• Sûrnâmelerde

    Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”

  • Sûrnâmelerde

    Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”

  • Sûrnâmelerde

    Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”

  • Sûrnâmelerde

    Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”

  • Sûrnâmelerde

    Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”


Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”

Gisela Prochazka-Eisl tarafından 1992 yılında Viyana Üniversitesi’nde doktora tezi olarak hazırlanan ve 1995’te yayımlanan Das Sûrnâme-i Hümâyûn: die Wiener...

Sûrnâmelerde "1582" Şenliği Bölüm “01”
“Sn. Gülsüm Ezgi Korkmaz”
 
Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminden 19. yüzyıl sonlarına kadar padişahlar veya saray mensupları tarafından çeşitli vesilelerle yüzlerce şenlik ve tören düzenletilmiştir. Bu şenlikler, padişah çocuklarının doğumları (velâdet-i hümâyun), sultan hanımların ya da saraya mensup kişilerin evlilikleri (sûr-i cihâz), şehzadelerin ilk derse başlamaları (bed-i besmele), kazanılan askerî zaferler (fetih şâdumânlığı), ordunun sefere çıkması gibi vesilelerle ve en çok da şehzadelerin sünnet törenleri vesilesiyle yapılmıştır. Şenlikler, tarihçiler, gösterileri izleyen yerli ve yabancı konuklar tarafından kaydedilmiş ve bu şenliklerden bazılan edebî eserlere konu olmuştur.
 
16. yüzyılda ise yalnızca şenlikleri ele alan ve “sûrmâme” adıyla anılan edebî bir tür ortaya çıkmıştır. “Sûr” sözcüğü “düğün, ziyâfet, şehrâyin, şenlik” anlamlarına gelir. “Nâme” sözcüğü de “mektup, risâle, kitap” gibi anlamlar taşır. Düğün, şenlik, ziyafet ve benzeri konularda yazılan eserlere ve genel olarak bu edebî türe, bu iki sözcüğün birleşmesinden meydana gelen “sûrnâme” adı verilmiştir.
Bu türün ilk örnekleri 1582 yılında yapılan bir Osmanlı şenliği üzerine kaleme alınmıştır. 1582 yılında Sultan III. Murad’ın (s. 1574-1595) oğlu Şehzade Mehmed (daha sonra III. Mehmed, s. 1595-1603)’in sünnet düğünü vesilesiyle düzenlenen ve yaklaşık iki ay süren şenlik, gerek uzunluğu gerekse yapılan kutlamaların görkemi bakımından Osmanlı şenliklerinin en ünlülerinden biridir. 
 
Bu görkemli olay, tarihçilerin yanı sıra, kutlamalarda hazır bulunan çok sayıda yabancı konuk ve elçi tarafından da kaydedilmiş ayrıca pek çok edebî esere de konu olmuştur. Şenlik, sûmâme metinleriyle öykülenirken, dönemin bir başka önemli sanat dalı olan minyatürle de resimlenmiştir. Söz konusu görsel ve yazılı malzeme 16. yüzyılda halkın gündelik hayatından saray göreneklerine, üretim ilişkilerinden çeşitli sanatsal formlara dek pek çok konuda önemli bir bilgi kaynağıdır.  
 
Ortaya koyulan çeşitli sanat ürünleri, içlerinde barındırdıkları malzemenin zenginliğiyle birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir. Ancak yapılan çalışmalarda, genellikle şenliğin kendisi üzerinde durulmuş, bu şenliğin metinler ve minyatürler yoluyla nasıl anlatıldığı, yani nasıl edebî ve görsel sanat ürünlerine dönüştüğü üzerinde neredeyse hiç durulmamıştır.
 
Oysa, şenlik ve şenliğin çeşitli öğeleri hakkında yapılan çalışmalar, kutlamaların niteliğine ilişkin verilerin önemli bir kısmını bu edebî ürünlerden alırlar. Bu çalışmaların pek çoğunda sûmâmelerin edebî birer ürün olduğu göz ardı edilmiş ve barındırdıkları bilgilere somut gerçeklikler gibi yaklaşılmıştır. Oysa sûrnâme yazarları, eserlerini devlet otoritesinin etkisindeki bir söylem içinden kaleme almışlardır.
 
