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Tarlalardan başka, yol kenarları ve bahçelerde de çok görülür. Yeşil gövdesi silindirik biçimli ve boğumlu, yapraklan yeşil ve düzdür. Mayıs-temmuz ayları arasında küçük başaklar halinde açan çiçekleri yeşil renkli ve pek gösterişsizdir. Bitki, bu çiçeklerinden oluşan tohumlarının dökülmesiyle, özellikle rizomlarının sürgün vermesiyle ya da toprağa değen yerde, gövdelerinin yeniden kök atmasıyla çoğalır.
Tibbi Etkileri ;
Tarla ayrığı rizomları polisakkarit bir madde olan tritisin ile uçucu yağ ve Kullanımı yapışkan bitki sıvısı, potasyum, salisilik asit, saponin ve mikrop kırıcı bazı maddeleri içerir. Bu ayrıkotu türünün tıbbi etkileriyle onlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir:
• İdrar yolları enfeksiyonlarının iyileştirilmesinde, sistit (mesane iltihabı) ve prostatitte (prostat iltihabı) etkili olur.
• İdrar söktürücüdür.
• Kanı ve bedendeki toksik maddeleri temizler.
• Böbrek ve mesane taşlarının atılmasına yardımcı olur. • Bedeni güçlendirici bir toniktir.
Bu etkileri sağlamak üzere, tarla ayrığının rizomlan ilkbahar mevsiminde ya da sonbaharın başlarında toprağı kazılarak sökülür. Yıkanarak iyice temizlenir. Gölgede ya da güneşte kurutulur. Kurutulmuş rizomdan 2 tatlı kaşığı alınır, l bardak suyla kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılarak 10 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir. Ancak, tadı çok kötü olduğundan bal, limon ya da naneyle tatlandırılır.
• Tarla ayrığı ayrıca egzama ve cilt hastalıklarının iyileştirilmesinde etkili olur. • Romatizma ağrılarını hafifletir.
Bu etkilerinden yararlanmak için, yukarıda tarifi verilen dekoksiyon, şikayet edilen yerlere dıştan uygulanır.
BAYIRTURPU
Orjinal Adı Armoracia rusticana
Diğer Adları Eşekturpu, Karaturp, Yabanturpu
Bilgi
Turpgiller familyasındandır. Anayurdu Akdeniz bölgesidir. Ama, günümüzde tüm ılıman iklim kuşağındaki yerlerde ve ülkemizde yaygın olarak yetiştirilmektedir. 30-60 cm. boylanabilen, çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. Elips biçimli, ucu sivri, iri, kaba dokulu ve parlak yeşil yaprakları vardır. Yuvarlak kesitli ve boylamasına kabartılı saplarla köke bağlanan bu yapraklar ezildiğinde yakıcı bir koku yayarlar.
Yaprak koltuklarında haziran-temmuz aylarında açan çiçekleri, beyaz salkımlar halinde olur. Bitkinin yumrukökü uzun, kalın, dışı sarı kahverengi, içi beyaz ve etlidir. Bu kökün de yakıcı bir kokusu vardır. Güneşli ve açıklık alanları, derin kazılmış, hafif ve nemli toprakları seven bayırturpu, tohumlarıyla çoğalır. Bitkinin taze yumrukökü kalsiyum, sodyum, magnezyum gibi mineraller ile C vitamini yönünden zengindir. Ayrıca hardal yağı, glikozit ve sinigrin maddelerini içerir. Bu kökler ince ince rendelenerek, hardalsı baharat kokusunu versin diye bazı et ve balık yemeklerine katılır. Bayırturpunun kökleri parçalanarak kum içinde ileriki kullanımlar için taze olarak saklanabilir. (Bu tür kök saklama ve ileriki günlerde kullanma yöntemi Avrupa'da pek yaygındır.)
Tibbi Etkileri Bayırturpunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece ve Kullanımı özetlenebilir:
• Sindirim sistemini uyarır, iştahı açar, mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür, ağrıları dindirir.
• İçerdiği antibiyotik nitelik nedeniyle bağırsakların çeperlerini koruyucu rol oynar.
• Hafif müshil etkisi vardır.
• Grip ve yüksek ateşte iyileştirici etki yapar.
• Balgam söktürücüdür.
• İdrar yolları iltihaplarını iyileştirir.
Bütün bu durumlar için tıbbi etkisini sağlamak üzere, bitkinin yumrukökü sonbaharda toprağı kazılarak sökülür. Temizlenip iyice rendelenerek günlük diyete katılır. Ya da bitkinin ufak parçalara bölünmüş yumrukökünden l tatlı kaşığı alınarak üzerine l bardak kaynar su dökülüp 5 dakika süreyle demlendirilir. Böylece hazırlanan infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. Grip ve yüksek ateşte, içilen infüzyon miktarı artırılabilir.
• Bayırturpu romatizma, bel ve sırt ağrılarına da iyi gelir.
Bunun için, bitkinin yaprak ve çiçekli bölümleriyle yara lapası hazırlanır ve şikayet edilen yerlere bu lapa dıştan uygulanır.
UYARI
• Gebe kadınlar ile böbrek sorunu olan kişiler, aşırı miktarda bayırturpu yememelidir.
BİBERLER
Orjinal Adı Capsicum türleri Diğer Adları Filfil, Isıot
Bilgi
Patlıcangiller familyasındandır. Anayurdu Amerika kıtası olan biberin tohumları 1493'te İspanya'ya getirilmiş ve oradan tüm dünyaya yayılarak 700 kadar türü üretilmiştir. Ülkemizde de dolmalık, sivri, çarliston, süs ve domates biberi gibi türleri yetiştirilmektedir. Biber genelde 30-100 cm. kadar boylanabilen, tatlı ya da acı meyve veren bir ya da bazen ikiyıllık otsu bitkidir. Ancak bazı yerlerde çalımsı ve hatta tropik bölgelerde ağaççık haline gelen biberlere rastlanır. Biberin oval biçimli, rengi açık yeşilden koyu yeşile ve hatta mora kadar değişen yaprakları, yaprak koltuklarında yaz aylarında açan beyaz renkli küçük çiçekleri olur. Bitkinin meyvesi renk, biçim ve tat bakımından büyük çeşitlilik gösterir. Olgunlaşan meyve sararır ve daha sonra kırmızı renge döner. Meyvenin etli kabuğu tohumlarını taşıyan eksen bölgesinden bir boşlukla ayrılır. Biberin kirli beyaz renkli tohumları disk biçimindedir. Bol güneşli, iklimi ılıman olan yerleri ve bitek toprağı seven biber türleri, tohumuyla çoğalır.
