Etli Yaprak Dolması Tarifi
Etli Yaprak Dolması Tarifi Malzemeler:
* 5-6 deste yaprak (taze veya salamura edilmiş)
* 1 su bardağı pirinç
* 1 çay bardağı bulgur (arzu edilirse)
* 2 adet kuru soğan
* 3 diş sarımsak
* ¼ deste maydanoz
* 1-2 domates
* 1 yemek kaşığı salça
* ½ kg orta yağlı kıyma
* Tuz,
* karabiber,
* pul biber
Soğan ve sarımsaklar yemeklik doğranır.
Kıymaya ilave edilir. Maydanoz ince ince kıyılır.
Domatesler rendelenir salça, tuz, karabiber konulur.
Pirinç yıkanıp ilave edilir. Hepsi birden yoğurulur.
1/2 çay bardağı kadar su ilave edilip tekrar yoğurulur.
Yapraklar eğer taze ise kaynar tuzlu suda biraz haşlanır.
Çıkarılıp süzdürülür.
Haşlanır Eğer salamura ise iyice yıkanıp avuç içinde hafifçe sıkılarak fazla suyu alınır.
Sonra sarma işlemi yapılır ve yayvan bir tencereye muntazam bir şekilde eğer varsa pirzola kemikleri tencerenin dibine yayılır ve dolmalar onun üzerine dizilirse daha lezzetli olur.
Suyu koyulup ağır ateşte pişirilir.
Arzu edilirse üzerine sarımsak, kırmızıbiber ve nane ile hazırlanmış tereyağlı sos dökülür.
Patlıcanlar da aynen bu şekilde yapı (Kurutulmuş biber ve patlıcanlarda aynen bu şekilde yapılır.
Ancak bunlar önceden biraz haşlanıp suyunun süzülmesi gerekir.
Birde pirinç miktarı biraz daha arttırılır)
Türk Mutfağında Dolma ve Sarmaların Yeri ve Önemi
İçi pirinç, bulgur, et, fındık, fıstık ve baharatla doldurulmuş sebze ve meyvenin, Türkçe adı dolma, Farçası dolmeh, Rumcası dolmathes, Arapçası Mıhşıdır.. Sözcüğün Türkçe olması dolma kültürünün, Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya kadar Osmanlı İmparatorluğu ile yayıldığı izlenimini veriyor.
Buna bir kanıt olarak Anadolu’da ve Girit’te yapılan arkeolojik kazılarda “dolma oyacakları” bulunmuştur, Erken dönem Yunan ve Pers yazılı kaynaklarında “sarılmış asma yaprakları”na dair kayıtlar olduğu bilinmektedir.
Dolmalar, adları dolayısıyla Türk yemeği olduklarını düşündürürler. Anadolu’nun yerli halklarının mutfaklarında da dolma tariflerine rastlanmaktadır. Bu da bu yemek kategorisinin çok daha geniş bir kültür alanına ait olduğunu göstermektedir. Etnik kökenleri ne olursa olsun dolmalar en görkemli durumlarını Osmanlı döneminde kazanmışlardır. Hatta dolmaların o günden bu yana pek fazla gelişme göstermedikleri de söylenebilir.
Osmanlı yemek kitaplarında sınıflandırma mantığına uygun olarak, burada da hemen her çeşit ana malzemenin bulunduğu göze çarpmaktadır. Balık dolması, balık ve deniz ürünlerinin; piliç dolması kümes hayvanlarının; bumbar ve şirden dolması sakatatın; diğerleri ise sebzelerin ana malzeme olduğu çeşitlerdir. Söz konusu geleneğin bir başka izini de sade ve zeytinyağlı yemeklerin ayrılmamasında görmekteyiz.
Oysa günümüzde, Batı etkisiyle olsa gerek yemekleri daha çok ana malzemelerine göre sınıflandırma alışkanlığını edinmiş bulunuyoruz. Bu arada soğuk ve sıcak yemek ayrımlarından yola çıkılarak özellikle sade yağlı ve zeytinyağlı yemekler ayrı bir kategori içinde yer almaktadır.
Osmanlı döneminin yemek kitaplarında “mülebbes dolma” olarak geçen sade etli dolma tarifi, günümüzdeki etli dolma tarifine çok benzer. Tariflerde sebze olarak patlıcandan söz edilmekle birlikte diğer benzeri sebzelerin de kullanıldığına rastlanmaktadır.
Bazı kitaplarda bu dolmanın asma kabağı ve salatalık ile de yapıldığı yazılıdır. Dolmanın karışık “mülebbes” adı da buradan geliyor olmalı. Dolmaların çiğden ya da piştikten sonra yumurtaya bulanıp kızartılması, onlara bir tür giyiniklik sağladığı için "mülebbes" sözcüğü giydirilmiş anlamında da kullanılmış olabilir.
Osmanlı kaynaklarında dolmada kullanılacak etin çeşidinden söz edilmemekle birlikte “koyun eti olabilir” ya da “yağlıca olması” gerektiği belirtilir.
Ayrıca içi harçla doldurulmuş sebzenin çırpılmış yumurtaya bulanarak kızgın sade yağda kızartılmış olması da günümüzde hazırlanmakta olan dolmalarla arasındaki önemli iki farkı oluşturur. Kızartma işlemi bazı tariflerde piştikten sonra yapılır. Bu arada pişme sırasında suyunun dolmaların içine iyice işleyebilmesi için birkaç yerinden delinmesi önerilir.
Üçüncü bir fark da dolma pişirilirken tencerenin altına kamış ya da kemik döşenmesidir. Kamış, dolmaların tencerenin kızan tabanına doğrudan oturarak yapışmasını engellemekte, kemikler ise pişme suyuna lezzet katmaktadır. Dolmaların pişme suyuna bir miktar erik ve koruk konulması da günümüzde yapılmakta olan dolmalarla Osmanlı dönemi dolmalarının arasındaki diğer önemli bir farktır.