Dolayısıyla, şenlikler bu eserlerde sınırlı bir bakış açısından yansıtılır. Bu metinlerden yola çıkılarak dönemin toplum ve kültür hayatıyla ilgili yapılacak yorumlarda da bu bilgi sınırlılığının göz ardı edilmemesi gerekir. Bu çalışmanın temel amacı Osmanlılarda Merasimlerde Şehzade Mehmed’in sünneti dolayısıyla düzenlenen şenliğin edebî metinlerde nasıl anlatıldığını değerlendirmektir. Bu değerlendirme için şenlik üzerine kaleme alınmış iki sûrnâme olan Gelibolulu Âlî’nin Câmi ’ü ’l-Buhûr Der Mecâlis-i Sûf u ve İntizâmî’nin Sûrrıâme-i Hümâyûndu esas alınmıştır. Ayrıca, yeri geldiğinde Sûrnâme-i Hümâyun’un Topkapı nüshasında yer alan ve 1582 şenliğine dair son derece ayrıntılı bilgiler içeren Nakkaş Osman ve ekibinin hazırladığı şenlik minyatürlerinden de yararlanılmaktadır. İki sûmâme metninin şenliği nasıl anlattığı incelenirken, zaman zaman minyatürlerdeki verilere de başvurulmuştur. 
 
Bu incelemenin iki temel kaynağından biri olan Cami ’ü ’l-Buhûr Der Mecâlis-i Sûr’un yazarı Gelibolulu Âlî, pek çok farklı alanda verdiği eserlerle tanınır. Âlî, sûrnâmesini manzum olarak ve mesnevî biçiminde kaleme almıştır. Mustafa İsen’in Gelibolulu Mustafa Alî adlı kitabında verdiği bilgilere göre, Âlî, Osmanlı devletinin çeşitli bölgelerinde divan kâtipliği, tımar defterdarlığı gibi devlet memuriyetlerinde bulunmuştur (3). çalışmada ikinci bölümünde, yazarın hayatı ve eserleriyle ilgili ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir. 1582 şenliği üzerine yazılmış bir diğer metin Sûrnâme-i Hümâyûn'dm. Bu sûrnâmenin yazarı İntizâmî’nin hayatı hakkında bilinenler sınırlıdır.
 
Mehmet Arslan’m Türk Edebiyatında Manzum Surnameler adlı kitabında verdiği bilgilere göre, İntizâmî de Gelibolulu Âlî gibi divan kâtipliği görevinde bulunmuştur. Yazarın, Sûrnâme-i Hümâyûn'dm başka Budun Şehrengizi adlı bir eseri daha vardır (48). İntizâmî, Gelibolulu Âlî’den farklı olarak, sûrnâmesini mensur olarak yazmıştır. Şeref Boyraz’ın “İlk Mensur Sûrnâme Müellifi: İntizâmî” başlıklı makalesinde belirttiğine göre padişah, İntizâmî’nin eserini okuyup beğenmiş ve genişletilip minyatürlenerek tekrar yazılmasını emretmiştir (231). Bugün Topkapı Sarayı’nda bulunan minyatürlü Sûrnâme-i Hümâyûn nüshası.
 
III. Murad’m emri üzerine genişletilerek yeniden yazılmış metindir.1582 şenliği ve şenlik üzerine yazılan eserler hakkındaki ilk çalışma 1935 yılında A. Sermiha tarafından Edebiyat Fakültesi’nde hazırlanan “Sûmâmeler” başlıklı bir tezdir (Atasoy 9). Sûrnâmeler hakkında yapılan ikinci çalışma ise Hilmi Uran’ın Üçüncü Sultan Mehmed’in Sünnet Düğünü (1942) adlı kitabıdır. Uran, bu kitapta şenliğe dair bilgiler veren çeşitli tarihî ve edebî kaynaklardan yararlanarak 1582 şenliğindeki olaylarıhikâye eder. Yazar, şenliği hikâye ederken ara sıra Osmanlı’da para kullanımı, o dönemde kullanılan giysiler gibi çeşitli konularda da açıklayıcı bilgiler verir.
 
Osmanlı’da eğlence hayatı ve gösterim sanatlarıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan Metin And da, ilk defa Kırk Gün Kırk Gece (1959)   adlı kitabında Osmanlı şenliklerinden, özellikle de 1582 şenliğinden söz eder. Yazar bu çalışmada, şenlik hakkında bilgiler vererek Sûrnâme-i Hümâyûndu ayrıntılı bir biçimde tanıtır. And’ın, özellikle Avrupa arşivlerinde yaptığı araştırmalar sonucunda elde ettiği bilgiler, A History of Theatre and Popular Entertainment in Turkey (Türkiye’de Tiyatro ve Popüler Eğlence Tarihi) (1964) ve Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları (1982) gibi çalışmalarında yer alır. Metin And bu çalışmalarında, 1582 şenliğiyle ilgili diğer kaynakları saptamakla kalmamış, elde ettiği verilerden yola çıkarak Osmanlı’da eğlence hayatı, gösterim sanatları ve gündelik yaşama ilişkin önemli değerlendirmeler yapmıştır.
 