Bütün türlerinin meyvesi C vitamini bakımından zengin olan biber, bazı alkaloitleri de içerir. Acı biber türlerindeki bu alkaloit kapsaisin adlı maddedir. Biberler genellikle sebze olarak tüketilir. Salatalara ve kimi yemeklere katılır. Turşusu yapılır. Baharat olarak kullanılır. Domates biberinin salçası yapılır. Biber, ülkemiz mutfağının vazgeçilmez besin türlerinden biridir.
Tibbi Etkileri Biber türlerinin sağlığa yararlı etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri ve Kullanımı şöyle sıralanabilir:
• Romatizma ve eklem ağrılarına karşı iyileştirici olarak kullanılır.
Bu etkinin sağlanabilmesi için biberin meyvesi ezilerek yara lapası yapılır ve dıştan uygulanır.
• Biber mideyi uyarır, sindirim salgılarını artırır, iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
• İdrarı artırır.
• Uyarıcıdır.
Bütün bunlar için taze, kurutulmuş ya da turşusu yapılmış biberler bolca yenir.
• Soğuk algınlığının ilk belirtisi görüldüğünde biber alınırsa iyileştirici olur.
Bu etkisinden yararlanılmak üzere iyice kıyılmış 2,5 tatlı kaşığı taze biberin üzerine l bardak kaynar su ya da süt dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon sıcakken içilir.
UYARI
• Aşırı miktarda tüketilen acı biber, mide ve bağırsakların tahrişine yol açabilir ve hatta böbreklerle karaciğerin rahatsızlanmasına neden olabilir.
BÖĞÜRTLEN
Orjinal Adı Rubus fruticosus
Diğer Adları Dikençilegi, Dikendudu, Dikendutu
Bilgi
Gülgiller familyasındandır. Anayurdu Kuzey Yarıküre'nin ılıman iklim bölgeleri olan Rubus cinsi 400 kadar çokyıllık çalı türünün ortak adı böğürtlendir. Bunun 17 türüne ülkemizdeki orman ve fundalıklarda; yol, bahçe ve hendek kenarlarında sıkça rastlanır. Böğürtlen türleri 1-3 m. boylanabilirken, kimi türleri sarmaşık şeklinde, kimileri de yerde sürünerek gelişir. Bu türlerden konumuzla en çok ilgili olanı Adi böğürtlen (R. fruticosus) türüdür. Kısaca böğürtlen diye anacağımız bu bitki 3 m. boylanabilir.İkiyillık dikenli gövdeleri, kenarları dişli 3-5 yaprakçıktan oluşan ve kışın dökülmeyen yaprakları, yaz aylarında tek tek ya da salkım halinde açan pembe veya beyaz çiçekleri vardır. Yaz sonu ya da sonbahar basında bu çiçekler kırmızımsı kara renkli, üzeri çok ince tüylü, duta benzeyen meyvelere dönüşür. Yer ve toprak konusunda hiç seçici olmayan böğürtlen, seyrek olarak döktüğü tohumlarıyla; daha çok yere değen dallarının köklenmesiyle veya köklerinin yeniden filizlenmesiyle çoğalır. Çok dikenli de olduğu için, doğal çit olarak pek yeğlenen bir bitki türüdür.
Böğürtlenin meyvelerinde sabit ve uçucu yağ, meyve şekeri, organik asitler, sitrik asit, C vitamini, pektin ve demir; yapraklarında tanen ve organik asitler bulunur. Böğürtlen meyve olarak çiğken yenildiği gibi reçel, şurup, şekerleme, pasta, likör ve sirke yapımında kullanılır.
Tibbi Etkileri Böğürtlenin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle ve Kullanımı sıralanabilir:
• Bedeni güçlendirici toniktir.
• Doku ve damar büzücü etkisi vardır. Diyareyi keser, peklik verir.
• İdrar söktürücüdür.
• Kadınlarda, aybaşı dönemlerinde aşırı kan gelişini önler.
• Gebe kadınlarda sırt kaslarını güçlendirir.
Bu etkileri sağlamak üzere, taze ya da gölge yerde özenle kurutulmuş yaprakları, bitkinin meyveleriyle karıştırılarak kullanılır. Bu karışımdan 3 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 20 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.
• Böğürtlen ağız yaraları, dişeti kanamaları, bademcik ve boğaz enfeksiyonuna iyi gelir. Bunun için yukarıda anlatıldığı biçimde hazırlanan infüzyonla günde üç-dört kez derin gargara yapılır.
• Ciltteki ağrı ve yangıları hafifletir.
• Yara iyileştiricidir.
• Hafif yanıklara iyi gelir.
• Hemoroit tedavisinde etkili olur.
Bu etkileri sağlamak üzere, körpe yapraklarıyla yara lapası hazırlanır ve şikayet edilen yerlere dıştan uygulanır.
• Böğürtlen cildi gerer ve canlandırır.
Bu etkiyi sağlamak üzere, banyo küvetine akan sıcak suyun altına bir bez torba asılıp içi bitkinin körpe yaprak ve genç sürgünleriyle doldurulur. Sonra sıcak su açılıp küvet bu suyla doldurularak banyo yapılır.
Yararlı Bitkiler [Tüm Liste] CEVİZLER
Orjinal Adı Juglans türleri Diğer Adları Koş, Koz
Bilgi
Cevizgiller familyasında yer alan Juglans cinsi, kışın yapraklarını döken 20 kadar ağaç türünün ortak adı cevizdir. Bu türlerden ülkemizin hemen hemen her yerinde yetiştirilen ve konumuzu en çok ilgilendiren Adi cevizin (J. regia) anavatanının İran olduğu sanılmaktadır. Bu tür, 20 m. kadar boylanabilen, 150-200 yıl yaşayabilen; yuvarlak tepesi, sık dal ve yapraklarıyla toprağı örten, altında diğer bitkilerin gelişmesini engelleyen ve hatta insan sağlığı için zararlı sayılabilecek kadar koyu gölge veren bir ağaçtır. Gövde kabuğu başlangıçta gümüşi renkte iken, ağaç yaşlandıkça rengi koyulaşır ve çatlar.
Yaprakları oval biçimli 5-7 uzun yaprakçıktan oluşur. Yeşil renkli erkek ve dişi çiçekleri aynı ağaç üzerinde bulunur ve genellikle mayıs ayında açarlar. Ağacın ekim ayında olgunlaşan meyvesine ceviz, meyvenin yeşil renkli kabuğuna gövek ya da tetir denir. Ceviz ağacı, tohumuyla çoğalır. Ceviz ağacının yaprakları tanen, uçucu yağ ve acı boyarmadde olan juglon'u içerir. Güçlü ve değerli bir besin maddesi olan meyvesi (ya da tohumu) ise doymamış yağlar yönünden zengindir. Ayrıca yüksek oranda protein ile potasyum, fosfor, magnezyum, demir ve kalsiyum gibi elementleri ve özellikle C ile B vitaminlerini içerir. Bu meyve taze ya da kuru olarak yenir. Kurutulmuş cevizin içi tatlı ve pasta yapımında kullanılır. Bazı yerlerde sucuk ve pestilleri yapılıp tüketilir. Ceviz ağacının sert kerestesi mobilyacılık ve kaplamacılıkta pek makbuldür. Gövekleri, doğal boyamacılıkta pamuk, ipek ya da yün ipliklerini kahverengiye boyamakta kullanılır.
Tibbi Etkileri Cevizin taze ve kurutulmuş yaprağı, göveği, meyvesinin ve meyvesinden ve Kullanımı çıkarılan yağının (ceviz yağı) tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma şöylece sıralanabilir:
• Peklik vericidir.
• İştah açıcıdır.
• Bedeni güçlendirici bir toniktir.
• Kan şekerini düşürür.
• Kanı temizler.
• Kemiklerin zafiyetine karşı etkili olur.
Bu etkileri sağlamak üzere, ceviz ağacı yapraklı iken taze yaprakları ilkbaharda (ya da yazın) toplanıp gölge yerde özenle kurutulur. Işık almamasına ve kararmamasına dikkat edilen kuru yapraklarıyla % 2'lik bir infüzyon yapılır. Yani l litre (yaklaşık dört bardak) kaynar su, 20 gr. yaprağın üzerine dökülür. 10-15 dakika süreyle demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde iki-üç bardak içilir. Yaprağı yerine sonbaharda ceviz meyvesinin yeşil kabuğu olan gövek de kullanılabilir.
• Deri hastalıklarında ceviz antiseptik olarak kullanılır. Bunun için aynı infüzyon, şikayetli yerlere dıştan uygulanır.
• Şeker hastalarına bedenleri güçlensin diye günde 3 adet ceviz yemeleri öğütlenir.
• Ceviz yağı müshil ve safra artırıcı etkiler taşır. Bunun için, bu yağa biraz su katılarak içilmesi gerekir.
UYARI
• Ceviz pek besleyici bir meyve olduğundan aşırı miktarda yenmemelidir.
CİV ANPERÇEMİ
Orjinal Adı Achillea millefolium
Diğer Adları Binbiryaprakotu
Bilgi
Bileşikgiller familyasındandır. Kuzey Yarıküre'nin ılıman iklim kuşağında yaygın olan civanperçemi, ülkemizde özellikle Kuzey ve Doğu Anadolu'daki kırlarda ve yol kenarlarında görülür. 100 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir, içi boş olan ve dallara ayrılan gövdesi, yaz boyunca açan kirli beyaz, sarı ve kimi zaman da pembe renkli küçük çiçeklerinden oluşan çiçek salkımları vardır. Bitki, döktüğü minik tohumlarıyla çoğalır.
Tüm civanperçemi bitkisi, insan bedenine yararlı olan uçucu yağ, tanen ile acı organik asitler ve yapışkan bitki sıvılarını içerir, ince ince kıyılan yapraklan salatalara katılarak yenir. Böylece bedene tonik etkisi sağlar.
Tibbi Etkileri Civanperçeminin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece ve Kullanımı özetlenebilir:
• En etkili terletici şifalı otlardan biridir.
• Soğuk algınlığının iyileştirilmesinde kullanılır.
• Kılcal damarların genişlemesiyle oluşan yüksek tansiyonu düşürür. • Sindirimi kolaylaştırır.
• Sistit enfeksiyonlarında antiseptik etkisi yapar.
Bütün bu etkileri sağlamak için bitkinin gövde, yaprak ve çiçekleri yaz boyunca toplanarak gölge ve havadar bir yerde kurutulur, l bardak kaynar suya 1-2 tatlı kaşığı kurutulmuş, olan karışımı konulup 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon günde iki-üç kez birer bardak ve sıcak olarak içilir.
• Civanperçemi, aknelerin iyileştirilmesine yardımcı olur.
Bunun için yukarıda anlatılan infüzyon yüze uygulanır.
• Ayrıca iyi bir yara iyileştiricidir.
Bunun için bitkinin yaprakları körpeyken ezilip yara lapası hazırlanır. Bir tülbentin içine konulan lapayla, yaraların üzerine kompres yapılır.
• Hemoroitte de iyileştirici ve rahatlatıcıdır.
Bunun için civanperçeminin yukarıda anlatılan yara lapası, basur memelerinin üzerine elle uygulanır.
ÇAY
Orjinal Adı Camellia sinensis (ya da Thea sinensis)
Bilgi
Çaygiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdu Çin ve Güneydoğu Asya olan çay, günümüzde tropikal ve astropikal iklimi olan birçok yerde, değişik kültür formlarıyla yetiştirilmektedir. Ülkemizde de Doğu Karadeniz bölgesinde, Rize ve çevresinde çay üretimi başarıyla sürdürülmektedir. Çay, başlıca üç ana doğal türü ve bu türlerden elde edilmiş pek çok melezi olan, bazı türlerinde boyu 20 m'yi bulan ama sürekli budanarak boyu kısaltılan, böylece ortalama boyu 1,5-3 m. olabilen çokyıllık ağaççıktır. Kısa saplı, almaşık dizili, derimsi yapılı, uzunca ve sivri uçlu, kenarları dişli yaprakları vardır. Çiçekleri beyaz; bazı türlerde hafif sarı ya da pembemsi
renkli ve hafif kokuludur. Bitkinin tohumlarını taşıyan meyvesi odunsu yapılı, üç gözlü ve kapsül biçimlidir. Çay bitkisi yılda ortalama 1.500 mm.'lik düzenli yağış alan iklime gereksinir. Doğrudan güneş gören asitli, derin, süzek ve özellikle kireçsiz topraklan sever. Tohumuyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.
Dünyada en çok tüketilen içitlerden biri olan çay, bitkinin yapraklarının elle toplanıldıktan sonra çeşitli işlemler sonucu mayalanmadan kavrulması, soldurulması, kıvrılması ve kurutulması sonucu elde edilen ürünün demlendirilmesiyle hazırlanır. Kara ve yeşil çay adları verilen, iki önemli türü vardır. Kara çay daha çok sevilerek tüketilir. Çay yapraklarında kafein, tein, teofillin, teobromin alkolitleri, tanen, uçucu yağ ve az da olsa B vitamini bulunur, insanda tutkunluk derecesinde çay içme isteği yaratan, çayın içerdiği kafein ve tein adlı maddelerdir.
Tibbi Etkileri Önce çayın tıbbi etkileri ve sonra bu etkileri bedene yararlı hale getirilen çay ve Kullanımı içitinin hazırlanması şöyle özetlenebilir:
• Aşırı içilmemek koşuluyla bedeni ve sinirleri uyarmada olumlu etkileri vardır.
• Midevidir: Sindirimi kolaylaştırır.
• Peklik vericidir, özellikle yeşil çay diyareye karşı kullanılabilir.
• Terleticidir. Şekersiz içtiğimizde sıcak havalara dayanmamızı sağlar.
Bu etkileri sağlayabilmek ve sözgelişi 6 büyük fincan tüketebilmek üzere çay şöyle hazırlanır: Piyasada satılan çaylardan alınır. 1-1,5 litre kadar su kaynatılır. Demliğe konan 3-4 tatlı kaşığı çay üzerine bir miktar kaynar su dökülür. Geri kalan suyun çaydanlıkta ve kısık ateşin üzerinde kaynatılmasına devam edilirken demlik de çaydanlığın üzerinde durur, işlem 20 dakika sürdürülürken demlikteki çay demlenmiş olur. Böylece demlenen çaydan fincanlara uygun miktarda konur ve üzeri çaydanlıktaki sıcak suyla tamamlanır. Bu şekilde hazırlanmış olan çay, kişinin seçimine bağlı miktarda içilir.
• Ayrıca çayın doku büzücü ve mikrop kırıcı etkileri de vardır. Bu özelliklerinden mikrop kapmış ya da kanlanmış gözlerin çay banyosuyla iyileştirilmesinde yararlanılır.
Yukardaki tarife göre demlenip hazırlanmış çaydan bir fincan alınıp ılıtılır. Ve şikayet konusu göze bu çayla kompres yapılır. Bu yöntem geleneksel ve ilkel gibi görünse de, gözlerin iyileştirilmesinde etkili olur.
UYARI
• Çayın aşırı miktarda tüketilmesi uykusuzluk ve kalp çarpıntısına neden olabileceği gibi, başka sakıncalar da doğurur, özellikle yüksek tansiyonu; kalp ve sinir rahatsızlıkları bulunanlar, böbreklerinde kum ya da taş, bağırsaklarında peklik illeti çekenler, olabildiğince çaydan uzak durmalıdır.
ÇİN ANASONU
Orjinal Adı Ilicium verum
Diğer Adları Hint anasonu, Yıldız anasonu
Bilgi
Manolyagiller familyasındandır. Anayurdu Güneydoğu Asya olup günümüzde en çok Çin ve Vietnam'da yetiştirilen, kışın yapraklarını dökmeyen duyarlı bir ağaç veya ağaççık ile bunların yıldız biçimindeki meyvelerine Çin anasonu adı verilmektedir. Çin anasonu ağacı 4,5-9 m. boylanabilir. Güzel kokulu gövde kabukları beyaz renkli ve cam gibi parlaktır. Yaprakları elips biçiminde ve koyu yeşil renklidir. Çok sayıda taçyaprağından oluşan, yazın açan ve anason kokan çiçekleri sarı, beyaz ya da ender olarak mor renklidir. Bu çiçekler daha sonra yıldız biçimli, gri-kahverengi ve 6-9 parçalı meyvelere dönüşür. Yıldızın her parçasında bir tohum yer alır. Güneşli, soğuktan ve rüzgardan korunmalı yerleri, suyu iyi akıntılı toprakları seven Çin anasonu ağacı, tohumuyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.
Çin anasonunun meyveleri, içinde % 4-5 oranında anetol bulunan uçucu yağ yönünden zengindir. Bu nedenle aynen ama akrabası olmayan anason gibi kokar. Avrupa'da pastacılık ve ilaç yapımında anason yerine Çin anasonunun meyvesinden elde edilen esans kullanılır.
Tibbi Etkileri Sağlığa yararlı nitelikleri de anasonunkilere oldukça benzeyen Çin anasonu ve Kullanımı meyvelerinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir:
• Sindirim sistemi üzerinde etkili olur: iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.
• Terletici ve antibakteriyolojik etkileri vardır.
• Öksürük, solunum yolları enfeksiyonları ve bronşitte iyileştirici ve rahatlatıcıdır. Diğer öksürük ilaçlarıyla birlikte kullanılırsa onların etkilerini artırır.
• Romatizma ağrılarını azaltır.
Bütün bu etkileri sağlamak üzere, Çin anasonunun olgun ve kuru tohumlarından 1-2 tatlı kaşığı alınır. Bunlar hafifçe ezilip üzerlerine 1 bardak kaynar su dökülür. Kabın üzeri sıkıca kapatılarak tohumlar 5-10 dakika süreyle
demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. Şikayetler sindirim sistemiyle ilgiliyse infüzyon yemeklerden 15-20 dakika önce alınır. Romatizma ile ilgili durumlarda, infüzyon dıştan elle sıkıca ovuşturularak uygulanır.
ÇUHAÇİÇEĞİ
Orjinal Adı Primula verisi (ya da Primula officinalis) Diğer Adları Çobançiçeği
Bilgi
Çuhaçiçeğigiller familyasının örnek bitkisidir. Kuzey Yarıküre'de yaygın olan çuhaçiçeği, ülkemizde genellikle
Doğu
Anadolu'nun dağlık kesimlerindeki nemli orman ve çayırlarda yetişir. 15-25 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Kısa bir rizomu (kökgövdesi) vardır. Mavimsi-yeşil ve üzeri kırışık görünüşlü yapraklarının hepsi, doğrudan doğruya bitkinin rizom kökünden sürerek bir rozet oluşturur. Yuvarlak kesitli ve içi dolu olan çiçek sapları, 30 kadar çiçeği taşıyacak kadar dayanıklıdır. Gevşek ya da sıkı salkımlar oluşturarak ilkbaharda açan çiçekleri, altın renkli taçyapraklarıyla gösterişlidir. Bitkinin koyu kahverengi minik tohumlarını taşıyan meyvesi yumurta biçimli bir kapsül halindedir. Güneşli ya da yarı gölge yerleri; kireçli ve nemli topraklan seven çuhaçiçeği, tohumlarıyla ya da büyük bitkilerin rizomlarının bölünüp ayrı yere dikilmesiyle çoğaltılır.
Çuhaçiçeği % 10'a kadar varan oranda saponin ile ayrıca glikozitler, uçucu yağ ve flavonitleri içerir. Bazı yerlerde çiçekleri reçel ve şarap yapımında kullanılır. Yapraklan salatalara katılarak ya da et yemeklerinde dolma içi olarak tüketilir. Çuhaçiçeğinin yapraklarını ipekböcekleri pek sever, çiçeklerinin nektarını ise bal arıları yeğlerler.
Tibbi Etkileri Çuhaçiçeği bitkisinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemlerini ve Kullanımı bitkinin çiçekleri, kökü ve yaprakları diye üçe ayırarak şöylece özetleyebiliriz:
• Çuhaçiçeğinin çiçekleri; özellikle stresle ilgili gerginliklerde spazm çözücü, yatıştırıcı ve rahatlatıcıdır.
• Sinirsel kökenli baş ağrılarını iyileştirir. Yarım baş ağrısına (migren) karşı da etkili olur.
• Uykusuzluğa karşı devadır.
Bu etkileri sağlamak üzere bitkinin çiçekleri ilkbaharda toplanır. Yeşil renkli çiçek zarfı çıkarılıp atılır. Çiçekler gölgede kurutulur. Kurumuş çiçeklerden 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 15-20 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde iki-üç kez birer bardak içilir.
• Çuhaçiçeğinin kökü; göğsü yumuşatır. Balgam söktürücüdür.
• Terleticidir. Bronşit, soğuk algınlığı, üşümeyle ilgili ürperme ve öksürüğe karşı iyileştiricidir.
• İdrar söktürücü, müshil ve gaz söktürücüdür.
• Stresle ilgili gerginliklerde spazm çözücü ve yatıştırıcıdır. Bedeni sakinleştirip gevşetir. Uykusuzluğa karşı iyi gelir.
Bu etkileri sağlamak için bitkinin rizomu sonbaharda toprağı kazılıp sökülür ve özenle kurutulur. Parçalanan kökten 1 tatlı kasığı alınıp 1 bardak suda kaynatılır. Sonra ateş kısılarak 5 dakika daha ısıtma sürdürülüp bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir.
• Çuhaçiçeğinin taze yaprakları; çıban tedavisinde etkilidir.Yapraklar çıbana sarılır. Sık sık değiştirilerek çıbanların iyileşmesi sağlanır.
DEREOTU
Orjinal Adı Anethum graveolens
Diğer Adları Durakotu, Tarhanaotu, Tereotu
Bilgi
Maydanozgiller familyasındandır. Akdeniz havzası kökenli, bir ya da ikiyılIık dayanıklı otsu bitki olup ükemizde yaygın olarak yetişir. 60 cm. kadar boylanabilir. Gövdesi yeşil ya da mavi-yeşil renkli, yuvarlak kesitli, içi boş ve bir ana gövdeden dallara ayrılan yapıdadır. Hoş kokulu, iplik gibi ince yapılı ve tüylü olan yeşil ya da mavi-yeşil yaprakları; yaz ortalarında 20 cm. kadar genişlikte şemsiyeye benzer salkımlar oluşturarak açan sarımsı renkli, hoş kokulu minik çiçekleri vardır. Oval biçimli, yassı ve esmer kahverengi küçük tohumları (meyvesi) da hoş kokulu olur. Bitki, tohumlarıyla çoğalır.
Dereotunun tıbbi bakımından en önemli bölümü olan tohumları, bileşiminde karvon: limonen adlı maddeler bulunan % 4 oranındaki uçucu yağ ile ayrıca pektin, reçine ve bazı mineralleri içerir. Bu tohumlar aynen ya da ezilip baharat olarak bazı yemek ve besinlere katılır. Bitkinin yaprakları, çeşni vermesi için, yemek ve salatalara konur.
Tibbi Etkileri Besin ve ilaç olarak bedene yararlı nitelikleri ta Eski Mısırlılar zamanından ve Kullanımı beri bilinen dereotunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:
• Sinirleri yatıştırır ve bedeni rahatlatır.
• Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Özellikle küçük çocuklarda gaz söktürücü etkisi önemlidir.
• Sindirimi kolaylaştırır. Karın ağrılarına iyi gelir.
• Mineral yönünden zengin olduğu için tuzsuz rejimlerde yer alır.
• Hıçkırığı kesici etkisi vardır.
• Süt bezlerini uyardığından emzikli annelerde süt gelişini artırır.
• Kusma refleksini bastırır.
Bütün bu etkilerini sağlamak üzere, tohumları iyice olgunlaşmadan önce bitki kesilip çok sıkı olmayan demetler halinde bağlanarak kurutulur. Tohumları iyice olgunlaşıp renkleri esmer kahverengine dönüşünce yere temiz bez ya da kâğıt serilip üzerinde demetler dövülerek tohumlarını dökmesi sağlanır. Bu tohumlardan 1-2 tatlı kaşığı alınarak hafifçe ezilip üzerine 1 bardak kaynar su dökülür ve 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Yemeklerden önce bu infüzyondan birer bardak içilir.
• Dereotu nefesin kötü kokusunu temizler. Bunun için tohumlan ağızda çiğnenir.
EBEGÜMECİ
Orjinal Adı Malva sylvestris
Diğer Adları Ebe gümeci, Ebegömeci, Kazankarası
Bilgi
Ebegümecigiller familyasında yer alan aynı cinsten 1500 kadar tür bitkinin genel adı ebegümecidir. Dünyanın hemen hemen her yerinde yaygın olan ebegümeci türleri, tüm iklim koşullarına ve her toprağa uyum göstermiş, iki ya da çokyıllık otsu bitkilerdir. Ülkemizde 8 ebegümeci türü yetişmektedir. Bunlardan en önemlisi, Büyük ebegümeci (M. sylvestris) türüdür. 20-30 cm. arasında boylanabilen bu türün yaprakları yuvarlağımsı biçimli, kenarları dişli, uzun saplı, tüylü, almaşık dizili, 3-7 parçalı ve palmiye gibi damarlıdır. Yaz boyu ve sonbahar başlarında açan pembe renkli, eflatuni çizgili çiçekleri, yaprakların koltuklarından çıkar. Meyveleri 10 parçaya bölünen, olgunlaştığında açılmayan kuru tohumlar halindedir. Bitki, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.
Ebegümecinin yapraklan büyük oranda yapışkan bitki sıvısı; ayrıca glikoz, pektin, yağ esansları ile az miktarda tanen içerir. Yaprak ve sapları hafif kokulu ve yavan lezzetlidir. Bazı yerlerde sebze olarak yenilir.
Tibbi Etkileri Tıbbi yararları hatmi ya da gülhatmininkine çok benzeyen ebegümecinin, bu ve Kullanımı etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:
• Gastrit ve mide ülserlerinde iyileştiricidir.
• Üst solunum yollan nezlesi ile bronşitte göğsü yumuşatıcı; balgam söktürücü ve öksürüğü kesicidir.
Bu gibi durumlarda kullanılmak üzere, yaz boyunca ve sonbahar başlarında, bitki çiçekli olduğu sürece, yaprak ve çiçekleri toplanıp gölge ve havadar yerde kurutulur. 2 tatlı kaşığı kurumuş yaprak ve çiçek karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10-15 dakika demlendirilip infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.
• Ebegümeci ayrıca ciltteki çıban, yara ve küçük yanıklarda iyileştirici etki yapar.
Bunun için, bitkinin taze yaprak ve çiçekler ezilerek hazırlanan yara lapası, bir tülbentin içine konularak, şikâyet edilen yere kompre şeklinde uygulanır.
ERKEÇSAKALI
Orjinal Adı Flipendula ulmaria (ya da Spirea ulmaria)
Diğer Adları Çayırmelikesi, Keçisakalı
Bilgi
Gülgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmemekte, ülkemizde Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde
rastlanmaktadır. 60-120 cm. boylanabilen, çokyıllık otsu bitki ya da ağaççıktır.
Pembe kırmızı renkli ve hoş kokulu uzun kökü, toprakta derine inerken dallara bölünür, içi boş olan gövdesi boydan boya çizgili, kırmızı-yeşil renkli ve dallara ayrılan yapıdadır. Keklik üzümünün yaprakları gibi hoş koku yayan iri parçalı ve derin damarlarıyla kırışık gibi görünen koyu yeşil yapraklarının altı gri-yeşil renkli olur.
Yaz boyunca salkımlar oluşturarak açan tatlı badem kokulu minik çiçekleri krem rengi, kimi zaman da pembe ya da canlı kırmızı renktedir. Güneşli ya da kısmen gölgelik yerleri seven erkeçsakalı bitkisi nemli ve alkalik topraklara gereksinim duyar. Bitki, tohumlarıyla çoğalır, ama istenirse, sonbaharda bölünerek de üretilebilir.
Erkeçsakalı bitkisinin topraküstü bölümlerinde salisilik asit, tanen, sitrik asit ile spiraein ve gaulterin adı verilen maddeleri içeren uçucu yağ bulunur. Bitkinin yapraklan bazı yerlerde içkilere, reçel ve jölelere badem kokusu vermesi için katılır.
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:
Kullanımı
• Doku ve damar büzücü etkilerinden ötürü çocuklarda diyareyi kesmekte yararlı olur.
• Aspirindekine benzeyen maddeleri içerdiği için beden ateşini düşürür ve yangıları hafifletir. Bu nedenle, kas ve eklemlerdeki ağrı ile yangıları geçirmek üzere kullanılır.
• Mideyi güçlendirir. Sindirim işlemini kolaylaştıran, bedene yararlı bitkilerin başında gelir. Kusma hissini de bastırır.
• Midedeki hiperasiditeyi (aşırı asitlilik durumu) önler. Sindirim sisteminin mukozasını korur.
• Kalp yangısı, gastrit ve mide ülserleri tedavisinde yararlı olur.
Bu önemli etkileri sağlamak üzere, erkeçsakalı bitkisinin bütün topraküstü bölümleri kullanılır. Yazın çiçeklenme zamanında bitkinin yaprak, çiçek ve sapları toplanır. 40 C dereceyi aşmayan sıcaklıklarda gölge ve havadar yerde özenle kurutulur. Kurumuş bu bitki karışımından 1 -2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan, günde üç kez ya da gereksinin, duyuldukça içilir.
FINDIKLAR
Orjinal Adı Coryllus türleri
Bilgi
Huşgiller familyasındandır. Anayurdu ülkemizin Kuzeydoğu bölgesidir. Antik dönemde, Pontos denilen Doğu Karadeniz dağlarından, Yunanistan'a götürülmüş, oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Fındık 17 değişik türü olan; kışın yapraklarını döken; çalı, ağaççık ve bazen ağaç şeklinde görülen bir bitkidir. Günümüzde fındık üretimi Yabani fındık (C. avellana), Badem fındık (C. maxina) ve Tombul fındık (C. pontica) türlerinin melezlendirilmesiyle yapılmaktadır. Orta boy fındık ağacı 3-6 m. yükseklikte olur. Yapraklan yuvarlakça, oval ya da kalp biçiminde ve kenarları ince dişlidir. Fındık türleri kışın çiçek açar. Erkek ve dişi çiçekleri ayrı ayrı ve değişik biçimde olur. Döllenen dişi çiçekleri kadehçik oluşturur ve meyve bunun içinde gelişir. Fındık bitkisi Kuzey Yarıküre'nin 30-40 enlemleri arasında kışın belli bir üşüme devresiyle, (yani, bazı bitkilerin doğası gereği yaşanan soğuk günleri geçirerek) yaşanan ılıman iklimli yerleri; kumlu-killi gübrece zengin toprakları sever. Tohumuyla ya da çelikleriyle üretilir.
Fındığın sert kabuklu meyvesinin içinde bulunan tohumu (fındık içi) yağ, karbonhidrat ve protein yönünden zengin iken, kolestrol düzeyi sıfırdır. Başta potasyum olmak üzere fosfor, kalsiyum, magnezyum gibi mineralleri yüksek oranda; ayrıca demir, çinko ve düşük oranda sodyumu içerir. Fındık tohumu Bl, B2, B3, folik asit ve E Vitaminleri yönünden de zengin olan, pek değerli bir besindir. Ayrıca fındıkta % 60-70 gibi yüksek oranda linoleik ve oleik asitleri içeren yağ (fındıkyağı) bulunur. Fındık çiğ ve kavrularak çerez şeklinde yendiği gibi çikolata, pasta, tatlı ve şekerleme sektörlerinde sıkça kullanılır. Fındıkyağı da besin, parfümeri ve sabun endüstrilerinde kullanılmaktadır.
Tibbi Etkileri
Özellikle bedene yapıcı, koruyucu ve destekleyici nitelikte yararlar sağlayan ve Kullanımı fındığın tıbbi etkileri ve bunlardan faydalanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:
• İçerdiği kalsiyumla, kemiklerin ve dişlerin yapısını güçlendirir, sağlıklı kalmasını destekler.
• B grubu vitaminleriyle kan yapımını destekler. Alyuvarların parçalanmasını önler ve böylece kansızlığa karşı koruyucu işlev yapar.
• B grubu vitaminleriyle çocukların beslenmesinde yararlı olur.
• İçerdiği E vitaminiyle kalbin ve kasların sağlığında etkilidir. E vitamini, hücre yıkılmalarını da önler.
• İçerdiği çinko, bedenin büyümesinde ve cinsellik hormonlarının üretilmesinde rol oynar.
• İçerdiği yağ, beden ısısının korunmasını ve yağda eriyen vitaminlerin bedenin en uzak köşelerine kadar taşınmasını sağlar. Kanda kolestrol düzeyinin yükselmesini önler.
• Fındık, içerdiği tüm maddelerle bedensel ve zihinsel yorgunlukları giderir. Bedene güç katar. Hastaların iyileşme dönemini kısaltır. Gebe kadınlara da yararlı olur.
• Ve son olarak fındığın cinsel gücü artıran (afrodizyak) etkileri olduğu ileri sürülmektedir.
İşte bu yaşamsal değerde etkileri bulunan fındık için herhangi bir ilaç şeklinde kullanım reçetesi vermiyoruz. Yalnızca günlük beslenme rejimimize fındığı katmak, fındık içini yemek ya da fındıkla üretilmiş besinleri tüketmek bize bu yararlan sağlayacaktır.
UYARI
• Yağ oranı yüksek olduğu için yüksek tansiyonu olanlar ya da damar sertliği illeti çekenler fındığı az tüketmelidir.
GELİNCİK
Orjinal Adı Papaver rhoeas
Diğer Adları Angülü, Gelingülü, Gelinotu
Bilgi
Gelincikgiller familyasının örnek bitkisidir. Ülkemizde kırlarda, ekin tarlalarında, yol ve bahçe kenarlarında oldukça yaygın olarak yetişir. 60 cm'ye kadar boylanabilen, bir ya da kimi zaman ikiyıllık otsu bitkidir. Tüylerle kaplı ince uzun tekli gövdesi, bazen dallara ayrılan yapıda olur. Yapraklan derin, girintili ve asimetrik biçimlidir, ilkbahardan başlayıp yaz boyunca açan ve parlak kırmızı renkli taçyaprakları olan çiçeklerinde, bu taçyapraklarının altında kara leke bulunur. Delikli tohum kapsülü fıçı biçiminde ve düz tepeli olup çok sayıdaki tohumunu taşır. Bitki, tohumunu dökerek çoğalır. Ancak, ekine zararlı bitki sayıldığından, aşırı çoğaldığında, tarlalarda yok edilmesi için uğraşılır.
Gelincik bitki olarak tanen, yapışkan bitki sıvısı ve düşük oranda sakinleştirici alkaloit maddeleri içerir. Bazı yerlerde toplanan yapraklan pazarlarda satılır. Sebze gibi kavrulup üzerine yumurta kırılarak pişirilir ya da salatalara katılarak yenilir.
Tibbi Etkileri Aynı familyadaki yakın akrabası haşhaş kadar güçlü niteliklere sahip
ve Kullanımı olmamakla birlikte, gelincik sağlığa yararlı etkileri nedeniyle de kullanılır. Bu etkiler ve yararlanma yöntemleri aşağıda özetlenmiştir:
• Öksürük ve öksürükten doğan gıcıklara karşı etkilidir.
• Nezle, bronşit ve soğuk algınlıklarında göğsü yumuşatıcı etki yapar. • Balgam söktürücüdür.
Bütün bu etkileri sağlamak üzere, kuru bir günün serin sabahında toplanan gelincik yaprakları, kağıt üzerine serilerek gölgede kurutulur. Kurumuş taçyapraklarından da 1-2 tatlı kaşığı alınıp dört bardak kaynar su içinde 10-15 dakika demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilebilir.
• Ayrıca gelincik, sakinleştirici etkiler taşır. • Uykusuzluğa karşı etkili olur.
Bu etkilerinden yararlanmak için de çiçeğinin taçyaprakları balla karıştırılarak macun haline getirilir ve yenir.
GÖZLÜKOTU
Orjinal Adı Euphrasia officinalis
Bilgi
Sıracagiller familyasındandır. Kırlarda kendiliğinden yetişen, 5-20 cm. boylanabilen bir yıllık otsu bitkidir. Dört köşe kesitli ve dallara ayrılan yapılı gövdesi; kenarları dişli, derin parçalı, oval biçimli ve tüylü yaprakları; yaz ortasından sonbaharın sonuna kadar çok sayıda açan mor ya da sarı lekeli beyaz küçük çiçekleri vardır. Bitki, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.
Tibbi Etkileri Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri aşağıda
ve Kullanımı sıralanmıştır:
• Gözlerdeki akut ve kronik yangıları, göz yorulması ve benzeri rahatsızlıkları iyileştirir.
• Gözlerdeki batmayı ve ışığa karşı aşırı duyarlılığı yok eder.
• Saman nezlesi, soğuk algınlığı, öksürük ve boğaz ağrılarına iyi gelir.
• Sinüzite karşı etkili olur.
Böyle durumlar için, gözlükotunun topraküstü bölümleri yaz sonundan sonbaharın sonuna kadar, bitki çiçekliyken toplanır. Gölgelik ve havadar yerde kurutulur, 1 tatlı kaşığı kurumuş ot karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 5-10 dakika demlendirilip infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon günde üç kez birer bardak alınır.
• Konjoktivitis (gözkapaklarının iç yüzeyi iltihabı) ve blefarit'te (gözkapaklarının kenar bölümleri iltihabı) iyileştirici etkisi vardır.
Bu durumlar için, gözlere dıştan kompres uygulanır: 1 tatlı kaşığı kurumuş gözlükotu karışımı yarım litre suya konulup 10 dakika süreyle kaynatılarak ağır ağır soğutulur. Böylece hazırlanmış olan dekoksiyona pamuk (ya da gazlı bez veya muslin kumaş) daldırılıp sonra hafifçe sıkılarak gözlerin üzerine bastırılır. Arada bir dekoksiyona yeniden daldırılan pamuk ya da diğerleri 15 dakika süreyle gözlerin üzerinde tutulur. Bu uygulama günde birkaç kez yinelenir.
• Gözlükotu ciltteki yaraların iyileştirilmesinde de etkili olur.
Bunun için bitkinin topraküstü kesimleri ezilip yara lapası hazırlanır ve yaraların üzerine dıştan uygulanır.
UYARI
• Her türlü göz rahatsızlığında, gözlükotu tedavisine başlanmadan önce, bir uzman doktora başvurulmalıdır.
GÜNLÜK
Orjinal Adı Liquidambar orientalis
Diğer Adları Akamber, Günnük, Sığla, Sığıla
Bilgi
Acıfındıkgiller familyasındandır. Yeryüzünün Üçüncü (Tersiyer) döneminden, yani yaklaşık 65 milyon yıl öncesinden günümüze kalan Anadolu Günlük ağacı (Liquidambar orientalis) dünyada yalnızca ülkemizde, Muğla ilimizin Marmaris, Milas, Köyceğiz ve Fethiye ilçelerinde yabani olarak yetişmektedir. Aynı cinsten Amerikan Günlük ağacı (L. styracifluea) ile Formoza Günlük ağacı (L. formosana) ülkemizde yetişmez. Anadolu Günlük ağacı 20 m'ye kadar boylanabilen, kışın yapraklarını dökmeyen, çınara benzeyen kalın dallı ve geniş tepeli bir bitki olup ya tek cins ya da diğer ağaçlarla birlikte ormanlar oluşturarak gelişir.
Çınarınkine benzeyen ama daha küçük ve daha açık renkli olan yapraklan ince uzun saplı, 3-7 loplu ve bu lopların kenarları keskin dişlidir. Yaz mevsiminde açan çiçekleri yeşilimsi renktedir. Aynı ağaç üzerinde erkek ve dişi eşeyli çiçekleri ayrı gruplar halinde bulunur. Kapsül biçimindeki meyvelerinin içinde 1-2 tane küçük tohumu yer alır. Nemli ve humuslu toprakları seven günlük ağacı, döktüğü tohumlarla çoğalır.
Günlük ağacının odunlaşmıs gövdesi üzerinde balsam kanalları vardır. Her ağaçtan iki ya da üç yılda bir, yaz mevsiminde uzunlamasına yarıklar açılarak ağacın güzel kokulu yağı (balsam) ve kabukları alınır. Bu balsam stirol adlı uçucu yağ, vanilin, rejine, sinnanik asit, stirasin ve storesin adlı maddeleri içerir. Parfümeri endüstrisinde iyi bir koku tespit edicidir (fîksatif). Günlük ya da sığla yağı denilen bu balsam, Türkiye'nin tarımda önemli bir dışsatım ürünüdür. Ayrıca tütüne güzel koku vermek üzere kullanılır. Ağacın balsamı alınmış kabukları buhur adıyla dini törenlerde tütsü olarak yakılır.
Tibbi Etkileri Piyasada satılan sarımsı gri renkli, bal gibi koyu kıvamlı, güzel kokulu ve ve Kullanımı acımsı tatlı günlük ya da sığla yağının tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:
• İyi bir antiseptiktir. Yaraların temizlenmesinde ve iyileştirilmesinde dıştan uygulanır.
• Ciltte ve saçlı deride de antiseptik ve temizleyici olarak dıştan uygulanır.
• Uyuz ve mantar gibi deri hastalıklarında günlük merhemi ya da yakısı şeklinde uygulanarak, asalak öldürücü ve iyileştirici etkilerinden yararlanılır.
• Mide ve onikiparmakbağırsağı ülserlerinde yara iyileştirici niteliğinden yararlanılır. Bunun için günlük yağı sulandırılıp içine bal ya da şeker katılarak tatlandırılıp içilir.
• Ayrıca günlük yağı balgam söktürücü, nefes darlığını giderici ve bedeni rahatlatıcı etkiler taşır. Bunun için bir önceki maddedeki gibi tatlandırılıp sulandırılarak içilir.
HATMİLER
Orjinal Adı Althaea türleri
Diğer Adları Tıbbi hatmi, Gülhatmi
Bilgi
Ebegümecigiller familyasındandır. Anayurdunun Çin olmasına karşın hatmi türleri Eski Dünya'nın tüm ılıman iklim bölgelerine yayılmıştır. Türlerine göre bir, iki ya da çokyıllık bitki olan hatmiler, 10 cm. ile 2 m. arasında boylanabilir. Süs bitkisi olarak yetiştirildiği gibi, doğada kendiliğinden de yetişirler. Gövdesi yuvarlak kesitli, kadifemsi görünüşlü ve açık yeşil renklidir, iri ve kalın yaprakları kadifemsi dokulu, kenarları dişli, gözyaşı biçimli ve gri-yeşil renklidir. Türlerine göre beyaz, sarı, turuncu, kırmızı, pembe ve mor renkte açan çiçekleri 7,5-10 cm. genişlikte ve gösterişlidir. Uzun ve kalın kökü lifli dokulu ve yapışkan bitki sıvılıdır. Açık kahverengi tohumları disk biçimlidir. Hatmi türleri tohumuyla; gövde çelikleriyle ya da bitki tabanının bölünmesiyle çoğaltılır.
Tıbbi hatmi (A. offidnalis)'ın kökü % 25-35 oranında bitki sıvısı, nişasta, sakkaroz, tanen, pektin ve asparin; yaprakları yapışkan sıvı ile eser miktarda esans içerir. Bazı yerlerde hatmi çiçekleri ve körpe yapraklan salatalara katılır. Körpe yaprakları sebze gibi haşlanarak yenilir.
Tibbi Etkileri Kimi zaman tıbbi yararları için yerine Gülhatmi (A. rosea) türünün kullanıldığı ve Kullanımı Tıbbi hatminin bu tıbbi etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri aşağıda özetlenmiştir:
• Mideyi yatıştırır, bağırsakları yumuşatır.
• İdrar söktürücüdür.
• Nezleyi hafifletir. Göğsü yumuşatır ve balgamı söktürür.
Bu etkilerinden yararlanılmak üzere, hatminin çiçek açışından sonra toplanan yaprakları, gölge ve havadar bir yerde kurutulur, 1 tatlı kaşığı kurumuş yaprak, 1 bardak su içinde kaynama noktasına kadar ısıtılır, sonra ateş kısılarak 10-15 dakika daha ısıtma işlemi sürdürülür. Böylece hazırlanan dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir.
• Hatmi sakinleştiricidir.
• Ağız, boğaz ve diş diplerindeki ülserlere iyi gelir.
Bu durumlar için, yukarıda anlatıldığı şekilde kurutulan hatmi yapraklarından 1 -2 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 10 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Sakinleştirici etkisi için günde üç kez birer bardak infüzyon içilir. Aynı infüzyonla yapılan gargara, ağız ülserlerine iyi gelir.
• Ayrıca hatmi bedendeki yaraları iyileştirir.
Bunun için, hatmi yaprakları ezilerek bir yara lapası hazırlanır. Bu lapa yaralara dıştan uygulanır.
HİNDİBA
Orjinal Adı Cichorium intybus
Diğer Adları Güneğik, Hindibağ, Yabani hindibağ, Radika
Bilgi
Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdunun Hindistan, Endonezya ya da Mısır olduğu sanılmaktadır. Anadolu'nun her yerinde ekilmemiş tarlalar, yol kenarları ve bayır sırtlarında yabani olarak yetişir. 50-100 cm. kadar boylanabilen dayanıklı otsu bitkidir, ince tüylerle kaplı içi boş dallara ayrılan sert yapılı gövdesi; altı tüylü, kenarları dişli, rozetler oluşturan yaprakları; açık mavi renkli, bazen morumsu taç yapraklarıyla haziran-eylül ayları arasında açan çiçekleri vardır. Toprakta 20 cm. derinliğe kadar inen acı sütlü bir kazık kökü vardır. Hindiba, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.
Hindibanın yapraklarında inülin ve birtakım şekerler; köklerinde inülin, şeker ve intybus adlı madde bulunur. Tadı ekşi, acımsı olsa da sağlığa çok yararlı körpe yaprakları toplanıp sebze olarak pişirilir ya da çiğken salatalara konularak yenir. Bitkinin kazık kökleri sonbaharda topraktan sökülüp kurutulur. Taze kökündeki sütle dağ sakızı denilen bir tür sakız yapılır.
Tibbi Etkileri Tüm bölümlerinin tıbbi etkileri güçlü olan hindibanın bedene yararlı olan ve Kullanımı etkileriyle bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir:
• Bedeni güçlendiren kuvvetli bir toniktir.
• İştah açıcıdır.
• İdrarı söktürür.
• Kanı temizler.
• Müshil etkisi vardır.
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin sonbaharda topraktan sökülen kökü parçalanarak gölgede kurutulur. Kuru kök parçalarından 2-3 tatlı kaşığı alınıp suda kaynama noktasına kadar ısıtılıp sonra ateş kısılarak 15-20 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece hazırlanmış olan dekoksiyondan günde iki kez birer bardak içilebilir.