Metin And’ın bu kitapları başka çalışmaların da yolunu açmıştır. And’ın çalışmalarından yola çıkan Robert Elliott Stout, 1966 yılında Ohio Üniversitesi’nde “The Sur-i-Hümayun of Murad III: A Study of Ottoman Pageantry and Entertainment” (III. Murad’m Sur-u Hümâyun’u: Osmanlı Gösterim ve Eğlenceleri Üzerine Bir Çalışma) başlıklı bir doktora tezi hazırlamıştır. Bu çalışmada şenlik, gösteri sanatları ve tiyatro mutfak tarihimiz açısından incelenmiştir. Stout, hazırlık aşamasından başlanarak şenliğin bir dökümünü verirken, şenliği daha çok gösteri sanatları bakımından değerlendirir.
 
1582 şenliği ile ilgili bir diğer çalışma Orhan Şaik Gökyay’ın “Bir Saltanat Düğünü” (1986) başlıklı makalesidir. Makale, düğünün anlatımından ibarettir. Gökyay,düğünü anlatırken Gelibolulu Âlî’nin Câmi ’ü ’l-Buhûr DerMecâlis-i Sûr’unu ve o tarihte henüz yazarı belirlenememiş olan Sûrnâme-i Hümâyûn’u esas almıştır.
 
1582 şenliği farklı alanlardaki araştırmacıların çalışmalarına da konu olmuştur. Bunlardan biri Şeref Boyraz’ın “Surnâme-i Hümâyûn’da Folklorik Unsurlar” (1994) başlıklı, folklor alanında hazırlanmış yüksek lisans tezidir. Boyraz, bu tezde İntizâmî’nin Sûrnâme-i Hümâyun’unda yer alan folklorik unsurların bir dökümünü yapar. Tezde ayrıca Süleymaniye nüshasının transkripsiyonlu metnine de yer verilmiştir.
 
Gisela Prochazka-Eisl tarafından 1992 yılında Viyana Üniversitesi’nde doktora tezi olarak hazırlanan ve 1995’te yayımlanan Das Sûrnâme-i Hümâyûn: die Wiener Handschrift in Transkription (Sûrnâme-i Hümâyûn: Viyana Nüshası Transkripsiyonu) başlıklı çalışmada Sûrnâme-i Hümâyûn’un Viyana nüshasının transkripsiyonlu metni ve yazarın metin hakkındaki yorumlan yer alır. Çalışmada, aynca, Topkapı ve Viyana nüshalannın farkları, birbirleriyle olan ilişkileri, iki nüshaya göre şenlik etkinliklerinin akışı ve esnafların geçişi gibi konular ele alınır.
 
Derin Terzioğlu’nun “The Imperial Circumcision Festival of 1582: An Interpretation” (1582 Sünnet Şenliği Üzerine Bir Yorum) (1995) başlıklı makalesinde, 1582 şenliğinin, Osmanlı protokolü, yabancı konuklar, katılımcılar ve izleyiciler için taşıdığı anlamlar ve şenliğin işlevleri ele alınmaktadır. Bu çalışmada, şenlik, dönemin tarihsel koşulları içinde ve diğer Osmanlı şenlikleriyle de karşılaştırılarak simgesel içeriği bakımından değerlendirilmektedir. 
 
Yazar, şenliğin resmî törenler dışında “sokak düzeyinde” ne şekilde deneyimlendiğini Mikhail Bakhtin’in “karnaval” kavramından yararlanarak tartışır. Bu nedenle Terzioğlu’nun makalesi, yukarıda dökümü verilen ve çoğu, şenlikteki olayların özetlenmesiyle ya da şenliğin folklor ve tiyatro gibi alanlarda içerdiği zengin malzemeyle ilgilenen çalışmaların yanında, şenliğe farklı bir bakış açısı getiren az sayıdaki incelemeden biridir.
 
Mehmet Arslan’ın Türk Edebiyatında Manzum Sûrnâmeler (Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri) başlıklı kitabı, Osmanlı şenliklerini genel olarak değerlendiren ilk kapsamlı çalışmadır. Bu çalışmada sûrnâme türü, bu türün özellikleri ve Osmanlı edebiyatının belli başlı sûrnâmeleri genel olarak ele alınmıştır. Kitapta ayrıca bazı sûrnâmelerin tam metinlerine de yer verilir. 
 
YAZININ DİĞER BÖLÜMLERİ İÇİN TIKLAYINIZ;

 



Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not::
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler